15 Temmuz'un sırlarla dolu ismi Adil Öksüz'ün kaçışının perde arkası ortaya çıktı. Öksüz'ün tutuklanmasına neden olacak bilgi ve belgelerin dosyaya konulmadığı, bu nedenle ilgili hakimin de tahliye kararı verdiği belirlendi.
FETÖ'nün “Hava Kuvvetleri İmamı” olduğu öne sürülen ve 15 Temmuz darbe girişiminin yönetildiği Akıncı 4. Ana Jet Üs Komutanlığı’ndan kaçarken yakalanan Adil Öksüz’e ilişkin, “Onu kim serbest bıraktı? Öksüz’ün hâkimin önüne giden dosyasının içini kim boşalttı” sorusunun yanıtı ortaya çıktı. Hürriyet'in haberine göre, Ankara Batı (Sincan) Cumhuriyet Başsavcılığı kaynakları, dosyanın Öksüz’ü gözaltına alan Kazan Akıncılar Jandarma Karakolu görevlileri tarafından “boşaltıldığını” ileri sürdü. Öksüz’ü serbest bırakan hâkimin önüne dosya gittiğinde sadece ifadesi ve üst yazısı olduğunu belirten kaynaklar, “Jandarma ne bu kişinin geçmişini araştırmış, ne ifadesini almış ne de üst arama ve yakalama tutanağı düzenlemiş. Deliller savcıdan ve hâkimden gizlenmiş” dedi. Savcılığın, halen görevde bulunan jandarma görevlileri hakkında soruşturma başlattığı belirtildi.
Darbe girişiminin bastırılması sırasında 16 Temmuz günü saat 15.00 sıralarında Adil Öksüz, Akıncı Üssü çevresinde kaçarken Jandarma ekipleri tarafından yakalandı. Ancak bu aşamadan sonra Öksüz’ün serbest kalmasına neden olan gariplikler başladı.
SKANDAL SAVUNMAYLA NASIL SERBEST KALDI?
Adil Öksüz, 22 saat boyunca Kazan Jandarma Karakolu’nda gözaltında tutuldu. Üzerinden GPS cihazı çıkan Öksüz, 18 Temmuz’da Sincan’daki Ankara Batı Adliyesi’ne gözaltındaki askerle birlikte sevk edildi. Savcı Cihan Ergün’ün karşısına çıkarılan Öksüz, Kazan’a “arsa bakmaya” geldiğini iddia ederek, şunları kaydetti: “14 Temmuz akşamı Sakarya’dan Ankara’ya geldim. 15 Temmuz günü cumaydı. Cuma akşamı Mehmet Öksüz isimli amcamın Keçiören’de evi vardı orada kaldım. 16 Temmuz günü sabah 09.00- 10.00 gibi de Keçiören’den ticari taksi tuttum. 1 taksiyle geldim. Orada tarla baktım. Akıncılar yakınındaki bir köyde Hasan isimli bir köylünün Akıncı’nın orada bir tane köy var. Muhiti de ben biliyorum. Hasan isimli şahısın adını köyün tek camisi olduğundan cami imamından öğrenebilirsin demişti. Köye vardım taksiciyi geri gönderdim. Alacağım araziye bakmak için köy girişine yakın beni bırakmasını söyledim. Beni o yol üzerinde araziden jandarmalar aldılar.”
GPS BULUNDU AMA...
Akıncı Üssü’nde tanıdığı herhangi bir subay veya astsubay olmadığını, oraya hiç girmediğini savunan Öksüz, “Fethullahçı Terör Örgütü’yle hiçbir bağım ya da ilgim olmamıştır” iddiasında bulundu. İfadesini inandırıcı bulmayan savcı Ergün, Adil Öksüz’ü darbe teşebbüsüne katıldığı iddiasıyla tutuklamaya sevk etti. Ancak Öksüz’ün mahkemeye giden dosyasında geçmişi ve cemaatle ilişkisine ilişkin hiçbir bilgi yoktu. Hâkime GPS cihazı konusunda da bilgi verilmemişti.
