Görüşler

Fişlemenin arkeolojisi

Fişlemenin arkeolojisi

‘İtibar ve İktidar’ kitabının yazarı Muhsin Altun “Fişleme kayıtlarının erişime açılması, ötekini hep ‘tehdit’ olarak düşünme geleneğinin kökenlerini anlamamızı kolaylaştırabilir” diyor.

'Muhtemelen dünyanın en çirkin adamı…’

Bu ifade, Oxford Üniversitesi Queens College dekanı Edward Armstrong’un İngiliz askeri istihbaratına (MI5) gönderdiği 19 Haziran 1917 tarihli yazıda geçiyor. MI5, Komünist olarak fişlediği bir öğrenci hakkında kendisinden “bilgi” istemişti.

Fişlenen öğrenci, bugün arkeoloji ve uygarlık tarihiyle ilgilenenlerin yakından tanıdığı biriydi: V. Gordon Childe.

Avustralya vatandaşı Childe (1892-1957), fişlendiği sırada Queens’de arkeoloji eğitimi görüyordu.

Burada sosyalist hareketlere katılan Childe’ın siyasi kaygıları, onu Marx ve Engels’in teorilerini incelemeye yöneltti. Türkçeye de çevrilen “Kendini Yaratan İnsan” (1936) ve “Tarihte Neler Oldu” (1942) adlı kitaplarıyla arkeoloji tarihindeki en etkili düşünürlerden biri konumuna yükselen Childe, avcı-toplayıcılıktan tarımın doğuşuna ve devletlerin oluşumuna, kent devrimine ve insan idrakinin evrimine dair süreci, çağdaşlarının aksine “Avrupa merkezli” değil küresel bir bağlamda inceledi. İnsanlığın tarih öncesini ve uygarlık sürecini tarihsel-materyalist bir anlayışla yeniden inşa etti.

Kuşkusuz bu parlak kariyerin ödenmesi gereken bir bedeli vardı: Fişlenmek.

Dekan Armstrong mektubunda MI5 ajanlarını heyecanlandıracak başka ayrıntılar da paylaştı: “Childe iğrenç derecede çirkin, muhtemelen dünyanın en çirkin adamı ve Davies [...] belli bir kişisel çekiciliği var.

Davies’in talihsizliği, Childe’ın tüm işlerine nüfuz edip onu bozan, ahlaki ve ‘rektal’ tutumunu saptıran bir iptila haline gelmesiydi.”

Oxford Üniversitesinde “vicdani retçi” olarak tanınan P.T. Davies, askerlik yapmayı reddettiği için yargılanmış ve üç yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Childe’ın, Davies’i cezaevinde birkaç kez ziyaret etmiş olması, dekanın mektubuyla birlikte değerlendirildiğinde anlamlı görünüyordu. Her ikisinin de sırayla Oxford Sosyalist Topluluğunun sekreterliğini yürütmesi tesadüf olamayacağına göre, MI5 için cazip birer istihbarat hedefiydiler.

FİZİKİ VE TEKNİK TAKİP

Armstrong’un mektubu, Childe ve Davies’in arkadaşlığını açıkça eşcinsel ilişki imasıyla tasvir etmişti.

MI5, Childe’ın sözde çirkinliği ve sapkınlığına dair bu tasviri hemen benimsedi ve onu “tamamen sapkın ve muhtemelen çok tehlikeli bir kişi” olarak fişledi. Ardından içişleri bakanlığının 25 Haziran 1917 tarihli emriyle Childe izlemeye alındı: Ona gönderilen tüm posta ve telgraflar kontrol edilecek, kendisiyle ilgili olabilecek mektuplar açılıp içeriğine bakılacaktı. Emrin gerekçesi, Childe’ın “bu ülke için bir tehlike” olmasıydı.

Queens’deki eğitimini tamamlayan Childe, izleme emrinden kısa süre sonra Avustralya’ya dönmek için MI5’e başvurdu. Bazı arkeolojik koleksiyonları incelemek için ABD üzerinden Avustralya’ya gitmek istiyordu. MI5, Childe’ın İngiltere’den ayrılma talebini onaylasa da ABD’ye uğramasına izin vermedi. Daha uzun bir rotadan, Güney Amerika’nın güney ucundaki Horn Burnu’nu dolaşarak ülkesine dönmeliydi. Birinci Dünya Savaşının hassas koşullarında, Childe gibi bir Komünistin -savaşa yeni katılan- ABD’ye uğraması tehlikeli olurdu.

MI5, Avustralya Güvenlik İstihbarat Teşkilatı’na gönderdiği 22 Ekim 1917 tarihli yazıda, Childe’ın Avustralya’ya doğru yola çıktığını bildirirken onu, yine “muhtemelen dünyanın en çirkin adamı” olarak tanıtmakta ve izlenmesini istemektedir.

Childe’ın ülkesine dönme kararı, İngiltere’de kalmaya devam ederse silah altına alınma ihtimaliyle ilişkiliydi. Geri döndüğü takdirde askere alınıp alınmayacağını öğrenmek için Londra’daki Avustralya Yüksek Komiserliğine bir dilekçe veren Childe, böyle bir zorunluluk bulunmadığından emin olduktan sonra kararını verdi. Dilekçesinde “acil bir barış için çalışmak yerine uygarlık ve gerçek özgürlük için yıkıcı olduğuna inandığım bir savaşta yardım etmemi gerektirebilecek herhangi bir taahhütte bulunamam” diye yazmış olması, Childe’ın vicdani retçi olduğunu gösteriyordu.

Childe, Avustralya’ya dönüşünde -İşçi Partisindeki dostlarının yardımıyla- St. Andrew’s College’da (Sydney Üniversitesi) kıdemli asistan pozisyonuna atandı. Ancak halka açık pasifist ve sosyalist faaliyetleri, bir süre sonra kolej yetkilileri için bir utanç kaynağı haline geldi ve Haziran 1918’de istifa etmek zorunda kaldı. Yetkililerin ona karşı giriştikleri yıldırma kampanyasında kullandıkları başlıca kanıt, askerlik durumunu öğrenmek için yazdığı dilekçeydi. Childe’ın dilekçesinin -muhtemelen MI5 tarafından iletilen - bir kopyasının Sydney Üniversitesi arşivinde bulunması da bunu doğrulamaktadır.

Benzer birkaç deneyimin ardından Childe daha fazla uzatmadı ve Ekim 1921’de Avustralya’dan ayrılarak arkeoloji kariyerine başlayacağı İngiltere’ye döndü. “Aryanlar: Hint - Avrupa Kökenlerine Dair Bir İnceleme” (1925) ve “Avrupa Medeniyetinin Doğuşu” (1926) adlı kitaplarının gördüğü ilginin ardından 1927’de Edinburgh Üniversitesine arkeoloji profesörü olarak atandı. Kısa sürede İskoçya’daki ilerici sol kültürün önderlerinden biri haline gelen Childe, özellikle Faşizme Karşı Halk Cephesi’ne önemli entelektüel katkılarda bulunacaktı.

Childe’ın İskoçya’daki faaliyetlerini öğrenen içişleri bakanlığı, 28 Eylül 1922’de yeni bir izleme emri çıkardı. Bu defa “komünistlerle yakından bağlantılı bir aşırı sosyalist” olarak değerlendirilmişti. Kendisi hakkında tutulan MI5 dosyası 3 Şubat 2006’da erişime açıldığında kamuoyu, bu değerlendirmenin dayandığı kanıtları (?) öğrenme imkânı buldu. Arkeologlar M.D. Lever (2015) ve K. Meheux (2023), açılan dosyanın kısmi bir analizini yayınladı. Buna göre; Childe, radikal komünistler tarafından finanse edilen Labour Monthly dergisinde yazıyordu. Komünist eğilimleri iyi bilinen Daily Worker gazetesi okur, masasının üzerine görünür biçimde koyardı. Edinburgh’tan Londra’ya her gelişinde, adından hoşlandığı için Moskova Konakları’nda (Moscow Mansions) kalıyordu. Muhafazakâr meslektaşlarıyla şakalaşırken sık sık “Yoldaş Stalin” ile ilgili açıklamalar yapmaktan hoşlanan Childe, birçok öncü sivil özgürlük örgütünde yer almaktaydı: Marx Memorial Kütüphanesi, Sovyetler Birliği ile Kültürel İlişkiler Derneği, Zorunlu Askerliğe Hayır Derneği, Demokratik Kontrol Birliği, Zorunlu Askerliğe Karşı Ulusal Konsey ve pasifist Bağımsız İşçi Partisi.

Bütün bunlar, MI5’in onu fişleyip takibe almasının yersiz (!) olmadığını gösteriyordu. Childe’ın maruz kaldığı başlıca takip ve gözetim biçimleri şunlardı:

Üçüncü taraf telefon gözetimi (10 vaka dosyalandı): Childe ile ilişkili görülen kişiler arasındaki görüşmeler dinlenerek ondan bahseden konuşmalar kaydedildi ve önemli görülenlerin bir transkripti dosyaya eklendi.

Üçüncü taraf posta gözetimi (13 vaka dosyalandı): Childe ile ilişkili görülen kişiler arasında teati edilen tüm mektuplar açılarak ondan bahsedenler kaydedildi ve önemli görülenlerin bir kopyası dosyaya eklendi.

