İYİ Parti lideri Meral Akşener, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Son günlerde yaşanan parti içindeki istifalara yönelik konuşan Akşener, "Seçimleri el birliğiyle, Sayın Erdoğan’a hediye edenlerin, keyfi yerinde; Ama tüm itirazlarında, haklı çıkan; sözünün değeri, daha yeni anlaşılan İYİ Parti, zor durumdaymış" ifadelerini kullandı. Siyasetteki yüzde 50+1 tartışmasına da değinen Akşener, Erdoğan'a seslenerek "Sonunda yine, bizim dediğimize geldiniz" dedi.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu. Akşener'in gündeminde siyasetteki 50+1 tartışması ve son günlerde parti içerisindeki istifalar vardı.
Akşener'in açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:
Önümüzdeki cuma günü 24 Kasım yani Öğretmenler Günü yani cehle karşı açtığımız savaşta hep önde yürüyen cesur neferlerin günü. İlim denizinde her daim seferde, her daim seferberlikte olan fedakar yüreklerin günü. Memleketimiz için medeniyet yolunda bir istikbal çizen, irfan meşalesini azimle taşıyanların günü. Yurdumuzu yüceltmeye, cumhuriyetimizi yaşatmaya, milletimizi hakettiği gibi muasır medeniyetler seviyesine taşımaya and içenlerin günü kutlu olsun.
Bir öğretmen olarak; memleketimizin dört bir yanında çalışan, çalışmayan, atanan, atanamayan, öğrencilerine kavuşan, kavuşamayan tüm öğretmenlerimizin gününü tebrik ediyor, her birine saygı ve sevgilerimi sunuyorum.
Başöğretmenimiz, Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, istiklal kahramanı öğretmenlerimizi; yüreğimizdeki acısı dinmeyen, Aybüke öğretmenimizi; Gaziantep’te kaybettiğimiz, Ayşenur öğretmenimizi; ve tüm şehit öğretmenlerimizi; bir kez daha, saygıyla, sevgiyle ve rahmetle anıyorum. Mekânları cennet olsun.
'ÖĞRETMENLİK MESLEĞİNİN ÖNEMİNİ ANLAMAMAKTA ISRARCILAR'
Vatan savunmasından, cumhuriyetimizin kuruluşuna ve yükselişine kadar milli varlığımızın her aşamasında büyük emekleri olan öğretmenlerimizin bir meslektaşı olarak; bugün gazi Meclis'imizde sizlere sesleniyor olduğum için bir yanım gururlanırken, diğer yanım ise öğretmenlerimize yaşatılan çilenin karşısında büyük bir hüzünle doluyor. Bizi bugünlere getiren yolun taşlarını döşeyen öğretmenlerimizi yılın 364 günü yok sayıp sadece 24 Kasım'larda laf olsun diye ananlar, öğretmenlik mesleğinin önemini anlamamakta hala ısrar ediyor.
'ÜLKEMİZDE 1 MİLYONA YAKIN ATAMA BEKLEYEN ÖĞRETMEN VAR'
24 Kasım’da, öğretmenlerimizin yüzünün, bir nebze de olsa, gülebilmesi için;
İYİ Parti olarak, Gazi Meclisimize; tüm öğretmenlerimize, bir maaş ikramiye verilmesi, eğitime hazırlık ödeneğiyle, ek ders ücretlerinin arttırılması ve 100 bin öğretmen atamasının, gerçekleşmesi için, önergeler verdik. Ancak maalesef, AK Parti ve MHP oylarıyla reddedildi. 2023’te öğretmenlere verilen eğitime hazırlık ödeneği 1400 lira. 2022’de 1325 liraymış. Artış yüzde 5,6. Merkez Bankası bile 2023 enflasyonun yüzde 65’i aşacağını söylüyor. Bin 400 lira ile eğitime öğretmenler nasıl hazırlanacak? Bu ödeneği kafi gören artırılmasının aleyhine oy verenlerin hesapla da vicdanla da bağları kalmamış.
Bizim önerilerimizi reddettiler. Peki kendileri ne yapıyorlar? Hiçbir şey. Bugün ülkemizde bir milyona yakın atama bekleyen öğretmen adayımız var.
