CHP'li Veli Ağbaba, son günlerde gündemden düşmeyen milyonlarca dolarlık "gizli fon" vurgunu yapan Seçil Erzan davasını örnek göstererek, sporcular için vergi indirimi istisnasının uzatılmasına tepki gösterdi. "Devletin kasasını kalpazanlara destek fonu hâline getirdiniz" açıklamasını yapan Ağbaba, "Peki, bu futbolcular vergiyi vermiyor, ne yapıyor? Devlete vermediği vergiyi Seçil Erzan’a veriyor" dedi.
CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, dün; ekonomiye ilişkin torba kanun teklifinin görüşüldüğü TBMM Genel Kurulu’nda açıklamalarda bulundu.
Ağbaba, şunları söyledi:
“Yoğun bir plan ve bütçe dönemini geçtik. Plan ve bütçe döneminde arkadaşlarımız geldiler, fikirlerini ifade ettiler, konuştular. Plan ve bütçeden sonra, hemen ardından, Sayın Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Sayın Mehmet Muş bir 80 maddelik torba kanunu önümüze koydu. Herhâlde, Türkiye'nin çok ihtiyacı var, fakir fukaranın ihtiyacı var, milletin ihtiyacı var; diye düşündük. Ama hakikaten bu torba yasayı bu Meclis’in huzuruna getirmek biraz utanma ister.
Bunun içinde ne var? Acaba seçim döneminde taahhüt ettikleriniz mi var ya da söz verdikleriniz mi var? Yok. Ya da depremle ilgili bir çözüm önerisi mi var? Maalesef o da yok.
'TORBA YASANIN MUCİDİSİNİZ'
Torba yasanın mucidisiniz. Seçimde birçok söz verdiniz. Örneğin, burada 7 bin 500 lirayla geçinmek zorunda kalan emeklilerin olmadığını görüyoruz ya da seçime bir hafta kala anketlerin sayesinde esnafa 7200 emeklilik prim sözü verdiniz, o da yok. Stajyer ve çıraklar yok, taşerondan kadroya geçmeyi bekleyen aynı işi yapan işçiler yok, 3600 ek göstergeyi bekleyen memurlar yok, ücretli öğretmenler yok, atanamadığı için intihar edenler yok, söz verdiğiniz hâlde ev hanımlarına sigorta yok.
Deprem bölgesine dair herhangi bir şey yok. Ki bu deprem bölgesi bizim de Malatya olarak yoğun yaşadığımız bir süreç ve maalesef bugün olmuş, hâlâ enkazlar kaldırılamamış, hâlâ ağır hasarlı binalar yıkılamamış ve hâlâ millet maalesef konteynerde yaşamak zorunda. Sayın Bakan, konteyner bulanlar çok şanslı; hâlâ konteyner bulamayan insanlar var, hâlâ her gün yüzlerce telefon alıyoruz ‘konteyner, konteyner, konteyner’ diyorlar. Millet evden vazgeçti, millet kalıcı konutlardan vazgeçti. Ama hâlâ maalesef, konteyner problemi devam ediyor. Bununla ilgili bir çözüm var mı? Vallahi yok, billahi yok.
Peki, hani meydanlara çıkıp Sayın Cumhurbaşkanı dedi ya ‘yerinde dönüşüm.’ Yerinde dönüşümle ilgili bir şey var mı? Yok. Siz müteahhitleri iyi bilirsiniz, parayı iyi bilirsiniz. 1,5 milyona bir dairenin yapılması mümkün mü? Ama TOKİ müteahhitlerine 4 milyon liraya ihale edersiniz, fakir fukaraya ‘1,5 milyon liraya bu evi yap’ dersiniz.
'BİR EMEKLİ KEYFİNDEN ÇALIŞIR MI?'
Torbada bunlar yok ama bu torbada başka şeyler var. Ne var? Huzur hakları var, ihaleler var, yandaşlara vergi indirimleri var, peşkeşler var.
Şimdi, bir önemli şey var ama onun hakkını verelim. Ne var? Çalışan emeklilere 5 bin TL ikramiye var. Bunu kim veriyor? Vallahi de billahi de CHP veriyor bunu. Cumhuriyet Halk Partisi söylemeseydi, kamuoyu oluşmasaydı; bu 5 bin lirayı verir miydiniz? Şimdi sanki, vermeyen sizsiniz, yalvardık, yapmayın dedik: Bak, ÇKS kaydı olan çiftçilere vermiyorsunuz, çalışan emekliye vermiyorsunuz. Allah aşkına, bir emekli niye çalışır? Bir emekli keyfinden çalışır mı? Yok. Sonra kamuoyunun tepkisini gördünüz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu sayesinde verildi.
'FUTBOLCULAR VERGİYİ VERMİYOR, NE YAPIYOR?'
Devletin kasasını kalpazanlara destek fonu hâline getirdiniz. Şimdi, sporcular için vergi indirimi istisnası 2028’e kadar uzatılıyor, beş yıl daha. Normalde ‘iyi bir şey’ diyebilirdik ama iyi bir şey değil. Süper Lig’de oynayan bir futbolcunun 1,9 milyon liraya kadar olan geliri sadece yüzde 20 vergilendiriliyor. Herhangi bir çalışan 70 bin liranın üstünde yıllık geliri için yüzde 20; 1,9 milyonsa geliri tam yüzde 40 gelir vergisi vermek zorunda. Peki, bu futbolcular vergiyi vermiyor, ne yapıyor? Devlete vermediği vergiyi Seçil Erzan’a veriyor.
