Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Burdur'daki Bedesten Çarşısı’na ziyarette bulundu. Ziyaret sırasında vatandaşlara seslenen Davutoğlu, halkın ekonomik kriz ve hayat pahalılığı nedeniyle geçim sıkıntısı yaşadığına değinerek "Halk peynire, zeytine muhtaç olup alamazken kendileri 3-4 maaş alıp, damatları Hazine’yi tarumar edenlerden hesap soracağız" dedi.
Burdur'a ziyarette bulunan Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Bedesten Çarşısı’nda vatandaşlara seslendi. Davutoğlu, "Onlar köşklerinde, saraylarında manda yoğurdu ile iftar açıyorlar. Medine hurması değil mi? Medine’ye canımız kurban ama bu halk peynire, zeytine muhtaç olup alamazken kendileri 3-4 maaş alıp, damatları Hazine’yi tarumar edenlerden hesap soracağız" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ‘Faize savaş açtım’ sözlerine de değinen Davutoğlu, "Dünyada şu anda en yüksek faiz ödemelerinin yapıldığı ülkelerden birindeyiz. Dediği faiz düşmesi, yüzde 9’la Merkez Bankası’nın bankalara yaptığı faiz. Siz bankaya gitseniz, kredi kartı faizleri yüzde 9’mu? Değil. Milletin kanını sömüren bir faiz düzeni kurdular." ifadelerini kullandı.
Davutoğlu, şunları söyledi:
"Sizler bizi bilirsiniz, bizim bütün meselemiz bu memlekete hizmettir. Dışişleri Bakanlığı yaptık, hocalık yaptık, Başbakanlık yaptık, hiçbir zaman kendi egomuzu ve çıkarımızı önümüze koymadık. Hep millet evlatlarının geleceğini düşündük. İşte şimdi tekrar siyaset meydanında Burdurluların huzuruna gelmişsek en temel vazifemiz ve aşkımız, sadece Burdurluların, güzel ülkemizin güzel evlatlarına, güzel bir gelecek sunmak içindir.
BU MEMLEKETİN HAZİNESİNİ PEŞKEŞ ÇEKENLER YÜZÜNDEN BURDUR’UN ÇİFTÇİSİ BİTTİ
Bugün gördüğüm manzara şu; Bucak Ziraat Odası Başkanı Bilal Bey’le oturdum. Tek tek çiftçilerimizin derdini dinledim. Esnafla buluştum. Çiftçi dertli. Niye çiftçi bitti biliyor musunuz? Burdur’un toprağının bereketi bitti mi? Bitmedi. Burdur insanı eskisi gibi çalışkan mı? Çalışkan. Yiğit mi? Yiğit. Peki çiftçi niye bitti? Çok açık ve net söylüyorum; üretmek yerine bankaya yatırdıkları paralar üzerinden faiz üstüne faiz kazananlara bu memleketin hazinesini peşkeş çekenler yüzünden Burdur’un çiftçisi bitti. Niye 6 sene önce, niye 10 sene önce çiftçi böyle feryat etmezdi? Bakınız, Bucak’ta geçen sene ÇKS’ye kayıt yaptıran 6 bin 529 kişiymiş, bu sene 4 bin 800. Çiftçiler toprağı terk ediyorlar. Bu topraklarda dünyanın en güzel organik tarımı yapılır. Çörek otunun en iyisi, rezenenin en iyisi Burdur’da yetişir. Burdur’un sütü, kaymağı dünyaya örnek teşkil eder. Ama eğer siz süt fiyatını, maliyeti 10,57 iken süt fiyatını 8,5 liraya tutarsanız, çiftçiler bu sefer sütçülük yapmak yerine o besi hayvanlarını kesime gönderirler. İşte mesele burada. Yem niye yükseliyor, yem? Gübre niye yükseliyor, gübre? Mazot niye yükseliyor? ‘Dünyada yüksek’ demesinler. Türk lirası bu kadar değer kaybedince sizin mazotunuz, gübreniz, yeminiz arttı. Çiftliklerde mal kalmadı, doğru.
ÜZERİNDE O ŞEREFLİ AY YILDIZ OLAN TÜRK LİRASI BİR YILDA YÜZDE 100’ÜN ÜZERİNDE DEĞER KAYBETMİŞ
Peki savaşan Rusya’nın, Ukrayna’nın parası dolar karşısında yüzde 10-15 değer kaybediyor. Bizim paramız Türk lirası, üzerinde o şerefli ay yıldız olan Türk lirası bir yılda yüzde 100’ün üzerinde değer kaybetmiş. O zaman biniyor işte çiftçinin üzerine gübre, mazot parası. Maliyet yükseliyor ama fiyat yükselmiyor. Tüketici de haklı, süt içemiyor. Süt nedir? ‘Anamızın helal sütü’ deriz, oradan itibaren çocuklarımız süt ile büyür, gençlerimiz süt ile güç bulur. Bu ülkede süt bile artık erişilemez durumda. Sütten üretilmiş, her sabah peynir, zeytin yeriz derdik ya peynirin kilosu olmuş 200 lira yahu, nasıl peynir zeytin yiyeceğiz? Yanına çayı nasıl içeceğiz? Ama onlar köşklerinde, saraylarında manda yoğurdu ile iftar açıyorlar. Medine hurması değil mi? Medine’ye canımız kurban ama bu halk peynire, zeytine muhtaç olup alamazken kendileri 3-4 maaş alıp, damatları Hazine’yi tarumar edenlerden hesap soracağız.
