Asgari ücret görüşmeleri henüz başlamadan doların yükselişiyle 2022 için destek bekleyen işverenin girdi maliyetleri arttı. Asgari ücret zammı ile işçilik maliyeti de artan patronlar işten çıkarmaya başlayabilir. Sosyal Güvenlik Uzmanı Sertaç Sedat Köksal, 'Bu maliyetlerle istihdamın korunması çok mümkün görünmüyor' dedi.
İSA UĞUR ERDOĞAN
Asgari ücret görüşmelerine henüz başlamadan dolar kurunda art arda yaşanan yükselme şimdiden gölge düşürdü. Hali hazırda 2 bin 825 lira 90 kuruş olan asgari ücret yıl başında dolar karşılığı kabaca 376 dolardan an itibariyle 217 dolara kadar geriledi. Dolarla maaş alınmıyor ama tüketim ve üretim için birçok girdinin fiyatı dolarla belirleniyor. Doların 13 TL'yi görmesi ile birlikte gübre ve zirai ilaçtan, demir-çeliğe kadar satışlar durduruldu. Bu işveren için üretim maliyetinin yükselmesi anlamına gelirken artacak işçilik maliyeti için de Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nda elini daha sıkı tutmasını gerektirecek.
Türkiye'de kayıtlı çalışan 14 milyon 371 bin işçiden 6 milyon 390 bini yüzde 42'si asgari ücret alıyor. Geriye kalan kesimin büyük bir çoğunluğu da asgari ücretin civarında ücretle çalışıyor. Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun belirleyeceği en düşük ücrete göre tüm skalalarda da ücret artırımı yapılması bekleniyor.
Aralık başında başlayacak görüşmelerde işçi kesimini TÜRK-İŞ temsil edecekken, işvereni ise TİSK temsil edecek, komisyonda ayrıca hükümette yer alıyor. Görüşmeler öncesi herhangi bir meblağ belirtilmezken hükümet kanadı 'çalışanları enflasyona ezdirmeyeceğiz' derken, işveren ise devletin prim desteğini bekliyor. TÜRK-İŞ ise son 45 yılın en büyük zammı ile masadan ayrılmayı planlıyor. Ücret konusunda ise yüzde 25-30 bandında bir zam konuşuluyor.
'ASGARİ ÜCRETİN ENFLASYON KARŞISINDA DİRENİŞİ AZALACAK'
KARAR'a konuşan Sosyal Güvenlik Müşaviri Sertaç Sedat Köksal, enflasyon tehlikesine dikkat çekerek işverenlerin üretim maliyetindeki artışların eninde sonunda tüketicilere yansıyacağını ve söz konusu zammın kısa sürede eriyeceğini söyledi.
Sadece zam üzerinden konuşulan düzenlemenin işçiler aleyhine olacağını kaydeden Köksal, "Zammın işçilere etkisinden ziyade işverenlere etkisini ölçerek bir zam planlaması yapılması, bu zammın pozitif etkisi olmasına yarayacak" diyerek şu sözleri kaydetti:
"Kovid-19 pandemisiyle dolaşımdaki paranın artması enflasyonist bir döneme soktu. Özellikle gelişmiş ülkelerde büyüme de istenilen rakamlarda değil dolayısıyla enflasyon tehlikesi var. Bu da şu şekilde dönecek bize: Zaten geçtiğimiz haftalarda hane halkına bir zam yansıtmamak için sürekli üreticilerin kullandığı giderlere yönelik bir artış var. En son yüzde 38-49 gibi bir doğal gaz zammı yansıtıldı. Bu da şu noktaya getiriyor: Bir ücret- fiyat sarmalına sokuyor. Asgari ücrete ne kadar yüksek oranda bir zam yaparsak yapalım bu zammın fiyatlara yansımasıyla birlikte asgari ücretin enflasyon karşısında direnişi gittikçe azalacak. Aslında zam ilk ayından sonra neredeyse sıfırlanmış belki de negatife dönmüş olacak. O açıdan zam üzerinden bir asgari ücret değerlendirmesi yapmak işçilerin lehine bir düzenleme olmayacak."
Sertaç Sedat Köksal
'ASGARİ ÜCRETLE ÇALIŞAN SAYISINDA ARTIŞ OLACAK'
İşverenlerin prim maliyetlerinden kurtulmak için kayıt dışı çalıştırmanın sigorta yaptırmamaktan ziyade düşük primle sigortalı gösterme eğiliminde olduğunu söyleyen Köksal, asgari ücretten vergi alınmaması talebi hakkında da şöyle konuştu:
"Bunun için tartışılan durumlardan biri asgari ücret üzerinden alınan verginin sıfırlanması. En son da işveren sendikasının başkanı bununla ilgili bir talepte bulundu. ‘Enflasyon kadarını biz karşılayalım, bunun üzerindekini devlet karşılasın’ şeklinde. Bu nasıl karşılanabilir? En yakın model asgari ücretten verginin kaldırılması. Ama ülkemizdeki kayıt dışılığın büyük bir kısmı işçilerin aldığı ücretin daha altında sigortalı gösterilmesiyle gerçekleşiyor. Artık son yıllarda işçilerin sigorta yapılmamasından ziyade alınan ücret doğrultusunda SGK’ye prim bildirilmemesi konusunda bir düzenleme oluyor. Eğer böyle bir düzenleme çıkarılacaksa bunun oranının daha da artacağını düşünüyorum. Yaklaşık 6 milyon kadar asgari ücretle çalışan var. Asgari ücrete yapılacak zam oranıyla birlikte aslında 2020 yılında asgari ücretin bir üst seviyesinde olanlar da 2022’nin asgari ücreti üzerinden maaş alacak gibi bir durum ortaya çıkıyor. Yani asgari ücretle çalışan sayısında artış olacak. İşverenler bu kayıt dışılık durumunu daha fazla uygulamaya başlayacak ve büyük bir vergi kaybı olacak. Başka yöntemlerle işçinin cebine giren paranın desteklenmesi gerekir. Bunun ne olacağına ilişkin ise net bir tablo yok."
ASGARİ ÜCRET NE OLUR?
Köksal'ın 2022 asgari ücretine ilişkin tahminleri ise şu şu şekilde:
"Elimizde en son olarak Ekim ayı enflasyon verileri var. Ekim enflasyon verisi yüzde 19.89 gibi bir enflasyon verisi açıklandı. 2021 yılında asgari ücrete yapılan zamla Aralık enflasyonunu oranladığımızda bu yıl olması gereken asgari ücret zammı yüzde 29.32. 2020 yılı Aralık enflasyonu yüzde 14.60. 2021 yılında asgari ücrete yapılan zam da yüzde 21.56’ydı. Ekim ayı enflasyonuna göre bir öngörüm yapacaksak bunun için yüzde 29.32’ye erişiyoruz. Eğer asgari ücretin brütüne bu oranda bir zam yapılırsa asgari ücretin brütü 4 bin 626 lira 42 kuruş olacak ve AGİ dahil net asgari ücret net 3 bin 654 liraya çıkmış olacak. Eğer beklenen enflasyon üzerinden verginin de kaldırılması suretiyle bir zam yapılırsa bu da yüzde 21.56 oranını çıkarıyor. Şöyle ki asgari ücretten yılın belli bir kısmına kadar yüzde 15 vergi alınıyor. Bu verginin alınmadığını varsayarsak beklenen enflasyon seviyesinin üzerinden bir zam yapılmış olacak. Bu durumda da 3 bin 897 lira 34 kuruş olmuş olacak."
'DEVLET VERGİ ALMAKTAN VAZGEÇERSE İŞVEREN BU TUTARI İŞÇİYE ÖDEYECEK Mİ?'
Devletin asgari ücretten vergi almaması üzerine değerlendirme yapan Köksal, bu durumda işverenin nakit ödemeyi işçiye yapıp yapmayacağını sorgulayarak, şöyle konuştu:
"Karşımıza başka bir sorun çıkıyor verginin kaldırılması durumunda. Çalışanların büyük bir çoğunluğu brüt ücret üzerinden çalışıyor. Brüt ücret üzerinden çalışıldığında aslında bu vergi işçinin cebine girecek tutardan kesilerek devlete ödeniyor. Devletin bu tutarı almaktan vazgeçmesi halinde işverenler bunu işçilere nakden ödemek zorunda kalacaklar. Acaba işverenler bu tutarı ödeyecek mi? Nereden bakarsak bakalım aslında bir sarmala gidiyoruz. Çünkü şu anda zaten diğer tüm maliyetler işveren aleyhine artmış durumda. Özellikle üretim sanayinde elektriğinden doğalgazına bütün maliyetlerde artış söz konusu. Baktığımızda üretici fiyat endeksi yüzde 80’leri buldu. Bunun üzerine bir de işçilik maliyeti bindiğinde bugüne kadar kar marjından kısan üretici fiyatları artık daha sert tutmak zorunda kalacak. Bu da tüm ücretli çalışanların satın alma güçlerinde bırakın artışı azalış olacak. Böyle bir problem önümüzdeki yıl bizi bekliyor."
'2022'DE İŞSİZLİK OLUŞMASININ ÖNÜNE GEÇİLMESİ GEREKİYOR'
Öte yandan koronavirüs salgını tedbirleri kapsamında bazı istisnalar hariç işten çıkarmalar yasaklanmış, kısıtlamanın kaldırıldığı temmuz ayıyla birlikte DİSK-AR'ın araştırmalarına göre 500 bini aşkın kişi işten çıkarılmıştı. TÜİK'in verilerine göre son olarak 3 milyon 791 bin işsiz bulunuyor. Yine DİSK-AR araştırmalarına göre geniş tanımlı işsizlik 7,9 milyon olarak saptandı.
Sosyal Güvenlik Uzmanı Sertaç Köksal, istihdamı teşvik için hali hazırda var olan teşvik politikalarının 2022 yılında 'istihdamı korumak' için uygulanması gerektiğini "Bu tarz teşviklerin istihdamı korumak için yapılması gerekiyor 2022 yılında. Yani işsizliği azaltmanın yerine işsizlik oluşmasının önüne geçilmesi gerekiyor. Çünkü bu maliyetlerle istihdamın korunması çok mümkün görünmüyor. Temasta bulunduğumuz işverenlerdeki serzeniş de bu yönde" sözleriyle açıkladı.
'YÜKSEK ALANLARIN GELİRİ ENFLASYONA KARŞI ERİME RİSKİYLE KARŞI KARŞIYA'
Asgari ücrete zam yapıldığında diğer skalalardaki ücretlerde de değişim olduğunu belirten Köksal, "Bütün işçi maliyetlerinin arttığı bir senaryoda özellikle sabit giderleri içerisinde işçilik giderleri yüksek olan işyerlerinde işverenler çok zor durumda kalıyor. Böyle olunca en düşük seviyede ücret alan personele hükümetin açıkladığı oranda zam yapan işveren onun üzerinde alan çalışanlara daha az zam yapmak durumunda kalıyor. Bu da bazı personelin neredeyse enflasyon oranının altında zam almasına neden oluyor. Yüksek ücret alan gelirinin enflasyona karşı erimesi riskiyle karşı karşıya kalıyor" diye konuştu.
Köksal, koronavirüs tedbirleri kapsamındaki işveren desteğinin 2022 yılı için de devam ettirilmesini önererek, sözlerine şöyle devam etti:
"İşverenin üzerindeki ücret yükünü en azından 2022 yılı için devletle paylaşılması gerektiğini düşünüyorum. Bu da 2019 yılında uygulanan ücret desteği modeliyle gerçekleşebilir. Türkiye buna yabancı değil. Daha önce işsizliği azaltmak adına 7166 Sayılı Kanun’la işverenlere bir ücret desteği sağlanmıştı. En azından geçiş döneminde veya bir yıllık süre içerisinde belirli süreyle istihdama katılan veya istihdamda bulunan kişilere böyle bir katkı yapılabilir. Belirli bir ücret seviyesine kadar işverenin ücret ödemesi, onun üzerindeki ücretinde asgari ücrete orantılanarak devlet tarafından karşılanması en azından işverenin bu zamlar karşısında ezilmesinin önüne geçebilir."
Köksal, aynı zamanda asgari ücret düzenlemelerinin çeyrekler halinde gerçekleşmesi gerektiğini, "Hatırlarsanız 2016 yılına kadar asgari ücret ocak ve temmuz aylarında senede iki kez zam görüyordu. Enflasyonist dönemlerde uygulanması gereken bir durum. Belki 6 ayda bir değil çeyrekler halinde asgari ücretin revize edilmesi gerekiyor" sözleriyle aktardı.