Burdur’da MAKÜ’lü akademisyenler geleceğin projesinde üretim aşamasını tamamlayarak satışa başladı. Bu tamamen yerli ve milli ürün dünyada çığır açacak. İşte detaylar…
MAKÜ’lü akademisyenler geleceğin projeleri arasında yer alan mikroalg üretiminde dışa bağımlılığı en aza indirmek için kurdukları laboratuvarda mikroalg üretimini tamamlayarak satışa başladı. Projenin yöneticisi Doç. Dr. Füsun Akgül, kuraklık ve açlıkla önem kazanan mikroalg üretiminde dışa bağımlılığı azaltarak kendi ürettikleri yerli ve milli mikroalgler sayesinde Türkiye’yi dünyada söz sahibi yapacaklarını belirtti.
Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’yla YÖK’ün desteklediği Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşması Programı’yla gerçekleştirilen “Yenilikçi Gıda ve Yem Katkı Maddesi Olarak Yeşil Bir Kaynak;Mikroalgler (YeYeM)” Projesi kapsamında Mikroalg Biyokütle Üretim Laboratuvarı, MAKÜ Fen Edebiyat Fakültesi’nde kuruldu. Yürütücülüğünü Fen Edebiyat Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Doçent Doktor Füsun Akgül’ün yaptığı projede kanatlı hayvan grupları için yan katkı maddesi üretimi yapılıyor. Spirulina Platensis mikroalginin yoğun kitlesel üretimi 20 tonluk kapasiteye sahip laboratuvarda seri olarak üretiliyor.
ALTERNATİF YEM KATKI MADDESİ OLUYOR
Deneylerde mikroalg yem ile yem katkı maddeleriyle beslenen hayvanlarda immün sisteminin güçlendiği, büyüme ve gelişmenin arttığı, yumurta, süt ve et kalitesinin iyileştiği gözlemleniyor. Projeyle üretimi yapılan mikroalg tabanlı yem katkı maddesi, hayvancılığın yoğun olduğu Burdur’da alternatif bir yem katkı maddesi olarak MAKÜ etiketiyle satılmaya başlandı.
MAKÜ’lü bilim insanlarının uzun süren saha çalışmaları sonrası kurulan MAKU-MACC Mikroalg Kültür Koleksiyonu, Dünya Kültür Koleksiyonuna Türkiye’den üye iki merkezden biri olma özelliği taşıyor. Strain sayısıyla da dokuzuncu sıraya yerleşti.
YAKITTAN KİMYASAL MADDE ÜRETİMİNE KADAR KULLANIM ALANI VAR
Burdur Valisi Türker Öksüz ve İl Emniyet Müdürü Ümit Bitirik’in katılımıyla gerçekleştirilen tanıtım toplantısında üretilen mikro alglere dair bilgi verildi. Öğretim Üyesi Doçent Doktor Füsun Akgül alglerle ilgili yaptığı sunumda 200 litre bir alg kültürünün ortalama 10 tane 20-25 yaşında olan ağaçların ürettiği oksijen kadar oksijen ürettiğini söyleyerek, alglerin yıllardır farklı amaçlarla kullanıldığını vurguladı. Alglerin besin kaynağı olarak da tüketilebildiğine dikkat çeken Akgül, 19. Yüzyılda deniz kenarında toplanan alglerin kurutulup gübre yerine de kullanıldığını, Japonya’daysa plajda kurutulan algler olduğunu, yakıt, atık su arıtım ve birçok kimyasal maddenin üretiminde kullanıldığını belirtti.
Avrupa Mikroalg üretim pazarına bakıldığında 2021 yılında 6 bin 266 ton üretilirken 2031 yılına kadar bunu 9 bin 220 tona çıkacağı düşünülmekte. Toplam bütçeye bakıldığında ise 918 Milyon Dolar’dan 2031 yılının sonunda 1.6 Milyar Dolar’a geleceği düşünülüyor. Bu yönleriyle bakıldığında ciddi bir ekonomik boyutu oluşturuyor.
Dünyada en çok üretilen mikroalgin Spirulina olduğunu dile getiren Akgül, bu algin dünya genelinde yılda 15 bin ton üretildiğini bununda 10 bin tonunun Çin’de üretildiğini belirtti. Spirulina alginin içinde bulunan çok önemli bir pigment olan Phycosiyanin’in saflık derecesine göre fiyatı değişiyor. Gıda ürünlerinin içerisinde bulunan formunun 500 gramı 6 bin Lira iken Sigma marka C Fikosilyanin’in 1 gramı ise 250 Euro olduğunu söyledi.
Yaklaşık 25 yıldır algler üzerine hem proje ortağı hem de eşi Doçent Doktor Rıza Akgül ile çalışmalarını sürdürdüklerini dile getiren Doç. Dr. Füsun Akgül bu projenin kurgulanma sebebinin mikroalg biyoürünler üretmek, mikroalglerden yem katkı maddesi üretmek, sürdürülebilir tarıma katkı sunmak, ülkenin mikroalgal biyoteknoloji alanındaki gücünü arttırmak olduğunu belirtti.
Sunum sonrası üretim laboratuvarını gezen Vali Öksüz ve beraberindekileri üretim aşamalarını anlatan Doç. Dr. Akgül bir havuzdan 2 ayda 200-250 gram yenilebilir alg alabildiklerini anlattı.
Proje hakkında açıklamada bulunan Doç. Dr. Füsun Akgül, “Üniversitemiz Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşması Programı çerçevesinde yem ve yem katkı maddesi üretme amacıyla yaptığımız bir proje bu. Kanatlı hayvan gruplarında yem katkı maddesi olarak mikroalg tabanlı bir ürün denemeyi planlıyoruz. Bu çerçevede Mikroalg Üretim Laboratuvarını kurduk. 20 tonluk kapasite ile havuzlarda özel ışıklar ve havalandırma sistemi ile üretimimize devam ediyoruz. Burada kanatlı hayvan gruplarında özellikle deneyeceğiz ama tüm hayvan gruplarında da kullanılabilir. Bu mikroalglerin bağışıklık sistemini güçlendirdiğini biliyoruz, yumurta, et ve süt kalitesini arttırdığını biliyoruz, büyümeyi arttırdığını biliyoruz. Bu yönüyle pek çok kullanım alanı var hayvancılıkta. Tabi bizim burada çıkış noktamız hayvancılık projesi oldu üniversitemiz bu anlamda desteklendiği için ama başka kullanım alanları da var alglerin. Gıda, kozmetik, atık su arıtımı, gübre olarak kullanılabilir. Biz bu çalışmamızda yem katkı maddesi olarak değerlendireceğiz” dedi.
Mikroalgleri kendi kültür koleksiyonumuzdan elde ediyoruz
Mikroalgleri kendi kültür koleksiyonlarında elde ettiklerini dile getiren Doç. Dr. Akgül; “Geçen yıl itibari ile Dünya Kültür Koleksiyonu Federasyonu’na üye MAKÜ-MAC adıyla bir kültür koleksiyonu kurduk. Bu kültür koleksiyonu çerçevesinde mikroalgler ve bakterilerden oluşan farklı suşlarımız var. Buradan mikroalglerimizi temin ediyoruz. Bunlar 25 yıllık birikimimizin ürünleri. Her birini kendi iç sularımızdan özel olarak toplayıp izole ederek kültüre aldık ve ihtiyaç halinde farklı çalışmalarda kullanıyoruz” dedi.
100 GRAMI 1.000 TL
Alg fiyatlarına da değinen ve ülke ekonomisine katkısından bahseden Akgül, “Şu anda tablet haline getirilmiş bir formun 100 gramı bin ile bin 500 TL arasında satışa sunuluyor. Bu anlamda maalesef ülkemiz dışa bağımlı. Gelen ürünlerin birçoğu dışarıdan gelen ithal ürünler. Haliyle bu çalışmalarla ülkemizi hem mikroalg konusunda söz sahibi ülke haline getireceğiz hem de ülkemizin dışa bağımlılığını azaltacağız ve böylelikle döviz kaybımızı da engellemiş olacağız. Kendi sularımızda izole edilmiş, kendi imkanlarımızla üretilmiş yerli ve milli bir ürün elde etmiş olacağız ve bunu da piyasaya sunacağız.
İlk Türk Astronotumuz Alper Gezenavcı mikroalglerin üretilmesi ile ilgili çalışmalar yapıyor. Mikroalgler aynı zamanda astronot yiyeceği olarak lanse edilir. Çünkü içerisinde yüksek oranda protein, vitamin ve mineral var. Yani yetişkin bir insanın günlük protein ihtiyacını karşılayabiliyor düzenli kullanıldığında. Yani astronotlar spirulina tabletleriyle günlük ihtiyaçlarını rahatlıkla karşılayabilirler” dedi.
Mikroalg üzerine yapılan çalışmaların başta ilgi görmediğini fakat şuan yaşanan kuraklıktan dolayı büyük önem kazandığını söyleyen Füsun Akgül, “2002 yılında Ege Üniversitesi bünyesinde proje çalışanımız Doç. Dr. Rıza Akgül hocamızın da proje çalışanı olduğu bir projeyle Türkiye’de ilk kez Spirulina üretimine başlandı. Fakat hızlı bir şekilde ilerleyemedi. Ama artık günümüzde hepimizin de bildiği üzere ciddi bir açlık ve kuraklık sorunu var. Sağlıklı gıdaya ulaşmakla ilgili sorun var. Bu sorunlar dikkat çekici bir boyuta geldiği için insanlar alternatif gıda kaynaklarına ulaşmak ya da aramak zorunda kaldılar. Bu yönüyle Spirulina ve diğer mikroalgler dikkat çekmeye başladı ve mikroalg biyotekbolojisi ülkemizde de hak ettiği yeri almaya başladı. Biz de bu anlamda çalışmalar yaparak hem bu alanda çalışan insanlara katkı sunmak istiyoruz hem de ülkemizi bu anlamda söz sahibi yapmak istiyoruz.” Dedi.