Ey oğul, Osman Bey...

Kaç siyasetçiden duyduk acaba, kaç konuşmada, mitingde heyecanla söylendi, hep hatırlanmak için çerçeveletilip duvarlara asıldı, asla unutmasınlar diye devlet adamlarına hediye edildi, devletimizin kurucu belgesi ilan edildi, ecdadımızın büyük devletler kurup yüzyıllarca yaşatmasının sırrı onda bulundu.

Şeyh Edebali’nin Osman Bey’e nasihatinden ya da vasiyetinden bahsediyorum.

“Ey Oğul” diye başlayan, “Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana..” diye devam eden, kamyon arkalarında bile görebileceğiniz meşhur metinden.

Bundan üç yıl önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu metni okuduğu bir klip bile hazırlanmıştı.

Aslında Şeyh Edebali’nin böyle bir vasiyeti ya da nasihati yok.

Hatta Şeyh Edebali’nin Osman Bey ile aynı çağda yaşadığı, Osman Bey’in onun damadı olduğuyla ilgili bilgiler de hiç sağlam değil.

Karar’da Hakan Erdem haftalarca bu mitin peşinden gitmişti.

Bazı tarihçiler bu metnin bir benzerinin 19’uncu yüzyılın sonlarında İttihatçılar tarafından üretildiğini söylüyor.

Bugün tarihten geri gelen Kayı Boyu bayrakları, Göktürk alfabesiyle “Türk” yazılarıyla kurucu mitlerin yeniden dirilmesiyle benzer sebeplerden, İttihatçılar da üst üste yenilgilerle yeise kapılmış halkı heyecanlandırmak için Osmanlı’nın kuruluş mitlerine sığınmışlardı. Bu vasiyetnamenin o atmosferde üretildiği söyleniyor.

Ama esas olarak bu vasiyetin ya da nasihatin bugün her yerde, duvarlarda hatta kamyon arkalarında görülebilen, köşe yazarlarının sık sık alıntıladığı, siyasetçilerin konuşmalarında kullandığı versiyonunu 1983 yılında yayınladığı Osmancık romanında Tarık Buğra yazmıştı.

Roman, 80’lerde TRT’ye “Kuruluş” adında çok tutan bir dizi olunca da bu metin popülerleşti.

Şeyh Edibali’nin damadı Osman Bey’e, babasının yerine bey olunca sıraladığı tavsiyelerinin orijinalini Tarık Buğra’nın romanından okuyalım:

“- “Ey oğul, Osmancık; şeyhim Ede Balı’nın sana diyecekleri var. Dinle. Eyi dinle. Beni dinlermiş gibi dinle. Deden Süleyman Şah’ı dinlermiş gibi dinle. Dedene söyleyenler söylermiş gibi dinle. Benim dedeni dinlediğim gibi dinle. Dedenin dedemi dinlediği gibi dinle.”
Başını eğerek susuyor.
Bütün başlar da eğilmiştir.
Şimdi Osmancığa bakan, camlaşmış gözleriyle ve kenetlenmiş dudaklarıyla bakan bir tek kişi vardır: Amucası Dündar beğ,
Osman onu görmüştür.
Ve Ede Balı.. Ede Balı değil, Domaniç’teki, Sivrikaya’daki ses konuşmaya başlıyor:
- “Ey Osmancık; Tanrı gözünü, gönlünü ve yolunu ışıtsın; bileğinin, yüreğinin gücünü pekiştirsin; haktan, adâletten, merhametten, azimden, sebattan garib komasın.
“Ey Osmancık; beğsin. Beğliğini bil, beğliğini unutma.
“Ey Osmancık; beğsin. Bundan sonra öfke bize, uysallık sana; güceniklik bize, gönül alma sana; suçlama bizde; katlanma sende; bundan böyle, yanılgı bize, hoşgörmek sana; aciz bize, yardım sana; geçimsizlikler, uyuşmazlıklar, anlaşmazlıklar, çatışmalar bize, adâlet sana; kötü göz bize, şom ağız bize, haksız yorum bize, bağışlama sana.
“Ey Osmancık; bundan böyle, bölmek bize, bütünlemek sana; üşengenlik bize, gayret sana; uyuşukluk bize, rahat bize, uyarmak, şevklendirmek, gayretlendirmek sana.
“Ey Osmancık; yükün ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı. Tanrı yardımcın olsun; beğliğini kutlu kılsın; hak yoluna yararlı kılsın; ışığını parıldatsın, uzaklara iletsin; sana yükünü taşıyacak güç, ayağını sürçtürtmeyecek akıl versin.”
“Bütün başlar eğikti. Osman ayakta idi, dimdik duruyordu, yontma taş gibiydi.
Neden sonra, Ertuğrul beğ gazi’ye doğru adım adım yürüyen Osman, diz çöktü el öptü. Ertuğrul beğ gazi de öbür elini onun omuz ardına koydu:
“Ey Osmancık, oğul; kıvancımdın, övüncüm ol; sevincimdin, güvencim ol. Var şimdi ananın duasını dile.”

