Katil zanlısı Nuri Gökhan Bozkır'ın yakalanıp Türkiye'ye getirilmesiyle Necip Hablemitoğlu cinayeti tekrar gündeme geldi. Güvenlik Analisti Hasan Mesut Önder, olayla ilgili "Bu cinayeti ancak örgütlü bir güç tasarlayabilir" derken Güvenlik Uzmanı Serkan Yıldız ise "Bozkır'ın bu cinayette payı varsa, tek başına yaptığına inanmıyorum" yorumunda bulundu.
BUSE YILMAZ
FETÖ yapılanmasına ilişkin çalışmalarıyla tanınan tarihçi ve yazar Necip Hablemitoğlu, 18 Aralık 2002 tarihinde uğradığı suikast sonucu hayatını kaybetti. Neredeyse 20 yıldır suikastın sorumlularının cezalandırılmadığı davada geçtiğimiz hafta önemli bir gelişme yaşandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, katıldığı bir canlı yayında Hablemitoğlu'nun katil zanlılarından Nuri Gökhan Bozkır'ın Ukrayna'dan Türkiye'ye getirildiğini açıkladı. Bozkır, şu anda gözaltında tutuluyor.
Bu gelişme neticesinde, yeniden gündeme gelen cinayetle ilgili Güvenlik Analisti Hasan Mesut Önder ve Güvenlik Uzmanı Serkan Yıldız, KARAR'a önemli açıklamalarda bulundu. Önder, Hablemitoğlu cinayeti üzerinden siyasi suikastlar hakkında analizlerde bulunurken; Yıldız ise Bozkır özelinde, katil zanlısının motivasyonunu ve MİT'in yakalama operasyonunu değerlendirdi.
'BU UNSURLARIN EN GÜÇLÜ MOTİFİ MİLLİYETÇİLİK VE DİN'
Güvenlik Analisti Hasan Mesut Önder, Türkiye tarihinde bürokrasi içerisinde oluşan FETÖ gibi örgütlerden bahsederek bu yapıların gelişimini, siyasi suikastları ve Hablemitoğlu cinayetini şöyle değerlendirdi:
"Türkiye’nin NATO’ya girmesinden sonra güvenlik ve istihbarat bürokrasisi içinde farklı kliklerin oluşum süreci hızlandı. Komünizmle mücadele doğrultusunda NATO tarafından örgütlenen bu unsurların en güçlü motifinin milliyetçilik ve din olduğu görülmektedir. Komünizmle mücadele bağlamında istifade edilen sivil toplum örgütlerinin yanında, Türkiye’nin her bölgesinde faaliyet gösteren yüzbinlerce kişi de örgütlendi. Bu sivil kişilerin, Seferberlik Tetkik Kurulu'na bağlı beyaz kuvvetler olduğu bilinmektedir. Örneğin, 1988 yılında Cumhurbaşkanı Turgut Özal’a suikast yapan Kartal Demirağ’ın da Ege Bölgesinde bir eczacı başkanlığında örgütlenmiş bu yapının mensubu olduğu ortaya çıktı.
'BİR OLUŞUMA GİREMEYEN UNSURLAR SANSASYONEL EYLEMLERDE KULLANILMAK ÜZERE HAZIRDA BEKLETİLDİ'
Soğuk Savaş bittikten sonra komünizmle mücadele için örgütlenen sivil toplum kuruluşlarının bir kısmı siyasi parti haline geldi, sivil unsurların bir kısmı, mafya lideri, bir kısmı terör örgütlerinde yönetici oldu. Geri kalan unsurlar ise sansasyonel eylemlerde kullanılmak üzere hazırda bekletildi. NATO’nun stay-behind örgütlerinin içinde her ideolojiden kişilere ve örgütlü yapı olarak sivil toplum kisvesi altındaki örgütlere rastlamak mümkün. Sol örgütleri bölmek için kullanılan yapay sol örgütlerden, İslam’ın Türk yorumu olan Hanefi-Maturidi ekolunun altını oymaya çalışan FETÖ gibi unsurlara kadar birçok örgüt bu yapı tarafından sahaya sürüldü.
