Çocuklara yönelik sanal şiddetin etkilerinin gerçek hayatta yaşanan zorbalıktan daha fazla olabileceğini söyleyen Ankara Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi ve Çocuk ve Bilgi Güvenliği Derneği Başkanı Prof. Dr. Betül Ulukol, ebeveynlerin çocuklarının sanal zorbalığa maruz kalıp kalmadığını nasıl anlayabilecekleri konusunda bilgi verdi.
Çocukların huylarındaki değişimlerden yola çıkılarak gözlem yapılabileceğini söyleyen Prof. Dr. Ulukol, ailelerin suçlayıcı yaklaşım içinde olmaması konusunda uyardı.
Sanal zorbalığın son yıllarda arttığına işaret eden Ulukol, bunun toplumsal etkilerinin olacağını belirtti.
'KONTROL EDEMEYECEĞİMİZ BİR BOYUTA ULAŞABİLİR'
Siber zorbalığın erişkin bireylerin yanı sıra çocuklar arasında da uygulandığını ve etkisini gerçek hayatta da gösterebileceğini kaydeden Ulukol, "Çünkü yayılması çok kolay. Gerçek hayatta daha sınırlı ve lokal kalabilen zorbalık, internet ya da sanal ortama geçtiği anda kontrol edemeyeceğiniz bir boyuta ulaşabilir" diye konuştu.
Ulukol, sanal zorbalığın çok farklı şekillerde uygulanabileceğini söyleyerek, "Çocuğun bilgilerinin, görüntülerinin, arkadaş ilişkilerinin, ders notlarının, özel yaşamının servis edilmesi, çocuğun internet üzerinde yalnızlaştırılması, hakarete uğraması, iftira atılması, bir şeyleri yapmaya zorlanması. Bütün bunların hepsi aslında sanal zorbalık kapsamında" dedi.
'ZAMAN ZAMAN TEKRAR YAŞANIYOR'
Zorbalığın duygusal ve fiziksel sonuçlarının olduğunu kaydeden Ulukol, "Duygusal hayat üzerinde yaşamın çok ileri dönemlerine kadar uzanan ciddi etkileri olabiliyor. Onuru ve kişiliği zedeleniyor, öz güvenini yitiriyor. Korkular yaşıyor, bu korkuları sınırlandıramıyor. Belki bu olaylar geçtikten sonra bile posttravmatik stres bozukluğu dediğimiz bunu zaman zaman tekrar tekrar yaşayarak o etkilenim devam ediyor."
Ulukol, sanal ortamda yapılan zorbalıkta gerçek hayattakinden farklı olarak failin çoğu zaman anonim kaldığına ve bunun da sanal zorbalığın yayılmasına yol açtığına dikkati çekerek, "Sanal zorbalığa uğrayanların bir kısmı, bir zaman sonra sanal zorbalığı uygulayan bireyler haline gelebiliyor" dedi.
İNTERNET KULLANIMINDA ÇOCUKLA SÖZLEŞME
Kovid-19 salgını döneminde okulların kapanmasıyla çocukların ekran karşısında ve internette geçirdiği sürenin arttığına işaret eden Ulukol, buna paralel olarak çocukların internet kullanımının yeteri kadar denetlenemediğini anlattı.
Ulukol, internet kullanımı konusunda ebeveynlerin çocuklarla bir sözleşme yapması gerektiğine dikkati çekerek, çocuğa kullanım süresi ve ziyaret edilecek siteler konusunda sınırlamalar konulmasının iyi olacağı ve eğer internet kaynaklı bir olumsuzluk yaşarlarsa mutlaka ailelerine haberdar etmeleri için teşvik edilmeleri gerektiğini ifade etti.
'AİLELERİN VE ÖĞRETMENLERİN UYANIK OLMASI LAZIM'
Zorbalığa maruz kalan çocuğun birtakım ipuçları vereceğini söyleyen Ulukol, şunları ifade etti:
"Sanal zorbalıkla ya da gerçek hayatta birinden bir şiddetle karşılaşan çocuğun bütün olağan dengesi bozulabilir. Sakin, iyi veya yumuşak huylu dediğimiz çocuklarda ya daha fazla içine kapanma, kendisini izole etme ya daha saldırgan tavırlar görebiliriz ya da böyle keyifli neşeli, aktif eğlenceli bir çocuğun, yine içine kapandığını veya saldırganlaştığını, tamamen kişiliğinden farklı bir tavra büründüğünü görebiliriz. Bunlar neyi gösterir? Bu, çocuğun başına bir şey geldiğini anlatabilir. Başına gelen bu şey, sanal ortamda mı oldu, gerçek hayatta mı oldu? Bu, biraz da işte o çocukla konuşmak, iletişime geçmek, onun derdini tasasını dinlemekle mümkün olabilir. Bir başka ipucu; çocuk bunu, 'arkadaşımın başına geldi', 'arkadaşım bana anlattı' diye anlatabilir. Dolayısıyla ailelerin ve öğretmenlerin böyle bir durum karşısında biraz uyanık olması lazım. Ayrıca çocuğun cep telefonu, tablet veya bilgisayarı aşırı kullanıyor olması ve bu kullanım sırasında da kaygılı tavırlar göstermesi, öfkelenmesi ve bu kullanımı olabildiğince aileden uzak bir yerlerde yapmaya çalışması da önemli bir ipucudur."
Ulukol, çocuğun zorbalığa uğradığının fark edilmesi halinde, ebeveynlerin çocuğa karşı suçlayıcı bir tavır takınmaması gerektiğinin altını çizerek, "Orada yapılması gereken çocuğa kendini yalnız hissettirmemek. Adı üzerinde çocuk. Korkabilir, kandırılabilir ya da bir şekilde yaptıklarının sonuçlarının ne olacağını tahmin bile edemeyebilir" değerlendirmesinde bulundu.
Sanal şiddet konusunda kurumlara da bazı roller düştüğünü söyleyen Ulukol, bunlardan ilkinin gereken tedbirleri alıp kullanıcıların internet deneyiminin güvenli bir ortamda gerçekleşmesini sağlamak, ikincisininse bir olay çıktığı andan itibaren en hızlı şekilde müdahale edip olayı sonlandırmaya çalışmak olduğunu bildirdi.