DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, olası bir çözüm sürecine yönelik açıklamalarda bulunarak, barışın ancak şeffaflık ve samimiyetle sağlanabileceğini vurguladı. CHP'nin sürece katılımının kritik olduğuna dikkat çeken Bakırhan, "CHP olmadan bu iş yürümez" dedi.
DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, olası bir çözüm sürecine yönelik tartışmalar hakkında İstanbul'da bir grup gazetecinin sorularını yanıtladı. Basın mensupları arasında, süreci yakından takip eden KARAR yazarı Fehmi Koru da yer aldı.
DEM Parti’nin eş genel başkanları, İstanbul’da gerçekleştirdikleri toplantıda, olası bir çözüm sürecinde partilerinin rolüne dair önemli açıklamalarda bulundu. Hatimoğulları ve Bakırhan, Türkiye'de yeni bir barış sürecinin başlayıp başlamadığına dair net bir bilgi olmadığını ifade ederek, geçmişte olduğu gibi DEM Parti’nin, sürecin içinde aktif bir rol almak istediğini vurguladı. Cezaevinde ziyaret ettikleri eski HDP eş genel başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da sürece ilişkin düşüncelerini paylaştıklarını belirttiler ve sürecin şeffaf bir şekilde yürütülmesinin önemine dikkat çektiler. Bakırhan, sürecin en önemli aktörünün Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) olduğunu belirtti ve CHP’nin katkısı olmadan bu sürecin ilerleyemeyeceğini öne sürdü.
YENİ BİR SÜREÇ VAR MI?
Bakırhan, olası bir sürecin varlığına dair henüz resmi bir bilginin olmadığını, ne kendilerinin ne de diğer aktörlerin bir müzakereye dahil edilmediğini söyledi. Gayriresmi kanallardan da herhangi bir temasın olmadığını ekleyen Bakırhan, basında çıkan bazı iddiaların gerçeği yansıtmadığını belirtti. "Bir sürece ihtiyaç var mı? Var, hem de fazlasıyla gecikti," diyen Bakırhan, toplumun geniş kesimlerinin ekonomik sıkıntılar ve sosyal adaletsizlikler nedeniyle ciddi bir rahatsızlık yaşadığını ve bu değişim talebinin daha fazla görmezden gelinemeyeceğini ifade etti.
GÜVENSİZLİK VE SAMİMİYET ARAYIŞI
Tülay Hatimoğulları ise sürecin başlaması için toplumun güvenini kazanacak somut adımların atılması gerektiğini belirtti. "Çözüm süreci yaşandı, ancak samimi adımlar atılmadı. Yeniden bir sürece gireceksek, şeffaflık ve samimiyet olmazsa olmazlarımızdır," dedi. Bakırhan da, önceki süreçlerden farklı olarak bu sürecin toplumdan gizli yürütülmemesi gerektiğini savundu. Özellikle, cezaevlerinde tutuklu bulunan Kürt siyasetçilere yapılan muamelenin, toplumun sürece dair güvenini zedelediğini vurguladı.
Hatimoğulları ve Bakırhan, İmralı’da tutulan Abdullah Öcalan'la bir görüşme yapıldığına dair spekülasyonlar hakkında net bir bilgiye sahip olmadıklarını ifade ettiler. "43 aydır tecrit altında olan biriyle nasıl bir görüşme yapılmış olabilir ki?" diye soran Hatimoğulları, devletin bu konuda daha şeffaf olması gerektiğini söyledi. Sürecin doğru bir zeminde ilerlemesi için, diyalogun tüm taraflarla açık bir şekilde yapılmasının önemine değindiler.
DEM PARTİ'NİN ROLÜ VE CHP'NİN ÖNEMİ
Bakırhan, çözüm sürecinin anahtar aktörlerinden birinin CHP olduğunu belirtti. "CHP’nin bu sürece katkısı olmadan Türkiye’nin barış ve demokrasiye ulaşması mümkün değil," diyen Bakırhan, Cumhuriyet Halk Partisi’nin süreçteki tavrının belirleyici olacağını söyledi. Bu sürecin tek taraflı bir çözümle değil, çok aktörlü ve kapsayıcı bir yaklaşımla ele alınması gerektiğini vurgulayan Bakırhan, DEM Parti’nin barış ve toplumsal uzlaşma konusunda üzerlerine düşen her görevi yerine getireceğini belirtti. Ancak, "PKK'ye talimat verecek bir konumda değiliz," diye ekleyerek, partilerinin demokratik siyaset zeminindeki sorumluluklarının sınırlarını çizdi.
YEREL SEÇİM ÖNCESİ İDDİALAR VE ANAYASA TARTIŞMALARI
Toplantıda, yerel seçimler öncesi yapılan görüşmelere dair iddialar da gündeme geldi. Bakırhan, seçim öncesi resmi ya da gayriresmi bir görüşme yapılmadığını kesin bir dille ifade ederek, "Basında adımıza yazılanlar gerçeği yansıtmıyor. Seçim öncesi böyle bir görüşme olmadı," dedi. Anayasa değişikliği konusunda ise, bu sürecin sadece siyasi partilerin değil, toplumun geniş kesimlerinin katılımıyla yürütülmesi gerektiğini belirtti.
Hatimoğulları ve Bakırhan, barış sürecinin başarılı olması için toplumun geniş katılımının şart olduğunu, bu nedenle sürecin toplumsallaşması gerektiğini vurguladılar. Toplumun taleplerinin dikkate alınmadığı bir süreçte, barışın kalıcı olmayacağını belirttiler ve bu noktada Cumhuriyet Halk Partisi'nin sürece vereceği desteğin önemine tekrar dikkat çektiler.
YENİ BİR ENERJİ VE ORTADOĞU'DAKİ GELİŞMELER
Hatimoğulları, sürecin sadece Türkiye içindeki dinamiklerle sınırlı olmadığını, Ortadoğu’daki gelişmelerin de bu sürece etki edeceğini belirtti. Türkiye’nin bölgedeki Kürt barışını sağlamasının, aynı zamanda Ortadoğu barışına da katkı sunacağını söyledi. Bakırhan ise, Kürt meselesinin sadece silahlı çatışmayla çözülemeyeceğini, Kürtlerle barışmanın Türkiye'nin bölgesel güç olma hedefi açısından daha güvenli bir yol olduğunu savundu.
Hatimoğulları ve Bakırhan, barış sürecinin toplumun geniş kesimlerinin talebi olduğunu, bu talebin göz ardı edilemeyeceğini ifade ederek, DEM Parti’nin barış için mücadeleden vazgeçmeyeceğini belirttiler. Ancak, sürecin başlaması için ciddi ve samimi adımların atılması gerektiğini vurguladılar. "Barış için mücadele etmekten bir an bile vazgeçmeyeceğiz," diyen Hatimoğulları, sürecin geleceğinin samimi adımlarla belirleneceğini söyledi.