Çıplak arama iddialarını reddeden Bakan Tunç'a gençlerden tepki: Detaylı arama kılıfıyla çıplak arama yapıldı

Çıplak arama iddialarını reddeden Bakan Tunç'a gençlerden tepki: Detaylı arama kılıfıyla çıplak arama yapıldı

İsrail’le ticareti protesto ettiği için tutuklanan dokuz genç çıplak aramaya varan hak ihlallerine maruz kaldı. Kadınların başörtüsünün kesilmesi Adalet Bakanlığı'nı harekete geçirdi ve üç ceza infaz memuru görevden alındı. Protestocu gençler tahliye edildikten sonra da gündemde kalmaya devam etti. Adalet Bakanı Tunç, çıplak arama yapıldığını reddetti. KARAR’a konuşan gençler, detaylı arama kılıfıyla çıplak arama yapıldığını ifade etti.

FEYZA NUR ÇALIKOĞLU

TRT World programına katılarak İsrail’e giden petrolü protesto eden dokuz gencin gözaltı ve cezaevi süresince açlık, şiddet ve çıplak aramaya maruz bırakıldığını KARAR gündeme taşıdı. Yaşanılan hak ihlalleriyle ilgili gelen kamuoyu tepkisinden sonra Adalet Bakanlığı devreye girerek cezaevinde yedi kadının başörtü ve feracelerini kesen ceza infaz memurlarını görevden aldı. Gençler, avukatlarının tutuklama kararına itiraz dilekçesi vermesinin ardından cuma akşamı tahliye edildi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un, kadınların beyanına rağmen çıplak arama iddiasını reddetmesi ise tartışma konusu oldu.

Çıplak arama ve şiddete dair tutanak tutan Avukat Adem Bingöl ve kötü muameleye maruz kalan protestocu gençler, Bakan Tunç’un yalanladığı iddialarıyla ilgili detayları anlattı.

TBMM 2025 yılı bütçe görüşmelerinde yürütme adına söz alan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, konuşmasında Türkiye'nin İsrail ile ticaretini protesto eden 6'sı kadın, 3'ü erkek, 9 kişinin gözaltında çıplak arama, şiddet ve işkenceye maruz bırakıldığı iddialarının asılsız olduğunu ifade etti:

“Söz konusu kişilerin kötü muameleye maruz kaldıkları iddiaları doğru değildir. Uygulama gerçekleştirilmiş olup çıplak arama kesinlikle söz konusu değildir. Aramalar, insan haysiyetine saygı esas alınarak gerçekleştirilir. Söz konusu aramalar uluslararası kriterler çerçevesinde yapılmıştır. Başörtüsüne yönelik kısıtlama kesinlikle söz konusu değildir."

Kendilerine çıplak arama yapıldığını ifade eden Şeyma Yıldırım, Dilara Gezmişoğlu ve Sena Eliküçük, Bakan Tunç’un açıklamasını KARAR’a değerlendirdi.

ADALET BAKANLIĞI'NIN ‘TALİHSİZ’ AÇIKLAMASI

Sena Eliküçük, adli ve idari süreç işlerken Adalet Bakanı’nın yaşanılan hak ihlallerini yok sayarak yaptığı açıklamayı çok talihsiz bulduğunu ifade etti. İnsan hakları avukatı olan Eliküçük, yönetmeliğin ilgili maddelerinin incelenmesi gerektiğini önerdi:

“Sürece ilişkin adli ve idari soruşturma devam ederken Adalet Bakanı’nın kesin bir açıklama yapıp yaşadığımız hak ihlallerini yalanlamasını talihsiz buluyorum. Bir hukukçu olarak kendisine yalanlamada atıf yaptığı Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yönetmeliği’ndeki ilgili maddeyi incelemesini önermekle beraber, tarafsız ve etkili bir soruşturmanın yürütülmesi için bu tarz açıklamalara girmemesi gerektiğini düşünüyorum.”

