Gelecek Partisi lideri Davutoğlu, bir kez daha sert sözlerle iktidarı eleştirdi, "Ülkede vatandaşlarımız sefalet içindeyse, yolsuzluk diz boyuysa, ülkenin onuru dışarda yerle bir edilmişse biz her gün erken seçim istiyoruz demeye devam edeceğiz" dedi.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, partisinin il başkanları toplantısında konuştu. "1 Kasım'da Siyasi Etik Belgesi'ni açıklayacağız" dedi.
Ankara'nın Doğu Türkistan'da yaşananlara sessiz kaldığını belirten Davutoğlu "Bunun hesabını hem Erdoğan’dan sorarız, hem Bahçeli’den sorarız" dedi.
Birleşmiş Milletler nezdinde 39 ülkenin Çin'e gönderdiği uyarı mektubunda Türkiye'nin imzasının olmadığına da ifade eden Davutoğlu "Bu mektubun altında Palau’nun imzası var, Türkiye’nin imzası yoksa bunun hesabını biri verecek" diye konuştu.
80'li yılların sonlarında Bulgaristan'ın Türkçeyi, sünneti yasakladığını hatırlatan Davutoğlu, Özal'ın o dönemde üstüne düşeni yaptığını belirterek "O Bulgaristan Çin’de Uygur kardeşlerimizin isimlerinin yasaklanmasına, dini merasimlerinin yasaklanmasına, namuslarına halel getirilmesine Bulgaristan imza atıyor ve Uygurların anavatan gibi gördüğü Türkiye Cumhuriyeti Devleti imza atmıyorsa bunun hesabını biz sorarız. Hem Erdoğan'dan sorarız, hem Bahçeli'den sorarız" ifadelerini kullandı.
Davutoğlu'nun açıklamaları şöyle:
"Sadece kongre şartlarını yerine getirmekle kalmayacağız. Türkiye'nin 81 ilinde ve bütün ilçelerinde teşkilatlanacağız.
AK Parti Genel Başkanı dedi ki; erken seçimler kabile devletinde olur. Siz daha 2018 Mart'ında 'erken seçimden bahsetmek vatana ihanettir' demişsiniz. Nisan'da Bahçeli 'Erken seçim lazım' demiş. Haziran'da seçim olmuş. Halk size bir daha inanır mı?
Er meydanından kaçılmaz. Bir gün o sandık gelecek ve millet size hak ettiğiniz cevabı verecek.
"DEVLETİ AŞİRETLEŞTİRMELERİNE İZİN VERMEYECEĞİZ"
Ülkede vatandaşlarımız sefalet içindeyse, yolsuzluk diz boyuysa, ülkenin onuru dışarda yerle bir edilmişse biz her gün erken seçim istiyoruz demeye devam edeceğiz.
Kabile devletinin ölçüsü seçim yapmak değildir. Seçim yapmak demokrasinin ölçüsüdür. 'Bu can bu tendeyken Brunson'u kimse alamaz' diyor. Sonra bir tehdit alıp Brunson'u hemen bırakıyor. Kabile devleti anlayışı budur. Sen, sana 'ahmak olma' diyen bir devlet başkanının mektubunu sineye çekebilirsin ama bu millet çekmez.
Eşini üniversitede göreve atayan rektör gördü bu memleket. Kimi örnek aldılar, herhalde bizi örnek almadılar. Sizi örnek aldılar Sayın Cumhurbaşkanı. Sizi örnek alarak AK Parti'yi aşiretleştirdiler ama devleti aşiretleştirmelerine izin vermeyeceğiz.
"KÜRTÇE BU TOPRAKLARI HAS DİLİDİR"
Karamanoğlu Mehmet Bey'in boyundan gelen bir Türk olarak söylüyorum: Kürtçe bu toprakların has dilidir. Muhabbet sebebidir. Selamlaşma sebebidir. Ayrışma sebebi değildir.
Cumhurbaşkanı dün Şırnak'ta konuştu. TRT Kürdi'nin altyazısında 'Serok Erdoğan' ifadesi geçiyor. Şimdi ya Bahçeli, Erdoğan'a 'Şu TRT Kürdi'yi kapat' falan diyecek, 'serok' yanlış bir şey diyecek. Ya da Erdoğan bir izahta bulunsun.
Sayın Bahçeli; siyaset, insanları tahrik etme sanatı değildir. İnsanları buluşturma, kaynaştırma, sevdirme sanatıdır. İstanbul Valiliği boş durur mu? Kürtçe bir tiyatro eserini yasakladı, terör örgütü propagandası diyerek. Bu yangına körükle gitmektir.
"ALDIĞINIZ AHLAR SİZİ RAHAT BIRAKMAYACAK"
Bütün öğrencilerin KYK borçlarını toplayın, bir yandaşa verilen vergi istisnasından daha fazla değildir. Eğer bu yapılandırma kendi hatalarıyla çökmek durumunda olan yandaş şirketleri ve yurtdışından gelecek olan ve vergilendirilmeyecek olan paraları aklama operasyonuna dönüşürse sonuna kadar mücadele ederiz.
Türkiye'nin en kaliteli üniversitesini, çok cüzi bir borcu nedeniyle kanuni hakkı olan yeniden yapılandırma talebini kabul etmeyip 7 bin öğrenciyi, bin akademisyeni ortada bırakacaksınız. Sonra yandaş firmalar için yeniden yapılandırma teklifi getireceksiniz. Aldığınız ahlar sizi ne bu dünyada ne öbür dünyada rahat bırakmayacak.
"HEM ERDOĞAN'DAN HEM DE BAHÇELİ'DEN SORARIZ"
Şu anda Urumçi'de 'selamın aleyküm' demek terör örgütü mensubu olmakla eşdeğer. Türkiye sessiz. Sadece Ankara'da değil, BM'de de sessiz. Çıkıp birileri bunun hesabını verecek.
Bulgaristan, Çin'de Uygur kardeşlerimizin isimlerinin yasaklanmasına, dini merasimlerin yasaklanmasına, namuslarına halel getirilmesine imza atıyor. Uyguların anavatan gibi gördüğü Türkiye imza atmıyorsa biz bunun hesabını hem Erdoğan'dan hem Bahçeli'den sorarız.
Sayın Bahçeli, Türkiye Cumhuriyeti'nin eşit vatandaşları olan Kürt vatandaşlarımızın dilleriyle uğraşacağına Uygur kardeşlerimizin Türkçesini ve dinini korumaya gayret et."