Harika yazılmış, çok gerçekçi, çok etkileyici, keşke 13’üncü yüzyılda söylenmiş, bütün devlet geleneğimiz bunun üzerine kurulsa dedirten ama maalesef büyük bir romancının edebi maharetinin eseri olan bir metin bu.

Hatta Tarık Buğra’nın yazdığıyla da yetinilmemiş, daha sonra bu vasiyetnamenin aralarına parçalar da atılmıştı.

Mesela, her yerde Şeyh Edebali’nin vasiyetnamesinden diye geçen “İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın” sözü Tarık Buğra’nın romanında yok.

Herhalde her şey bu kadar sahte olunca, o vasiyetnamedeki tavsiyeler de havada kaldı.

Bu vasiyetnameyi çokça okuyan, duvarlarına asan nice devlet adamları gördük ama “öfke bize, uysallık sana, güceniklik bize, gönül alma sana; suçlama bizde; katlanma sende, yanılgı bize, hoş görmek sana; aciz bize, yardım sana; geçimsizlikler, uyuşmazlıklar, anlaşmazlıklar, çatışmalar bize, adâlet sana; kötü göz bize, şom ağız bize, haksız yorum bize, bağışlama sana” tavsiyelerine uyanını görmedik.

Herhalde uydurmanın da uydurması olduğu için “insanı yaşat ki devlet yaşasın” anlayışına sahip bir devletimiz de hiç olmadı.

Tarık Buğra’nın 1983’de Osmancık’ı yazana kadarki romanları, “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” anlayışının tam zıddı bir anlayışın hakim olduğu erken Cumhuriyet döneminin eleştirisi üzerine kuruluydu.

Edebi değeri kadar, resmi tarihle hesaplaşan cesur romanlardı bunlar.

1954 yazdığı Küçük Ağa’da Kurtuluş Savaşı’nın savaştan sonra dışlanan, horlanan kahramanlarının hikayesini yazmıştı. Romanın ana kahramanlarından biri olan Reis Bey, romanın da geçtiği Akşehir’de ağır ceza reisliği yapmış, daha sonra Serbest Fırka, Demokrat Parti kuruculuğu yapmış babasıydı.

Romanın bir sahnesinde Reis Bey’in sofrada doktor Minas Efendi’ye iç dökerek yaptığı Türkiye tahlili hala güncelliğini koruyor:

“Bütün bunları düşündükçe beynim çatlayacakmış gibi oluyor Minas efendi. Ve bunları düşünmeden yapamıyorum.

Beynimi ne kadar zorlasam da şu söylediğimden başka sebep bulamıyorum. Bütün bu insanlar yetersizliklerini anlıyor yanıldıklarını anlıyor, acizlerini anlıyor, böylece de alttan alta kendilerini hor görüyor, kendilerine düşman oluyor, sonra da kendilerine hor bakan insanlar vehmedip onlara düşman kesiliyorlar. Tek avuntuları tek gururları bu düşmanlıklar ve düşmanlık etrafında gruplaşmalar. Bakmayın siz onların kendilerini haklı saymalarına ve hak naralarına bakmayın
kendilerini üstün sayıp elaleme tepeden tepeden bakmalarına Hepsinin içinde de içlerinin ta derinliklerinde ne irin sızıntıları var... İyi yetişmemiş insanların ülkesinde düzen bir bozuldu mu mağara devri taş devri hortluyor Minas efendi.”