Bizim önerilerimizi reddettiler. Peki kendileri ne yapıyorlar? Hiçbir şey. Bugün ülkemizde bir milyona yakın atama bekleyen öğretmen adayımız var. Ama 2023-2024 eğitim-öğretim yılının ilk çeyrek tatilini geride bıraktığımız şu günlerde; 2024 yılı öğretmen atama takvimi hala açıklanmadı. Düşünebiliyor musunuz; öğretmen var, öğretmensiz öğrenci var. Ama gereğini yapan bir iktidar yok.
'AK PARTİ YİNE SESSİZLİĞE BÜRÜNMÜŞ DURUMDA'
Seçimlerden önce; mülakatın kaldırılacağını; ve adayların, KPSS puanıyla atanacağı sözünü veren, AK Parti; seçimlerden sonra, yine sessizliğe bürünmüş durumda. Havaya bakıp, ıslık çalıyorlar. On binlerce genç öğretmen kardeşime, söz verdiler; ama istediklerini aldıktan sonra; utanmadan, sıkılmadan, yüzleri kızarmadan, sözlerinden döndüler. KPSS'den yüksek puan alıp, bu sefer tamam diyen gençlerimizin umutları söndürülmeye aynen devam ediyor. Öğretmenlerimiz atanamadıkları için başka işlerde çalışmaya devam ediyor. Daha da acısı öğretmenlerimiz yaşadıkları umutsuzluk ve çaresizlik karşısında hayatlarına son vermeye devam ediyor.
'DÜNYA 47 GÜNDÜR SOYKIRIMI İZLİYOR'
Aziz milletim; Dünya, tam 47 gündür, bir soykırımı izliyor. İnsanlığa karşı başlatılan bir savaşı, tüm dünya oturmuş, sadece izliyor. Katil Netanyahu’nun; katışıksız caniliğinin, şımarık sözlerinin, psikopatça tavırlarının karşısında; hiç kimse, hiçbir şey yapmıyor.
Ağır hastalar, harabe olmuş yollarda, sedyelerin üzerinde taşınıyor. Binlerce insan, güvenli bir yere gitmenin yollarını arıyor. Ama nafile. Çünkü artık maalesef, gözü dönmüş Netanyahu’nun karşısında, güvenli bir yer bile kalmadı. Birleşmiş Milletler’e ait binalar bile vuruluyor. Bakıma muhtaç insanların kaldığı hastaneler; Kadınların, çocukların sığındığı okullar, ibadethaneler bombalanıyor. Yani; tüm dünyanın gözleri önünde, resmen bir soykırım gerçekleşiyor.
'BM'NİN VARLIK AMACI ORTADAN KALKMIŞTIR'
Birleşmiş Milletler neden kurulmuştur biliyor musunuz? 20. yüzyılın ilk yarısında yaşanan savaşların bir daha yaşanmaması, uluslararası barış ve güvenliği korumak kollamak için. BM'nin varlık amacı resmen ortadan kalkmıştır, buyurun cenaze namazına.
Bu arada, enteresandır, ne hikmetse; Gazze’de yaşanan katliamların karşısında, eli kolu bağlanan, tüm bu olanlara, sadece üzülmekle yetinen, Birleşmiş Milletler; mesele Kıbrıs olunca, bir anda aslan kesilebiliyor.
Buradan, tüm dünyaya, bir kez daha, çağrıda bulunuyorum: Netanyahu, hukuktan muaf değildir! İnsani değerleri, ahlakı ve savaş hukukunu, hiçe sayan; başta Cenevre Sözleşmesi olmak üzere; tüm uluslararası sözleşmelere, aykırı davranan bu cani; daha fazla cezasız kalamaz.
EKONOMİK KRİZ
Ülkemizin içinde bulunduğu şartlar; ne yazık ki, her geçen gün; daha da ağırlaşmaya, devam ediyor. Her hafta, farklı bir suni gündemle, üstü örtülmeye çalışılsa da ekonomimizdeki kriz, yerinde duruyor. Milletimiz her gün; geçim sıkıntısıyla, biraz daha boğuluyor.
