Olağanüstü toplanan CHP Parti Meclisi, boykot yerine seçime gitme kararı aldı. PM bildirisinde de seçim çağrısı yapılarak "Eğer sandık kurullarında şaibe varsa, 16 Nisan Anayasa Referandumu, 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı, Milletvekili Seçimleri ve 31 Mart’ta Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimiyle aynı sandıkta ve aynı zarflarla yapılan ilçe belediye başkanlığı, belediye meclis üyeliği seçimleri de aynı kıstasla yenilenmelidir" ifadelerine yer verildi.
Olağanüstü toplanan CHP Parti Meclisi, boykot yerine seçime gitme kararı aldı. YSK'nın kararının ardından dün akşam saatlerinde Merkez Yönetim Kurulu'nu (MYK) toplayan Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun çağrısıyla bugün de PM olağanüstü toplandı.
Tüm CHP milletvekillerinin de davet ettiği toplantıya, YSK kararıyla mazbatası iptal edilen Ekrem İmamoğlu da katıldı.
Toplantının ardından 'Demokrasi ve Özgürlük Bildirgesi' adı verilen bir bildiri yayınlandı.
YSK'nin İstanbul seçimlerine ilişkin aldığı kararın tarihi olan "6 Mayıs 2019" tarihinin ülkenin demokrasi tarihine kara bir gün olarak geçtiği belirtilen bildiride, bu tarihin hiç unutulmayacağı vurgulandı. "Hukukun, adaletin, temiz siyaset ve ekonomik istikrarın tek bir kişinin şahsi korku ve hırsına bu şekilde feda edildiği başka bir örnek tarihimizde yoktur." görüşüne yer verilen açıklamada, "Halkın açık tercih ve talimatını ayaklar altına alan demokrasi düşmanları, sivil darbe sürecinde bir adım daha atmışlar ve bilerek, isteyerek, planlı bir hukuk cinayeti işlemişlerdir. 6 Mayıs darbesinin azmettiricisi, yargısız infazcısı ve şakşakçısı alenen ortadadır. İsimleri bundan böyle sadece lanetle anılacaktır." ifadelerine yer verildi. Bildiride şu değerlendirmeler yapıldı:
"Demokrasimiz açısından esas acı olan, seçim güvenliğini sağlamakla görevli hakimlerin de bu kirli darbeye iştirak etmesidir. Demokrasinin olmazsa olmazı sayılan Meclis denetimi, bağımsız yargı, tarafsız medya ve sivil toplum katılımı ne yazık ki zaten tarihe karışmıştır. Demokratik meşruiyetin elde kalan son kalesi ve namusu olan sandık, o namusu korumakla görevli olanların eliyle, millet iradesine kast edenlerin emellerine teslim edilmiştir.
Ülkemizde tuz artık kokmuştur. Demokrasinin temelini oluşturan 'hukukun üstünlüğü', 'kuvvetler ayrılığı', 'seçme ve seçilme hakkı' bu kararla açıkça ortadan kaldırılmıştır. Ülkemizin rotasını çağdaş uygarlıktan, Ortadoğu'nun başarısız diktatörlükleri düzeyine düşüren bu kararın azmettirici ve sorumluları, elbette tarih huzurunda ve millet vicdanında hak ettikleri sonu bulacaktır. Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran, ülkemize çok partili demokratik yaşamı getiren Cumhuriyet Halk Partisi’nin üyeleri olarak ülkemize dayatılan bu rota değişikliğini reddediyoruz. Ülkemizin 180 yıllık çağdaşlaşma, 73 yıllık demokrasi yürüyüşüne ve kurucu Genel Başkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün çizdiği 'çağdaş uygarlığı yakalama ve geçme' hedefine bir kez daha kuvvetle sahip çıkıyoruz."
YSK'YA İSTİFA ÇAĞRISI
Bildiride, hem partinin hem de devletin başına aynı kişiyi oturtan "partili cumhurbaşkanlığı sisteminin", iktidar partisi ile devlet arasındaki sınırları yok ettiğinin kısa sürede görüldüğü belirtilirken, mülkiye müfettişlerinin, polislerin, savcıların iktidarın seçimi yeniletmeye dönük çalışmalarında sahaya sürüldüğü, devlet memurlarına siyasi amaçlar doğrultusunda talimatlar verilerek, baskılar yapıldığı iddia edildi.