Güvenlik Analisti Hasan Mesut Önder
'FETÖ'CÜLÜK BİR YAŞAM ŞEKLİ DEĞİL, FETÖMETRE İLE TESPİTİ GÜÇ'
Fetullah Gülen’ın beyaz kuvvetlere kayıtlı bir eleman olarak bir dönem çalıştığına bilgilerin kamuoyuna yansıdığını da belirtmek gerekir. Özel harp taktiklerini çok iyi bilen Fetullah Gülen’in bu yapı içinde etkili bir şekilde örgütlendiğinin de altının çizilmesi gerekiyor. Kripto FETÖ'cüler sadece bürokrasi içinde aranmamalı, bu yapının sivil nüvelerini oluşturan beyaz kuvvetler içinde ne kadar kriptonun olduğu, bu kişilerin hangi sivil toplum örgülerinde, hangi iş çevrelerinde ve hatta hangi cemaatlerde yapılandıklarının da sorgulanması gerekir. Çift kimlikle ve gizlilik içinde yaşamak için eğitilen bu unsurları tespit etmek zor ama bunların dikkatle izlenmesi gerekmektedir. Yani FETÖ'cülük bir yaşam şekli değil bir zihniyet yapısıdır. Bu insanları, 'fetömetre' kıstasları ile tespit etmek oldukça güçtür ve çok dikkatli bir şekilde izlenmesi, izlenirken çok titiz davranılması gerekmektedir.
'DARBELERDE VE SİYASİ SUİKASTLARDA SADECE DIŞ PARMAK ARANMAMALI'
Bu stay-behind örgütü, NATO tarafından bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin siyasi ve toplumsal yapısını etkilemek ve yönlendirmek için kullanıldı. İşte bu bütün sivil unsurlar, NATO adına yöneten güvenlik ve istihbarat bürokrasisi içindeki kliklerin mücadelesi, Türkiye’deki cinayetlerin ve güvenlik merkezli siyasi olayların ortaya çıkmasına neden oluyor. Türkiye’deki önemli bütün olayların arkasında bu gücün sahne arkasından yer aldığını söyleyebiliriz. Batılı istihbarat örgütleri (özellikle CIA, MI6) ve Mossad Türkiye’deki bu unsurları kullanarak örtülü operasyonlarını gerçekleştirmektedir. Darbelerde ve siyasi suikastlarda sadece dış parmak aranmamalı, bu istihbarat örgütleri adına ülke içinde hareket eden güç odaklarına da merceği çevirmek zorundayız. Hiçbir istihbarat örgütü, hedef ülkelerde istihbarat altyapısı yoksa darbe yapamaz ve siyasi mimariyi etkileyemez. Operasyona maruz kalmamak için ilk önce evimizin içini dış iltisaklı unsurlardan arındırmak gerekiyor.
'HABLEMİTOĞLU CİNAYETİNİ ANCAK ÖRGÜTLÜ BİR GÜÇ TASARLAYABİLİR'
Hablemitoğlu suikastına bakılırsa, gözaltına alınan şüphelinin bu bahsettiğim ortamın ürünü olduğu görülmektedir. Basına yansıyan bilgilere bakıldığında, bağlantısı olmadığı veya bulaşmadığı örgüt ve ülke kalmadığı görülüyor. Necip Hablemitoğlu, hem FETÖ ile ilgili hem de Alman vakıfları ile ilgili çok önemli bilgiler paylaşarak kamuoyunun dikkatini çekmiş bir araştırmacı ve akademisyendi. Bu bilgilerin, yine devlet içindeki bazı klikler tarafından servis edildiği söylenebilir. Çünkü bu bilgiler herkesin erişebileceği türden bilgiler değildi. Hatta herkes hatırlayacaktır, o dönemde Hablemitoğlu’nun MİT Müsteşarlığı için adı geçmişti ve dönemin Mit müsteşarı ile yakın ilişkileri olduğu biliniyordu. Üst düzey askeri yetkililerle de ilişkileri olduğuna dair bilgiler de basında yer aldı. Bu düzeyde güçlü ilişkilere sahip bir kişinin öldürülmesi sıradan bir olay değildir. Bu cinayeti ancak bahsettiğim örgütlü bir güç tasarlayabilir ki bu, zanlının ifadeleri ile açığa kavuşacaktır."
