Ekvador'dan Mersin Limanı'na getirilen muz yüklü konteynerlerde ele geçirilen ve "rekor miktarda yakalama" olarak kayıtlara geçen 1 ton 300 kilogram kokainin perde arkası ortaya çıktı. Balkan merkezli uyuşturucu kartellerinin dünyanın en büyük denizcilik firmalarından İsviçre merkezli MSC’ye sızdığı ve bu denizcilik firmasını operasyonlarında kullanmak için hedef olarak seçtiği öğrenildi.
Mersin Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğü NARKOKİM ekiplerinin geçen yıl Haziran'da düzenlediği operasyonda, Liberya bandıralı gemideki muz yüklü iki konteynerde 1 ton 300 kilogram kokain ele geçirildi. Cumhuriyet tarihinin en büyük uyuşturucu baskınına imza atılırken, Türkiye aylarca bu uyuşturucuyu gönderenleri ve alıcıları konuştu.
Bloomberg Businessweek dergisi, rekor uyuşturucu sevkiyatının nasıl ve ne şekilde gerçekleştiğini yazdı. Dergi, uyuşturucu kartellerinin Mersin Limanı’ndaki gemiye adını veren İsviçre merkezli dünyanın en büyük denizcilik firması MSC’ye nasıl sızdığını kapak konusu yaptı.
“1 MİLYAR DOLARLIK KOKAİN NASIL KAÇIRILIR”
Lauren Etter ve Michael Riley imzasını taşıyan “1 milyar dolarlık kokain nasıl kaçırılır” başlıklı dosya haberinde MSC’nin küresel ticarette dominant bir güç haline gelmesiyle birlikte Balkan merkezli uyuşturucu çetelerinin bu denizcilik firmasını operasyonlarında kullanmak için hedef olarak seçtiği anlatıldı.
İşte o dosya haberden satır başları:
TEK SEFERDE 1 MİLYAR DOLAR DEĞERİNDE KOKAİN
2019’un yaz aylarında MSC Mediterranean Shipping Co. COO’su Claudio Bozzo, 4 bin mil yol kat ederek ABD Gümrük Muhafaza Müdürlüğü ile görüşmek üzere Washington DC’ye uçtu. Onu MSC’nin 82 yaşındaki dolar milyarderi patronu Gianluigi Aponte bir krizi yatıştırması için göndermişti. Birkaç ay önce 100 gümrük muhafaza memuru, MSC’nin işlettiği konteyner gemilerinden biri olan Gayane’ye Philadelphia Limanı’nda baskın yapmış ve 1 milyar dolar değerinde 20 ton kokain bulmuştu. Bu ABD tarihinin en büyük baskınıydı. Yapılan soruşturmada tümü MSC çalışanı olan gemi personelinin 3’te birinin gemi Güney Amerika’da açık denizde seyrederken sürat botlarıyla gemiye uyuşturucu taşınmasına yardım ettiği ortaya çıkmıştı. Bu o kadar büyük bir baskın ve suçtu ki sadece kokaine değil 100 milyon dolarlık gemiye de el konuldu.
10 YILLIK SIZINTI
Bozzo işte bu durumu düzeltmek için ABD’deydi. Aponte ailesinin içine düşülen bu durumdan çok rahatsız olduğunu ancak şirketin böyle bir suçun içinde olmasının imkansız olduğunu aktardı. ABD’li yetkililer ise “o kadar kolay değil” yanıtını verdi. Çünkü yıllar öncesinden başlayarak MSC’nin birçok gemisi farklı ülkelerde takip altındaydı. Daha önce de baskınlar yapılmıştı, bunlardan elde edilen bilgiler ve Balkan ülkelerinde toplanan istihbaratlar sonucunda Avrupa’ya giren uyuşturucunun yüzde 50’sinden sorumlu Balkan kartelinin 10 yılı aşkın bir süredir MSC’nin operasyonlarına ve personeline sızdığı tespit edildi. Bu sayede MSC gemileri kullanılarak dev bir kokain kaçakçılık ağı oluşturuldu. MSC de iddia edildiği gibi burada bir ‘kurban’ değildi. Bu nedenle ABD, denizcilik firmasından 700 milyon dolar ceza ödemesini talep etti.
TÜM YOLLAR KARADAĞ’A ÇIKIYOR
Businessweek’in 10 ülkede 100’den fazla kişiyle görüşerek yaptığı araştırmaya göre MSC’nin Balkan kartelinin hedefi haline gelmesinin bir sebebi Güney Amerika’dan Avrupa’ya ‘uyuşturucu süper yolları’ olarak nitelendirilen rotalarda en çok faaliyet gösteren şirket olması. Bir diğer sebebi ise mürettebat ihtiyacını büyük ölçüde Balkan mafyasının evi olan Karadağ’dan karşılaması.
MSC dünyanın en büyüğü olmasına rağmen halka açık bir şirket değil. Bu nedenle finansal tabloları yayınlanmıyor. Aile 17’nci yüzyıldan bu yana denizcilik işi yapıyor ve ‘damarlarımızdan deniz suyu akar’ diyecek kadar tutkulu. Aponte 1970’te eski bir Alman gemisini satın alarak kurduğu MSC’yi büyütürken bir başka suç şebekesi de kendi denizcilik operasyonunu kuruyordu.