Öyle skandallar var ki bunlarla ilgili rakamları bilmiyoruz. Milyon dolarlar, sizin gördüğünüz ama bizim bilmediğimiz rakamlar havada uçuşuyor. Ancak burada dikkat çekilmesi gereken bir nokta var, ne Seçil Erzan ne futbolcu ne para… Dikkat çekilmesi gereken bir nokta şu: Dolandırılan bazı futbolcular Emre Belözoğlu, Arda Turan, Muslera nisan ayında Sayın Cumhurbaşkanıyla görüşüyorlar havaalanında. Sayın Cumhurbaşkanının yanında Sayın Murat Kurum var, Sayın Süleyman Soylu var, Sayın Mustafa Varank var.
'CUMHURBAŞKANININ BURADAKİ KONUMU NE?'
Onları dinleyen Erdoğan, Süleyman Soylu’ya talimat veriyor ‘Bunu çözün’ diyor. Peki, burada Cumhurbaşkanı konumunu ne olarak adlandırabiliriz? Bir dolandırıcılık var, bir kalpazanlık var, bir üçkâğıt var, Sayın Cumhurbaşkanının Allah aşkına buradaki konumu ne? Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir olay göremezsiniz. Dünyanın hiçbir ülkesinde bir Cumhurbaşkanı sahtekârlar arasında, kalpazanlar arasında ara buluculuk yapamaz. Ne yapıyor? Denizbank’a talimat veriyor, ‘Bunu çözün’ diyor. Bakın, bir şey söyleyeyim: İyi ki Denizbank’ta olay olmuş, Vakıfbank’ta olsaydı, Ziraat Bankası’nda olsaydı, Cumhurbaşkanının talimatıyla bu paralar şakır şakır şakır ödenmiş olurdu.
'MEMLEKETTE AHLAKI, UTANMAYI YOK ETTİNİZ'
Elinizi vicdanınıza koyun; bakın, gelişmiş bir ülkede böyle şeyler yaşayamazsınız, niye yaşayamazsınız biliyor musunuz? Orada hukuk var, sistem var. Ne var? Ahlak var; utanma var, ar var. Muhafazakârsınız ya Sayın Abdullah Güler; bu memlekette ekonomi çöker, işsizlik artar, dolar yükselir ama bu memlekette ahlakı yok ettiniz, ahlakı; utanmayı yok ettiniz, arı yok ettiniz.
Şimdi, hep duyarız ya; Sülün Osman, Raki ya da Parsadan; vallahi bunlar iyi adamlarmış, namuslu adamlarmış; bunları görünce. Thodex vardı. Ne vardı? Çiftlikbank vardı. Seçil vardı. Yeni çıktı, Polat ailesi. Peki, bunların ortak özelliği ne? Hepsinin ortak özelliği, Sayın Bakanın Kabine arkadaşlarıyla resminin olması. Şimdi, peki, bunlara ne oluyor? Vallahi, bunlara bir şey olmuyor. Örneğin, bir gazeteci çıkıyor: ‘Sayın Bakan, bu Amerika tarafından mal varlığına el konulan bir iş adamıyla ilgili sorunu çözelim, 10 milyon euro verelim’ diyor. Ne oluyor? Gazeteci işinden istifa ediyor. Utanma var mı? Hâlâ geziyorlar, kimisi hâlâ siyasetin göbeğinde.
'SUÇ ÖRGÜTLERİYLE MÜCADELE EDİYORLARMIŞ'
Bu memlekette nerede namussuz varsa, nerede sahtekâr varsa, nerede hırsız varsa, nerede ‘kokocu’ varsa bir bakanınızla resmi var; ne oluyor, bir şey oluyor mu? Olmuyor. Sayın İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya göğsünü gere gere övünüyor, diyor ki: ‘Bu ülke suç örgütlerinin cenneti olmuştu, suç örgütleriyle mücadele ediyoruz, suç örgütlerinin üzerine operasyon yapıyoruz.’ Adama sorarlar, Ali Yerlikaya; ‘Bundan bir yıl önce İçişleri Bakanı Gökhan Günaydın mıydı, Abdurrahman Tutdere miydi, Cavit Arı mıydı?’ diye sorarlar adama, sorarlar. Yahu, İçişleri Bakanı AK Parti’den, bu memleketi yirmi iki yıldan beri yöneten siz; suç örgütleriyle ne yapıyorlar, mücadele ediyorlarmış. Utanmasalar bunu da CHP’ye bağlarlar.
'MEMLEKET KUMARHANE, VATANDAŞ KUMARBAZ OLDU'
Dindar nesil yetiştirmek isteyen iktidar ne yaptı biliyor musunuz yirmi iki yılda? Memleket kumarhane oldu, millet de kumarbaz oldu. Kimisi yasal kimisi yasa dışı, bahisten milyonlarca dolar kazanılıyor. Bununla ilgili de bir tedbir var mı, yok. 2023 yılının sadece ilk on ayında şans oyunlarından elde edilen gelir 19,4 milyar lira, 2024’te şans oyunlarından toplanması beklenen para 55 milyar lira. Memleketin hâli bu.
Dedim ya, memlekette insanlar artık Sülün Osman’a, Raki’ye, Banker Bilo’ya rahmet okuyor, ‘Bunlar temiz insanlarmış, temiz insanlar’ diyor. Sebepsiz zenginleşme, emeksiz zenginleşme, ter akıtmadan zenginleşme maalesef memlekette itibar kazandırıyor. Hırsızlık yapan, namussuzluk yapan, dolandırıcılık yapan bir insanın utandığını ya da ceza aldığını hiç duydunuz mu? Duymadınız. Dolayısıyla yapılması gereken bu memlekete tekrar ahlakı, tekrar utanmayı getirmektir.”