İç piyasadaki rekabetin artması, ithalatın yükselişi ve ihracattaki durgunluk, hazır giyim ve ayakkabı sektörünü olumsuz etkiledi. Sektör temsilcileri, yaşanan bu gelişmelerin yanı sıra maliyetlerdeki artışın da pazar kayıplarına neden olduğunu belirtiyor. Özellikle son dönemde taklit ürünlerle mücadele eden sektör, şimdi de taklit mağazalarla karşı karşıya. Sektör temsilcileri, "Taklit ürünün yerini artık taklit mağaza alıyor" diyerek yaşadıkları mağduriyeti dile getiriyor.
İhracattaki düşüş, ithalatın artışı ve maliyetlerin yükselmesiyle zor günler geçiren hazır giyim ve ayakkabı sektörü, şimdi de taklit mağazalarla mücadele ediyor. Birleşmiş Markalar Derneği (BMD), Türkiye Ayakkabı Sanayicileri Derneği (TASD) ve Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) başkanları ortak bir açıklama yaparak, sektördeki bu olumsuz gelişmelere dikkat çekti.
BMD Başkanı Sinan Öncel, yaptığı açıklamada, "Artık biz taklit mağazayı konuşuyoruz. Dünyaca ünlü markaların taklit mağazaları yapılıyor. Dekorundan çalışanına kadar her detay taklit ediliyor ve buna logolar da dahil" diyerek sektörün yaşadığı mağduriyeti dile getirdi. Öncel, taklit mağazaların hem tüketiciyi yanılttığını hem de sektörün gelir kaybına neden olduğunu vurguladı.
“GÜNEY SAHİLLER DOLU”
Tüm güney sahillerinin taklit mağazalarda dolup taştığını dile getiren Öncel şöyle devam etti:
“Bodrum merkezde ana cadde üzerinde bizim bir üyemizin yıllardır işletmekte olduğu mağazası vardı. O mağaza kapanmış ve yerine tamamen sahte ürünler satılan bir mağaza açılmış. Detayları fark edemeyen bir turist o mağazayı gerçek zannedebilir. Çünkü ciddi paranın harcandığı, tüm detayların düşünüldüğü bir mağaza. Taklit edilen marka da dünyanın en pahalı markalarından biri ve ben bunun gibi 6-7 mağaza gördüm. Türkiye’nin en ünlü sahillerinin olduğu merkezi yerlerde bizim markalarımızın veya yabancı resmi markaların olması gerekiyor. Bu ülkenin marka değeri açısından da çok değerli.”
“PERAKENDE SATIŞLARI SERT FREN YAPTI”
BMD üyelerinin satışları hakkında da bilgi veren Öncel, üye markaların yarıdan fazlasını oluşturan hazır giyim ve ayakkabı kategorilerinde ortalamanın üzerinde bir satış gerilemesinin yaşandığına dikkat çekti. Öncel, “Perakende satışları temmuzda sert fren yaptı. Son 1 yıllık döneme baktığımızda markaların yüzde 58’inde adet satışlarının düştüğünü görüyoruz. Temmuz 2023’e göre ciro artışının resmi enflasyonun altında kaldığını beyan eden markalarımızın oranı yüzde 66’ya ulaşmış durumda. Bu tablo söz konusu markaların cirolarındaki artışın giderleri karşılayamadığı anlamına geliyor” ifadelerini kullandı.
“KİRALAR DOLAR BAZINDA YÜZDE 32,11 ARTTI”
Markalar için işçiliğin yanı sıra kira ve ortak alan giderleriyle ham maddenin en önemli maliyet kalemlerini oluşturduğunu vurgulayan Sinan Öncel, “10 uzama yılı sona eren kontratlarda 4-5 kat kira artış talepleriyle karşılaşıyoruz. Son bir yılda kiralarda dolar bazında yüzde 32,11 arttı. Ciro kirasının uygulandığı mağaza için rayiç bedel üzerinden uyarlama davası açılmaması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü fahiş kira artış talepleri ve ham madde ithalatında uygulanan yüksek vergiler başta olmak üzere tüm maliyet artışları er veya geç fiyatlara yansıyor ve enflasyonla mücadeleyi olumsuz etkiliyor” diye konuştu.
“DEVLETİMİZ DUR DEMELİ”
Taklit ürün ve taklit mağaza sorununa ilişkin değerlendirmede bulunan TASD Başkanı Berke İçten de sahte taklit üretimin genellikle taklidi yapılan global markaların değil de iç piyasadaki yerli markaların, kendisi marka olmaya çalışan firmalara zarar verdiğini söyledi. İçten, “Bu ortam maalesef Türkiye’de çok hızlı bir şekilde gelişti ve büyüdü. Özellikle son 3-4 yıl içinde sahte taklit sektöründeki inanılmaz hızlı büyümeye devletimizin bir dur demesi gerekiyor. Bu konu bizim iç piyasada önemli miktarda kan kaybetmemize ve vitrin rafları satışlarımızı da kaybetmemize yol açtı. Bu konunun bir an önce ülke prestiji açısından da çözüme kavuşturulması gerektiğini, haksız rekabeti engellemek amacıyla da sorunun giderilmesi gerektiğini düşünüyoruz” ifadelerinde bulundu.
Türkiye’de üretmek yerine yurtdışında üretip Türkiye’ye getirmenin daha ucuz olduğu bir döneme girdiklerini belirten İçten, “2024 yılının ilk 6 ayını incelediğimizde 630 milyon dolar gibi bir ihracatımız var. Geçen sene bu rakam ilk 6 ayda 731 milyon dolardı. Dolayısıyla bu senenin ilk 6 ayında cari açık vermiş durumdayız. 190 milyon dolara yaklaşan bir rakamla geçen seneki cari açığımızı da geride bıraktık” dedi.
“ÇİN İLE ARAMIZDA 3,9 DOLAR FİYAT FARKI VAR”
İhracattaki dramatik düşüşe karşılık ithalatın patlamasının temelinde sektörün rekabetçiliğini kaybetmesinin yattığını da dile getiren Berke İçten, “Girdi maliyetleri ile kur arasındaki makas giderek açıldığı için fiyat tutturamıyor, Asya’daki rakiplerimize göre çok pahalı kalıyoruz. Örneğin bir çift spor ayakkabı için kullanılacak malzemeyi hesapladığımızda Çin ile Türkiye arasında 3,9 dolarlık fiyat farkı oluşuyor. İşçilik ve diğer maliyet kalemlerini eklediğimizde fark çok daha açılıyor. Mevcut koşullarda işçilik maliyetlerini düşürme imkânı yok. Dolayısıyla en azından ham madde ve yan sanayi tedarikinde ayakkabı üreticisinin eli rahatlatılmalı, ithalatta yüzde 100’ü aşan vergiler makul seviyelere indirilmeli” açıklaması yaptı.
“FİNANS ODAKLI GİDİYORUZ, REEL SEKTÖR UNUTULUYOR”
Üretim olmadan, ülke ekonomisinin ayakta kalamayacağını belirten İçten, “Uygulanan mali politikalar açısından da değerlendirmede bulunursak mali politikalara itirazımız yok evet yüksek enflasyon var yüksek enflasyonla mücadele edilecek şeyler belli. Bunlar uygulanıyor. Buna itirazımız yok ama çok fazla finans politikası odaklı gidiyoruz. Reel sektörün biraz gözden kaçırıldığını özellikle istihdam yaratan sektörün biraz unutulduğunu değerlendiriyoruz. O nedenle de bu sektörlere biraz daha destek talep ediyoruz” şeklinde konuştu.
3 BAŞKANDAN ACİL 4 TALEP
BMD, TASD ve TGSD başkanları 4 talepte bulundu.
-Türkiye’de dünya ortalamasının çok üstünde seyreden girdi maliyetleri nedeniyle emek yoğun sektörlerin rekabetçiliği zarar gördü. Hasar daha fazla büyümeden ham madde ve yarı mamul ithalatında uygulanan ek vergi oranları acilen düşürülmeli. Yan sanayici için farklı bir teşvik mekanizması olmalı. lAyakkabı başta olmak üzere birçok sektörde pazar payını artıran sahte ve kayıt dışı üretimde ödenmeyen vergi ve primler nedeniyle devlet her yıl milyarlarca liralık zarara uğruyor. Kayıtlı çalışan üreticiye, markalara ve Türkiye’nin yurt dışındaki imajına da zarar veren sahte ve kayıt dışı üretimle mücadele daha kararlı bir şekilde yürütülmeli…
-Finansman ihtiyacı artan ya da bu zor koşullara rağmen yatırım yapmayı planlayan firmalar için uzun vadeli ve düşük faizli finansman imkânları geliştirilmeli.
- Fahiş kira artışları ürün fiyatına yansıdığı için enflasyonla mücadeleye zarar vermenin yanında ticari hayatı da sekteye uğratıyor. Dolayısıyla tüm ticari ve sanayi gayrimenkullerde kira artışı ile ilgili düzenleme gözden geçirilmeli.
“SGK YÜKLERİ AZALTILMALI"
TGSD Başkanı Ramazan Kaya, kamunun destekleyici politikalar geliştirmesinin toparlanma sürecini hızlandıracağının altını çizdi. Kaya, “Kamudan beklentilerimiz arasında bölgesel asgari ücret uygulamasına geçilmesi, asgari ücret desteği verilmesi, orta vadeli krediler sağlanması, ihracatta özel kur uygulamasına geçilmesi, sektörümüzü etkileyen ithalatta yüksek koruma önlemlerinin kademeli olarak azaltılması ve kaldırılması ile iş gücü üzerindeki SGK yüklerinin azaltılması yer alıyor” dedi.