Dünyada sadece o Tunceli'de var! Yeni bitki türü keşfedildi ancak nesli tükenme tehlikesi altında...
Tunceli'nin Pülümür ilçesi Kocatepe köyü Yalmanlar mezrasında, Munzur Üniversitesi Tunceli Meslek Yüksek Okulu öğretim üyesi Doç. Dr. Mehmet Yavuz Paksoy tarafından yapılan araştırma, yalnızca bu bölgede bulunan özel bir bitki türünü gün yüzüne çıkardı. Dünyada başka hiçbir yerde bulunmayan bu yeni tür, bilim insanlarının ortak çalışması ile dünya literatürüne kazandırılarak “Heracleum Munzurense (Munzur öğreği)” adıyla tanıtıldı.
TÜRKİYE’DEKİ MAYDANOZGİLLER TÜR SAYISI 19’A YÜKSELDİ
Doç. Dr. Paksoy, Türkiye’de yayılış gösteren maydanozgiller familyasına ait tür sayısının Heracleum Munzurense ile birlikte 19’a ulaştığını ifade etti. Türkiye’nin biyoçeşitlilik açısından yüksek potansiyele sahip olduğunun altını çizen Dr. Paksoy, Heracleum cinsine ait bu özel türün, yaprak, gövde ve çiçek yapısı gibi belirgin özellikleriyle diğer akrabalarından ayrıldığını belirtti. Bitkinin keşfi Selçuk Üniversitesi ve Moskova Üniversitesi’nden bilim insanlarının da katkısıyla literatüre kazandırıldı.
NESLİ TEHLİKE ALTINDA OLAN BİR TÜR
Pülümür’ün Kocatepe köyü yakınlarında yalnızca bir kilometrekarelik bir alanda yaşam süren Heracleum Munzurense, dar yayılış alanı ve yoğun otlatma sebebiyle nesli tükenme tehlikesi altında bulunuyor. Paksoy, bitkinin popülasyonunun bu yıl yalnızca 40 birey olarak tespit edildiğini vurgulayarak, “Heracleum (öğrek otu) cinsi Apiaceae (maydanozgiller) familyasında yer alır ve ülkemizde 18 farklı türü yayılış göstermektedir. Heracleum Munzurense (Munzur Öğreği) türü, gövdenin pubescent ve geriye yatık tüylü olması, yaprakların unipinnat ve pinnatisekt olması, çiçek taşıyan ışınların eşit ve uzun olması, çiçek saplarının pubescent tüylü olması, petallerin beyaz-pembe renkli olması, meyvesinin geniş eliptik-dikdörtgenimsi olması geriye yatık sert tüylerle kaplı olması ve septat salgı kanallarının olmasıyla diğer Heracleum türlerinden ayrılmaktadır. Heracleum munzurense (Munzur öğreği) türü Selçuk Üniversitesi ve Moskova Üniversitesinde görev yapan bilim insanları ile ortak bir çalışma neticesinde dünya literatürüne kazandırmış bulunmaktayız” dedi.
Doç. Dr. Paksoy, Tunceli’de her yıl yeni türlerin keşfedildiğini belirterek, bölgedeki biyolojik çeşitliliğin korunması için üniversitelerden bilimsel destek alınmasının önemine vurgu yaptı. Bölgenin endemik türleri hakkında bilgi sahibi olan uzmanların mera komisyonlarında yer almasının, biyoçeşitliliğin korunması açısından faydalı olacağını ifade etti. Munzur’un sahip olduğu doğal zenginliğin korunması için yerel yöneticilere önemli bir çağrıda bulunarak, “Komisyonun üniversitede bu konular üzerine çalışan hocalardan bilgi alması yararlı olur. Biz bitki çeşitliliğini, endemik türlerin nerede olduğunu tespit edip, yayınladık. Elimizde bu bilgiler mevcut. En azından görüş olarak başvurulsa o bölgelerdeki endemik türler bir nebze de olsa korunmuş olur. Çünkü Tunceli'den neredeyse her yıl dünyaya yeni bir tür tanımlıyoruz. Biyoçeşitliliğin yüksek olduğu bu coğrafyanın korunması son derece önemli” şeklinde konuştu.