‘CEZAEVLERİNDEKİ BOŞLUĞU SOYKIRIMCILARLA DOLDURUN’

Açıklamasında, Adalet Bakanlığı'nın hak ihlalleriyle ilgili gerçekleri çarpıttığını söyleyen Eliküçük, bakanlığın soykırım suçu işledikten sonra Türkiye’ye gelen çifte vatandaşları yargılaması gerektiğini vurguladı:

“Adalet bakanının canı açıklama yapmak istiyorsa hâlâ adli ve idari olarak soruşturmanın devam ettiği bu sürece ilişkin gerçekleri çarpıtan ve yaşanan hak ihlallerini görmezden gelen açıklamalar yapmak yerine İsrail işgal rejiminin ordusuna katılarak Filistin’de gerçekleşen soykırım ve insanlığa karşı suçlara elini bulaştırmış ve ardından ülkemize dönmüş olan çifte vatandaşların neden hâlâ yargılanmadığıyla ilgili açıklama yapmasını daha yerinde buluyorum.

Nehirden denize özgür Filistin dediğimiz için tıkıldığımız zindanlarda yaşadığımız her bir mağduriyetin hesabını yargı önünde soracağımız gibi Filistin halkının yaşadığı zulme en ufak katkı sağlayanlardan da hesap soracağız. Çünkü bizim canımız Filistin’de katledilen hiçbir insandan daha kıymetli değildir. Bu kapsamda zindanlarda var olan boşlukların bu halkın 'Özgür Filistin' diyen gençleriyle değil de soykırıma iştirak edip ardından kanlı elleriyle ülkemize dönerek gündelik zevk ve sefasına devam eden çifte vatandaşlarla dolmasını temenni ediyorum.”

‘DETAYLI ARAMA’ KILIFI

Şeyma Yıldırım, kamuoyu tepkisi sonucunda başörtüsünü kesen üç infaz memuruna ceza veren Adalet Bakanlığı'nın, çıplak aramayı ‘detaylı arama’ olarak adlandırılmasının bir 'kılıf' olduğunu söyledi, “Bu bir detaylı arama değildi, bizim tamamen soyunmamızı isteyerek üzerimize şeffaf bir örtü verip utanç verici durumda bıraktılar.” dedi.

Yıldırım, tepkisini şu sözlerle dile getirdi:

“Adalet Bakanı’nın Meclis’te yaptığı açıklama, gözaltında yaşadığım hak ihlallerini yalanlayan ve süreci inkar eden bir yaklaşımı yansıtmaktadır. Ancak çıplak arama gibi insanlık onurunu zedeleyen uygulamalara maruz kaldım ve bu durum avukatlarım tarafından detaylı bir şekilde tutanak altına alınmıştır. Bu tür hak ihlalleri, yalnızca benim değil, pek çok insanın sistematik olarak karşılaştığı bir sorundur. Adalet Bakanlığı, iddiaları reddetmek yerine bu ihlallerin neden yaşandığını araştırmalı ve sorumluları hesap vermeye çağırmalıdır. Hukukun üstünlüğüne olan inancımı kaybetmeden bu mücadelenin takipçisi olacağımı kamuoyuna duyururum.”

'BUNLARDAN BAHSETMEK ZOR VE ONUR KIRICI'

Dilara Gezmişoğlu, Bakan Tunç’un yalanladığı çıplak aramanın kanıtlarıyla ortada bulunduğunu, söz etmenin bile zor olduğu bu durumu onlara yaşatanlardan hukuk çerçevesinde haklarını almaktan vazgeçmeyeceğini ifade etti:

“7 ekimden bugüne şahit olduğum tarifsiz katliama vicdanen sessiz kalamayacağımı, bireysel olarak Filistin'e elimizden geleni yapsak dahi yeterli olmadığını ve devletimizin fiili olarak harekete geçmesi gerektiğini düşünüyordum. Aksi halde bu iki yüzlü dünyada huzurla yaşamak çok zordu.