2010’da MSC Oriane Anvers limanına doğru yol alırken küçük bir ıstakoz avlama teknesi dev konteyner gemisine yaklaştı. Güverteden ıstakoz teknesine 11 çuval fırlatıldı. 80 milyon dolar değerinde 255 kilo kokain taşıyan çuvallar biri Karadağlı olan dört kişi tarafından teslim alındı.
Bu kişiler sonra çuvalları Freshwater Bay iskelesine uyuşturucu tacirlerine teslim olmak üzere bağlarken operasyonu takip eden İngiltere narkotik polisine yakalandılar. O tarihten bu yana MSC gemileri hakkında Avrupa’da geniş kapsamlı bir inceleme başlatılmıştı ve Oriane’ın münferit bir olay olmadığı anlaşıldı. Kartellerin gemiler limana denetime girmeden daha önceden ‘yemledikleri’ mürettebatla gemiye yaklaşan balıkçı teknelerine uyuşturucu yükünü fırlatmaları için anlaşma yaptıkları belirlendi. Bu soruşturmalarda sürekli MSC şirketi ve 5 ülkedeki mafyaların oluşturduğu, üyelerinin çoğu eski asker ve istihbaratçılardan oluşan Balkan Karteli karşılarına çıktı.
GEMİYE SIZMAK İÇİN “BALKAN MÜRETTEBAT” FORMÜLÜ
Soruşturma sonucunda ortaya çıkan bilgilere göre Balkan Karteli ana gelir kaynağı olan uyuşturucu ticareti için 2000’lerin başında kendi gemi filolarını kurma yolunu seçti. Ancak bu çok maliyetli ve riskli olduğu için son yıllarda “Balkan Mürettebat” formülü devreye sokuldu. Gemi personellerini bünyelerine katarak dev taşımacılık firmalarına sızmış oldular. 2013’te Avrupalı ülkeler MSC’nin personel operasyonuna mafyanın sızdığı konusunda kanaat sahibi olmuştu.
Kasım ayında Karadağ polisinin 100 sayfalık raporu çoğu Karadağ, Sırbistan ve Hırvatistan asıllı gemi mürettebatlarının uyuşturucu mafyasına çalıştıklarının tespit edildiğini duyurdu. 2016’da Hollanda, Belçika ve İngiltere polisi MSC yönetimine soruşturmalardan elde edilen bilgileri aktararak yardım talep etti. Hatta MSC’nin personel alımına aracılık eden bir ajansın uyuşturucu karteli tarafından kontrol edildiği de aktarıldı. Bunu durdurmak için adım atılmazsa işin gemilere el konulmasına kadar gidebileceği uyarısı yapılınca MSC’nin aldığı önlemler kartele de yöntem değiştirtti.
KARTELE ÇALIŞMANIN ÖDÜLÜ 50 BİN DOLAR
2018’de kokain sevkiyatının yine büyük miktarda artması üzerine Avrupa polisi bu yeni yöntemleri keşfetmek için geniş bir operasyon başlattı ve MSC kargo gemilerine uyuşturucunun hareket etmeden önce değil, hareket halindeyken yine mafyaya çalışan personel tarafından açık denizde yüklendiği anlaşıldı. Karadağ’daki 6 bin denizciden 2 bin 250’si MSC için çalışıyordu.
MSC Gayane’nin mürettebatlarından Karadağlı Aleksandar Kavaja da bunlardan biriydi. 2015’te henüz 21 yaşındayken başladığı işinde ailesinden 10 kat daha fazla para kazandığı için gurur kaynağıydı. 4 sefere çıktıktan sonra Nisan 2019’da sefere çıkmadan önce yemek yediği kafeden çıkarken yanına tanımadığı bir adam yanaştı. “Kim olduğunu biliyoruz, aileni tanıyoruz. 5 gün içinde gemiyle açılacağını biliyoruz” dedi. Bir telefon uzattı. Ya bu telefonu alacak ve emirleri uygulayacaktı ya da ailesini riske atacaktı. Eğer kabul ederse alacağı miktar bir yıllık maaşına denk gelen 50 bin dolardı. Telefonu aldı.
Gayane haziran ayında Philadelphia’dan Panama’ya hareket ettiğinde Kavaja’nın telefonu çaldı. Yukarı güverteye çıkması isteniyordu. Çıktığında kendisi gibi başka mürettebat üyelerinin de orada beklediğini gördü. 22 mürettebattan 8’i kartele çalışıyordu. Peru açıklarındayken bir sürat teknesi gemiye doğru yaklaştı. Geminin ikinci ve üçüncü kaptanı da mafyanın adamıydı. Kokain dolu çuvallar MSC logolu konteynerlara yüklendi. Şili’ye gidip geri dönerken rota boyunca 14 sürat teknesi sürekli gemiye bu şekilde uyuşturucu taşıdı.
Gemi 16 Haziran’da yeniden Philadelphia Limanı’na yanaştığında operasyon başladı. Üç sahil güvenlik botu ve bir helikopter ile gemiye baskın düzenlendi. Gemideki 4 bin konteyner tam bir haftada incelenebildi. Yedisinin kokain dolu olduğu anlaşıldı. Gemi 1 milyar dolar değerinde 20 ton kokain taşıyordu. MSC bu baskın sonrasında 11 Eylül’den sonra ABD otoritelerinden aldığı ‘güvenilir taşımacı’ unvanına veda etti.