DEVA Partisi lideri Babacan, partisinin 1. Esenyurt İlçe Kongresinde konuştu. Babacan, Erdoğan'ın söylediği 'boş teneke' lafının kendisine yönelik olduğunu belirtti ve cevaben "Bana boş teneke demiş dün. Yahu siz niye 13 yıl boş tenekeyle çalıştınız? Cumhuriyet tarihinin en çok bakanlık yapmış kişilerinden biriyim ben" dedi.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin 1. Esenyurt İlçe Kongresinde konuştu. Babacan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dün Siirt'teki konuşmasında sarf ettiği 'boş teneke' lafının kendisine yönelik olduğunu ifade etti ve "Kendisiyle çalıştığımız yıllarda arkasından gitmedim, yanında yürüdük. Yanlış yola girince ben gelmiyorum, size müsaade dedik. Hepten yanlışa girince de bize müsaade dedik. Bana boş teneke demiş dün. Yahu siz niye 13 yıl boş tenekeyle çalıştınız? Cumhuriyet tarihinin en çok bakanlık yapmış kişilerinden biriyim ben" diyerek cevap verdi.
Babacan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
"Bugün ülkemizde kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmesinin 87. yıldönümü. Biz en yüksek kadın kotası olan parti olarak kadınların siyasette güçlendirilmesi için elimizden geleni yapıyoruz ve yapmaya devam ediyoruz. DEVA Partisi kadınların her seviyede güçlü bir şekilde temsil edildiği bir parti, bizim kadın kollarımız veya gençlik kollarımız yok çünkü onlar partinin içinde, karar verme mekanizmasında.
'PARTİLERİNE ADALET KELİMESİNİ KOYARAK YOLA ÇIKANLAR ADALET BIRAKMADI'
Ülkede her geçen gün bir önceki günü aratıyor. İktidar yerinde kalırsa daha da kötü olacak. Tam dibi gördük, daha kötüsü olamaz diyoruz, o da oluyor. Şuan ülkeyi kötünün kötüsüne mahkum eden bir iktidar var. Bunun en önemli nedeni hukuk ve adalet ayaklar altında. Yıllar önce partilerine adalet kelimesini koyarak yola çıkanlar adalet bırakmadı.
'BİZ O MASADAYKEN ÖNCE TÜRKİYE DİNLENİRDİ'
İlk defa Avrupa Konseyi Türkiye'ye karşı yaptırım uygulayabileceğini söylemeye başladı. Bakın ben ülkenin itibarının en yüksek olduğu zamanlar o masalarda oturan bir arkadaşınız olarak buna inanamıyorum. Neden? Bir vatandaşı dayanıksız tutuklu bulundurmaları. Böyle bir ülkede hak hukuk kalır mı? Böyle bir ülkenin sözüne güven olur mu? Sen ülkenin yasasına uyma, batır. Sonra da 'istiklal savaşındayız'. Bakın, yatırım, üretim, istihdam hukukla olur. Ama burada sürekli bir hamaset yok dış güçler, bilmem ne...
Ben faizle savaşacağım diyor, yap, elinde değil mi? Elini tutan mı var? Bunlar bütün bunları yapıyor sonra da bizim tertemiz insanımızın dini, milli inancıyla oynuyorlar. Biz o masalardayken önce Türkiye dinlenirdi. Benim şahsıma bize çok verecek dersiniz var derlerdi. Çünkü ülkemizin menfaatine çalıştık ama sözümüzden dönmedik. Biz iddiamızı, itibarımızı kaybettik.
'10 KEZ TEKRAR EDİN: EKONOMİYİ DÜZELTMENİN YOLU HUKUKTAN GEÇER'
Erdoğan'a sesleniyorum, bunları bırakın: Ekonomiyi düzeltmenin yolu hukuktan geçer, bunu her gün 10 kez tekrar edin. Ağzınızla kuş tutsanız yapamazsınız, hukuka ve adalete bağlı kalmadan ekonomiyi düzeltemezsiniz. 10 tane Nobel ödüllü iktisatçı getirseniz düzeltemezler. Topyekun bir iktidar değişikliği gerekiyor, bu ülkenin artık başka çaresi yok.
