Dün 8,33 ile tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşan dolar, bugün yeniden rekor kırdı. Dolarda yeni zirve 8,3524 olarak kaydedildi. Ekonomist İbrahim Turhan ise yıllar içerisinde Türk Lirası'nın kaybettiği değeri verilerle paylaştı.
Türk Lirası, dolar karşısında değer değer kaybetmeye devam ediyor. Dün 8,3305 ile tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşan dolar bugün yeniden rekor kırdı. Dolarda yeni zirve 8,8,3524 olarak kaydedildi.
Doların yükselişi ve Türk Lirası'nın neden değer kaybettiğiyle ilgili çarpıcı veriler paylaşan Gelecek Partisi Genel Başkan Başdanışmanı Ekonomist İbrahim Turhan ise Türk Lirası'nın yıllar içerisinde ne kadar değer kaybettiği ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Türk lirasının hazin hikayesi...
— Ibrahim M. Turhan (@ibrahimmturhan2) October 30, 2020
Sermaye hareketleri serbest bırakılıp serbest kambiyo rejimine geçilmesinin ardından TL 1990’da konvertibiliteye kavuştu.
1990 Ekim’de o zamanki parayla 2 bin 732 TL (bugün 0,27 kuruş) 1 dolara eşitti#usdtry kuru 30 yılda 3 bin 045 kat arttı
Son dönemde hızlanan ve çözülemez hale gelen sorunun başlangıcının 2013 olduğuna dikkat çeken Turhan'ın kişisel Twitter hesabından yaptığı paylaşımları şöyle:
"Türk lirasının hazin hikayesi... Sermaye hareketleri serbest bırakılıp serbest kambiyo rejimine geçilmesinin ardından TL 1990’da konvertibiliteye kavuştu. 1990 Ekim’de o zamanki parayla 2 bin 732 TL (bugün 0,27 kuruş) 1 dolara eşitti #usdtry kuru 30 yılda 3 bin 045 kat arttı.
Bu serüveni üç döneme ayırmak mümkün. 1990 Ekim - 2002 Ekim arası istikrarsızlık döneminde paramız, enflasyon-kur artışı sarmalına girdi. 2002 Ekim’de #usdtry kuru 1,6435 oldu. 12 yılda 600 kattan fazla, yani yıllık ortalama yüzde 70’in üzerinde artmıştı.
İkinci dönem; Ekim 2002 ile Nisan 2013 arasındaki 10,5 yıllık görece istikrar dönemi. Enflasyon kontrol altına alındı. Rasyonel politikalarla öngörülebilirlik sağlandı. Ciddi sermaye yatırımı geldi. Türkiye varlıkları, tahvil, hisse, şirket, gayrimenkul ve TL değer kazandı.
Ekim 2002’de 1,6435 olan #usdtry kuru arada yaşanan küresel krizlere rağmen 1,20-1,80 aralığında görece istikrarlı bir seyir izledi. Nisan 2013’te 1,7965 düzeyindeydi. Artış 126 ayda yüzde 9,3. Dönem ortalaması 1,4908. Kur bu ortalamadan artı-eksi yüzde 20’lik bir aralıkta seyretti.
Üçüncü dönem Nisan 2013-Ekim 2020 arası son 7,5 yıllık bozulma dönemi. Enflasyon yükselmeye, yanlış politikalar izlenmeye başladı. Ama bozulma başlangıçta yavaş oldu ve bir yerde durdurulabileceği düşünüldü. Cumhurbaşkanlığı sistemine geçişle birlikte geri dönülemez bir hal aldı.
Nisan 2013’te 1,7965 olan #usdtry kuru Ekim 2020 sonunda 8,32 düzeyinde. Dönem ortalaması 3,87 ama son dönemde yukarı yönlü hareket arttı. Cumhurbaşkanlığı sistemi kabinesi açıklandığında 4,68 idi.
7,5 yılda kur 4,6 kat yükseldi, yıllık ortalama artış yüzde 22,7. Temmuz 2018’e kadar 5 yıl 3 aylık dönemde %20. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde geçirilen 2 yıl 3 aylık dönemde artış hızı yüzde 29. Sorun son dönemde hızlandı ve çözülemez hale geldi ama başlangıcı 2013’te."
DOLAR KURU NEDEN YÜKSELİYOR?
Merkez Bankası'nın 24 Eylül'de Para Politikası Kurulu toplantısında politika faizini yüzde 8,25'ten yüzde 10,25'e çıkarması Türk Lirası'nı desteklemiş ve Dolar/TL kuru 7,70'li seviyelerden 7,50'lere kadar geri çekilmişti.
Faiz artırımlarının ekim ayında da devam edeceği beklentisi hakimdi. Ancak Merkez Bankası Ekip Para Politikası Kurlu toplantısında politika faizini sabit tutup sadece faiz koridorunda düzenlemeye gidince TL'deki değer kazancı terse döndü.
Azerbaycan ile Ermenistan arasında yaşanan çatışmalar ve Türkiye'nin Dağlık Karabağ sorununa müdahil olması da piyasalara yansımış durumda.
Kur üzerinde etkisi olan diğer siyasi gelişmeler arasında ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Cuma günü Türkiye'nin S-400 füzelerini denediğini doğrulaması ve Cumartesi günü de Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'u "Zihinsel noktada bir tedaviye ihtiyacı var" diyerek eleştirmesi var.
Tüm bu gelişmelerin yanı sıra Merkez Bankası'nın yüzde 10,25'lik politika faizi, hâlâ yüzde 11'in üzerindeki enflasyonun altında kalıyor. ABD merkezli yatırım bankası JP Morgan, Merkez Bankası'nın TL'yi tekrar cazip bir yatırım seçeneği haline getirmek için yıl sonuna dek en az 200 baz puan daha faiz artırımı yapması gerektiği yorumunda bulunmuştu.
MERKEZ BANKASI'NIN AZALAN REZERVLERİ
Kurun yükselmesinin bir diğer gerekçesi ise Merkez Bankası'nın azalan döviz rezervlerinin Türkiye'nin TL'yi destekleme kapasitesine olan güveni azaltması olarak dile getiriliyor. TL'nin baskı altında olmasına yol açan bir diğer neden ise koronavirüs salgını nedeniyle ülkeye döviz girişinde yaşanan düşüş olarak öne çıkıyor. Reuters haber ajansı, para piyasası traderlarının yaptığı hesaplamalara göre Merkez Bankası ve kamu bankalarının 2019'un başından bu yana TL'yi desteklemek için piyasaya yaklaşık 110 milyar dolar sattığını aktarmıştı.
YAKLAŞAN ABD SEÇİMLERİ
Türkiye'deki gelişmelerden bağımsız olarak yatırımcıların genel olarak gelişen piyasalara olan ilgisini azaltan ve risk iştahını düşüren bir diğer konu da 3 Kasım'da yapılacak ABD Başkanlık Seçimleri. Yaklaşan seçimler öncesi riskli pozisyonlarını kapatmayı tercih eden uluslararası yatırım bankaları, portföylerindeki gelişen piyasa varlıklarının ağırlığını azaltıyor. Bu trend de genel olarak gelişen ülkelerin para birimlerinin ve varlıklarının zayıf performans sergilenmesine neden oluyor.
TL'DEKİ DEĞER KAYBININ SONUÇLARI
Dış ticaret açığı veren ve enerjide dışa bağımlı olan bir ülke olan Türkiye için TL'nin değer kaybetmesi, ithalat maliyetlerini artırıyor. Özellikle enerji ithalatı maliyetlerinin yükselmesi sonucu doğalgaz ve petrol fiyatlarındaki yükseliş, genel üretim maliyetlerini artırıyor. Üretim maliyetlerindeki artış işe TL'deki değer kaybının enflasyonu yükseltmesine yol açıyor.
TL'deki değer kaybının bir diğer etkisi ise TL geliri olan ancak dövizle borçlanan özel sektörde hissediliyor. Türk Lirası'nın değer kaybetmesi, hem şirketlerin döviz borçlarını geri ödemesini hem de borçların çevrilmesini zorlaştırıyor. Öte yandan Merkez Bankası verilerine göre özel sektörün 12 ay içerisinde geri ödemesi gereken döviz borcu 162 milyar dolar seviyesinde.