KAÇMAZ DENDİ KAÇTI
Sulh Ceza Hâkimi Köksal Çelik, 21 dakika süren sorgu sonunda Adil Öksüz’ü yurtdışı çıkış yasağı koyarak serbest bıraktı. Çelik, kararında “şüphelinin üzerine atılı suçlara ilişkin somut delil olduğunu” vurguladı. Buna karşılık Öksüz, “sabit ikametgâh sahibi olması, kaçma ve delilleri karartma ihtimalinin olmayışı, suç vasfının değişme ihtimalini” gerekçe gösterilerek serbest bırakıldı. 15 Temmuz sonrası 14 saat boyunca adliyede uyamadan görev yapan Çelik, 27 darbeci askerin ise tutaklanmasına karar verdi. Serbest kaldıktan sonra Esenboğa Havalimanı’ndan uçakla Sabiha Gökçen Havalimanı’na inen Öksüz’ü burada Ali Kaya isimli bir cemaatçi karşıladı. Güvenlik kameralarına göre Ali Kaya, telefonla görüntülü konuşma yaparak Öksüz’ün yanında olduğunu telefondaki kişiye gösterdi. 19 Temmuz’da Akyazı’daki kayınpederinin evine uğrayan Öksüz, kayıplara karıştı.
Öksüz’ün durumu iki yönden çelişkiliydi. Birinci, Öksüz’ün “tarla almaya geldim” savunması oldukça şüpheliydi. Örneğin Kazan’da Hasan isimli bir köylü ile görüşmeye geldiğini söyleyen Öksüz, savcılıkta bu köylünün soyadını ve telefonunu veremedi. Öksüz, bakacağı tarlayı ne de köylünün evini biliyordu. 15 Temmuz’u 16 Temmuz’a bağlayan gece Ankara’da savaş manzarası varken; jetler uçarken, tanklar yürürken, Akıncılar çevresinde darbeye direniş yaşanırken Öksüz’ün tüm bu koşullarda “tarla bakmaya gelmesi” inandırıcı bulunmadı.
FETÖ'NÜN 17 NUMARALI İSMİ
Öksüz’le ilgili ikinci durum geçmişiydi. Hâkimin “kaçmaz”, “suç vasfı değişebilir” dediği Öksüz, bizzat devletin kayıtlarında cemaatin önemli isimlerinden biri olarak yer alıyordu. Darbeden iki gün önce Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından cemaate ilişkin hazırlanan “çatı” iddianamesinde Öksüz’ün ismi de geçti. Davanın 17 numaralı sanığı olan ve cemaatin “mollalar” grubunda yer aldığı belirtilen Cemal Türk’e ilişkin bölümde, “Eşinin kardeşi Öksüz’ün 2015 itibarıyla örgütün Deniz Kuvvetleri Sorumlusu olduğu” ifadesi yer aldı.
‘MİT VE TEM’E SÖYLEDİM'
Cemaatin eski emniyet imamı Kemalettin Özdemir, yaptığı bir açıklamada, “Adil Öksüz ile aynı yerdeydik (Sakarya Üniversitesi) o yüzden çok iyi tanıyorum. Hava imamı olduğuyla alakalı olarak hem Terörle Mücadele’ye hem Milli İstihbarata hem savcılığa bu konuda beyan verdim. 2012 yılında verdim bu beyanımı ben, 2013 yılında verdim...” demişti.
DARBE TALİMATINI GÜLEN'DEN ALDI
Adil Öksüz’ün 2002’den bu yana 109 kez yurtdışı seyahati yaptığı belirlendi. Darbe girişiminden yaklaşık bir ay önce eşi ve 3 çocuğunu ABD’de yaşayan kayınbiraderi Abdülhadi Yıldırım’ın yanına bırakan Öksüz’ün 11 Temmuz’da tekrar ABD’ye gitmesi, darbeden iki gün önce yani 13 Temmuz’da dönmesi de dikkat çekici. Savcılık kaynakları, Öksüz’ün 15 Temmuz öncesindeki bu seyahatinde darbe talimatını bizzat Fethullah Gülen’den alıp, Ankara’daki askerlere verdiği görüşünde.