FAO’nun Gıda Hakkı yöneticisi Juan Echanove ile FAO Genel Direktör Yardımcısı ve Avrupa ve Orta Asya Bölge Temsilcisi Viorel Gutu “Gıda hakkı temel bir insan hakkıdır ve sadece gıdaya veya gıda tedarik araçlarına erişimi değil, yeterli, güvenli, besleyici ve kültürel olarak kabul edilebilir gıdaya erişimi de kapsar.
JUAN ECHANOVE / VİOREL GUTU
Tüm Avrupa ve Orta Asya devletlerinin taraf olduğu uluslararası Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi’nde (ICESCR) yer alan bu hakkın hayata geçirilmesi bugün pek çok kişi için hala çok uzak bir ihtimaldir” değerlendirmesinde bulunuyor.
Bu yıl, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) tanıtımında rol oynadığı Gıda Hakkına İlişkin Gönüllü Kılavuz İlkelerin 20. Yıl dönümünü anıyoruz. FAO, uluslararası kuruluşlar, sivil toplum ve özel sektörle güçlerini birleştirerek, Avrupa ve Orta Asya’dakiler de dahil olmak üzere Üyelerine bu hakla uyumlu politika ve programların uygulanmasında rehberlik ve teknik destek sağlayarak, yeterli gıda hakkının küresel ölçekte gerçekleştirilmesinde önemli bir rol oynamıştır. Bu yıl dönümü, bölgede kaydedilen ilerleme ve devam eden zorluklar üzerine düşünmek için önemli bir fırsattır.
Gıda Hakkı kılavuz ilkeleri, ulusal gıda güvenliği bağlamında bu hakkın aşamalı olarak hayata geçirilmesini teşvik etmek için çok çeşitli tavsiyeler sunmaktadır. Hükümetler, vatandaşlarının yeterli, güvenli ve besleyici gıdaya erişimini sağlamak için adımlar atarak birincil sorumluluğu üstlenirken, kılavuz ilkeler uluslararası toplumu, sivil toplumu ve özel sektörü de bu çabaları desteklemeye ve aktif olarak katılmaya teşvik etmektedir.
Son yirmi yıldaki her türlü uygulama, ne kadar küçük olursa olsun, kim tarafından ve ne zaman gerçekleştirildiğine bakılmaksızın, gıda hakkının aşamalı olarak gerçekleştirilmesine katkıda bulunmuştur. Gerçekten de, Avrupa ve Orta Asya’daki hükümetler de dahil olmak üzere tüm paydaşlar, gıdanın bulunabilirliğini, erişilebilirliğini, uygunluğunu ve yeterliliğini sağlamayı amaçlayan bu kılavuz ilkelerin büyük bir kısmını benimsemiştir. Bu eylemlere örnek olarak çiftçilere yönelik sübvansiyonlar, gıda pulları, okul beslenme programları, gıda güvenliği standartları, sürdürülebilir tarımın teşviki, GLOBALG.A.P, ve gıda bankaları, topluluk bahçeleri ve beslenme eğitimi programları gibi gıda güvensizliğini doğrudan ele alan topluluk temelli girişimleri hayata geçiren birçok sivil toplum kuruluşu (STK) verilebilir. Etkinlikleri çeşitlilik gösteren bu eylemler, hep birlikte bu hakkın bölgede aşamalı olarak hayata geçirilmesine katkıda bulunmaktadırlar. Bu alandaki her destek, ne kadar ufak ölçekli olursa olsun önemlidir.
