Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Bülent Arınç, tehdit paylaşımları ve Sevda Noyan'ın 'liste yaptım, 50 kişiyi götürürüm' sözlerine gösterdiği tepki nedeniyle hedef alındığını belerterek "Darbe karşıtlığı yapacağım diye ölüm listeleri hazırlayan, insanların mahremiyetine dil uzatan, birilerini isim vererek tehdit eden, artık dengesi bozulmuş bir güruhu eleştiriyorum. Bu üslup, bu dil, bu tutum en başta demokrasiye, dini inançlarımıza, ülkemize ve nihayetinde partimize zarar verir" dedi.
Eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, geçtiğimiz gün 'tehdit dili' ve camilerde okunan dualar ile ilgili yaptığı açıklama ile gündem olmuştu. Kullandığı ifadeler ve gelen tepkiler konusunda yazılı açıklama yapan Arınç, "Hiçbir kurum, hiçbir makam, hiçbir unvan baki değildir. Hepsi gelip geçicidir. Bunlar için insanın haysiyetini, onurunu, kişiliğini, ilkelerini çiğnemesi zavallılıktır. İnandığım değerler, ilkeler ve onurumla doğruya doğru, yanlışa da yanlış demeyi sürdüreceğim" ifadelerini kullandı.
Arınç'ın açıklaması şöyle:
"11 Mayıs 2020 tarihinde gazeteci Kemal Öztürk'ün YouTube kanalına yaptığım açıklamaların ardından, sosyal medyada ve baz medya organlarında aleyhime yoğun bir kampanya başlatıldı. Malum bir merkezden yönetilen bu kampanya nedeniyle kısa bir açıklama yapmam gerekti.
"ÖLÜM LİSTELERİ HAZIRLAYAN BİR GÜRUHU ELEŞTİRİYORUM"
1 - FETÖ ya da bir başkası, tüm darbelere ve darbe sevenlere ilk karşı çıkacak insanlardan biriyim. Demokrasi mücadelesi ve darbe karşıtlığı ile geçen tüm siyasi hayatım bunun delilidir. Ancak darbe karşıtlığı ile geçen tüm siyasi hayatım bunun delilidi. Ancak darbe karşıtlığı yapacağım diye ölüm listeleri hazırlayan, insanların mahremiyetine dil uzatan, birilerini isim vererek tehdit eden, artık dengesi bozulmuş bir güruhu eleştiriyorum. Bu üslup, bu dil, bu tutum en başta demokrasiye, dini inançlarımıza, ülkemize ve nihayetinde partimize zarar verir. Buna "dur!" demek gerekir.
"DUALARI AYARINDA YAPMANIN FAYDALI OLACAĞINI DİLE GETİRDİM"
2 - Ömrünü dini bir hayat sürmeye adamış birisiyim. Koronavirüs nedeniyle camilerden ve minarelerden okunan salavatları, duaları daha güzel okumanın ve daha ayarında yapmanın faydalı olacağını dile getirdim. Bununla ilgili Diyanet İşleri Başkanlığımızın bir kamuoyu araştırması yaparak durumu gözden geçirmesinin faydalı olacağı kaanatindeyim.
Bu iki konuda söylediğim sözlerin arkasındayım. Her yerde ve her platformda da savunurum. Bu sözlerimden yola çıkarak, beni FETÖ'cü, darbe yanlısı, ezandan-salavattan rahatsız olan biri gibi göstermeye çalışan, bu camia için utanç verici yalanlar, iftiralar, hakaretlerle dolu bu kampanyayı nefretle kınıyorum. Bu insanların beni anlamalarını da beklemiyorum. Zira bu kampanyayı yapanların ve sözcülük edenlerin; bir gün ülke, millet, din ya da dava diye bir dertleri olmadığı acı bir şekilde anlaşılacaktır.
"HİÇBİR MAKAM BAKİ DEĞİLDİR"
Hiçbir kurum, hiçbir makam, hiçbir unvan baki değildir. Hepsi gelip geçicidir. Bunlar için insanın haysiyetini, onurunu, kişiliğini, ilkelerini çiğnemesi zavallılıktır. İnandığım değerler, ilkeler ve onurumla doğruya doğru, yanlışa da yanlış demeyi sürdüreceğim."
NE OLMUŞTU?
Eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Kemal Öztürk'ün Youtube kanalında yaptığı açıklamalar nedeniyle tartışma konusu olmuştu. Arınç, söz konusu programda, "Her gün yatsı ezanı okunuyor. Camide kimse yok. Cemaat de yok zaten. Namaz da kılınamıyor. Ama arkasından aziz kardeşim 15 dakika salavatlar, Mevlid-i Şerif'ler, dualar. Böyle bir şey bir defa olur benim bildiğim. Her gün Mevlid-i Şerif gibi ezanın arkasından öğlen de var böyle bir şey daha kısa, ikindi de var böyle bir şey daha kısa" demişti.