KARAR’a konuşan CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, birçok gündem maddesiyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu; cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi süreci kapsamında yapılacak kritik toplantının detaylarını da ilk kez anlattı. Çelik “Erken seçime odaklandık. Tüzük kurultayımızı tamamladıktan sonra yeni bir parti programını Türkiye’ye sunacağız” dedi.
SEMA KIZILARSLAN
CHP, yerel seçimler nedeniyle Eylül ayına ertelenen Tüzük Kurultayı’na gündemdeki sıcak başlıklarla gidiyor.
6-9 Eylül tarihlerinde yapılacak Tüzük Kurultayı'nda Genel Başkan da dahil tüm seçilmişlere üç dönem sınırı getirilmesi planlanıyor. En çok tartışılan konulardan bir diğeri de cumhurbaşkanı adayını belirleme ile ilgili usule ilişkin madde.
CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, kurultaya hangi konularla gidecekleri, cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi ile ilgili maddenin hazırlıkları, İBB Başkanı İmamoğlu’nun devam eden davası ve siyasi yasak tartışmaları, erken seçim tartışmaları, AK Parti ve CHP arasındaki normalleşme süreci gibi birçok başlıkta öne açıklamalarda bulundu.
CUMHURBAŞKANI ADAYLIĞI KONUSUNDA NETLEŞME AYIN 27'SİNDE
-Tüzük Kurultayı’na CHP İstanbul İl Başkanlığı hangi gündemlerle gidecek?
İstanbul'da iki aydan uzun süredir devam eden Tüzük Çalıştayı sürecinde, otuz dokuz ilçede danışma kurulu toplantıları gerçekleştirdik. İlçe başkanlarımızın topladığı öneriler il başkanlığında bir araya getirilerek rapor haline getirildi. "İstanbul'un Sesi" adlı web sitesini açarak dijital ortamda da veriler topladık. Bu siteyi on binin üzerinde insan ziyaret etti. Üç binden fazla kişi, parti üyesi ya da parti üyesi olmayan İstanbullular, görüşlerini bildirdi. O dijital ortamda toplanan verileri de raporlaştırdık.
CHP tüzüğüne yönelik, İstanbul'daki sivil toplum kuruluşları, sendikalar, meslek örgütleri ve akademisyenlerin önerilerini komisyon üyelerimizle birlikte değerlendirip bu çalışmanın raporunu da hazırladık.
Şimdi, bu ayın 27’sinde genel başkanımızın da bir bölümüne katılacağı bir toplantı düzenliyoruz. Toplantının birinci oturumunda genel başkanımız gündeme yönelik değerlendirmeler yapacak. İkinci oturumda ise İstanbul'daki danışma kurulumuzun, seçili kadrolarımızın görüş ve önerilerini alacağız. Bu toplantıyı 27 Ağustos Salı günü İstanbul'da gerçekleştiriyoruz.
Bu önerileri Ankara'ya götüreceğiz. Ankara'daki Tüzük Komisyonu'nda İstanbul'un sesini yansıtacağız.
-İstanbul örgütünüzde tüzük önerilerinde en çok öne çıkan üç madde ne oldu?
Öncelikli olarak, kadın ve genç temsiliyeti, siyasetteki kadın ve gençlerin temsili en çok öne çıkan konulardan biri. Parti adaylarının belirli boyutlarda ön seçimle belirlenmesi, etik kurulu oluşturulması, siyasetin şeffaflığı, hesap verebilirliği de öne çıkan konular arasında. Ayrıca, aktif-pasif üye konuları da çokça tartışılan konulardan biri.
Parti içi seçimlerin yapılış biçimleri, belirleyici sistemler, partinin tüzüğünün parti içi demokrasiyi daha fazla güçlendirecek adımların atılması gibi konular da gündemde.
ERKEN SEÇİM HAZIRLIKLARI BAŞLADI
-Cumhurbaşkanı adayının saptanma usulüne dair İstanbul il örgütünün yaklaşımı ne olacak kurultayda?
Yaptığımız tüm çalışmaların finalini oluşturan İstanbul’daki bu toplantı sonrasında fikrimizi ifade edeceğiz.
Bu nedenle daha demin bahsettiğim ayın 27’sinde yapılacak toplantı sonrası net cevap verilebilir bu soruya. Genel başkanımızın tüzükle ilgili yorumları mutlaka olacaktır. Birinci oturumda genel başkanımız gündeme yönelik bazı değerlendirmeler yapacak, ben bir açılış konuşması yapacağım ve Büyükşehir Belediye Başkanımız bir konuşma yapacak.
Tüzük’te Cumhurbaşkanı adayının belirlenmesine yönelik maddeler var. Ancak bunda bir değişikliğe gidilecek mi, bu konu ayın yirmi yedisinden sonra İstanbul'un önerisi sonrası netleşecek ve nihai karar Ankara'daki kurultayda ortaya çıkacaktır.
Bir siyasi partinin tüzüğünün demokratik bir hale gelmesi, o siyasi partinin Türkiye'yi demokratik bir biçimde yöneteceğinin de göstergesidir. Bu yönüyle parti içi demokrasiyi güçlendirmek için tüzük konusunda ciddi bir çalışma yürütüyoruz.
Tüzük kurultayımızı tamamladıktan sonra, 5-6 aylık bir zaman dilimi içerisinde çok hızlı bir şekilde parti programı çalıştayları düzenleyeceğiz. Bu çalıştaylarda toplumun tüm kesimleriyle, sivil toplumla, akademiyle, sendikalarla, meslek odalarıyla, gençlik örgütleriyle, kadın örgütleriyle parti programımızı konuşacağız ve aslında tüm toplumun sesini dinleyeceğiz. Yeni bir parti programını Türkiye'ye sunacağız. Bu çok önemli.
-2028 seçimlerine veya olası bir erken seçim hazırlıklarınız şimdiden başladı diyebiliriz yani.
Evet, her yönleriyle önümüzdeki seçimlere odaklanmış durumdayız.
-Genel seçimlerle yerel seçimler arasında normalde bir yıl olur. Ama eğer bir erken seçim olursa bu süre uzayabilir. Ve böyle bir erken seçim sürecine Ekrem İmamoğlu'nun Cumhurbaşkanlığı adaylığı ile gidilirse, iki senelik İBB başkanlığına kimin geleceğine dair bir hazırlık yaptınız mı? Kriterleriniz ne olacak?
Cumhuriyet Halk Partisi'nin şu anda odaklandığı tek nokta, kazandığı belediyelerde doğru bir yönetim sergilemek; tıpkı İstanbul'da 2019'dan 2024'e kadar olduğu gibi halkçı belediyecilik uygulamalarını gerçekleştirmek. Toplumun çok ağır problemleri var. Mesela, önümüzdeki ay okullar açılıyor. Kiminin okul kayıt parasıyla ilgili derdi var, kiminin servis sorunu var. Kimi, yarın çocuk okula başlayacak, çocuğun beslenme çantasına ne koyacağım diye dert ediyor. Kimi, okul servis parasını nasıl ödeyeceğim diye düşünüyor.
HALKÇI BELEDİYECİLİKTEN TAVİZ YOK
-Ancak geçtiğimiz hafta bu konuda çok yoğun bir tartışma yaşandı. İstanbul İl Başkanı bu konuda ne düşündüğü merak ediliyor.
Cumhuriyet Halk Partisi'nin cumhurbaşkanı adayının kim olacağı partinin yetkili kurulları günü ve zamanı geldiğinde bu konuları kendi içerisinde konuşur. Kendi iç mekanizmaları içerisinde bugün de konuşabilir. Ama bunları kamuoyuna açık bir biçimde bugün Cumhuriyet Halk Partisi konuşmaz, konuşmamalı.
Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu'yla İstanbul'un 26 ilçe belediyesini bir toplantıya davet ettik. Ve her arkadaşımızın görevine odaklanması gerektiğini, halkçı belediyecilik uygulamalarına odaklanması gerektiğini, odaklarının zaten o olduğunu ancak sosyal medya üzerinden ya da basın yoluyla bu konuda bir takım demeçlerin verilmemesi gerektiğini ifade ettik.
Sonra ilçe başkanlarımızla toplantı yaptık. Ben İl Yönetim Kurulu'yla toplantı yaptım. Önümüzdeki ay belediye meclis üyelerimizle bir kamp yapacağız. Burada da bunları konuşacağız. Dolayısıyla vatandaş şu anda ağır ekonomik koşullardan dolayı canı yanıyor. Bu yönüyle bu tartışmaları doğru görmediğimi çok net bir biçimde ifade etmek isterim.
SİYASİ YASAK TARTIŞMALARI VE İBB'NİN GELECEĞİ
-Selefiniz Canan Kaftancıoğlu’na siyasi yasak geldi. Şimdi Ekrem Bey’e de siyasi yasak getirilebileceği konuşuluyor. Bu durumda İstanbul il örgütünü sokakta mı göreceğiz? Sayın Özel’in değişim sürecinde eleştirilerinden birisi de sokaktı…
2019'da 31 Mart'ta biz İstanbul'da bir seçim kazandık. O dönem ben ilçe başkanıydım. Kazandığımız bu seçimi, gerçeği yansıtmayan gerekçelerle iptal ettiler ve 23 Haziran'da yeni bir seçime gitmek zorunda kaldık. Vatandaş ne yaptı? 12 bin oy farkını 800 bine çıkarttı. Sonra Ekrem İmamoğlu'nun elini kolunu çeşitli davalarla bağlamaya çalıştılar: siyasi yasak davası, "ahmak" davası, başka davalar... Şimdi, 2024'te o oy farkını 1 milyonun üzerine çıkarttı. Dolayısıyla vatandaş bu eylemlere cevabını veriyor. Biz ne yapacağız? Siyasi yasak konusu gündeme geldiğinde biz de vatandaşla beraber bunun mücadelesini vereceğiz.
Cumhuriyet Halk Partisi, halkla birlikte bu işin mücadelesini verecek. Demokratik yöntemlerle bir süreç yürütmek istiyoruz. Halktan aldığımız güçle belediyeleri yönetiyoruz, Türkiye'yi de yöneteceğiz. Eğer karşımıza anlamsız meseleler çıkarırlarsa halkımızla birlikte bu süreçlerle mücadele edeceğiz.
Ekrem İmamoğlu'na siyasi yasak geleceğini düşünmüyorum. Bu dava istinaf sürecinde ve böyle bir karar ne toplum vicdanında ne de herhangi bir insanın vicdanında kabul görecek bir mesele değildir. Türkiye yargı sistemi açısından, Türkiye demokrasisi açısından gerçekten utanılacak bir mesele.
KILIÇDAROĞLU'NUN DEĞERLENDİRMELERİNİ DİKKATLE TAKİP EDİYORUZ
-Kılıçdaroğlu’nun son günlerdeki açıklamaları da gündemde. Kılıçdaroğlu’nun ifadelerine bakıldığında incitildiği ve kırıldığı anlamı çıkarılabilir. Kendi ifadeleri de böyle. Sizin düşünceleriniz nedir bu konuda?
Cumhuriyet Halk Partisi, mahalleye sandığı kurar, delegesini seçer. O delegeler, ilçe başkanlarını, il başkanlarını ve kurultay delegelerini seçer. Kurultay delegesi ise genel başkanı seçer. 2023 yılında Cumhuriyet Halk Partisi, kurultayını gerçekleştirmiştir.
Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, görev yaptığı sürede Türkiye'nin demokratikleşmesi için büyük bir mücadele vermiştir. Bunun için de ağır bedeller ödemiştir. Linç girişimine maruz kalmış, Artvin’de silahlı saldırıya uğramış ve cami avlusuna mermi bırakılmıştır. Ancak bir adım bile geri atmadan büyük bir demokrasi mücadelesi sergilemiştir.
Önceki dönem genel başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, süreçlere yönelik değerlendirmelerini kamuoyuyla paylaşıyor ve biz de bunları dikkatle takip ediyoruz.
Bizim odaklandığımız temel nokta şudur: Genel başkanımız Sayın Özgür Özel’in öncülüğünde 31 Mart'ta ortaya çıkan bu umudu genel başkanımızın öncülüğünde Anadolu'nun dört bir yanına yaymak.
NORMALLEŞME SÜRECİNDE İL BAŞKANLARI ARASINDA BİR GÖRÜŞME OLMADI
-Normalleşme süreci İstanbul İl Başkanları arasında nasıl bir zeminde oldu, oluyor? Herhangi bir görüşme yapıldı mı başkanlar arasında? Ve sizin normalleşme sürecine ilişkin değerlendirmeniz nedir?
Osman Nuri Bey ile resmi bir ziyaret gerçekleştirmedik. İl Başkanı seçildiğimde telefon açıp hayırlı olsun dileklerini iletti. 31 Mart seçimlerden önce seçimlerin sağlıklı yönetilebilmesi için İstanbul Valisi ile bir araya geldik. Çok sınırlı sayıda telefon görüşmeleri yaptık, başsağlığı telefonları gibi.
Normalleşme sürecine ilişkin herhangi bir temas, görüşmemiz olmadı. İstanbul’da siyasi ayrım gözetmeksizin bütün partileri ziyaret etme çabasındayım.
Normalleşme sürecine ilişkin duygularım şu; Bugün Türkiye’nin çok önemli sorunları var. Bu sorunların sebebi 20 yıldır yönetici olan iktidardır. AYM kararlarının tanınmaması, yargının siyasileşmesi, toplumsal barışının zedelenmesi gibi konuları birinci muhatabıyla konuşuyoruz. Can Atalay gibi bir takım siyasi tutuklular bu konularda yargı gereğini yaparsa Türkiye rahat nefes alır.
Bunlara sebep olanlarla konuşuyoruz. Müzakere ve mücadele zeminini aynı anda götürüyoruz. Tıpkı Sinan Ateş davasını CHP’nin yakından takip ettiğimiz gibi. Müzakere ve mücadeleyi birlikte yürüteceğiz.
İSTANBUL’DA ÜÇ KADIN BELEDİYE BAŞKANI İLK KEZ SEÇİLDİ, UMUT YENİDEN YEŞERDİ
Şimdi biraz geriye gidelim istiyorum. Yerel seçimlerin üzerinden beş ay geçti. Bu süreçte yaşananlara dair çok fazla bilgi kamuoyuyla paylaşılmadı. Geçtiğimiz günlerde bir haber yayınladık KARAR'da. AK Partili belediyelere, Cumhurbaşkanlığı Strateji Başkanlığı'ndan 45 milyon TL hibe verildiği ortaya çıktı. Belki sizin de yerel seçim sürecinde hem sahada hem de içeride mücadele ettiğiniz zorluklara dair paylaşmak istediğiniz şeyler vardır. Çünkü bu, aslında CHP'nin hem İstanbul'da hem de Türkiye genelinde büyük bir zafer kazandığı bir seçim oldu. Ancak bu sürece giderken yaşanan zorluklar, o zaferin ışıltısıyla gölgede kalmış olabilir.
31 Mart seçimleri, İstanbul İl Başkanlığı olarak bizim açımızdan çok önemli bir süreçti. Neden? Çünkü çok genç bir yönetimdik. Geçtiğimiz yıl Ekim ayında İstanbul Kongresi'ni gerçekleştirmiştik. Sonrasında iki aylık bir kurultay sürecimiz vardı. O kurultaydaki değişim sürecine de İstanbul öncülük eden illerden biriydi ve aslında kurultayın değişim sürecine çok büyük bir katkı sundu. Seçildiğimiz günden sonra yaklaşık iki aylık bir zaman dilimi içerisinde çok yoğun bir kurultay gündemimiz oldu. Sonrasında ise İstanbul'da bir aday belirleme süreci, sandık güvenliği ve kampanya dönemimiz vardı.
Bizim açımızdan zorlayıcı olan konulardan biri şuydu: Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel, kendisi de yeni seçilmiş bir genel başkan ve yeni seçilmiş bir genel merkez yönetimi olması sebebiyle belli illere yetkiler verdi. Örneğin, İstanbul'un adaylarının İstanbul'da konuşularak belirlenmesini istedi. Biz, ilk defa İstanbul'da Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu ve bir İstanbul masasıyla bir aday belirleme süreci yürüttük. Sonrasında sandık güvenliği ve kampanya sürecine yönelik çalışmalarımızı başlattık. Bizim açımızdan en zorlayıcı konu şuydu: 2023 seçimleri, çok ciddi bir karamsarlık ve umutsuzluk oluşturmuştu.
2023 Cumhurbaşkanlığı seçiminde, özellikle Cumhuriyet Halk Partisi tabanı, seçimi kazanmaya çok inanmıştı. Ancak ne yazık ki, Cumhurbaşkanlığı seçiminden bir sonuç alamadığımız için hem seçmenimizde hem tabanımızda hem de sandık görevlilerimizde çok ciddi bir umutsuzluk ve karamsarlık ortaya çıkmıştı.
İstanbul'da sandık güvenliğini organize edebilmemiz için 100.000 kişiye ihtiyacımız vardı. 33.227 sandık var. Her sandıkta sandık görevlisi, müşahit, okul sorumlusu, kat sorumlusu, bilişim sorumlusu ve her sandıkta, her okulda birer, ikişer, üçer tane avukata ihtiyacımız vardı. 2023 seçimlerinin yarattığı o karamsar tablo, avukatlara ve sandık görevlilerine de yansımıştı. Örneğin, avukat havuzumuzda 6.500 avukat vardı önceki yönetimden. Bu altı bin avukatın sadece bin ikiyüzü görev kabul etti. Oysa bizim bin doksan seçim çevresinde en az iki bin beş yüz avukata ihtiyacımız vardı. Altı bin beş yüz avukatın sadece bin iki yüzü görev kabul edince, diğerlerine neden görev kabul etmediklerini sorduk. Birçok seçim atlattıklarını, hep kaybettiklerini ve artık bu görevi yapmak kendilerine bıkkınlık getirdiğini söylediler.
Şimdi, 33.227 sandık görevlisine görev kabul edip etmeyeceklerini soruyoruz. Yüzde 70'e yakını görev kabul etmiyor. Neden kabul etmediklerini sorduğumuzda, çok fazla seçim atlattıklarını, kazanmaya inandıklarını ama kazanamadıklarını ve artık umudun kalmadığını ifade ediyorlar.
Deyim yerindeyse iğne ile kuyu kazar gibi, 31 Mart'tan önce hem avukat eksikliklerini hem de sandık görevlisi eksikliklerini tamamladık. Seçimden önce bu konuyla ilgili basına hiçbir şey söylemedik. Çünkü seçimden önce 31 Mart'tan önce deseydik ki sandık güvenliği konusunda avukatlar görev kabul etmiyor, sandık görevlileri kabul etmiyor, seçmenin sandığa gitme motivasyonunda çok ciddi bir krize neden olabilirdik. Bu zorluğu hiç kimseyle paylaşmadık.