Parti ile devlet arasındaki sınırları ortadan kaldıran bu sistemin demokrasinin önündeki en büyük tehdit olduğu vurgulanan bildiride, "Ülkemizde ekonomik sıkıntılar artık taşınamaz hale gelirken, huzursuzluk her geçen gün artarken, içeride ve dışarıda güvenlik riskleri giderek belirginleşirken, buna bir de bizzat ülkeyi yönetenler tarafından yönetimde meşruiyet krizi eklenmiştir." görüşü savunuldu.
Meşruiyet krizinin aşılabilmesi ve sandığın namusunun korunması için CHP PM ve milletvekilleri olarak bazı adımların atılmasının gerekli görüldüğü vurgulanan bildiride, bu adımlar ise şöyle açıklandı:
"Eğer sandık kurullarında şaibe varsa, 16 Nisan Anayasa Referandumu, 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı, milletvekili seçimleri ve 31 Mart’ta Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimiyle aynı sandıkta ve aynı zarflarla yapılan ilçe belediye başkanlığı, belediye meclis üyeliği seçimleri de aynı kıstasla yenilenmelidir. Seçim kurullarında bir hata varsa sorumlusu sadece ve sadece YSK'dir. YSK'nin kusuru seçmene yüklenemez, seçmen cezalandırılamaz. YSK üyeleri seçmene karşı işledikleri suç sebebiyle topluca istifa etmelidir. İçişleri ve Adalet Bakanlarının seçim dönemlerinde tarafsızlığını sağlayacak düzenlemeler mutlaka yapılmalıdır.
Biz Cumhuriyet Halk Partililer olarak demokrasiden, hukukun üstünlüğünden, seçme ve seçilme hakkının tam güvence altında olmasından yana olduğumuzu, milletimiz ve tarih huzurunda ilan ediyoruz. Gücümüzü milletten alarak demokratik mücadelemizi artan bir azim ve güçlü bir kararlıkla sürdüreceğimizi açıkça taahhüt ediyoruz. Türkiye’nin karşılaştığı bu yol ayrımında demokrasiye inanan, hak, hukuk ve adalet duygusunu içinde taşıyan, siyasi düşüncesi ve parti aidiyeti ne olursa olsun, tüm yurttaşlarımıza elimizi uzatıyoruz. Bu uzatılan elin 23 Haziran’da kuvvetli bir şekilde tutulacağına, demokratik mücadelemize güç katacağına ve 31 Mart’tan çok daha büyük bir zafere ulaşacağımıza yürekten inanıyoruz."
İMAMOĞLU: GERÇEKTEN HER ŞEY ÇOK GÜZEL OLACAK
Toplantı çıkışında basın mensuplarına açıklamada bulunan İmamoğlu, çok verimli ve güzel bir toplantı yaptıklarını söyledi. Toplantıya PM üyeleri ve milletvekillerinin katıldığını aktaran İmamoğlu, Genel Başkan Kılıçdaroğlu'nın CHP TBMM Grup Toplantısı'nda gerekli açıklamayı yapacağını bildirdi.
İmamoğlu, şunları kaydetti: "Demokrasimize büyük bir darbe vurulmuştur. Bu süreci hep birlikte tamir ve tedavi etmeliyiz. Elbette sürece karşı tepkilerimiz var. Tüm süreci Genel Başkanımız en net şekliyle grup toplantısında açıklayacaktır. Milletimize, İstanbul'umuza şunu söyleyelim ki gerçekten her şey çok güzel olacak. Hep beraber çok güzel işler başaracağız. Hem demokrasi adına hem İstanbul'umuz adına."
BOYKOT YOK
Öte yandan toplantının açılışında Genel Başkan Kılıçdaroğlu'nun YSK'nın yapısına ilişkin değerlendirmelerde bulunduğu ve önceki seçimlerdeki 'mühürsüz oy' kararına atıfta bulunduğu belirtildi.
Milletvekilleri ve PM üyelerinin de söz aldığı toplantıda, seçimlerin boykot edilmemesi ve sevgi dili kullanılarak kampanya sürecinin götürülmesi gerektiği kararının alındığı öğrenildi.