Hukukçular tek tek anlattı: Sığınmacıları ülkelerine göndermek mümkün mü?

Hukukçular tek tek anlattı: Sığınmacıları ülkelerine göndermek mümkün mü?

Muhalefet kanadı, son dönemde sığınmacı sorununa ilişkin "iktidar olmaları halinde onları güvenle ülkelerine gönderecekleri" yönündeki açıklamalarıyla dikkat çekiyor. Ülkedeki milyonlarca sığınmacının gönderilme çabasının uluslararası hukukta nasıl bir karşılığı olduğunu ise hukukçular anlattı.

Özellikle son yıllarda Türkiye'deki önemli gündem başlıklarından olan sığınmacıların Türkiye'den gönderilmesi tartışması 2023 seçimlerinin yaklaşmasıyla daha da görünür hale geldi. CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi ve DEVA Partisi'nin de aralarında olduğu partiler, iktidar olmaları durumunda Şam yönetimi ile sağlıklı ilişkiler kurarak, sığınmacıların ülkelerine güvenli bir şekilde döndürülebileceğini söylüyor.

Son olarak İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, "1 Eylül 2026'da tüm Suriyeli sığınmacıları memleketlerine kavuşturmuş olacağız" dedi. Plan, "Kararlı ve Planlı Geri Dönüşe Az Kaldı" sloganıyla duyuruldu. Türkiye'de "en düşük rakamlara dayalı iyimser tahminle" 8 milyon sığınmacı ve kaçak göçmen bulunduğunu belirten Akşener, göçmen sorununun sorumlusunun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olduğunu söyledi.

GÖNÜLLÜ GERİ DÖNÜŞ MÜMKÜN MÜ?

BBC Türkçe'den Burak Abatay'a konuşan Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden Dr. Neva Övünç Öztürk, gönüllü bir geri dönüşün elbette mümkün olabileceğini ancak 2011 yılından bu yana Türkiye'de yerleşik durumda olan Suriyelilerin kaçının ülkesine geri döneceği konusunda bir sayı öngörmenin zor olduğunu ifade ediyor.

İstanbul Barosu Mülteci ve Göçmen Hakları Merkezi Başkan Yardımcısı Avukat Barış Birol ise "gönüllülük esasının" önemli olduğunu vurguluyor. 2011'de iç savaşın çıkmasıyla Türkiye'ye gelen Suriye vatandaşları, halihazırda geçici koruma statüsü altında bulunuyor.

Birol, insanların ülkelerinden gelmelerine sebep olan koşullar değişmediği sürece, ülkelerine dönüşlerinin dayatılmasının hukuken mümkün olmayacağını söylüyor ve şunları ekliyor:

"Burada vurgulanması gereken kısım, geri dönüşlerin gerçekten gönüllü olup olmadığı, başka bir deyişle kişilerin gönüllü geri dönüş adı altında bir zorunlu dönüşe tabi tutulup tutulmadığının araştırılmasıdır."

Dr. Öztürk de bu şartların kalıcı ve istikrarlı bir şekilde değişmemesi durumunda, insanları geri dönüşe teşvikin de zor olabileceği görüşünde.

SIĞINMACILAR ZORLA SINIR DIŞI EDİLEBİLİR Mİ?

İçişleri Bakanlığı'na bağlı Göç İdaresi'nin 1 Eylül itibariyle yayımladığı rapora göre, Türkiye'de geçici koruma statüsünde 3 milyon 654 bin 866 Suriyeli bulunuyor. BM, son yayımladığı Suriye raporunda ülkede belirli alanlarda güvenlik durumunun değişken olduğunu, sosyo-ekonomik koşulların ise giderek kötüleştiğini belirtiyor.

Dr. Öztürk, Suriyeliler için zorla sınır dışı etme kararı almak için, benzer güvenilirlikte uluslararası raporlarca Suriye'deki durumun tamamen değişip güvenli hale geldiğinin belirtilmesi gerektiğini söylüyor.

Ancak BM raporunu hatırlatan Öztürk, bu koşullar altında Suriyelilerin zorla gönderilemeyeceğini dile getiriyor. Öztürk'ün işaret ettiği koşullar da, uluslararası sözleşmeler, AİHM içtihatları ve Türkiye'nin iç hukuku dikkate alındığında "geri gönderme yasağı" olarak niteleniyor.

