Çocuğunun yenidoğan çetesinin kurbanı olduğunu 4 yıl sonra öğrendi: 'Kateteri karaciğere değdirmişiz, bazen böyle oluyor'

Çocuğunun yenidoğan çetesinin kurbanı olduğunu 4 yıl sonra öğrendi: 'Kateteri karaciğere değdirmişiz, bazen böyle oluyor'

Sağlık Bakanlığı her ne kadar geçtiğimiz yıl haberdar olsa da bebekleri uzun süre yoğun bakımda tutarak SGK’yı dolandıran, bunu yaparken de bebeklerin ölümüne sebep olan yenidoğan çetesinin yıllar önceki mağdurları bir bir ortaya çıkıyor. Mağdur annelerden Neslihan Tuğçe Ünlü Paksoy, Reyap Hastanesi'nde yaptığı doğumun ardından yaşadıklarını, yoğun bakıma sağlıklı giren bebeğinin göbeğine takılan kateter sebebiyle nasıl kronik hasta çıktıığını KARAR'a anlattı.

BÜŞRA CEBECİ

Günlerdir tüm Türkiye'nin konuştuğu, dehşet verici detaylarıyla gündemden düşmeyen yenidoğan çetesinin her geçen gün yeni bir mağduru ortaya çıkıyor. Emniyet, İl Sağlık Müdürlüğü ve Sağlık Bakanlığı her ne kadar geçtiğimiz yıl mart ayında yapılan bir CİMER şikayetiyle çetenin varlığından haberdar olsa da mağdurların anlattıkları çetenin çok daha uzun süredir bebeklerin ve ailelerinin canını yaktığını gözler önüne seriyor.

Mağdur annelerden Neslihan Tuğçe Ünlü Paksoy, 22 Haziran 2020’de Reyap Hastanesi’nde gerçekleşen doğumunun ardından yaşadıklarını KARAR’a anlattı. Paksoy, haberleri gördüğünde çetenin elebaşı Fırat Sarı’yı başta tanımadığını daha sonra Sarı’nın Reyap üniforması ve henüz saç ektirmediği fotoğrafını gördüğünde parçaların kendisi için oturduğunu söylüyor. Paksoy, haberlerde gördüğü bu çetenin işleyişini ile yıllar önce doğum yapmasının ardından yaşadıklarını karşılaştırıyor ve yaşadıklarının basit bir hata, ihmal, kaza olmadığını, organize bir kötülük sonucu çocuğunun hasta kaldığını öğreniyor.

AİLEYİ YOĞUN BAKIMA İKNA EDEN ELEBAŞI FIRAT SARI

Reyap Hastanesi’nde sezaryen ile doğum yapan Paksoy, doğum yapmasının ardından bebeğinin fotoğrafının çekildiğini, odasına gittiğindeyse bebeğinin kendisine verilmediğini söylüyor. Bir doktor ve hemşire anneye “Çocuğunuzun solunumu hızlı bu sebeple yatıracağız ama bir ya da iki günlük bir süreç olacak, önemli bir şey yok” diyor. Sezaryenle doğum yaptığı için iki gün boyunca hastanede yatan anne Paksoy, bebeğiyle birlikte taburcu olmayı beklerken odasına bir doktor daha geliyor ve anneye çocuğunun biraz daha yoğun bakımda kalması gerektiğini, solunumun tamamen iyileşmesini istediklerini söylüyor. Bu doktorsa çetenin elebaşı Fırat Sarı’dan başkası değil…

Çocuklarının sağlığı için endişelenen ve doktordan da hastaneden de hiçbir şüphe etmeyen aile bunu kabul ediyor. Bebeklerini bırakmalarının ardından geçen 3-4 gün içinde doğum doktorunun fotoğraf göndermesi dışında ses seda çıkmadığını söyleyen Paksoy, gönderilen fotoğrafta bebeğinin göbeğine bir nesne takılı olduğunu görüyor. Poyraz bebek, 7 gün yenidoğan yoğun bakımda kaldıktan sonra aile taburcu işlemleri için çağrılıyor. Taburcu etmeden önce ise hastanede tedbir amaçlı kan testi yapılıyor ve bebeğin kanında ciddi oranda enfeksiyon olduğu fark ediliyor. Paksoy ailesi çocuklarının bu defa da enfeksiyon sebebiyle yoğun bakımda kalması gerektiğini öğreniyorlar ve kendilerine bebeğin enfeksiyon seviyesinin 0.5’lere kadar düşmesinin ardından taburcu edileceği söyleniyor. Bu şekilde geçen 15 günün ardından Poyraz bebek kanındaki enfeksiyon seviyesi yaklaşık 0.10 olmasına rağmen taburcu işlemleri yeniden başlatılıyor. Bu defa da taburcu öncesi organlarında hasar olup olmadığını kontrol etmek için batın ultrason gerektiği söylenince aile, “Bizim oğlumuz zaten sağlıklı değil mi, bir solunum sorunu vardı bir de hastane kaynaklı enfeksiyon kaptı” diyor ancak hastane yine önlem amaçlı bu işlemin gerektiğini söylüyor.