Tarladan Sofraya Stratejisi ve Avrupa Sosyal Haklar Sütunu gibi Avrupa Birliği (AB) politikaları yeterli yaşam standartlarını ve sosyal içermeyi teşvik ederken adil, sağlıklı ve çevresel olarak sürdürülebilir bir gıda sistemi oluşturmayı amaçlamaktadır. AB’nin ötesinde, Gürcistan gibi ülkeler, küçük ölçekli çiftçilerin ve gıda işletmecilerinin kapasitelerini ve tarım-gıda sistemlerindeki konumlarını güçlendirmeye, yerel gıda sistemlerini iyileştirmek için kooperatifler geliştirmeye ve güvenli gıda için yönetişim ve resmi gıda kontrol sistemini güçlendirmeye odaklanan Tarım ve Kırsal Kalkınma için Avrupa Komşuluk Programı (ENPARD) gibi programlar aracılığıyla FAO’nun uzmanlığından yararlanmıştır. Orta Asya’ daki Özbekistan gibi ülkeler, gıda üretimi ve işlenmesinde hijyen standartlarını geliştirmeyi ve gıda ürünlerinde tüketici sağlığını korumak için uluslararası güvenlik standartlarını karşılamayı amaçlayan ulusal programlar aracılığıyla gıda güvenliği konusunda önemli adımlar atmışlardır.
AB ve diğer Avrupa ve Orta Asya ülkelerinde gıda hakkına ilişkin mevzuatın yeterince gelişmiş olmaması endişe vericidir. Avrupa Konseyi henüz bu hakkı açıkça koruyan bir yasal belge oluşturmamıştır ve bölgedeki pek çok ülke de bu hakkın uygulanmasını sağlayacak kapsamlı yasal çerçevelerden yoksundur
Gönüllü Kılavuz İlkeler, ulusal gıda güvenliği stratejilerinin, yasal çerçevelerin ve kurumsal düzenlemelerin geliştirilmesi, sürdürülebilir gıda sistemlerinin teşvik edilmesi, sosyal korumanın sağlanması, uluslararası iş birliğinin teşvik edilmesi ve izleme mekanizmalarının kurulması dahil birçok konuda tavsiyeler içermektedir. Ancak, politikalar ve programlar sadece amaca yönelik araçlardır. Bununla beraber asıl önemli olan, başta çocuklar, kadınlar, yaşlılar (kırsal alanlarda en hızlı büyüyen grup) ve marjinalleştirilmiş etnik kesimler gibi hassas gruplar olmak üzere hiç kimseyi geride bırakmayan küresel gelişmelerdir.
Bu anlamda, gıda hakkının kademeli olarak hayata geçirilmesi bölge genelinde eşit olmayan bir şekilde gerçekleşmektedir. FAO’ya göre, 2023 yılında orta veya ciddi derecede gıda güvensizliği yaşayan insan sayısı 111 milyonu aşmıştır. Besleyici ve sağlıklı gıdalara erişimde önemli eşitsizlikler, özellikle de hem kentsel hem kent çevresi hem de kırsal alanlardaki hassas nüfuslar arasında devam etmektedir. Gıdanın satın alınabilirliği de ciddi bir endişe kaynağıdır. Yüksek enflasyon nedeniyle 2022 yılında AB vatandaşlarının yüzde 8,3’ü iki günde bir et, balık ya da vejetaryen eşdeğeri içeren bir öğünü karşılayamazken, Ermenistan gibi ülkelerde ise nüfusun yaklaşık yüzde 15’i yeterli gıdaya erişimde benzer zorluklarla karşılaşmaktadır. Gıda üretimi ve dağıtımının giderek birkaç büyük şirketin elinde yoğunlaşması bu eşitsizlikleri daha da arttırmakta, gıda çeşitliliğini ve erişilebilirliğini kısıtlamaktadır.
Bu durum, şeker, yağ ve katkı maddesi oranı yüksek olan ultra işlenmiş ürünlerin baskın olduğu bir gıda ortamına yol açmış ve kıta genelinde artan obezite ve beslenmeye bağlı hastalık seviyeleriyle bağlantılı hale gelmiştir. Orta Asya’da geleneksel gıdaların yerini giderek daha az besleyici seçenekler almakta, bu da 15-49 yaş arası kadınlarda yanlış ve yetersiz beslenme ile anemi başta olmak üzere çok yönlü bir beslenme bozukluğu yüküne yol açmaktadır. Beş yaş altı çocuklarda ise yetersiz beslenme, özellikle de yaşa göre boy kısalığı, halen Orta Asya, Kafkasya, Avrupa ve Bağımsız Devletler Topluluğu’ndaki (BDT) bazı ülkelerde ve Ukrayna’da yüksek seviyelerde seyretmektedir: Azerbaycan (yüzde 13,3), Tacikistan (yüzde 13,1), Ukrayna (yüzde 12,3) ve Kırgızistan (yüzde 10,3).