Avukat Barış Birol, "Bu yasak uyarınca hiç kimse zulüm riski altında olduğu yere gönderilmeye zorlanamaz" diyor.

İki hukukçu da söz konusu yasağın koruduğu hakların hukukta mutlak kabul edilen haklar olduğunu vurguluyor.

Bu denli ciddi bir koruma sağlayan haklar hakkında karar alırken ince eleyip sık dokumak gerektiği görüşünü dile getiren Dr. Öztürk, hukuksuz olacağını söylediği geri gönderme kararının verilmesi halinde dahi, kararların toplu halde değil, her kişi için tek tek verilmek zorunda olduğunu söylüyor.

GEÇİCİ KORUMA STÜSÜ KALDIRILABİLİR Mİ?

Geçici Koruma Yönetmeliği'ne göre geçici koruma statüsü, Suriye'de meydana gelen olaylar sebebiyle koruma amacıyla Suriye'den kitlesel veya bireysel olarak Türkiye sınırlarına gelen ya da sınırları geçen Suriye vatandaşları ile vatansızlar ve mültecilere tanınıyor.

İstanbul Barosu'ndan Avukat Barış Birol, bu özel koruma çeşidinin idari bir karar sonucunda söz konusu kişilere verilmesi sebebiyle yine idari bir kararla geri alınabileceğini kaydediyor. Ancak sözlerine "Bu aşamada, sadece geçici koruma rejiminin ortadan kalktığı gerekçesiyle bu korumadan yararlanan herkesin zorunlu bir şekilde geri gönderilmesi mümkün olmayacaktır" diye devam ediyor.

Türkiye'de geçici koruma statüsü altındaki kişiler, uluslararası korumaya başvuramıyor. Geçici koruma statüsünün kaldırılmasıyla birlikte, Suriye vatandaşlarının uluslararası korumaya başvurabileceklerini hatırlatan Birol "[Kişiler] durumunun bireysel olarak değerlendirilmesini isteyebilecektir" diyor ve şöyle devam ediyor:

"Bu halde hukuken söylenecek olan, Suriye'ye dönüşü ırkı, dini, uyruğu, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti ya da siyasi düşünceleri sebebiyle kendisine zulüm riski yaratacak kişiler ya da herhangi bir sebepten dolayı ölüm cezası, insanlık dışı muameleyi içeren bir ceza alma riski olan veya ayrımsız şiddete maruz kalma riski altında bulunan kişilerin ülkelerine geri gönderilmesi, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce ve ulusal mevzuatı uyarınca yasak olduğudur."

Birol, bireysel başvuruların ise ülkenin durumunun göz önünde tutularak "titiz bir biçimde" değerlendirilmesi gerektiğini de sözlerine ekliyor.

DÜZENSİZ GÖÇMENLERDE DURUM NE?

Uluslararası koruma başvuruları, başvuran herkesin bireysel olarak değerlendirildiği bir süreç. Ancak kişiler haklarında verilen olumsuz kararlara da ulusal ve uluslararası boyutta itiraz edebiliyor.

Devletlerin, sınırlarını yasal ya da yasa dışı yollarla geçen kişilerin uluslararası başvurularını işleme almak zorunda olduğunu anımsatan Dr. Öztürk, "Mesela AB, dışsallaştırma politikasına başvuruyor. Çünkü yetki alanına girsin istemiyor. Çünkü girdiği zaman başvuruyu almak zorunda kalacak" diyor.

Dr. Öztürk, uluslararası koruma başvurusu yapan kişilerin haklarında nihai karar verilene kadar sınır dışı edilmemesi gerektiğini dile getiriyor.

Kişilerin ancak bu itiraz süreçlerinin tamamlanmasının ardından ülkelerine geri gönderilmelerinin mümkün olacağını belirten Birol da, şu örneği veriyor:

"Sık bahsi geçtiği üzere Afganistan'dan gelen ve uluslararası korumaya başvurmuş olan birinin ülkesine geri gönderilmesi, ancak Afganistan'daki güncel koşulların kendisinin ırkı, dini, uyruğu, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti ya da siyasi düşünceleri nedeniyle zulüm riski altında olmayacağının ya da herhangi bir sebepten ötürü ölüm cezasına, insanlık dışı muameleye ya da ayrımsız şiddet ortamına maruz kalmayacağının gösterilmesiyle mümkün olacaktır."

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR (3)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
3 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN