Deprem felaketinin üzerinden neredeyse iki ay geçmesine rağmen afetzedeler başta barınma olmak üzere pek çok sorunla boğuşuyor. Samandağ’da çadırda yaşayan Yusuf Güven “Hükümet bize yardımcı olmadı. Burada bitmiştik, ikinci defa öldük. Keşke ölseydim de bunları görmeseydik. Çok zorumuza gitti. Biz unutulduk. Onun hesabı ağır olacak. Unutmayacağım” dedi.
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin en çok yıkıma neden olduğu kentlerden Hatay’da hala barınma sıkıntısı sürüyor. Çadırkent kurulan yerlerde ise depremzedeler, tuvaletlerdeki ve banyolarda yetersiz sayı ile hijyenden şikâyetçi. Samandağ ilçesindeki bir çadırkentte yaşayan depremzedeler, mağduriyetlerini ve taleplerini anlattı.
Samandağı’nda çadırda yaşayan TIR şoförü Yusuf Güven, deprem anını “Ölümü gördük. Yan komşularım öldü. Onları çıkarmak için mücadele ettik, yapamadık. Bir bebek çıkarttık, başka bir şey yapamadık. Hepsi öldü. 3 gün sonra geldi yardım ama işe yaramadı. Gelen yardımlar, zaten insanlar öldükten sonra geldi. Biz unutulduk. Onun hesabı ağır olacak. Vebali o tarafta çok ağır olacak. Ben vergimi ödüyorum, atalarım da vergisini ödedi. Bizim bu hâle düşmememiz gerekiyordu. Ne diyebilirim, kimi eleştireyim; AFAD’ı mı, Kızılay’ı mı eleştireyim? Kimi eleştireyim? Eskiden bir tane AKUT’umuz vardı. Canla başla çalışırdı ve onun günahını aldık. Çok büyük günah aldık. Onlar çok iyi yapıyordu. Yağmacılar geldi yukarıdan, Suriyeliler. Evlerimizi, malımızı, altınlarımızı, eşyalarımızı aldı. Bize 3 gün sonra koruma gelmiş. Ben motorumu verdim, polis devriye gezdi. 3 gün sonra ne işe yarar ki? Canlar gitti. Maddiyattan vazgeçtik. Unutmayacağım. Unutmayacağız.”
“Burada AFAD bir şey yapmadı” diyen Güven, şunları söyledi:
“Kızılay’ı burada görmedim. AFAD’ı görmedim. Belediye başkanını görmedim. Hiçbir şey görmedim. Valiyi görmedim. Siirt Valisi geldi, biraz dolaştı burada. Erzak gelmiyor, yardım gelmiyor. Ne yapabilir? Her gün makarna, kuru fasulye; sorun değil, yaşarız. Allah’ın izniyle burası yükselir ama, devletimizi yöneten hükümet bize yardımcı olmadı. Bu zorumuza gidiyor. Burada bitmiştik, yani ikinci defa öldük. Keşke depremde ölseydim de bunları görmeseydik. Böyle küçümsenecek derecede değiliz. Biz vergimizi öderiz. İkinci defa öldük biz. Deprem öldürmedi ama şimdilik böyle ölüyoruz. Bana konut yapsa ne, yapmasa ne? Maddiyat verse ne, vermese ne? Ne yapacağım ki onları ben? Benim gururumu ezmişsen, beni hiçe saymışsan o nefreti, o kini gözüme bakın, gitmez. Ölmüşüz. Baksana hâlimize. Bebeği de leğende yıkıyorum. Canlı canlı insanların ölümüne şahit olduğum için uyuyamıyorum gece. Onlara bir şey yapamadığım için, kimse yardım edemediği için canlı canlı 3 gün sonra öldüler bu insanlar. Çıkarabilirdik ama yapamadık. Elektrik yoktu. Hiçbir şey yoktu. Ben gece yatamıyorum. 7/24 uyanığım.”
Emine Elmas ise salgın hastalık riskine dikkat çekerek şunları söyledi: “Yatak döşek her şey su altında kalıyor. Ne kadar malzeme gelirse yetersiz kalır. Çünkü her çadırda 10’ar kişi yaşıyor. Çocukları saymıyoruz yetişkin olarak. Yazın gelmesiyle birlikte hastalık da artacak, virüsler de artacak. Dolayısıyla koronadan daha tehlikeli bir salgın da başlayabilir.”