'BOZKIR'IN ÇOK CİDDİ ZAAFLARI VARDI'
Güvenlik Uzmanı Serkan Yıldız, onlarca takdir ve madalya alan bir özel kuvvet personeli olan Nuri Gökhan Bozkır'ın, bir aydının katil zanlısına dönüşmesi üzerine şunları söyledi:
"Bu konuyu genelleme yapmadan sadece N. Gökhan Bozkır özelinde ele alalım. Kendisini tanıyanların da bana katılacağına emin olarak diyebilirim ki; Gökhan Bozkır’ın çok ciddi zaafları vardı. Zenginlik, lüks, para kazanma gibi. Ve tabii ki, standart bir TSK mensubu olarak kazandığı gelir kendisinin birçok düşkünlüğüne cevap veremez duruma geldi. Ve bir anda kendini 'illegal yollarla para kazanma' kulvarında buldu. Önceleri küçük küçük ticari işlemlerle başladı. Ancak mikro gelirler makro ihtiyaçları doğurdu. Ve hep daha fazlası için çabaladı. En son 'Sauna Çetesi' meselesiyle ismi adli olaylara karışınca ordudan da ilişiği kesildi. Bir maaşı da kalmamıştı elinde az ya da çok ama asıl kaybettiği 'kimliği' idi. Çünkü o kimlik sayesinde birçok yurt dışı bağlantısı kullanarak 'silah mühimmat ve askeri malzeme kaçakçılığı / ticareti' yapıyordu.
'ZAAFLARI YÜZÜNDEN FETÖ'NÜN HİZMET ADAMINA DÖNÜŞTÜ'
Bu yaşanan travma kendisini daha da illegal işlerin içine itti. Ve çok önceleri FETÖ ile bağlantıya geçmiş olduğunu düşünürsek FETÖ’nün de isteyip bulamadığı bir 'hizmet adamı'na dönüştü. Üstelik ondan faydalanmak çok çok kolaydı çünkü ciddi zaafları vardı. FETÖ’de bu zaafları kullanarak ona kendi ideolojisine göre işler yaptırmaya başladı. Adil bir antlaşmaydı kendi aralarında yaptıkları. Biri bir diğerinin lükslerini karşılıyor diğeri de onun söylediklerini yapıyordu. Üstelik çok kullanışlı ve ender nitelikleri olan bir personeldi.
'BÖYLE ADAMLARA GAZETECİ DE ÖLDÜRTÜR, HER ŞEYİ DE YAPTIRABİLİRSİNİZ'
Ama onu FETÖ için eşsiz yapan, dediğim gibi ciddi düşkünlüklerinin olmasıydı. Çünkü bu tip insanlar, bu tip organizasyonlar ya da yabancı unsurlar için pastanın üstündeki çilek gibidir. Onsuz da işler olur ama birde o çileğe sahipseniz çok daha lezzetli bir hal alır. Lükslerini / ihtiyaçlarını sağlar, egosunu tatmin edersiniz ve bir iş verirsiniz. Seve seve yapar, işin ne olduğunun bir önemi yoktur. Arada bir lüksleri kesip, ona patronun kim olduğunu hatırlatırsınız ki sonraki verdiğiniz işi daha şevkle yapsın. Bir dönem lüksleri tamamen keser, onu kendinize daha da bağımlı hale getirir ve böylelikle suni de olsa bir bağlılık oluşturursunuz. Sonra ki verdiğiniz işten sonra muslukları açarsınız ki o da size aldığı her yudumda şükür eder. Ve bir insanı işte bu şekilde 'ajanlaştırıp' kendi askerinize çevirirsiniz. Dilerseniz suikast yapar, dilerseniz sizin adınıza kaçakçılık, kundaklama hatta zil takıp masanın üstünde bile oynar. Bu sizin hayal gücünüze kalmıştır. İster bir aydını, ister bir gazeteciyi öldürtebilirsiniz. Verdiğiniz işi sorgulamadan yapacaktır. Çünkü hayat suyu sizin elinizdedir artık. Burada ki ajanın Özel Kuvvetler'den ya da TSK’dan, Emniyetten olması bir şeyi değiştirmez. Zaafları ve düşkünlükleri varsa ve siz de bunu öğrendiyseniz artık onun tek kıblesi siz olursunuz."
