Kastamonu'nun Abana ve Bozkurt ilçelerinde yaşanan sel felaketinin daha önceden Tarım ve Orman Bakanlığı'nın raporunda tahmin edildiği ortaya çıktı. Raporda, "Taşkın ihtimali olduğu anlaşılmıştır" ifadeleri yer alıyor.
Afet Uzmanı Dr. Kubilay Kaptan, Kastamonu'da Abana ve Bozkurt ilçelerinde yaşanan felaketin Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından önceden tahmin edildiğini ortaya çıkardı.
Su Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan Batı Karadeniz Havzası Taşkın Yönetim Planı 2019 raporunda yer alan tespitler, felaketin göstere göstere geldiği gerçeğini gün yüzüne çıkardı. Raporda, "Bozkurt ve Abana İlçesi’nde yayılım alanlarında taşkın suyunun hızı ve derinliğinin sorun olacağı tespit edilmiştir" ifadeleri yer alıyor.
"TAŞKIN İHTİMALİ OLDUĞU ANLAŞILMIŞTIR"
Tarım ve Orman Bakanlığı'nın söz konusu raporunda, sel felaketinin yaşandığı Bozkurt ve Abana için şu tespitler yer alıyor:
"Ezine Çayı Kastamonu İli Bozkurt ve Abana ilçelerinden geçerek Karadeniz’e mansaplanmaktadır. Dere yatağı eğimi Bozkurt ilçesinde, ortalama binde 11 ve Abana ilçesinde binde 8 olmaktadır. Ezine Çayı sağ ve sol sahillerinde yoğun yerleşim ve ticari alanlar mevcuttur.
Hidrolojik çalışmalarında Q500, Q100 ve Q50 taşkın debileri aşağıdaki tabloda verilmiştir. Ezine Çayı üzerinde yapılan incelemelerde hazırlanan 1 boyutlu modelde 500, 100 ve 50 yıllık taşkın tekerrür debileri için taşkın ihtimali olduğu anlaşılmıştır.
Bu sebeple 2 boyutlu hidro-dinamik model hazırlanmıştır. 1 ve 2 boyutlu hidro-dinamik modellerin entegre olarak çalıştırılmıştır. Çay yatağı için yapılan 1 boyutlu model içerisinde tüm sanat yapıları gerçeğe uygun şekilde tanımlanmıştır.
"TAŞKIN SUYUNUN HIZI SORUN OLACAK"
Bozkurt ve Abana İlçesi’nde yayılım alanlarında taşkın suyunun hızı ve derinliğinin sorun olacağı tespit edilmiştir. Dere kenarlarına yakın yerler ve ilçe içinde su hızının yer yer yaklaşık 2 m/s’ye ulaştığı tespit edilmiştir.
Yine, Bozkurt ve Abana İlçesi’nin taşkın yayılım bölgelerinde su derinliğinin çayın etrafında 1.5 m yüksekliğe ulaştığı tespit edilmiştir. Ezine Çayı’nın sol ve sağ sahil yayılım alanındaki su hızının da derinlik kadar sorun üreteceği sonucuna varılmıştır.
Özellikle taşkın tehlike haritası sonucunda derenin sağ sahili, yüksek taşkın tehlike riskine maruza kalmaktadır. 2014 yılında Ezine çayı taşması sonucunda Abana ilçesi yerleşim yerleri ve ticaret alanları sular altında kaldığını görülmektedir. 2014 Yılındaki taşkında fırtına kabarması nedeniyle derenin boşalmasını engelleyerek taşkının etkisini artırmıştır. Model çalışması fırtına kabarması ve deniz etkisini dikkate alacak biçimde tasarlanmıştır."
Tarım ve Orman Bakanlığı'nın raporunun yanı sıra Karadeniz Bölgesi İklim Değişikliği Eylem Planı da Karadeniz'deki felaketi önceden ortaya koymuştu. İki yıl önce, sel ve heyelan bölgelerinde yapılaşmanın önüne geçmek amacıyla hazırlanan planın ardından somut adım atılmadı.
BAKAN 2 YIL ÖNCE TAHLİYE EDİLECEĞİNİ AÇIKLAMIŞTI
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, tam iki yıl önce, 12 Temmuz 2019’da Karadeniz Bölgesi İklim Değişikliği Eylem Planı’nı kamuoyu ile paylaşmıştı. Kurum, Karadeniz’de dere kenarlarında yapılaşmaya son verileceğini, TOKİ tarafından 15 bin yeni konut yapılarak sel ve heyelan riski altındaki bölgelerin tahliye edileceğini açıklamıştı.
CHP’Lİ ÖZTUNÇ: HİÇBİR ŞEY YAPILMADI HEPSİ YALAN
Eylem Planı’nın iki yılını ANKA Haber Ajansı’na değerlendiren CHP Doğa Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ali Öztunç; “Plan kağıt üzerinde kaldı hiçbir şey yapılmadı. Hepsi yalan, hepsi yalan” dedi.