Şimdi kampanya sürecine gelince, aslında sorduğunuz soruyla bağlantılı olarak, AK Partili belediyelere finansman sağlanması konusunu da değerlendireyim. Bunu tabii ki biz de sonradan öğrendik fakat zaten seçim sürecinde birçok zorlukla karşı karşıya kaldık. Neydi bunlar? Birincisi, kamu kaynaklarının iktidar partisi tarafından kullanılması. İkincisi, çeşitli medya organlarıyla ve sosyal medya organlarıyla yürütülen karalama kampanyaları. Örneğin, il binasının satışıyla ilgili görüntülerin, sanki başka bir iş yapılıyormuş gibi servis edilmesi ya da sahte broşürlerle yapılan karalama kampanyaları. Bu sahte broşürlerden dolayı, ona yakın arkadaşımız "Neden bu sahte broşürleri dağıtıyorsunuz?" diye müdahale ettiğinde, 10 kişi gözaltına alındı ve 1 kişi seçim sonrasına kadar cezaevinde kaldı.
Bir yandan bu karalama kampanyalarıyla mücadele ederken, diğer yandan da topluma hem Büyükşehir Belediye Başkanımızın 2019'dan beri gerçekleştirdiği halkçı belediyecilik uygulamalarını anlattık hem de İstanbul'un 39 ilçesinde 2024 ve 2029 yılları arasında gerçekleştireceğimiz sosyal demokrat belediyecilik uygulamalarını anlattık. Doğru bir aday belirleme süreci çok zorluydu. Çünkü 39 ilçede aday belirliyoruz. 450 belediye başkan adayı var. 1.200 civarında belediye meclis üyesi belirlenecek ve 4.500'ün üzerinde belediye meclis üyesi aday adayı var.
Zorlu bir aday belirleme süreci gerçekleştirdik, ama kadınların ve gençlerin daha fazla temsil edildiği bir aday süreci oldu. İlk defa İstanbul'da üç kadın belediye başkanı seçildi. İlk defa İstanbul'da 30, 31, 35 yaşlarında belediye başkanları seçildi. Günün sonunda İstanbul'da 26 ilçe belediyesi kazandık. İstanbul'da Büyükşehir Belediye Meclisi'nde çoğunluğu sağladık ve İstanbul'u bir milyonun üzerinde bir farkla yeniden kazandık. Bu da bizim için çok önemli bir mutluluk kaynağı oldu.
Ve en önemlisi, az önce söylemiştim ya, 31 Mart'ın sonucu nedir? Evet, 26 belediye kazandık. Evet, meclis çoğunluğunu sağladık. İstanbul'u bir milyonun üzerinde bir farkla yeniden kazandık. Ama beni daha fazla mutlu eden şey şudur: 2023 seçimlerinin ortaya çıkardığı umutsuzluk ve karamsarlık ortamını 31 Mart ortadan kaldırmıştır. Bu topraklara yeniden umut tohumları ekilmiştir. Bu topraklarda yeniden gençler, kadınlar, bu ülkenin insanları, 31 Mart'tan sonra yeniden ülkenin geleceğine dair umutlarını yükseltmiştir. Bizim için de mutluluk verici olan budur. Ama 31 Mart bizim için bir sonuç değildir, yepyeni bir başlangıçtır. Asıl görevimiz şimdi başlıyor. 31 Mart'ta ortaya çıkan bu umudu büyütmek, Türkiye'nin demokrasi mücadelesini vermek, yokluk ve yoksulluk içerisine sürüklenen halkın sorunlarına çözüm üretmek, Türkiye'nin demokrasisini güçlendirmek, hukukun zedelendiği toplumsal barışı yeniden tesis etmek gibi çok büyük görev ve sorumluluklarımız var. Bunun için de var gücümüzle mücadele etmeye devam edeceğiz.