CHP'li Salıcı, mahkemenin 22 şüpheli hakkında hazırladığı iddianameye ilişkin; "Bu iddianamenin kabul edilmesi bir hukuk skandalı olduğu kadar bir insanlık krizidir. Ankara’nın ortasında işlenmiş siyasi bir suikastı sadece 6 sayfalık bir değerlendirmeyle geçiştirmek, bu cinayeti düpedüz örtbas etmektir." dedi.
Ankara Başsavcılığı, 30 Aralık 2022’de Ankara Çukurambar’da uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş cinayetine ilişkin soruşturmasını 2 yıl 4 ay sonra 29 Nisan’da tamamlamış, Başsavcılık, ''tasarlayarak öldürme'' suçundan 22 kişi hakkında iddianame düzenlemişti. Sinan Ateş iddianamesi bugün kabul edildi.
"BİR HUKUK SKANDALI OLDUĞU KADAR BİR İNSANLIK KRİZİDİR"
CHP'li Salıcı, iddianamenin kabul edilmesine sosyal medyadan şu ifadelerle tepki gösterdi:
"52 yaşımdayım. Faili gizleyen çok iddianame gördüm ama acıyı yok sayan iddianameyi az gördüm! Sinan Ateş cinayeti iddianamesinden bahsediyorum. Bu iddianamenin kabul edilmesi bir hukuk skandalı olduğu kadar bir insanlık krizidir.
'Sinan Ateş iddianamesi' kabul edildi
Yıllar sonra Sinan Ateş cinayetini araştıranlar bu iddianameye bakınca ne görecek, biliyor musunuz? İddianamede Ayşe Ateş’in ifadelerine sadece üç satır yer veriliyor. Ayşe Ateş şikayetçi olurken sanki “Sinan Ateş benim eşimdir. Olayı bütün yönleriyle araştırın. Tüm şüphelilerden davacı ve şikayetçiyim” demiş, sonra da çekmiş gitmiş.
Yahu, Sinan Ateş cinayeti öncelikle ailesinin acısını hafifletmek için yargılanmıyor mu? Peki neden bu acıya sessiz kalınıyor? Neden tüm bulgular değerlendirilmiyor?
"BİZ BU İDDİANAME İÇİN 1 BUÇUK SENE BEKLEDİK"
Bir an için kendi eşinizin, kendi oğlunuzun, kendi dostunuzun öldürüldüğünü düşünün. İçiniz yanıyor. Acınızı, feryadınızı anlatıyorsunuz. Fakat sizi duyan yok. Sizi gören yok. Sizi ciddiye alan yok. Elinizi vicdanınıza koyun. Ne hissedersiniz?
Biz bu iddianame için 1 buçuk sene bekledik. Ortaya 145 sayfalık bir iddianame çıktı. Peki savcı bu 145 sayfanın kaç sayfasında değerlendirme yapmış? 6! Sadece 6!
Ben savcıya hakikate giden tüm bağlantıları çözüp birleştirseydi 'Helal olsun' derdim. Ama Ankara’nın ortasında işlenmiş siyasi bir suikastı sadece 6 sayfalık bir değerlendirmeyle geçiştirmek, bu cinayeti düpedüz örtbas etmektir. Dahası, Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı yapmış genç bir siyasetçinin, bir akademisyenin katledilmesini siyasi bir suikast olarak görmemektir.
Benim yargıdan beklentim, “Sinan Ateş cinayeti hangi masada kurgulandı?” sorusunun doğru yanıtını bulmasıdır.
Çünkü Atatürk’ün Cumhuriyet’inde herkes hukukla sınırlıdır. Hukuk dışı hiçbir faaliyet ulusal menfaatlerimizin lehine değildir."