"MİLLETİN KANINI SÖMÜREN BİR FAİZ DÜZENİ KURDULAR"
Siz, bizi bilirsiniz. Siz, bizim damadımızı duydunuz mu? Oğlumuzu, kızımızı sağda solda gördünüz mü? Neden bu memleketin başına gelenler yakınlarını gözetirler? Bizim için, şu Burdur’un sokağında gördüğüm bir genç ile kendi çocuğumuzun, evladımızın, kızımızın farkı yoktur. İşte bu sebeple çiftçimiz tükeniyor. Onlar, bir grubu zengin etmek adına her şeyi feda ediyorlar. Biz ne mi yapacağız; Gelecek Partisi olarak, çınar sembolünü sembol aldık. Ben, Burdur’da askerlik yaptım, suyundan içtim. Çınarı sembol aldık, altında bütün milletimiz buluşabilsin diye. Bunlar, kur korumalı mevduat adı altında bankada parası olanların paralarına bir faiz verdiler, üstüne de bir kur farkı verdiler ve bir yılda 290 milyar Türk lirasını bunlara aktardılar. Kendi nefsi için değil, millet için çalışanların siyaseti lazım.
EMEKÇİ ELİ. BUNLAR, O ELLERİNDE PUDRA ŞEKERİ TUTANLARIN ELLERİ DEĞİL
Bakın, Emine Abla, Rahime Abla, Ali Bey, aşağıda bana dertlerini anlattılar. Ellerine baktığımda, emekçi eli. Bunlar, o ellerinde pudra şekeri tutanların elleri değil. Bunlar, alın teriyle evladını besleyenlerin elleri. Bu eller öpülür. Bu eller, bu memleketin evladına, kendi çocuklarına kendisini feda edenlerin elleri. Ama bir de bir eli balda bir eli yağda olanlar var. Hiç çalışmadan, oturduğu yerden o kur korumalı mevduatla faiz üstün faiz alanlar var. Onlara 300 milyara yakın kaynak aktarıldı. Bütün Türkiye’de elleri nasırlanmış çiftçilere aktarılan, sadece 41 milyar Türk lirası. İnsaf, insaf. Milyonlarca çiftçiye 41 milyar, 3-5 faizciye, faiz baronuna 300 milyar. Sonra da Sayın Cumhurbaşkanı, çıkıp ‘Faize savaş açtım’ diyor. Dünyada şu anda en yüksek faiz ödemelerinin yapıldığı ülkelerden birindeyiz. Dediği faiz düşmesi, yüzde 9’la Merkez Bankası’nın bankalara yaptığı faiz. Siz bankaya gitseniz, kredi kartı faizleri yüzde 9’mu? Değil. Milletin kanını sömüren bir faiz düzeni kurdular. İşte biz, bu bacılarımızın, çiftçilerimizin hakkını aramaya geliyoruz.
‘KUR KORUMALI MAZOT’ DİYECEĞİZ
Çiftçilerimize yapacağımız şey çok basit; ‘kur korumalı mazot’ diyeceğiz. Yani dünyada mazot artsa da kur koruması altında çiftçiye destek olarak, mazotu kurdan etkilenmeden vereceğiz. ‘Kur korumalı gübre’ diyeceğiz. Gübre dışarıda artsa ki bugün Türkiye’de gübre sanayiini de yok ettiler. Türkiye’deki gübre ithalatçılarını kazandıran bir sistem kurdular. ‘Kur korumalı yem’ diyeceğiz. O bereketli meraları da hep çiftçilerimize açacağız. Meraları imara açanlardan hesap sorup meraları çiftçilere, besicilere açacağız. Esnafımıza, gençlerimize yeni bir gelecek kurmamız lazım. Eğer bir memlekette gençler bir an önce yurt dışına gitmeyi düşünüyorlarsa o memleketin geleceği olmaz. Atanamamış öğretmen arkadaşlarımız var. Atanamıyor, o yüzden ellerinde diplomayla yurt dışına gidiyor. Neden biliyor musunuz? En yukarıdan onlara ‘Giderlerse gitsinler’ diyen bir ses var. Biz, gençlerimize ‘Giderlerse gitsinler’ demeyeceğiz. Gençlerimize, ‘Bu memlekette kalın, Anadolu’yu ayağa kaldırmaya geliyoruz’ diyeceğiz.”