Bakanlar Toplantısı'ndan çıkan 'Kur Korumalı TL Mevduat Hesabı' düzenlemesini 'örtülü faiz' olarak değerlendiren Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, 'dolarla vaftizlenmiş faiz' yorumu yaptı. Davutoğlu, yeni kurulacak hükümetin de bu uygulamanın mali yükü ile karşı karşıya kalacağını söyledi.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Zonguldak'ta sivil toplum kuruluşları ve gazetecilerle bir araya gelerek gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Dünya genelinde emtia fiyatlarının arttığını fakat sadece Türkiye'de doların TL karşısında yükselişe geçtiğine dikkat çeken Davutoğlu, 'Kur Korumalı TL Mevduat Hesabı' düzenlemesine ilişkin "Bu dolarla vaftizlenmiş faizdir" yorumu yaptı.
Başbakanlıktan ayrılma sürecinden itibaren gördüğü tablonun ülkenin tek bir kişinin iradesinde olduğunu söyleyen Davutoğlu, "Türkiye büyük bir ekonomik, politik krizin içinde. Malesef bunu söylerken bir muhalefet lideri olarak şikayet için söylemiyorum, tespit etmek için söylüyorum" ifadelerini kullanarak
'KİM TÜRKİYE'YE KARŞI OYUN OYNUYORSA İLAN EDİN'
Zonguldak ziyaretindeki gözlemlerini şu şekilde açıkladı:
"Dün Alaplı'da Ziraat Odası Başkanı dert yanarak şunları söyledi: "Sayın Başbakanım bu sene çiftçimiz gübre atamadılar. Biz elimizdeki dar imkanlarla çiftçimize destek olmaya çalışıyoruz ama ilk kez gübresiz bir ekim ve hasat dönemi yaşayacağız.
Nereye dokunursak bir ah işitiyoruz. Esnafımız dertli. Bunun pandemi ile ilgisi yok. Halkını düşünen gelişmiş ülkelerin hepsi esnafını destekleyecek doğrudan yardım yaparken bu iktidar esnafın belini bükecek krediler verdi. Faiz ile geldiğimiz noktada krediler aldı başını gitti.
Zonguldak bir işçi kenti. İşçilerimizle konuştuğumda feryat ettiler. Zonguldak'ın bir emekçi kentinden emekli kentine döndüğünü gözlemledim."
Ekonomideki duruma ilişkin iktidarın söylemlerinin gerçekliği yansıtmadığını ifade eden Davutoğlu, "İktidar sahipleri Türkiye'ye karşı bir oyun oynandığını iddia ediyor. Tamam, Türkiye'ye her zaman oyun oynanmıştır. O zaman Başbakanlık yapmış biri olarak soruyorum, Kim Türkiye'ye karşı oyun oynuyorsa MASAK, BBDK, SPK elinizde ilan edin; 'Şu ülke, şu odak bize karşı oyun oynadı, krize sebep verdi. Biz de şu misillemeyi yaptık' deyin" şeklinde konuştu.
'DOLAR HİÇBİR YERDE TÜRKİYE'DEKİ GİBİ DEĞER KAZANMIYOR'
İktidarın döviz kurlarının yükselmesine ilişkin dini istismar eden ifadeler kullandığını söyleyen Davutoğlu, "Bütün dünyada emtia fiyatları artıyor. Ama hiçbir yerde dolar Türkiye'deki gibi değer kazanmıyor. Kendi cahilliklerini, yolsuzluklarını gizlemek için Nas gibi milletimizin dini değerlerine atıf yapmaları son derece yanlış ve hem dini değerlerimizi yıpratan bir istismar hem de gerçeklikten uzak bir ifade biçimidir" dedi.
'BU HİLE-İ ŞERİYYE BİLE DEĞİLDİR'
Faiz konusundaki son gelişmelerin Müslümanlığa uygun bir çözüm yöntemi dahi olmadığını kaydeden Davutoğlu, "Faiz-enflasyon-kur arasındaki denklemi öylesine yanlış anladı ve çarpıttı ki Sayın Cumhurbaşkanı, denklemden kuru çıkardı. Enflasyon ve faiz ile ilişkiye de 'Faiz enflasyonun sebebidir' dedi. Yaptığı her açıklamayla kuru fırlattı. Kurla birlikte enflasyon da fırladı. Kuru şimdi tekrar denkleme soktular. Ama faizi daha katmerli bir şekle getirmek için soktular. Sayın Cumhurbaşkanı kimseyi aldatmasın. Yaptıkları faiz karşı bir şey değil. Bu hile-i şeriyye bile değildir. Bu faizin daniskasıdır" ifadelerini kullandı.
'BUNUN ADİ FAİZİN DEM'LENMESİDİR'
Davutoğlu'nun açıklamalarından satır başları şu şekilde:
"Gelinen nokta ne? Gelinen nokta şu 3,6, 9, 12 aylık vadelerle elinizdeki dövizi TL'ye çevireceksiniz. Bir taraftan faiz alacaksınız TL üzerinden diğer taraftan kur farkı neyse onu alacaksınız. Zarar etmesi mümkün olmayan bir işlem. Ama ne kadar kar edeceği kur dalgalanmalarına bağlı fakat faizi garanti edilmiş bir şey. Faiz oturduğunuz yerden paradan para kazanmaksa bu yolla faizi hem de üstüne kur farkı dolayısıyla bir faiz koyuyorsunuz. Bunun adı faizin DEM'lenmesidir arkadaşlar. Dini argümanlar kullanmasınlar. Bu dolarla vaftizlenmiş faizdir. Bu, köprülerin Hazine alım garantileri var ya.... Bu sefer Hazine garantili faiz dönemine geçiyor devlet. Devlet diyor ki bankaya ' Sen bu faizi ver, zarar etmeyeceksin.'
'MİLLİ PARAMIZ DOLAR ENDEKSLİDİR'
Bakın olacak olan ne size söyleyeyim: Aynı hazine garantili köprüler gibi bir müddet sonra bankada yüzbinlerce dolarları, milyon dolarları olan en fazla yüz bin kişi oturdukları yerden Hazine garantili para basacaklar. Köprüden geçer gibi her gün gün bunların kasasına para katılacak. Nereden katılacak? Milletin hazinesinden: Vergilerimizden. Peki bu vergiler yetmeyecekse ne olacak? Yeni vergiler koyacaklar. Sizin, bizim, Zonguldaklı emekçiden alınan vergiler çok küçük bir kesime dolar garantili olarak Hazine'den katılacak. Onun için dolarla vaftizlenmiş faiz diyorum buna. Bunun faiz karşıtlığıyla alakası yok. Yetmiyor bunun millilikle de alakası yok. Milli olmak milli parayı korumakla sağlanır. 'Türk Lirasını koruduk' diyorlar. Nasıl korumuşlar? Dört ay önce 8 lira civarında olan doları 18 liraya çıkardılar. Şimdi 12 liraya indirdiler. Milli paramız şu anda dolar endekslidir. Milli paranın bir değeri yok. Dolarla birlikte inecek çıkacak bir paradan bahsediyoruz. Türk Lirası hiçbir zaman böyle zelil bir duruma düşürülmedi. Hükümet diyor ki 'Biliyorum siz TL'ye güvenmiyorsunuz. dolara güveniyorsanız. Ben dolar karşılığı TL vereceğim size' diyor. Bunun millikle ne alakası var?
'ANKARA'DA AKLI BAŞINDA KİM KALMIŞSA UYARIYORUM'
Üniversitede ekonomi okuduğumuz dönemlerde bir tabir vardı: Dövize çevrilebilir mevduat. DÇM diyorduk buna bu da DEM. Ç'nin yerine E koydular. O zamanlar yurt dışından gelen işçilerin dövizler o zamanlar katkı olarak geliyordu bize. Sabit kur altında her değişimi teminat altında olarak bankalar onu TL'ye çevirdi. Zamanla öyle bir borç birikti ki Özal bunu tam 20 sene sonra kaldırabildi. Özal'ın 17 Eylül 1989'daki sözlerini okuyorum. Diyor ki 'Genç nesiller bundan ders almalıdır. Böyle hesapsız, kitapsız hatalar yaparak gelecek nesilleri zor ve taşınmaz bir yükün altına sokmamalıdırlar.' Ne için söylüyor bunu? Çünkü son ödenen DÇM taksiti 17 Eylül 1989'da ödendi ve Özal bunu söyledi. Şimdi öyle bir yük binecek ki kamu maliyesine bu zararları telafi etmek için yeni iktidar çok büyük zorluklar çekecek. Bu gelecek nesilleri borçlandıran bir sistemdir. Hiçbir derde şifa olmadığı gibi kamu maliyesine önümüzdeki birkaç ay içerisinde bile yüzde 5-6'ya kadar bütçe açığını artıracak olan, enflasyon beklentisini yüzde 40-50'lere hatta 3 rakama çıkaracak bir noktaya çıkarabilir. Ankara'da aklı başında kim kalmışsa uyarıyorum: Yapmayın, etmeyin. Günü kurtarmak için kafanızdaki yanlış, cahilce bilgileri tatmin etmek için milleti bu yükün altına sokmayın diyorum.
'NEREDE GÖRÜLMÜŞ BAKAN KARDEŞİNİN AÇIKLAMA YAPTIĞI?'
Küçük bir zümreye bu karlar dağıtılıyor. Ama bir yönü daha var: Ahlaki ve etik yönü. 6 lira civarından bu milletin 128 milyar dolar rezervi satıldı. Şimdi onları kim aldı? O dolarları 18 liraya sattı mı? 12 liraya tekrardan dolar alındı mı bir gece içerisinde. Bunlar hep ekonomik ve siyasi yolsuzluğun parçalarıdır. Bugün iktidar olsak yapacağım ilk iş, pazartesi günü kimler dolar sattı, kimler dolar aldı. Merkez Bankası Para Politikası Kurulu açıklama yapmadan önce Hazine ve Maliye Bakanı'nın kardeşi açıklama yapıyor. '100 baz puan inebilir' diye. Sen kimsin? Nerede görülmüş bir bakanın kardeşinin açıklama yaptığı. Peki, o gün doların değer kazanacağını bilerek kimler dolar aldı acaba? Bakanlar Kurulu daha toplanırken DEM'e geçillmeden önce kimler TL aldı?
'SORUMLUSU ERDOĞAN VE CÜHELA TAYFASI'
Bu ağır bir vebaldir. Bir sanayici belki de 20 yıl elde edemeyeceği bir karı bir dolar spekülasyonuyla birileri elde ediyorsa, bunu ısrarıyla meşru kılmaya çalışıyorlarsa onlarda ne vicdan, ne manevi değer, ne milliyetçilik, ne Müslümanlık aranır. Türkiye bugün zenginin daha zengin, fakirin daha fakir olduğu bir cenderenin içerisine sokulmuşsa bunun sorumlusu Sayın Erdoğan ve etrafındaki cühela tayfasıdır.