nesli.jpeg
Poyraz bebeğin Reyap Hastanesi yoğun bakımından fotoğrafı (2020)

“KARACİĞERDE PIHTI VAR AMA KENDİLİĞİNDEN AÇILIR”

Ultrasonun ardından Poyraz’ın karaciğerinde pıhtı olduğu ortaya çıkıyor. Aileye “Doğuştan ya da kateterden olabilir, zamanla açılır kendiliğinden” diyen doktorlar karaciğerde görünen pıhtıya rağmen Poyraz’ı taburcu ediyor ve iki hafta sonra kontrole gelmeleri isteniyor. Aile iki hafta sonra gittiğinde pıhtı halen açılmamış durumda, bebeklerini kontrol edense yine Fırat Sarı. Paksoy Sarı’nın bir arkadaşını arayarak “Pıhtı açılmamış ilaç vereyim mi?” diye sorduğunu, sonrasında Poyraz bebeğe ilaç vermediklerini “Bir ay sonra tekrar kontrole gelin” dediklerini söylüyor.

Durumdan şüphelenen aile bebeği bir devlet hastanesine götürüyor ve orada kendilerine Hemen çocuk gastroenteroloji bölümü olan bir hastaneye gidin. Karaciğerdeki pıhtı kendi kendine açılamaz.” deniyor.

Bunun ardından iki ayrı özel hastaneye giden aileye müdahale için gecikildiği söyleniyor. Bu iki hastanenin doktorlarının bir araya gelerek çocuğa kateter kaynaklı portal hipertansiyon tanısı koyduğunu ve kendilerine hastalığın tedavisinin olmadığını söylediklerini anlatıyor. Bu hastalığın genetik ya da kateter kaynaklı olabileceğini yineleyen doktorlar, Poyraz’a genetik testi uyguluyorlar ve hastalığının genetik olmadığı ortaya çıktığı için Poyraz’ın hastalığının yoğun bakımda göbeğine takılan kateterden kaynaklı olduğu kesinleşiyor.

“İSTERSENİZ DAVA AÇIN AMA ÜMİTLENMEYİN”

Bunun üzerine Reyap Hastanesi’ne dönen aile Fırat Sarı ile konuşarak çocuklarının burada hastalık kapmasına rağmen neden kendilerinin bilgilendirilmediğini soruyor ve dava açmak için bebeğin epikriz raporunu istiyorlar.

Paksoy, sorular karşısında Sarı’nın kendilerine şu sözlerle cevap verdiğini söylüyor:

Kusura bakmayın, bazen yoğun bakımdaki çocukların göbeğine kateter takarken karaciğerine de değdirebiliyoruz bu şekilde pıhtı oluyor ama biz geçer sandık.

Ailenin bu cevabın ardından bir şaşkınlığı da epikriz raporuyla yaşıyor… Paksoy, bebeğinin solunumu biraz hızlı diye yatırıldığı yoğun bakımda sarılık olduğunu hatta entübe edildiğini öğreniyor. Hastaneyi dava edeceklerini söylediklerinde ise aldıkları cevap akıl alır gibi değil. Sarı kendilerine “Dava edebilirsiniz ama umutlanmayın. Hiçbir şey çıkmaz. Çünkü yoğun bakıma girerken eşiniz yoğun bakımda oluşacak felç, kalp krizi, ölüm gibi komplikasyonlardan hastaneyi sorumlu tutmayacağına dair kağıt imzalamış.”

Bu cevabın ardından Paksoy ailesi bebekleriyle de ilgilenmek zorunda oldukları için bu mevzunun peşine daha fazla düşmüyor.

Ve bir gün Paksoy’un karşılaştığı bir haber, anneyi bir kez daha o günlere geri götürüyor… Paksoy, bebeğini yoğun bakımda uzun süre tutmak için bahaneler sıralayan, hastalığı karşısında pişkince “Kateteri bazen karaciğere değdirebiliyoruz, kusura bakmayın” diyen, dava süreci için “Umutlanmayın, bir şey çıkmaz” diyerek ailenin hakkını aramasını engelleyen Fırat Sarı’nın bir çetenin lideri olduğunu öğreniyor. Üstelik kendi çocuğunun da bu çetenin kurbanı olduğuyla yüzleşiyor. SGK’dan fazladan para kazanmak için bebekleri öldürmenin bile bu çete için çocuk oyuncağı olduğunu gören anne, 2020 yılında aynı hastanede bir bebeğin beyninde hasar bırakıldığını, bir diğerinin yoğun bakıma girip ölü çıktığını öğreniyor.

Çocuğunun şans eseri yaşadığını, görünenden çok daha fazla mağdurun olduğunu söyleyen Paksoy ailesi, Fırat Sarı ve o dönem hastanede bulunan personel hakkında suç duyurusunda bulunmaya hazırlanıyor.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN