Genel seçimler yaklaşırken Merkez Bankası kurları frenlemek peş peşe yeni uygulamalar devreye alıyor. Artan döviz talebini baskılamak isteyen TCMB, bankalardan kur işlemlerinde alım satım fiyatı arasındaki farkın daha da açılmasını talebinde bulundu. Şubatta da benzer bir karar imza atan Merkez, cuma günü spot piyasada 18,96’ya satılan doları bankalardan bireysel yatırımcılara 19,15 liranın altında satmamalarını istedi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) art arda faiz indirimleri, hükümetin aldığı kararlarla beraber Türk Lirası’ndaki değer kaybı tarihi seviyelere çıktı. Kahramanmaraş merkezli depremler sonra TL yatay bir seyir sürdürse de TCMB’nin rezervlerindeki milyarlarca dolarlık erime, ‘stabil kur politikası’nın tutmadığını gözler önüne serdi. Döviz kurları karşısında TL’nin kayıplarını durdurmak isteyen Merkez Bankası rezervleri eritirken, peş peşe yeni tedbirler aldı. Döviz talebini düşürmek isteyen TCMB, bankalardan kur işlemlerinde alım satım fiyatı arasındaki farkın daha da açılmasını talebinde bulundu. Bloomberg’de yer alan habere göre Merkez Bankası, ülkede faaliyet gösteren tüm bankalara lira üzerindeki baskıyı hafifletmek amacıyla perakende dolar alımlarındaki marjları genişletme çağrısında bulundu. Merkez Bankası, cuma günü spot piyasada 18,96’ya satılan doları bankalardan bireysel yatırımcılara 19,15 liranın altında satmamalarını istedi. Bankaların belirlediği kurlarda alış ve satış fiyatları arasında fark olabiliyor. Fark açılırsa kısa süre içindeki al-sat işlemlerinde banka müşterileri zarar ettiği için bu uygulama döviz talebini baskılıyor. Şubat ayında da benzer bir karara imza atan Merkez, dolar almak isteyenlere piyasadaki fiyatın üzerinde asgari 20 kuruş ilave bir maliyete getirdi. Merkez Bankası döviz talebini azaltmak maksadıyla bankalardan döviz forward kontrat satışlarında maliyetleri artırmalarını da istedi. Dolar forward kontratlarında faiz yüzde 30’dan yüzde 40’a çıkardı.
ERKEN SAATTE ALIŞ YAPMAYIN UYARISI
Dolar karşısında son iki yılda tarihi kayıplar yaşayan TL’deki kayıpları durdurmak isteyen TCMB 2022’nin son günlerinde de bankalara yolladığı uyarılarda bankalara döviz alım satımı ile ilgili uyarıda bulundu. Bankalara gönderilen yazıda, bu kuruluşlardan erken saatlerde yapılan döviz alımlarından kaçınılması istendi. Merkez Bankası bankalara yazdığı yazıda, müşterilerden talebin olmadığı erken saatlerde döviz işlemlerinden kaçınmalarını söyledi. Bloomberg tarafından görülen resmi bir belgede, bankaların kendi bilançoları için işlem yaptıkları ve bunun piyasada oynaklığı tetiklediği belirtildi. Bankaların işlemlere devam etmesi durumunda ‘yeni tedbirler’ uygulanacağı belirtildi.
İHTİYAÇ KREDİSİ FAİZLERİNE SINIRLAMA
Merkez Bankası’ndan seçim öncesinden kredilere ayarlama geldi. Merkez Bankası’ndan bankalara gönderilen yazıda, ihtiyaç kredilerinde de ticari kredilerdeki gibi faiz sınırı getirildi. Buna göre bankalar, söz konusu faiz sınırını aşmaları halinde menkul kıymet tutma yükümlülüğüne tabii olacak. Bloomberg’te yer alan habere göre, tüketicilere kullandırılacak ihtiyaç kredilerinde “faiz/kâr payı oranı Merkez Bankası tarafından ilan edilen bileşik referans oranının 1,8 ile 2 katı arasında olanlar, birinci kademe; 2 katından yüksek olanlar, ikinci kademede” menkul kıymet tutma yükümlülüğüne tabii olacak. Böylelikle, otomotiv ve konut kredileri haricinde verilecek ihtiyaç kredileri de menkul kıymet kapsamına girmeyecek en yüksek aylık faiz 1,37 seviyesinde bulunacak. Bu seviyenin (yıllık basit yüzde 16,56) üzerinde oluşacak kredi faizlerinde ise bankaların menkul kıymet tutma yükümlülüğü olacak. Mevcut durumda bankalar ihtiyaç kredilerine aylık yüzde 1,55 ile yüzde 2 arasında faiz uyguluyordu. Gelecek Partisi Ekonomi Politikaları Başkanı Kerim Rota konuya ilişkin sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada ‘’TCMB zaten doğru düzgün çalış(a)mayan kredi piyasasına son müdahaleyi yaptı. İhtiyaç kredi faizini “sözde” düşürmek için atılan bu adım, “kredi koşullarının” daha sıkılaşmasına yol açacak. Böylece kredi piyasası da döviz ve tahvil piyasası gibi “adı var kendi yok” haline geldi’’ dedi.
BİR AYDA 9.3 MİLYAR DOLAR REZERV ERİDİ
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası rezervlerinde bir süredir swap stokundaki değişim nedeniyle etkisini hissettiren rezerv düşüş devam ediyor. Uzmanlara göre TCMB kuru tutmak için arka kapı yöntemiyle döviz satışı gerçekleştiriyor. Merkez Bankası verilerine göre 3 Mart haftasında brüt rezervler 811 milyon dolarlık azalışla 120,4 milyar dolara geriledi. Son 1 ayda TCMB rezervlerinde 9,3 milyar dolarlık düşüş gözlendi. Aynı haftada altın rezervleri 50 milyar doları biraz geçerken, döviz rezervi ise 70,3 milyar dolara düştü. Böylelikle brüt döviz rezervi yaklaşık 5 ayın en düşük seviyesine geriledi. Merkez’in net rezervlerinde ise bir önceki haftaya göre toparlanma olurken, net rezervler 3 Mart haftasında 20,7 milyar dolara yükseldi. Bir önceki hafta net rezervler 20,2 milyar dolardı. Swap hariç net rezervlerde yatay bir seyir izlendi. TCMB’nin swap hariç net rezervleri eksi 44 milyar dolardan eksi 43,8 milyar dolara çıktı. TCMB taraflı swap stokunda bir süredir gerileme izleniyor. TCMB verilerine göre 3 Ocak itibariyle swap stoku 40,9 milyar dolara düştü.
‘DOST ÜLKEDEN’ 5 MİLYAR DOLARLIK MEVDUAT DESTEĞİ
Genel seçimlere sayılı gün kalırken, eriyen rezervler için bir destek de ‘dost ülke’ Suudi Arabistan’dan geldi.Suudi Arabistan seçim öncesinde döviz sorunu yaşayan hükümete kritik bir destek kararı aldı. Suudi Arabistan Turizm Bakanı ve Suudi Arabistan Kalkınma Fonu Yönetim Kurulu Başkanı Ahmed Al Khateeb ile Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu arasında Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’na 5 Milyar dolarlık mevduat yatırılması konusunda anlaşma imzalandı. Suudi Arabistan Maliye Bakanı Muhammed el-Jadaan, 7 Aralık 2022’de yaptığı açıklamada, ülkesinin ‘birkaç gün içinde’ TCMB’ye 5 milyar dolar yatıracağını söylemişti. Suudi Arabistan Kalkınma Fonu tarafından yapılan açıklamada, “Suudi Arabistan Kalkınma Fonu aracılığıyla gerçekleşen bu mevduat anlaşması, yalnızca Suudi Arabistan Krallığı ile Türkiye Cumhuriyeti ve halkları arasındaki yakın iş birliği ve tarihi bağların kanıtı değil, aynı zamanda Suudi Arabistan Krallığı’nın Türkiye’nin güçlenme çabalarını destekleme taahhüdünün bir göstergesidir. Diğer deyişle bu anlaşma, Türkiye’nin ekonomik ve sosyal büyümesini ve sürdürülebilir kalkınmasını destekleme anlamı taşımaktadır” ifadelerine yer verdi.