'CUMHURBAŞKANI SİYASİ KAVGA ÇIKARMAZ, BİRLEŞTİRİR'
Dün, Erdoğan Siirt'teydi. Cumhurbaşkanı olarak mı, parti genel başkanı olarak mı bilmiyorum. Erdoğan birçok şey oldu, ama şu ülkenin ihtiyacı olan cumhurbaşkanı olamadı. Cumhurbaşkanı siyasi kavga çıkarmaz, birleştirir. Bunun yanında biliyorsunuz, ne zaman kendisi konuşma metninin dışına çıksa aklına ben geliyorum, devamlı benden bahsediyor.
'MADEM BİR İMZAYLA HER ŞEYİ YAPIYORSUN, EKONOMİYİ DÜZELT'
Öncelikle biz DEVA Partisi olarak kimsenin peşinden gitmiyoruz, bizim başımız dik. Kendisiyle çalıştığımız yıllarda arkasından gitmedim, yanında yürüdük. Yanlış yola girince ben gelmiyorum, size müsaade dedik. Hepten yanlışa girince de bize müsaade dedik. Bana boş teneke demiş dün. Yahu siz niye 13 yıl boş tenekeyle çalıştınız? Cumhuriyet tarihinin en çok bakanlık yapmış kişilerinden biriyim ben. İmzayı atan bendim diyor. Madem bir imzayla her istediğini yapıyorsun, hadi ekonomiyi düzelt, enflasyonu tek haneye düşür. Madem keramet imzada hadi bakalım! Ülkenin kötüye gidişinin altındaki imza sizin.
'3 ORTAKLAR: KENDİSİ, BAHÇELİ, PERİNÇEK'
Biz kimsenin kuyruğunda veya arkasında değiliz! DEVA Partisi olarak alnımız açık, başımız dik emin yürüyoruz. Bizim ortağımız yok, sizin iki ortağınız var. Bir büyük ortak var kendisi, küçük ortak Bahçeli, küçüğün küçüğü de Perinçek. Çin muhibbi Perinçek’ten bahsediyoruz. ‘Hükûmetin rotasını ben çiziyorum’ diyor. Dümen Çin’e dönmüş. Siz kimin peşinden gittiğinizin farkında mısınız? 28 Şubat’ı destekleyenlerin peşine mi düşeceksiniz? İş gücünü ucuzlatmaya, emeği istismara dayalı bir modelden bahsediyorsunuz. Daha düne kadar sizin iktidarınıza o kadar ağır hakaretler eden Bahçeli değil mi? Hepsini yuttunuz, kol kola yürüyorsunuz. İktidarınızın anahtarı Bahçeli'de şimdi. O desteği çekse ne yapacaksınız?
Her şeyden önemlisi Erdoğan, değmez ya. Dilinizi, zihninizi böyle kirletmeye değmez. Böyle çirkin bir dil kullanacak kadar neyin öfkesine esir olduğunuzu anlamaya çalışıyoruz. 1994’te ve 2002’de size oy veren vatandaşlarımız bu dile oy vermedi. 2007’de askeri vesayete karşı yanınızda yer alan milyonlar, 2011’de demokratikleşme umudunu sizde görenler, bu çirkin üslup için size destek olmadı.
'EKONOMİYİ DÜZELTMEK İÇİN BUNLARI UYGULAYIN'
Erdoğan ekonomiyi düzeltmek, enflasyonu düşürmek istiyorsa beni dinlesin. Bana geçen 'Bir de kalkmış bana ders vermeye çalışıyor' demişti ama ihtiyacı var. Anlatıyorum;
1. Konuşunca doğruyu söyleyeceksin
2. Söz verince tutacaksın
3. Emanete ihanet etmeyeceksin
4. Hakka hukuka bağlı olacaksın
5. Dürüst ve işinin ehli liyakatlı kadrolarla çalışacaksın
6. Karar alırken ortak akılla hareket edeceksin.
7. Her an hesap vermeye hazır olacaksın.
Bu hukuk tanımaz iktidar yüzünden, bugün milyonlarca insan açlık sınırında bir asgari ücretle yaşamaya çalışıyor. Bu ülkenin çıkışı DEVA'da. Güçlü ve sürdürülebilir bir ekonomiyle başaracağız.