1976’da yazdığı Firavun İmanı romanında Birinci Meclis’teki İkinci Grubu, grubun lideri Hüseyin Avni Ulaş üzerinden anlatmıştı.

Hüseyin Avni Bey, Atatürk’e suikast davasında yargılandığı İstiklal Mahkemesi’nde yine bize çok tanıdık gelecek bir biçimde beraat almıştı:

“Habercinin pusulayı götürüp cevabı getirmesi bir saate yakın bir zaman aldı. Gazi, karar için bir isteği olmadığını, mahkemenin gerekeni yapmakta serbest bulunduğunu ama kanaatince bu adamı beraat ettirmenin doğru olacağını bildiriyordu. Hüseyin Avni serbestti, neşesizdi, şevksizdi ve beş parasızdı, yalnızdı, yapayalnızdı. Sırtında bir evin yükü vardı. Mahkeme salonunda, gülümseyerek mazisinin ve hatıralarının beyinin en kuytu köşelerinde hapsedileceğini düşünmüştü, Şimdi ise onların tamamen kaybolup gittiklerini görüyordu.”

Tarık Buğra, Beşir Ayvazoğlu’nun olağanüstü biyografisi ‘Büyük Ağa Tarık Buğra’da anlattığı gibi yalnız, bağımsız bir entelektüeldi.

Milliyetçi çevrelerde bulunmuş ama hamaset ve siyaset rüzgarlarına kapılmamıştı. Belki ortada kalmış bir yazar olduğu için bugün kitaplarının bir kısmını Ötüken’de bir kısmını İletişim Yayınları’nda bulmak mümkün.

Muhtemelen romanlarının İletişim Yayınları’nda basılmasına vesile olan yayınevinin kurucularından damadı Osman Kavala olmuştur.

Ne hazindir ki kızı Prof. Ayşe Buğra’nın 1988 yılında evlendiği damadı Osman Kavala, onun erken cumhuriyet dönemini anlatan romanlarındaki gibi haksızlıklarla boğuşuyor 1000 gündür.

Üstelik onun kaleminden çıkmış nasihatleri kendilerine rehber ettiğini söyleyen siyasetçilerin iktidarında.

Bir beraat, iki tahliye, bir AİHM kararına rağmen, 15 Temmuz darbesinden, Gezi olaylarını planlamaya, Kızıl Sorosluktan en son da casusluğa kadar sürekli onu içeride tutacak bir bahane bulunuyor.

Aslında ülkenin en zengin ailelerinden birinin veliahtı olan Osman Kavala’nın üzerine bütün suçların yakıştırılmasına sebep olan en büyük suçu, ülkedeki burjuva stereotipine uymaması.

Yani siyasi krizlerde sessizce bir kenarda bekleyip, bütün iktidarlarla iyi geçinmeye çalışıp, bakan beylerin toplantılarında görünüp, en fazla kendi menfaatine olan demokrasi, hukuk can çekişirken ağzını açmayıp, parasını hedonistçe harcamaması, ısrarla ve naif bir biçimde sürdürdüğü aktivist, hayırsever, muhalif profili.

Hakkında uçuşan iddialar, beraat kararı sonrası Cumhurbaşkanı’nın talimatıyla görev yerleri değiştirilen hakimler...

1000 günün sonunda artık söylenecek çok az söz kaldı.

Belki son bir ümitle Şeyh Edebali’nin damadı Osman Bey’e nasihatlerini, Tarık Buğra’nın damadı Osman Bey için devleti yönetenlere hatırlatabiliriz;

“Bundan sonra çatışmalar bize, adâlet sana; kötü göz bize, şom ağız bize, haksız yorum bize, bağışlama sana.”

YORUMLAR (44)
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
44 Yorum
  • Tiki Tiki Praf / 31.07.2020 20:31

    Yıldıray Bey sözü Osman Gazi'den Osman Kavala'ya sözü nasıl getirmiş anlayamadım. Muhalif böyle olunuyor demek ki... Mesela Yıldıray Bey, sizin partinizin lideri iktidara geldiğinde "yanılgı bize, hoş görmek sana" tavsiyesine uyar mı? Birazdan ondan bahsetseydiniz keşke. Yıldıray Bey galiba Tarık Buğra romanlarını okumamış. Tarık Buğra siyasi zihin olarak sizinle aynı kulvarda değildi. Romanlarında bahsettiği kişiler ise sizin zannettiğiniz kişiler değil.

    Yanıtla (0) (0)
  • Yildiray / 30.07.2020 14:37

    Siz yazın Sayın yazar. Görmeyen gözler, duymayan kulaklar utansın.

    Yanıtla (0) (0)
  • kahya resul konuk / 30.07.2020 00:50

    bu damı yalandı yıktın beni,,,,,oğur

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 30.07.2020 00:05

    Bir kaç ay önce yorumlarda yazmıştım o sözleri. Başına üşüşülmüş, yeşile boyanmıştı. Menfi yorum yapan, dislike yapmaya cesaret eden de olmamıştı. Hamaset müşterileri:)

    Yanıtla (0) (0)
  • Karlı dağların ardında / 29.07.2020 21:45

    Aidiyet bağı kurarak yazdığınız yazıyı , benzer yöntemleri kullanan Soner Yalçın dan başarılı bulduğumu söylemeliyim . Ama ilgili dava ile ilgili lehte veya aleyhte hiçbir somut kanıt belirtmemiş olmanız, kararı veren hakimlerin dayanaklarını sunmayışınız , bir kişinin dudakları arasında bir keyfiyet düzeni olduğuna dair inancınız , gerçekten memnuniyetsizlerin muhalefetinin yanısıra Darbeye varan ihanet şebekesinin varlığı, Temennilerine katıldığım başarılı kurgulu yazınızı Teknik anlamda kadük bırakmış bence ...

    Yanıtla (0) (0)
  • Tarik Bugra islamcilari acikliyor: alinti / 29.07.2020 20:15

    "Bütün bu insanlar yetersizliklerini anlıyor yanıldıklarını anlıyor, acizlerini anlıyor, böylece de alttan alta kendilerini hor görüyor, kendilerine düşman oluyor, sonra da kendilerine hor bakan insanlar vehmedip onlara düşman kesiliyorlar. Tek avuntuları tek gururları bu düşmanlıklar ve düşmanlık etrafında gruplaşmalar. Bakmayın siz onların kendilerini haklı saymalarına ve hak naralarına bakmayın kendilerini üstün sayıp elaleme tepeden bakmalarına. Hepsinin içinde de içlerinin ta derinliklerinde ne irin sızıntıları var.. İyi yetişmemiş insanların ülkesinde düzen bir bozuldu mu mağara devri..

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 29.07.2020 20:08

    Sözler ve dilekler güzel. Kulağa hoş geliyor. İnsan hayal ettiği müddetçe yaşarmış. Uydur yakıştır söyle, atalarına söylet ama hiç tınma. Bir kulaktan girsin öbüründen çıksın. Hep sözde kalsın hamasetten öte geçemesin halleri. Dış güçler yüzünden, yoksa biz harikalar yaratırdık.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 29.07.2020 18:26

    Kim kimdir diye bir ansiklopedi yazmanız lazım sayın yazar. Osman Kavala, Tağrık Buğra’nın damadı demek ki. Tağrık Buğra yaşasa kahrından ölürdü. Babası da devlet mağduru, damadı ve kızı da. Ne zaman demokratik bir hukuk devletine sahip olacağız. Bu millet artık akıllanmayacak mı?

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 29.07.2020 18:16

    Osman Kavala’ya yapılan zulüm elbette bitecek yakında. Türkiye yeniden bir hukuk devleti olacak. Yasaklar ilelebet gitmez. Akp de bu utançla çöp olup gidecek. Halkımız gerçekleri daha çok gösterilmeyi hakediyor.

    Yanıtla (0) (0)
  • Çok Güzel Bir Yazı Daha / 29.07.2020 18:00

    Yine çok güzel yazılmış, çok iyi düşünülmüş ama hepsinden önemlisi çok öğretici olmuş bir yazı. Yazara bir kez daha tebrikler. Aman iktidarlarına zeval gelmesinde ne olursa olsun gerekirse Roma'da yansın diyenlere zaten söylenecek hiçbir şey yok. Yalnız şunu hatırlatalım ürettiğiniz hiçbir şey yok. Sanat yok, kültür yok, bilim yok. Özgürlükten sınıfta kaldınız. Demokrasiden sınıfta kaldınız. Hukuk desen elinizde kaldı. Nihayet ekonomide de epeydir sınıf tekrarı yapıyordunuz ki artık bırak sınıf tekrarını kategori düştünüz okuldan atıldınız. Rabbim hepinize iyilik ihsan etsin...

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 29.07.2020 17:44

    Siyasilere fetva üretenlerden "FETVA" alırsanız çözülür.

    Yanıtla (0) (0)
  • Gayrimuslum Vatandas / 29.07.2020 16:42

    Sadece yolsuzluk, hirsizlik degil. Sucsuz insanlara zindanlarda cile cektirerek vicdansizlik da ediyorlar. Bu vicdan yukununun altindan nasil kalkariz diye dusundukleri yok. Demek ki bunlar dine, ahirete inanmiyor.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 29.07.2020 15:35

    Bu kadar tarihçi geldi geçti göremedi milletin kafasını bulandırıcak uyanık sen çıktın öylemi varsayalım sizin dediğiniz doğru o yazı veya nasihatten kim zarar görmüş ama şunu söyleyebilirim sizin yazınızdan dolayı bu kadar yorumcu ya birilerine hakaret etmiş veya iftira etmiş peki bunun vebalini nasıl ödemeyi düşünüyorsunuz

    Yanıtla (0) (0)
  • İBRAHİM ÖZBEKLİ / 29.07.2020 15:24

    Derviş dayanamamış : "Sayın Yazar bir tarihi düzeltmede ben yapayım.Bu nasihat yanlış ifade edilmiştir.Benim araştırmama göre tam tersidir.Yani :Çatışmalar,güceniklik yöneticilere barışıklık millete.Boş söz,kem söz yöneticilere hoş görü bize.Yımak yöneticilere yapmak bize.Savurganlık yöneticilere tasarruf bize...! " demiş.

    Yanıtla (0) (0)
  • Fatih Özkan / 29.07.2020 15:22

    Şartlar ne olursa olsun, adalet terazisi dengede tutulmalıdır. Hakim ve savcılar da hem o teraziyi gözetmeli hem de empati yaparak vicdanlarının sesini duymalılar. Yıldıray bey her zamanki gibi güzel bir yazı. Yola devam...Sevgiler...

    Yanıtla (0) (0)
  • ali namlı / 29.07.2020 15:04

    Amin, amin ,amin başka ne diyelim ,elden bir şey gelmiyor ! Selam ve saygılarımla

    Yanıtla (0) (0)
  • karar okuru / 29.07.2020 14:05

    hani yani,bu yargıyı bir şey zannetmek emir kulu asla olmayacaklarına inanarak büyüyenler benim gibiler için ne içler acısı bir durum ne kadar yıkıcı bir dava bu kavala davası.

    Yanıtla (0) (0)
  • Muhtefi. / 29.07.2020 14:05

    Boyle bir nasihati kim soylemis,ne zaman söylemiş degil..NE SOYLENMIS o onemlidir..Muhtesem söylenmiş. Bu Sekilde Amel etsek Demokrasi,demokratlik dilenmez,,ve dayatilamazdi bize baskalarinin yaşam menüleri.!.:))..ama lafla peynir gemisi yürümüyor. Bu Hikmetli oneriler yaşamda PRATIKTE OLMALI..olmazsa oku,oku dur..Sonu masal,hikaye..

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 29.07.2020 14:03

    Desene osmanlıcı milliyetçiliğin ilk metninin gerçekliği yokmuş. Bu kadar tarihçi uyumuş mu?

    Yanıtla (0) (0)
  • NERİ AYDON / 29.07.2020 13:22

    ALLAH ZORDA KALANLARIN YARDIMCISI OLSUN.NE GÜZEL BİR AİLEDİR BUĞRA AİLESİ..GÜZEL BİR YAZI OLMUŞ ELİNİZE SAĞLIK..

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 29.07.2020 12:56

    Reis beyin Minas efendiye iç dökmesini bir kaç defa okudum. Sonra Hüseyin Avni beyin durumunu.... Sonra dedim ki, ‘tarih tekerrürden ibarettir’ oyuncular değişir.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 29.07.2020 12:52

    Müthiş bir yazı, eline sağlık Yıldıray bey.

    Yanıtla (0) (0)
  • süleyman aydın / 29.07.2020 12:36

    Ne yani şimdi bağışlansın mı Osman Kavala?Hiç yaptıklarından, hangi mahvillerle içli dışlı olduğundan bahsetmeden af talebi...

    Yanıtla (0) (0)
  • Ali / 29.07.2020 12:29

    Perinçek ve bahçelinin başat rol oynadığı bu vasatta adaletten, ahlaktan, haktan, hukuktan,hakkaniyetten, liyakattan, kısacası iyi ve güzel olandan bahis açmak nafile zaman harcamaktan öte gitmez.

    Yanıtla (0) (0)
  • Karar Okuru / 29.07.2020 11:41

    Yildiray ajda pekkan in sarkisindan esinlenerek yazisini yazmis bugun.Nedir o sarki.Palavra palavra palavra.Diyanetin basindaki muslumancikta dun ahmet hakan a serdar ortac in sarkisini soylemis.Nedir o sarki.Binlerce dansoz var.Sasirdikmi hayir.Palavra cakip sonra inkar eden binlerce dansoz ve bu dansozlerin arkasinda duran guya milliyetci dinci emevi zihniyetli muhafazakar muslumanciklar var.Surada oturup yazsam olanlari gunlerce zaman alir.Amma bu insanlar icin degmez.Zaten batakligin icine dusmusler kurtulmak icin cabaliyorlar cabaladikcada dahada batiyorlar.Neden.Cunku ahlakli degiller.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 29.07.2020 11:40

    Cehalet intikam düşmanlık hepsinin vücut bulduğu bugünkü iktidara artık söyleyecek söz kalmadı bunlar medeniyet düşmanı bunların hakim olduğu yerlerde afganistan gibi açlıktan kırılıyor insanlar

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 29.07.2020 11:36

    bir ülke bir halk düşün herşeyi tepeden tırnağa yalan hamaset

    Yanıtla (0) (0)
  • samilhas / 29.07.2020 11:12

    Osman Han Gazi acaba birgün kurduğu devletin ideolojik tartışmaların sebebi olacağını biliyormuydu ? ama şunu biliyordu bir gün insanlık tarihinin en önemli parçalarından biri olacağını askeri ilim bilim sanat kültür mimaride hayranlık uyadırıp tarih sahnesinden çekileceğini yerine gelen cumhuriyet küllerinden yeniden doğacağını bilirmiydi bence evet dogmalarla değil en yoksul zamanında bile ancak kültürü dili tarihi ile ayakda kalınacağı bunun içinde nitelikli insan hazinesine ihtiyaç olduğunu bu olmadan 2020 yılında bir çıkmaz içinde sıkışıp kalınacağını axaba münnecim ve falcılar gaipden

    Yanıtla (0) (0)
  • Alaaddin / 29.07.2020 11:00

    TÜSİAD'ın Osman Kavala için kılını bile kıpırdatmaması ne kadar acı. Arkadaş hayatını niye yaşıyorsun? Bütün varlığını devlet denen Leviathan'a teslim etti isen kendine utanmadan nasıl iş insanı diyorsun? Sırtını devlete yaslamadan hangi işi becerdin ki kendini iş insanı sayıyorsun? Devlete posta koyabiliyor musun? Kavala'yı serbest bırak yoksa şirketlerimi İsviçre'ye taşırım diyebiliyor musun? Diyemiyorsun çünkü şirketlerin İsviçre'de 5 para etmez, arkanda devlet olmadan bir hiçsin. Hayatının önemi ve değeri de bu kadar.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 29.07.2020 10:26

    Vicdanlı, suskun, sessiz ve ülkesinin, devletinin, milletinin içine düştüğü bu karanlık, kalitesizlik, seviyesizlik, kabalık, fakirlik, kayırmacılık, israf, yolsuzluk, hoyratlık, çıkarcılık, bencillik, liyakatsizlik, keşmekeşlik, samimiyetsizlik, umursamazlık ve birbirine düşmanlıktan içi yanan, yüreği kanayan insanlarımızın büyük bir kısmının artık hak ve adaletten yana da bir beklentisi ve umudu kalmadı. Yazık bu ülkeye. Devlet kin tutmaz, halkından öç almaz, kişi kayırmaz, kişilerle uğraşmaz, vatandaşını rehin almaz, göz göre göre haksızlık yapmaz, yapılmasına izin vermez.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 29.07.2020 09:43

    Biraz daha titizlik lütfen! Demek vasiyeti İttihatçılar 19. yüzyılın sonunda art arda gelen yenilgileri örtmek için uydurmuşlar. İttihatçılat 1908de iktidara geldiler. Nasıl oluyor da 19. yüzyıl sonu oluyor bu tarih?

    Yanıtla (0) (0)
  • Krr okuru / 29.07.2020 09:04

    “”en fazla kendi menfaatine olan demokrasi, hukuk can çekişirken ağzını açmayıp,” yazana bakalım!! Daha dün bu anlayışın peşinden gidiyordunuz!! Her geçen gün mahcubiyetiniz de, vebaliniz de artacak. “Mütedeyyin insanların niyetini okumayın deniyordu” bir zamanlar bu anlayışın giderek bağnazlaşma riski konusunda uyarı yapanlara. Şimdi gördük niyeti! kazdığımız kuyunun içinden şikayet ediyoruz. Romandaki Reis bey‘in anlattığı profile bakalım, bize benzemiyor mu? Gördük ileri demokrasinizi şimdi ekonomik çöküşü göreceğiz!

    Yanıtla (0) (0)
  • Nuri leflef / 29.07.2020 08:20

    "Güç bozar, Mutlak güç mutlaka bozar." Lord Acton

    Yanıtla (0) (0)
  • M.NURI GOREN / 29.07.2020 07:35

    Bizde tarih gerçekleri nakletme anlayışından gerçekleri saptırma anlayışına döneli çook uzun zaman önce olmuştur.Bu nedenle ‘Bozgunda zafer hayalleri’ne dönüştürülmüştür.Adalet ise,muhalifken talep edilen bir mevhuma dönüşmüştür.Toplumumuz,uzun zamandır ‘Lider Putu’ önünde secde etmekten başını kaldırıpta vicdanına danışma ihtiyacı duymadan yaşamaktadır.Ne diyelim,Allah insaf,izan ve akıl versin demekten öte?

    Yanıtla (0) (0)
  • Uyumuyan insan / 29.07.2020 07:26

    Bütünüyle mitoloji ve atip tutma üzerine kurulmus bir devlet ve onun 100 senedir devam eden çizgisi...geldigimiz nokta, bitmeyen kolpa !

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 29.07.2020 07:23

    Dinin vicdan ve merhamet ilkelerini kenara bırakıp “ acırsanız, acınır hale gelirsiniz” diyen bir iktidardan af dilenmez ancak mücadele edilir....

    Yanıtla (0) (0)
  • Kim anliyacak? / 29.07.2020 06:35

    Iktidardaki kisiler mi anliyacak bu mesajlari? Kapasite ve kisilik gerektir.

    Yanıtla (0) (0)
  • kahya resul konuk / 29.07.2020 05:41

    .....cok zor ama temennilerine katılalım.

    Yanıtla (0) (0)