Birinci ve ikinci taraf posta gözetimi (18 vaka dosyalandı): Childe’a gelen ve Childe’ın gönderdiği tüm mektuplar açıldı, kopyası alındı ya da yazıya döküldü; içeriği önemli görülenler dosyaya eklendi.

Gözlemci takibi (35 vaka dosyalandı): MI5 veya onunla işbirliği yapan kamu görevlileri, Childe’ın aktif bir rolde olsun ya da olmasın bulunduğu işlevlere sık sık katıldılar; eylemleri ve katıldığı etkinliklerin niteliği hakkında rapor verdiler. Limanlardaki ve havaalanlarındaki gümrük yetkilileri ve gözlemciler de Childe’ın hareketleri hakkında bilgi veren raporlar düzenlediler.

Muhbir takibi (9 vaka dosyalandı): Genellikle isimsiz, Childe’ın bildiği veya tanıdığı, gönüllüler ya da MI5’in Childe hakkında bilgi istediği kaynaklar. Bunlar arasında Childe’ın gittiği üniversitelerdeki akademisyenler çoğunluktadır. Gönüllü muhbirlerin en ünlüsü, 1984 ve Hayvan Çiftliği’nin yazarı George Orwell’di. Orwell, 2 Mayıs 1949’da Childe’ın da dahil olduğu 38 kişilik bir “kripto komünistler ve sempatizanlar” listesini İngiltere dışişleri bakanlığının Enformasyon Araştırma Dairesi’ne teslim etti.

Seyahat başvurusu (11 vaka dosyalandı): Childe’ın pasaport ya da vize onayı için yaptığı tüm başvurular tutarlı ve titiz bir şekilde incelenip değerlendirildi.

İç istihbarat değerlendirmesi (66 vaka dosyalandı): Childe, istihbarat alanındaki farklı birimler arasında sık sık değerlendirme ve bilgi alışverişi taleplerinin konusu oldu.

Erişime açılan MI5 dosyalarının ortaya koyduğu gerçek, Childe’ın 25 yaşından 65 yaşında ölümüne kadar sürekli ve yoğun bir fiziki ve teknik takibe maruz kaldığıdır. Bu takip, yer yer -kendisine gelen ya da kendisinin gönderdiği mektupların açılması gibi- müdahaleci bir gözetime dönüşmüştü.

Childe, burada ayrıntısına girmeyeceğimiz başarılı bir arkeoloji kariyerinin ardından Nisan 1957’de tekrar Avustralya’ya döndü. Doğup büyüdüğü Blue Mountains’ta bir doğa yürüyüşüne çıkan Childe’ın cansız bedeni, 19 Ekim 1957 günü Govett’s Leap mevkiinde, yaklaşık 300 metre derinliğindeki bir uçurumun dibinde bulundu.

Daily Worker, Childe’ın ölümünü okuyucularına şu yorumla duyurdu: “Profesör ileri derecede miyoptu ve 1.000 feet’lik bir uçurum olan Govett’s Leap’e vardığında muhtemelen ayağı kaydı.”

Childe’ın, Ocak 1968’e kadar açmaması ricasıyla arkadaşı W.F. Grimes’a gönderdiği mektubun “20 Ekim” tarihini taşıyor olması, muhtemelen hiç çözülemeyecek bir sır olarak kaldı. Dokunaklı bir üslupla kaleme alınan mektup, şu cümleyle sona eriyordu: “Hayat, kişi mutlu ve güçlü olduğunda en iyi biçimde sona erer.”

Ateist olan Childe’ın cenazesi, 23 Ekim günü Sydney’deki Northern Suburbs krematoryumunda yakıldı ve adı krematoryum bahçesindeki küçük bir aile plaketine eklendi.

SONUÇ

Fişleme, güç ve iktidar sahiplerine mahsus bir ruhsatsız silahtır. Ayakta duran canlı ya da cansız her nesne üzerinde kayyımlık iddiasının ürünüdür. Fişlemek, hasımla karşı karşıya gelmek yerine onu arkasından itibarsızlaştırmayı tercih etmektir.

Fişleme dosyaları, kişisellikten uzak, tarafsız veriler bütünü değildir. Fişleme kaydı sabıka kaydına benzemez, suçları tanımlamaz; bireyleri tehlikeli sosyal varlıklar olarak etiketleme işlevi görür. “Tüm zamanların en etkili ve en çok okunan arkeoloğu” olarak kabul edilen Gordon Childe’ın hikâyesi, fişlemenin doğası ve pratik sınırları hakkındaki kavrayışımızı geliştirebilir.

YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
1 Yorum
Bunlar da İlginizi Çekebilir