Biliyorsunuz, geçtiğimiz hafta, Kırıkkale’deydim. Yanıma gelen bir emekli kardeşimiz, ne dedi biliyor musunuz? “Aldığımız maaş, 7 buçuk lira, geçim ölü” Bugüne kadar, hep geçim sıkıntısı diyorduk. Sıkıntı o kadar büyümüş ki; İnsanlarımız artık, “ölü” olarak tarif ediyor.
Bir grup haramzadenin zevki sefası tam gaz sürerken emeğiyle geçinenlerin; pazar, manav, market torbaları her geçen gün daha da boşalıyor. İktidar seçim kaygısıyla bugüne kadar ekonomideki yıkımı geçici adımlarla örtmeye çalıştı. Şimdilerdeyse yeni bir yola girmeye niyetlendiklerini görüyoruz.
İstanbul Ticaret Odası Başkanı, geçenlerde bir açıklama yaptı. Dedi ki:
“Asgari ücret, hedeflenen enflasyon oranında artırılmalı.” Bunu, daha önce, Hazine ve Maliye Bakanı, Mehmet Şimşek de dile getirmişti.
'KENDİ HATALARINIZIN BEDELİNİ MİLLETİN SIRTINA YÜKLEMEYİN'
Niyet belli. Ücret zamlarını, enflasyondan düşük yapmak. Biliyorsunuz, bu arkadaşlar bize, seçimlerden önce; "IMF’yle çalışacaklar" diye, utanmadan çamur atıyorlardı. İşte size, gerçek bir IMF politikası. Ücretlinin, dar gelirlinin sırtına bin; alım gücünü bitir; talep azalsın, enflasyon düşsün. Millet fakirleşmiş mi; insanların hayatları zorlaşmış mı; umurlarında bile değil.
Buradan ekonomiyi yönetenlere sesleniyorum; sakın ola böyle bir şey yapmayın. Ne seçimlerden önce ne seçimlerden sonra.
Kendi hatalarınızın bedelini, daha fazla bu milletin sırtına yüklemeyin. Yıllardır, sebep olduğunuz yüksek enflasyonun, altında ezilen, dar gelirlilere ve ücretlilere, daha fazla bedel ödetmeyin.
'ÖNCE SİZ KEMER SIKACAKSINIZ'
Bedel ödeme sırası, artık; ekonomiyi krize sürükleyenlere, ve krizin neden olduğu enkazın üzerinde, sefa sürenlere geldi. Önce siz tasarruf edeceksiniz. Önce siz kemer sıkacaksınız. Önce siz, lüks hayatlarınızdan vazgeçeceksiniz. Ne emekli maaşını ne de asgari ücreti enflasyonun altında bırakmayın. Zaten zor durumda olan insanımızı daha da fakirleştirmeyin. Bilinçli olarak zenginleştirdiğiniz, ranta boğduğunuz kesimler var ya; işte gidin enkazı birazda onların sırtına yükleyin.
ERDOĞAN'A 50+1 TEPKİSİ
İktidarın, bir daha açılmamak üzere, kapattığını söylediği bir sayfa; bir de baktık ki, bugün yeniden açılmış. Dün; büyük büyük, hamasi cümlelerle savundukları; İtirazlarımızı da, her türlü hakaret ve iftirayla reddettikleri, 50+1 sistemini; bugün, değiştirmek istiyorlar. Hem de bizzat, Sayın Erdoğan’ın sözcülüğüyle.
Sabah şeriflerin hayrolsun, Sayın Erdoğan…
Biz zaten; hesapsız kitapsız, alelacele getirdiğiniz, Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nin; Türkiye’nin başına, bela olacağını; daha 2017 yılında söylemiştik. Bu ucube sistemin, Türk demokrasisinde, derin yaralar açacağını söylemiştik. Zaten var olan kutuplaşma ortamının, daha da derinleşeceğini söylemiştik. Ve biz, o nedenle, o gün, “hayır” demiştik.
'YANLIŞTA ISRAR ETTİNİZ'
Tüm uyarılarımıza rağmen, bizi dinlemediniz. Yanlışta ısrar ettiniz. Hatalarınızda inat ettiniz. Ez cümle; Günaydın Sayın Erdoğan. Sonunda yine, bizim dediğimize geldiniz. Peki bu süreçte, kaybeden kim oldu? Ne yazık ki, yine aziz milletimiz oldu.