TRT WORLD FORUM gibi ülkemizin prestijli bir programında Azerbaycan petrolünü ülkemiz üzerinden taşıyan Socar şirketinin CEO’'sunu konuşmacı olarak görmek vicdanımı rahatsız etti. Ülkemizden yapılan petrol sevkiyatının ve kanlı ticaretin son bulması için itiraz etmeliydim. İfade özgürlüğünün varlığına inanarak bunu yapmaya çalıştım ancak susturuldum. Gözaltı ve tutukluluk süresinde hukuka, insanlığa, vicdana aykırı onur kırıcı muamelelere maruz kaldım. Üstelik bunlardan bahsetmek zor ve onur kırıcı olmasına rağmen Adalet Bakanı dün Meclis'te bu yaşadıklarımızı yalanladı. Yalanladı ancak her şey kanıtlarıyla ortadayken bu gerçekleri değiştirmeyecek ve hukuk çerçevesinde hakkımızı aramaktan vazgeçmeyeceğiz.”

'HAK İHLALLERİNE BİZZAT ŞAHİT OLDUK'

Avukat Adem Bingöl ise Adalet Bakanı'nın yaptığı açıklamaya ve hâlâ devam eden dava sürecine ilişkin, “Reddedilen hak ihlalleriyle ilgili tutanaklar ve şikayet dilekçelerimiz mevcut. Arkadaşlarımızın yaşadığı ihlallere bizzat avukatlar olarak şahit olduk.” dedi.

Bingöl, “Kötü muamele maalesef bununla da sınırlı kalmadı. Cezaevine girişte kendilerine çıplak arama yapıldığını da anlattılar. Bu durumlara ilişkin avukat arkadaşlarla tutanaklarımızı tuttuk. Şikayetimizde detaylı olarak izah ettik. Cezaevinde tüm sürece dair birçok kayıt var. Bu olayın yaşanıp yaşanmadığını ortaya çıkarmak savcılığın ve Bakanlığın elinde. Sayın Bakan’a düşen detaylı bir araştırma için talimat vermek olmalıdır. Hal böyle iken inkâr etmek olayı değiştirmiyor.” şeklinde konuştu.

Avukat Adem Bingöl’ün bahsettiği tutanaklarda geçen beyanlar ise şunlardır:

“2 Aralık 2024’te cezaevinde kayıt öncesi kıyafetleri tamamen çıkarılmak suretiyle üst aralamaları yapıldığını, yere çökerek öksürmelerinin istendiğini, zorla çıplak aramaya maruz kaldıklarını beyan etmişlerdir. Müvekkillerimiz bu uygulamaya itiraz etmiş ancak tüm itirazları karşılıksız kalmıştır.”

ekran-resmi-2024-12-12-11-34-22.png

İNFAZ MEMURLARINI GÖREVDEN ALAN BAKANIN REDDİYESİ MAKUL DEĞİL

Avukat Bingöl, insan haklarına aykırı uygulamalarla ilgili şikayet sonucunda açılan soruşturma hala devam ederken, bu soruşturmanın muhatabı olan İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı’nın hiçbir açıklama yapmadığını belirtti. Bingöl, bakanlık üç infaz memuruna soruşturma açmışken yapılan bu reddiyenin doğru olmadığını ifade etti.

“Öncelikle biliyorsunuz müvekkillerin gözaltına alınıp emniyete götürülmelerinden, tutuklanıp cezaevine kadar götürüldükleri sürece kadar yaşanan işkence ve kötü muamele yasağına aykırı iş ve işlemler ile alakalı olarak bir şikâyetimiz söz konusu ve bu konuda savcılık soruşturması devam ediyor. Dolayısıyla herkesin bu sürece hassas yaklaşması gerekiyor. Ayrıca bu sürecin bakanlık düzeyinde iki muhatabı var: Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı. Bildiğimiz kadarı ile İçişleri Bakanlığından bir açıklama olmadı. Sayın Adalet Bakanının doğrudan taraf olup, bu olaylar yaşanmamıştır, diyerek inkâr etmesi sürecin akıbetine de zarar verecek niteliktedir. Kaldı ki, müvekkillerin başörtüsü ve feracelerinin kesilmesine dair şikâyetleri sonrası Adalet Bakanlığı bir soruşturma başlatmış ve 3 infaz koruma personelinin görevlerinden uzaklaştırıldığını açıklamıştı. İnkâr ettikleri bu olay için idari soruşturma halen dahi devam etmekte iken sayın Bakanın bu açıklaması doğru değil.”

Öne Çıkanlar
YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
1 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN