Dolar kurundaki artış ve zamların etkileri, TÜFE’nin yüzde 2,46 ile Ekim 2011 yılından bu yana en yüksek aylık bazda artış kaydetmesine neden oldu. Gelecek günlerin göstergesi olan ÜFE ise yıllıkta yüzde 13,69’a çıkarak 2008’den bu yana en yüksek seviyesini gördü.
Küresel piyasalardan negatif ayrışan Türk Lirası, vergilerdeki artışlar ve başta otoyollar olmak üzere pek çok kalemde zam ile 2017’ye başlayan Türkiye’nin yeni yıldaki ilk enflasyon rakamları açıklandı. TÜİK’in beklentilerin çok üzerinde çıkan verilerine göre Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) ocakta yüzde 2,46, Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) yüzde 3,98 arttı. Yıllık enflasyon tüketici fiyatlarında yüzde 9,22, yurt içi üretici fiyatlarında yüzde 13,69 oldu. Böylelikle üreticide fiyatlar çift haneye çıktı. Hem üretici hem de tüketici enflasyonunda bu denli bir yükselişi 2008 yılından bu yana görmüyorduk.
Yıllıkta yüzde 13,69 açıklanan ÜFE, en son 2008 krizi döneminde bu rakamları görmüştü. 2008’in Nisan ayında yüzde 14,56, Mayıs’ta yüzde 16,53, Haziran’da 17,03 ve Temmuz’da yüzde 18,41 seviyesinde gerçekleşen üretici fiyatlarındaki artışın, tüketici fiyatlarına etkisi ise birkaç ay sonra gerçekleşti. 2008’in ilk yarısını yıllık yüzde 8,33 ile yüzde 8,64 arasında TÜFE oranları ile sürdüren Türkiye, üretici fiyatlarındaki artışı yılın ikinci yarısında hissetti. 2008’in son 6 ayında yüzde 10,44’e kadar yükselen TÜFE, 2009’a da yüzde 10,54’lük enflasyon oranı ile başlamıştı. Bu nedenle 2016’nın son çeyreğinde yükselişe geçen, bu yılın ocak ayında ise zirveye çıkan ÜFE’deki artış önümüzdeki aylarda TÜFE’de de etkisini gösterebilir.
Gelecek aylarda yıllık enflasyonun baz etkisiyle çift haneleri görebileceğini ifade eden ekonomistler, yıl sonunda enflasyonun yüzde 8-9 aralığında olacağını tahmin ediyor. Ekonomist Haluk Bürümcekçi, ocak ayında enflasyonun yüzde 2,46 artışla piyasa beklentisinin oldukça üzerinde geldiğini belirtti. Bürümcekçi, önümüzdeki dönem seyri açısından gıda fiyatlarının belirsizliği ve oynaklığı dışında, ham petrol ve diğer emtia fiyatlarının yükseliş eğiliminin, döviz kuru hareketlerinin ve olası kamu fiyat/vergi ayarlamalarının enflasyon üzerindeki yukarı yönlü riskleri canlı tutacağını söyledi. Ancak, enflasyonun yönünü büyük ölçüde döviz kurlarının belirleyeceğini işaret eden Bürümcekçi, şöyle devam etti: “Son durum itibarıyla bir miktar geri çekilme olsa da, son bir yıllık dönemde kur sepeti bazında değer kaybının yüzde 25 düzeyinde seyretmesi kurlardan fiyatlara geçiş riskinin belirgin artması anlamına gelmektedir. Kurların bu seviyelerde kalıcı olması durumunda en iyimser ihtimalle bile fiyatlara geçiş etkisi 3-6 ay içinde 2-2,5 puan aralığında olabilecektir. Dolayısıyla manşet enflasyonun, mart-mayıs döneminde yüzde 11 civarına kadar yükseldikten sonra yılı yüzde 8,5-9 aralığında kapatmasını bekliyoruz.”
KAR YAĞIŞIYLA GIDA OLUMSUZ ETKİLENDİ
İş Yatırım Ekonomisti Muammer Kömürcüoğlu, enflasyondaki sürpriz artışın gıda kaynaklı olduğunu ve büyük ölçüde olumsuz hava koşullarının etkisinin görüldüğünü söyledi. Kur etkisinin de ulaştırma ve çekirdek enflasyon tarafında hissedildiğini ifade eden Kömürcüoğlu, “Enflasyonla mücadele konusunda hükümet tarafında gıda komitesinde yapılanların hızlandırılması gerekiyor” dedi.
SİNYALLER DÜŞÜNDÜRÜCÜ
Kuvvetli baz etkisi ve yeni hesaplamaya rağmen TÜFE’de aylık yüzde 2,46’lık artış ve yıllık manşet verinin yüzde 9,22’ye yükselmesinin düşündürücü olduğunu ifade eden Meksa Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Figen Özavcı Gümülcineli, “Önümüzdeki aylar baz etkisinin zayıf olacağı düşünüldüğünde bugün gelen veri gelecek aylar için iyi bir sinyal üretmedi” diye konuştu.
İÇ TALEP ZAYIF
Finansinvest Başekonomisti Burak Kanlı ise enflasyonun üç temel sebepten yüksek geldiğini belirterek, bunların aralık ayında ve ocak başında yaşanan don ve sel sebebiyle artan sebze-meyve fiyatları, artan enerji fiyatları ve TL’deki değer kaybı olduğunu söyledi. Kanlı, “Bu iç talepteki zayıflığın açık bir göstergesi. Oldukça zayıf talebe rağmen yüksek enflasyon oranları görüyoruz. Zaten, talebin zayıflığı da kur geçişkenliğini sınırlıyor ve satıcılar kur kaynaklı maliyet artışlarının bir bölümünü fiyat yerine marjlarına yansıtmaktalar” değerledirmesinde bulundu.
YOKSULU VURDU
Birleşik Metal İş Sendikası Sınıf Araştırmaları Merkezi (BİSAM) TÜİK tarafından yüzde 9.22 olarak açıklanan aylık Tüketici Fiyat Endeksi’ndeki artış, yevmiyeli olarak çalışanlar için yüzde 9.67, düzenli ücretlilerde yüzde 9.60 olarak gerçekleştiğini ileri sürdü. BİSAM’a göre enflasyondan en az etkilenenler yüzde 8.93 ile temel gelir kaynağı gayrimenkul kira geliri ve menkul kıymet faiz geliri olanlar. Yüzde 2.46 olan ocak ayı enflasyonu ise en çok yüzde 2.97’lik artış ile nitelikli tarım ve ormancılık çalışanlarını vurdu. En yoksul yüzde 20 için aylık enflasyon yüzde 2.78 oldu.
SANAYİCİ YÜKSELİŞİN KALICI OLMAMASINI TEMENNİ ETTİ
Beklentilerin çok üzerinde gelerek, toplumun her kesimini tedirgin eden ocak ayı enflasyon rakamlarını değerlendiren Kocaeli Sanayi Odası (KSO) Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, “Sanayicilerin üretim maliyetleri açısından üretici fiyatları çok önemli. Temennimiz üretici fiyatlarındaki yükselişin kalıcı olmaması” değerlendirmesinde bulundu. Yılın ilk ayında enflasyon rakamlarındaki artışın beklentileri aştığını belirten Zeytinoğlu, fiyat endekslerindeki sıçramanın döviz kurlarındaki yükselişten kaynaklandığını kaydetti. Zeytinoğlu, tüketici fiyatlarında “çift haneli enflasyon” tehlikesinin ortaya çıktığına dikkat çekerek, “Dövizdeki artışın enflasyonu nasıl hızlandırdığını aralık ayında gördük.
Dövizdeki kur artışının etkisi, ocak enflasyonunda kendini yeniden hissettirdi. ÜFE’deki artış enflasyona zamanla yansıyacağı için önümüzdeki süreçte enflasyondaki artış da sürme eğiliminde olacak. Maalesef bu görünüm bize tüketici fiyatlarında çift haneli enflasyonu işaret ediyor” görüşlerine yer verdi. Üretici fiyatlarının ocakta bir önceki aya göre yüzde 3,98, geçen yıla göre de yüzde 13,64 artarak son yılların en yüksek düzeyine ulaştığına işaret eden Ayhan Zeytinoğlu, enflasyon rakamları hakkında şunları kaydetti: “Bir önceki aya göre en fazla artış, yüzde 29,26 ile ham petrol ve doğalgaz, yüzde 12 ile kok ve rafine petrol ürünleri, yüzde 7,61 ile ana metaller alt sektörlerinde gerçekleşti. Fiyatlar imalat sanayinde yüzde 3,87, madencilik taş ocakçılığı sektöründe yüzde 6,58, elektrik gaz sektöründe yüzde 4,12, su temininde yüzde 3,72 artış gösterdi. Döviz kurlarındaki artış maliyetleri tetikledi. Sanayicilerin üretim maliyetleri açısından üretici fiyatları çok önemli. Temennimiz üretici fiyatlarındaki yükselişin kalıcı olmaması.”