AK Parti iktidarının; “Bu ülke koalisyonlardan çok çekti” diyerek, çıktığı yolun sonunda, Türk siyaseti, ittifaklara mahkum oldu. Aradan geçen yılların ardından, Sayın Erdoğan da, artık anlamış olacak; geçtiğimiz günlerde, çıktı ve dedi ki; “Mevcutta, 50+1 mecburiyeti, partileri yanlış yollara sevk ediyor. Kimin eli, kimin cebinde belli değil.” Aynen böyle dedi. Yani; tamamen kendi eseri olan, ve inatla Türkiye’ye dayattıkları, ittifak sisteminden, bizzat kendisi şikayetçi oldu. Gerçekten ibretlik bir durum.
'MİLLETİMİZİN SİYASET KURUMUNA OLAN GÜVENİ ETKİLENDİ'
50+1 şartının dayattığı ittifak sistemi milletimizi iki yumruk arasına mahkum ediyor. Milletimiz velinimet olmaktan çıkartılıp rakama indirgenerek siyasi tercihlerinde seçeneksiz bırakılıyor. +1'e sıkıştırılan siyaset düzeni; kimliksizliğe, kişiliksizliğe ve ilkesizliğe alan açıyor. Bu şekilde yapılan bir siyasette milletimizin siyaset kurumuna olan güvenini derinden etkiliyor.
İşte, o nedenle, biz, İYİ Parti olarak; İttifak sisteminin neden olduğu bu yozlaşmaya, karşı çıktığımız için; 2024 yerel seçimleriyle birlikte; hür ve müstakil bir siyasetin yolunu açtık. Nitekim; geçtiğimiz Ağustos ayında; tüm siyasi partilere de, bir çağrıda bulunduk. “Gelin, seçimlere ayrı ayrı girelim; Vatandaşlarımızın, tercihlerini özgürce yansıtacağı, bir rekabet ortamı oluşturalım.” dedik. “Türk siyasetini; bugün içinde bulunduğu, ve milletimizin aleyhine çalışan; siyasi pragmatizm sarmalından çıkaralım.” dedik. “Gelin, koltuklara değil, milletimize hizmet için yarışalım.” dedik.
'AMACIN FARKLIYSA DAHA ÇOK BEKLERSİN'
Madem ki, Sayın Erdoğan da 50+1 şartının dayattığı, ittifak sisteminden bu kadar rahatsız. O zaman, buradan, bizzat kendisine sesleniyorum. Gelin, AK Parti olarak ittifak sisteminin, ülkemize dayatılmasının siz de bizim gibi önüne geçin. Gelin, Türk demokrasisinin, tıkanan nefesini açmak için siz de, bizim gibi, bir adım atın. Gelin, önümüzdeki seçimlere AK Parti olarak, siz de İYİ Parti gibi, tek başınıza girme cesaretini gösterin.
Ama Sayın Erdoğan eğer ki, bu açıklamayı yapmaktaki amacın anayasa değişikliğinin, arkasına sığınıp sistem ile birlikte, 2 dönem kuralını değiştirmekse işte o zaman, hiç kusura bakma, çok beklersin.
PARTİ İÇİNDEKİ İSTİFALARA İLİŞKİN
Biliyorsunuz, ilginç günlerden geçiyoruz. Bir yanda, sözde muhalif basın. Diğer yanda, yandaş basın. Türkiye’yi araya alıp, mutlu mesut yaşayan, iki kutup; İYİ Parti’ye karşı birleşmiş. El birliğiyle, herkes İYİ Parti’yi tartışıyor. Ne mutlu bize. Neymiş? İYİ Parti zor durumdaymış. Bak sen hele.
Seçmene verdiği sözlerin, hiçbirini tutmayanların, keyfi yerinde; milletimizi, enflasyona ezdirenlerin, keyfi yerinde; memleketi, kaçak hendeğine çevirenlerin, keyfi yerinde; Ama yetkiyi alıp, Türkiye’yi düze çıkarmak için sabırsızlanan, İYİ Parti, zor durumdaymış.