Güvenlik Uzmanı Serkan Yıldız
'CİNAYETTE TEK BAŞINA OLDUĞUNA İNANMIYORUM'
Serkan Yıldız, Bozkır'ın bu cinayeti veya yaptığı iddia edilen faaliyetleri tek başına organize edecek bir stratejik akla sahip olup olmadığı sorusuna şu yanıtı verdi:
"Tek başına yapabilir mi? Aldığı kurslara bakılırsa yapar tabii ki. Planlar, haritayı çıkartır, organize eder, takvimi belirler hatta silahı da bulup, tetiği de çeker. Bunların eğitimini almıştır. Zaten kendisi 96 yılında Kara Harp Okulu'ndan mezun olur olmaz Özel Kuvvetler Kursları'na başlamıştır.
Ama ben bu cinayette eğer ki payı varsa, bunu tek başına yaptığına inanmıyorum. Basında okuduğumuz kadarıyla Hablemitoğlu cinayeti için emir direk Fethullah Gülen’den gelmiş. Ve direk Nuri Gökhan Bozkır’a gelmemiştir bu emir. Fetullah Gülen bir alt kadrosuna demiştir ve onlar N.Gökhan Bozkır’a ulaşmışlardır. Tahminimce böyle olmuştur. Ardından paraya ve lükse bu kadar düşkün bir adamın mutlaka ama mutlaka bazı istekleri olmuştur. Bir taahhüt verilmiş ve kendisi de bu işin içine girmiştir.
'BİRKAÇ GÜNDE TASARLANMIŞ GİBİ, PROFESYONEL BİR EKİP İŞİ'
Ancak Hablemitoğlu cinayetini incelersek; olayda birden çok kişi olduğunu da okuruz. Mutlaka bir kaç gözcü var gibi duruyor. Ve çok fazla bilgiye / hedef bilgisine ihtiyacınız olmadığından dolayı birkaç günde tasarlanmış gibi sanki. Üstelik vurulduğu yer, zaman, tarih ve cinayetin üstünün kapanmasında ki / delillerin silinmesinde ki işlemlere bakarsak oldukça da profesyonel bir ekip işi olduğu da ortada. Ancak bu cinayette bir üst akılın gelip, olayı planladığını düşünmek bana biraz uzak geliyor. Çünkü öldürmeniz istenilen kişi, gayet kolay bir hedef. Rahmetlinin kendisi şeffaf ve net bir insandı zaten. Sadece bir kişi planlamıştır ama yürüyüş kısmında birçok kişinin bu cinayetin içinde bulunmuş olması da yüksek ihtimaldir."
'BOZKIR'A KARŞI BİRKAÇ SUİKAST GİRİŞİMİ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM'
Yıldız, bu düzeyde bilgilere sahip ve her türlü karmaşık ilişkilere sahip birinin, yakalanmadan önce basına birçok kez açıklama yapmasına rağmen nasıl hayatta kaldığına ilişkin şunları söyledi:
"Burada sanırım Uluslararası İlişkiler ve Hukuk kuralları devreye giriyor. Ukrayna’da yakalandığında, Ukrayna ile aradaki diplomasi kanalları kullanılmıştır. Ve süreç şimdi tamamlanmıştır. Yakalanır yakalanmaz size iade edilmesi zaten oldukça zordur. Ukrayna ile değil hangi ülkeyle olursa olsun bu tip durumlarda hep bir süreç işler. Yakalandığında da zaten ev hapsi şeklinde cezasını çekmeye başlıyor. O süreçte de basına açıklama da yapabilir çok doğal olarak. Asıl bakmamız gereken nokta; N. Gökhan Bozkır’ın işverenleri nasıl bu kadar yaşamasına izin verdiler? Ben kendisine karşı mutlaka birkaç suikast girişiminin olduğunu düşünüyorum. Ancak kolay değil tabii bu tip insanlara suikast düzenlemek. Kaldı ki eğer düzenlendiyse bile başarısız oldukları da ortadadır.