BAKAN KURUM YEREL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ PLANLARI HAZIRLANACAĞINI DA SÖYLEMİŞTİ
Bakan Kurum ayrıca, 15 Mayıs 2020’deki “Dünya İklim Günü” mesajında Karadeniz Bölgesi İklim Değişikliği Eylem Planı’nın ardından, illerde Yerel İklim Değişikliği Eylem Planlarının hazırlanmasına ilişkin mevzuat çalışmalarını sürdürdüklerini açıklamıştı. Öztunç, eylem planı kapsamındaki politikaları, daha önce şöyle değerlendirmişti:
“Karadeniz İklim Eylem Planı var, ama kâğıt üstünde. Eyleme gelince maalesef yok. İnsan kaynaklı doğa tahribatları, yanlış imar ve yapılaşma politikaları, yanlış su yönetimi politikası, dere ıslah çalışmaları, HES’lere izin verilmesi bu felaketleri tetikliyor. TOKİ halen, dere yataklarında rant peşinde koşuyor. DSİ, dereleri beton kanalına çevirmeye devam ediyor. Orman Genel Müdürlüğü, ağaçları kesmeye, kestirmeye devam ediyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, HES’lere, taş ocaklarına izin veriyor."
HDP İzmir Milletvekili Murat Çepni, eylem planını TBMM gündemine taşıyarak Bakan Kurum’a; eylem planı ile ilgili gelişmeleri sormuştu. Çepni’nin soru önergesini 20 Mayıs 2021’de yanıtlayan Bakan Kurum; eylem planının yürürlüğe konulduğunu belirterek, plan doğrultusunda yürütülen çalışmalar hakkında şunları paylaştı:
“Eylem Planı’nın yanı sıra Bakanlığımız tarafından ayrıca Karadeniz Bölgesi valiliklerine ve Karadeniz Bölgesi belediyelerine 13 maddelik Karadeniz Bölgesi İklim Değişikliği Genelgesi iletilmiştir.”
Söz konusu genelgede, yerel yönetimlerin, kendi görev ve sorumluluk alanları ile ilgili olarak hazırlayacakları projelerden uygun görülenlere bakanlık tarafından finansman desteği verileceği belirtilerek, belediyelerden bu kapsamda hazırlayacakları projeleri en geç 3 ay içerisinde bakanlığa göndermeleri istenmişti.
HDP’Lİ ÇEPNİ: BU BİR İNŞAAT EYLEM PLANI
Eylem planının iki yılını değerlendiren HDP’li Çepni, ANKA’ya şunları söyledi:
“Bu eylem planı, bir eylem planı falan da değildi. İnşaat planı gibi karşımıza çıktı. Sele maruz kalan bölgelerde yine yeni inşaatların müjdesi verildi. Sadece bir inşaat eylem planından bahsedebiliriz. İmar affı ile birlikte binaların sağlayacağı rant ve vahşi turizm dediğimiz yatırımlarla Karadeniz’in bütün olarak betona gömülmesi planıydı bu. İktidar bu yatırımlardan gelecek parayla bütçesini takip etmek zorunda. Başka bir çaresi yok. Eylem planı bugün gördüğümüz üzere bırakalım katkı yapmayı durumu daha da kötüleştirdi.”
İktidarın bölgedeki imar ve altyapı uygulamalarına tepki gösteren Çepni, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dere ve taşım yataklarında inşaata izin verildi. Yapılan HES’ler akarsuların doğal debisini bozdu. Yapılması gereken şu; bütün projeler durdurulmalıdır. HES projeleri, enerji yatırımları, inşaatlar, Yeşil Yol, oteller, dere yataklarına yapılan inşaatlar, taş ocakları ne geliyorsa aklınıza… Tüm bu projeler durdurulmalı, burada gerçek bir eylem planı bağımsız bilim insanlarının yönetiminde planlanmalı. Esaslı, bilimsel bir çalışma ile yeni bir eylem planı gerçekleştirmeliyiz. Herkesin acı duyduğu doğrudur ama şimdi tam da bunun sorumluları kimse adını koymak lazım. Tam bugün siyaset yapmak zorundayız. AKP’nin 20 yıllık betoncu programlarına karşı çıkmadan ne Karadeniz’i kurtarırız ne Akdeniz’i kurtarabiliriz.”
Bakan Kurum, 12 Temmuz 2019’da Karadeniz İklim Değişikliği Eylem Planı ile ilgili konuşmasında, ayrıca şunları söylemişti:
“Trabzon, Rize, Ordu, Giresun, Samsun ve Artvin illerinde öncelikli olarak dere yataklarında yer alan binaların tespit çalışmalarına başladık. Bölgede yaklaşık 19 Bin akar dere, 131 Bin de kuru dere bulunuyor. 6 ilimizde bulunan ve birinci derece risk grubundaki 367 derenin taramasını bitirdik. Temmuz ayı sonuna kadar tüm derelerin taramasını bitireceğiz. 1430 kilometre yol üzerinde de inceleme yaptık.
Dere yatağında bulunan ve iklim değişikliği nedeniyle risk altında olan, acil ve öncelikli taşınması gereken 1950 adet bina tespit ettik. Riskli bölgelerde yaşayan 2000 aileyi, kentsel dönüşüm kapsamında yapacağımız konutlara taşıyacağız. Bundan böyle Karadeniz Bölgemizde dere yatakları ve riskli bölgelerde kentsel dönüşüm çalışmalarımızı, yeni bir yol haritasıyla başlatıyoruz. İlk olarak, Trabzon Araklı merkezde tespit edilen Özgen ve Yolgören mahallesinde 200 konutun inşaatına TOKİ Başkanlığımız başladı. Bakanlığımıza bağlı TOKİ Başkanlığımız eliyle bu riskli bölgelerde 2023 yılına kadar 15 Bin konut inşa edeceğiz.
Dere yatağında bulunan binaların taşınması sürecinde hiçbir mağduriyet yaşanmayacak. Taşınma ve kira yardımı başta olmak üzere her türlü desteği kardeşlerimize sağlayacağız. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.”