Seçimleri el birliğiyle, Sayın Erdoğan’a hediye edenlerin, keyfi yerinde; parti içi hesaplarını görmek için, Türkiye’yi feda edenlerin, keyfi yerinde; Yüzde 60 şakşakçılarının, kola kutusu meraklılarının, keyfi yerinde; Ama tüm itirazlarında, haklı çıkan; sözünün değeri, daha yeni anlaşılan İYİ Parti, zor durumdaymış.
'İYİ PARTİ'DE GÜNEŞ YERİNDE, HER ŞEY YOLUNDA'
Dün; “Yüzde 60 ile kazanırız.” yalanını üretenler; Bugün çıkıp; İYİ Parti üzerinden, yeni yalanlar türetiyorlar. Varsın olsun. Biz artık alıştık. Çünkü bunların, tıyneti böyle… Hiç kusura bakmasınlar: İYİ Parti’de; Güneş yerinde, her şey yolunda...
Ama bu yaşadıklarımız, kesinlikle tesadüf değil. Hatırlayın: Dün; Sözümüz dinlenseydi ve milletin tartısına, milletimizin, bizden talep ettiği bir adayla çıksaydık; bu en çok kimi üzerdi? Elbette saray ve eşrafını üzerdi. İşte bu nedenle, “kazanacak aday” dediğimiz için, bizi topa tuttular ama, “yüzde 60’la alırız” diyen akılsızlara, dokunmadılar.
Peki bugün; İYİ Parti’nin, hür ve müstakil siyasetinden, en çok kim çekiniyor? Elbette saray ve eşrafı çekiniyor. Peki sizce; Saray medyası ve trolleri; Neden, İYİ Parti’ye ittifak baskısı kuran, malum odaklara, destek veriyor? Sebebi çok açık. Çünkü; İttifak içinde flulaşan, parti kimliğimizin; artık berrak bir şekilde, görünmesinden korkuyorlar. Çünkü; milletimizle, İYİ Parti arasına diktikleri duvarların, ortadan kalkmasından korkuyorlar. Çünkü; Müstakil kimliğimizle; kaşıyabilecekleri bir yaramız, istismar edecekleri bir açığımız, olmadığı için korkuyorlar. Çünkü; Milletimizi İYİ Parti’den uzaklaştıracak, yeni bir bahane, bulamadıkları için korkuyorlar.
'ATATÜRKÇÜLERDEN KORKUYORLAR'
Ve de en önemlisi; Siyaset ve ticaret için inanç hortumculuğunun uydurdukları sahte milliyetçiliğin sefasını, artık süremeyecekleri için korkuyorlar. Çünkü; Dejenere olmamış, Türk milliyetçilerinden korkuyorlar. Geleneklerine, değerlerine ve Cumhuriyetine, sıkı sıkıya bağlı, Atatürkçülerden korkuyorlar. Vatanına, milletine, bayrağına sadık, Türkiye sevdalılarından korkuyorlar. Yani; Türkiye’nin, İYİ ve cesur evlatlarından korkuyorlar. Yandaş medya da, sözde muhalif medya da; istediği gibi yazıp çizsin. Korkmaya devam edecekler. Çünkü biz, daha yeni başlıyoruz.
'İFTİRADAN MEDET UMANLARLA BU YOL AŞILMAZ'
İYİ Parti olarak, bugün açtığımız yol; işte öyle çetin ve kutlu bir yoldur! Milletin cebine elini sokanlarla, bu yol aşılmaz. Gözünü hırs bürüyenlerle, bu yol aşılmaz! Vicdanını, nefsine esir edenlerle, bu yol aşılmaz. Kendini milletten çok sevenlerle, bu yol aşılmaz! Kişisel hesapların peşine düşenlerle, bu yol aşılmaz. Yalandan, dedikodudan, iftiradan medet umanlarla, bu yol aşılmaz.
Bu yol, cesurlarla aşılır. Bu yol, erdem sahibi, vicdan sahibi insanlarla aşılır. Bu yol, “önce millet, önce memleket” diyenlerle aşılır. Bu yol, 'İYİ'lerle aşılır! Emin olun; bu yolu hep birlikte aşacağız. Ve yolun sonunda; mutlaka başaracağız.