Beş yaş altı çocuklarda aşırı kilo, 15-49 yaş arası kadınlarda anemi ve yetişkinlerde obezite bölgedeki bazı ülkelerde artış göstermektedir. Batı Balkanlar (yüzde 10,3) ve Kafkasya (yüzde 9,1,) beş yaş altı çocuklarda aşırı kilo oranının en yüksek olduğu bölgelerdir. Yetişkin obezitesinin bölgesel yaygınlığı artmakta olup, küresel tahminlerin üzerindedir. 15-49 yaş arası kadınlarda anemi değerleri ise; Kırgızistan (yüzde 35,8), Tacikistan (yüzde 35,2) ve Azerbaycan’da (yüzde 35,1) küresel tahmini (yüzde 29,9) aşmaktadır.
Yetersiz beslenmeyle ilgili bu zorlukları ele almak için Avrupa ve Orta Asya’daki tüm paydaşlar beslenme kalitesine odaklanmalı ve tüm vatandaşların yeterli, çeşitli ve dengeli beslenmeye fiziksel ve ekonomik erişimini sağlamalıdır. Hiç kimse geride bırakılmamalıdır. Bu hedef, daha sağlıklı ve sürdürülebilir gıda tercihlerini teşvik eden eğitim ve kamuoyu bilinçlendirme kampanyaları ile de desteklenmelidir. Özel sektörün gıda bileşenleri ve bileşimi, perakendecilik ve pazarlama uygulamaları konusundaki eylemleri önemlidir. Batı Balkanlar, Kafkaslar ve Orta Asya gibi bölgelerde yerel ve geleneksel gıda sistemlerinin korunması da dahil olmak üzere biyoçeşitliliği destekleyen sürdürülebilir tarıma yönelik desteğin güçlendirilmesine de ihtiyaç vardır.
Sivil toplumun, küçük ölçekli çiftçilerin ve yerel toplulukların politika yapım sürecine dahil edilmesi, gıda güvensizliğini etkili bir şekilde ele alan kapsayıcı politikaların oluşturulması açısından büyük önem taşımaktadır. Bu yönde atılan çok yeni ve önemli bir adım, Mayıs 2024’te Cenevre’de düzenlenen Gıda Hakkı Forumu olmuştur. Bu etkinlik, gıda güvenliği, gıda egemenliği ve gıda hakkı ile ilgili kritik konuları tartışmak üzere Avrupa’nın dört bir yanından uzmanları bir araya getirmiş ve sürdürülebilir gıda sistemleri için kapsamlı önerileri güvence altına almaya odaklanan bir Avrupa Vatandaş Girişimi’ne doğru ilerleyen süreci hızlandırmıştır.
Bölge, uluslararası ticaret anlaşmalarında ve insan haklarına dayalı kalkınma iş birliğinde sürdürülebilir, adil ve kapsayıcı gıda sistemlerini teşvik ederek küresel gıda hakkı girişimlerine öncülük etme potansiyeline sahiptir.
Yeterli Gıda Hakkına İlişkin Gönüllü Kılavuz İlkelerin kabulünün 20. yıldönümünü kutladığımız bu günlerde, Avrupa ve Orta Asya bu fırsatı değerlendirerek taahhütlerini güçlendirmelidir. Güçlü gıda hakkı mevzuatları, politikaları ve iş birliklerinin geliştirilmesi ve uygulanmasında küresel çapta öncülük eden bölge, tüm vatandaşlarının sağlıklı, aktif ve tatmin edici bir yaşam için ihtiyaç duydukları gıdaya erişimini sağlayarak güçlü bir örnek teşkil edebilir.