'AÇIKLAMA YAPMASINI İŞVERENLERİ İSTEMİŞ OLABİLİR'
Ki biraz daha çapraz bakarsak bu basına demeç olayına belki de basına açıklama yapmasını yine işverenleri istemiş olabilir. Çünkü o dönemlerde FETÖ, devletimize karşı çok hummalı ve kindar operasyonlar yapıyordu. N. Gökhan Bozkır’ı bu noktada kullanıp, suyu bulandırmak istemişte olabilirler."
'MİT, MUAZZAM BİR İŞ ÇIKARMIŞ'
Serkan Yıldız, MİT‘in Bozkır'ı yakalama operasyonunu ise teknik açıdan şöyle değerlendirdi:
"N. Gökhan Bozkır ilk olarak Ukrayna’da yakalandığında, İnterpol tarafından hakkında Kırmızı Bülten çıkartılmış ve ondan sonra tutuklanmıştır. Sonrasında N. Gökhan Bozkur ev hapsindeyken tekrar kaçmıştır. Ve Ukraynalı yetkililer anında Türk meslektaşlarına durumu bildirmişler ve MİT ondan sonra devreye girmiştir. MİT’in takdir edilmesi gereken yer tamda burasıdır. Elektronik-Sinyal ve Siber istihbaratta muazzam bir iş yapılmış, Ukraynalı yetkililere ise sadece gidip kelepçeyi takmak işi kalmıştır.
'BÖYLE OPERASYONLARDA EN ÖNEMLİ NOKTA GİZLİLİKTİR'
Bu tip yakalama operasyonlarında en kritik nokta; Hedefin içinde bulunduğu durumu, psikolojisini, imkânlarını, alışkanlıklarını ve hedef hakkında ki tüm detayları bilmenizdir. Bu saydıklarımdan bir ya da birkaç tanesinde eksiğiniz varsa hedef avucunuzda ki ıslak bir kurbağa gibi kayar gider. Sabırla çalışmalı ve gizliliği en üstte tutmalısınız. Ki hedef FETÖ yapılanmasının bir unsuru olduğu için, FETÖ’de yıllarca bu kurumlarda nefes alıp verdiği için en dikkat etmeniz gereken nokta hiç şüphe yok ki; gizliliktir.
'KARŞINIZDA BİR PROFESYONEL VAR'
Bilgiye sahip olma açısında, kullandığınız istihbarat kanallarında ki personelinizin yetenekleri de muazzam seviyede olmalıdır. Hangi kanalı kullanırsanız kullanın karşınızda profesyonel ve asıl işi, sizin yaptığınız iş olan bir hedef vardır. Bir restorana girdiğinde ilk en kısa yoldan kaçabileceği kapılara bakan bir hedefe karşı siz o hedefin tüm rutin alışkanlıklarını bilmelisiniz ki hedef takip edildiğini asla anlamasın. Ve kalkıp da hep yemek yediği restoranda bir yakalama operasyonuna girmezsiniz. Çünkü orası onun kalesidir ve içeride ki tek yabancı sizsinizdir. Bunu anında görecek, anlayacak ya da hissedecektir. Kendini güvenli alana çekecek gerekirse sizinle sıcak temasa geçecek ve kaçıp kurtulacak, ondan sonra onu yakalamanız çok daha zorlaşacaktır.
'HEDEF CANLI YAKALANDIYSA OPERASYON BAŞARILIDIR'
Bu yüzden operasyonun planlaması, zamanı, operasyonda kullanılacak personel ve hedefin içinde bulunduğu kaotik durumların, tüm bu saydıklarımın hepsinin birden üst üste oturması gerekir. Yaklaşık 800 maddelik bu operasyonda tüm maddelerin 'geçer' alması gerekir ki operasyon başlatılsın. Özellikle canlı istenilen hedeflere -ki bu tip profesyonel olanlarına karşı girilmiş bir yakalama operasyonu- çok ama çok zordur. Eğer hedef canlı ve tek parça olarak kolluk kuvvetlerine teslim edildiyse operasyon başarılıdır. Ve bu sadece basit bir başarı asla değildir. Birçok noktadan bakıldığında oldukça meşakkatli bir operasyon çalışmadır."