Bugün Edirne'de Bulgarların ülkeye giriş kuyruğunu görüyoruz. Neden? Çünkü bizim vatandaşımızın alın teri ucuzladı. Onlara ucuz geliyor. Ülkede bir tek kendi etrafındaki zenginler rahat, orta sınıf diye bir şey kalmadı. Yanlış politikalar nedeniyle bugün milyonlarca insan, açlık sınırında mutlak yoksullukla yaşıyor. Biz zamanında bu mutlak yoksulluğu silmiştik, yine yaparız.
EYT'ler için çalışıyoruz, hem adil hem ekonomik olarak sürdürülebilir bir model için çalışıyoruz. En kısa zamanda açıklayacağız.
'SOSYAL YARDIM YAPARKEN PARTİ ÜYELİK KARTI SORMAYACAĞIZ'
Her aileyi bir sosyal hizmet uzmanına zimmetleyeceğiz. Hepsinin tek tek kapısını çalıp soracak. Biz böyle lütuf gibi sunulan sosyal yardımları kabul etmeyeceğiz. Vatandaşların vergileriyle ödeniyor onlar, biz sosyal yardımları hak temelli görüyoruz ve böyle yapacağız. Esenyurt'u dolaşacağız, her kapıya soracağız geçim için ne kadar gerekiyor ve ne kadar gelir geliyor? İşte biz o aradaki farkı ödeyeceğiz. Hiçbir evi açlığa yokluğa terk etmeyeceğiz.
Bunları yaparken, kimseye parti üyelik kartı sormayacağız. Sağ elin verdiğini sol el görmeden yapacağız. Devleti kimsesizlerin kimsesi haline getireceğiz. Süt, bebek maması gibi ihtiyaçları da bir yıl boyunca biz karşılayacağız. Bunun yanında kimsenin sosyal yardıma bağımlı hale gelmesine de müsaade etmeyeceğiz. İstihdam programları oluşturacağız. Emekli maaşlarında insan onuruna yaraşır iyileştirmeler yapacağız. Biz bu yoksulluğu ülkenin lügatından sileceğiz.
'HEP BERABER HERKES İÇİN ÇALIŞACAĞIZ'
Biz kimsenin etnik kimliği, yaşam tarzı yüzünden ötekileştirilmediği bir ülke hayal ediyoruz. Biz herkesin eşit söz hakkına sahip olduğu bir ülke oluşturacağız. İnsanlar şu an bu ülkede eşit vatandaşlık ilkesini göremiyor ama biz böyle bir zihniyeti reddediyoruz. Bugün eğitimde fırsat eşitliği yok. Esenyurt'te okul eksikliği olduğunu biliyoruz. Sınıfların çok kalabalık olduğunu biliyoruz. Oysa kaliteli, nitelikli eğitim her çocuğun hakkı. Elin Batılısı, Asyalısı daha zeki de o yüzden mi insan onuruna yaraşır bir hayat yaşıyor? Hayır, onlara imkan sunuluyor. Bu iş imkan meselesi. Biz gençlerimizle gurur duyuyoruz. Bizim gençlerimizle diğerleri arasındaki fark nitelikli eğitime erişip erişememe fırsatı ve gençlere katma değer verme imkanı sağlamaktır. Biz bu kötü tabloyu değiştireceğiz. Başarana kadar buradayız, hep beraberiz! Biz gençlerimizin kaçmak istediği değil, yaşamak istediği bir ülke yaratmak istiyoruz. Ayrışmayacağız, ayrıştırmayacağız, hep beraber herkes için çalışacağız."