31 Ekim günü, dünyada her yıl Tasarruf Günü olarak kutlanıyor. Günün amacı, ülkelerin kalkınmasında her alanda tasarrufun önemini hatırlatmak.
Bu yıl dünya bir yandan 2020 yılında ortaya çıkan koronavirüs salgın hastalığının yarattığı enflasyon, diğer yandan Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle zorlu bir dönemden geçiyor.
ENERJİ KRİZİ AVRUPA'YI KORKUTUYOR
Avrupa ülkeleri özellikle enerji krizi ve enflasyon nedeniyle tasarrufa öncelik verdiği bir süreç yaşıyor. Almanya Federal Sivil Savunma ve Afet Yardımı Dairesi'nin (BBK) kamuoyu araştırma şirketi Forsa'ya yaptırdığı araştırmaya göre, önümüzdeki kış elektrik dağıtımında sıkıntı yaşanacağını düşünen Alman vatandaşların oranı yüzde 40'a ulaştı.
Araştırmaya katılanların yüzde 51'i doğalgaz ve elektrikte yaşanacak olası darboğaz ve buna bağlı fiyat artışları nedeniyle para biriktirmeye başladığını söyledi. Bu durumun Avrupa'da tasarruf eğilimini daha da artıracağı düşünülüyor.
TÜRKİYE TASARRUF YAPAMIYOR
Avrupa'ya göre farklı eğilimler gösteren Türkiye'de ise tasarruf alışkanlığı düşüşte. 2000'li yılların başlarında Türkiye'de hane halklarının tasarruf oranı yüzde 22 seviyesindeyken, bugünkü seviyenin yüzde 8 ile 5 arasında olduğu tahmin ediliyor.
Cumhuriyet'te yer alan habere göre, uzmanlar, yüksek enflasyon ve negatif faiz yüzünden tasarruf eğiliminin azalmaya devam edeceği görüşünde.
Tasarrufun bir ülkenin kalkınmasında en önemli rolü oynadığını söyleyen ekonomist Prof. Dr. Duran Bülbül, Türkiye'de tasarruf eğiliminin riskli seviyeye düştüğünü söylüyor.
Prof. Dr. Duran Bülbül
"ZAMANINDA 100 LİRANIN 22'SİNİ BİRİKTİRİYORDUK"
Ülkenin yüzde 70'inin tasarruf edemediğini belirten Bülbül, şunları aktardı:
"Türkiye'nin sadece yüzde 30'u tasarruf edebiliyor. Bunların tasarrufları da toplam harcanan paranın sadece yüzde 5-8'ini kapsayabiliyor.
Oysa Türkiye, tasarruf kültürü olan bir ülke. Zamanında yüzde 22 gibi bir oranda tasarruf vardı. İnsanlar her 100 lirasının 22'sini biriktiriyordu.
Bu tasarruf eğilimi üç sebeple yapılır. Bir, ihtiyaçlarını görmek için. İki, ihtiyat amaçlı. Yani yarın bir gün ülke dara düşerse, maaş alamazsam geçinirim gibi bir amaçla. Bugün Almanya'da olan budur. Üçüncü sebep ise spekülasyondur. Döviz artar, borçlanma senedi çıkar gibi söylemler burada başı çekiyor.
"İNSANLAR BORÇLA YAŞIYOR, TASARRUF EDECEK GÜCÜ YOK"
Tasarruf oranının yüzde 13'ün altına düşmesi bir ülkeyi her türlü kriz ve istikrarsızlığa açık hale getirir. Bu da daha çok dış borç, daha çok dışa bağımlığı beraberinde getirir."
Türkiye'de vatandaşların tasarruf eğiliminden kopmasında en önemli etkenin düşen alım gücü olduğunu söyleyen Bülbül şöyle konuştu: "İnsanlar borçla yaşıyor, tasarruf edecek gücü yok. Tasarrufla ev, araba alma dönemini kapattılar. Halbuki, tasarruf büyüme için önemlidir ve dışa bağımlılığı azaltır, ülkenin kalkınmasını sağlar.
Tasarruf olmazsa ülke büyür ama kalkınmaz. Maalesef ki bu enflasyon ve yoksulluk ortamında tasarruf eğilimi düşmeye devam edecektir. Tasarrufu mantıklı hale getirecek enstrümanlar ve tasarruf yapılabilecek bir kazanç sunulmalı insanlara."
"ZENGİNLİK BOZUK PARA İLE BAŞLAR"
Dünya Tasarruf günü ile ilgili Merkez Bankası'nın sitesinde yer alan bölümde, Dünya Tasarruf Günü'nün en popüler günlerini 1955-1970 yılları arasında yaşadığı belirtiliyor.
Konuyla ilgili bölümde şu ifadelere yer veriliyor:
"İnsanı zenginliğe götürecek yolculuk, kumbaraya atılan ilk bozuk para ile başlar. Muhtemelen daha önce hiç duymamış olsanız da 31 Ekim, Dünya Tasarruf Günü olarak kutlanmaktadır.
Tasarruf etmenin insanlar ve ülke ekonomileri için ne kadar önemli olduğunu vurgulamak amacıyla 1924 yılında World Savings Banks Institute (WSBI-Dünya Tasarruf Bankaları Enstitüsü) adlı bir enstitü kurulmuştur. O tarihten bu yana da Dünya Tasarruf Günü'nün kutlanması bir gelenek halini almıştır."
"EN ÇOK TASARRUF KÖRFEZ ÜLKELERİNDE YAPILIYOR"
Dünya Tasarruf Günü'nün 100. yaşını kutlarken dünyanın en çok tasarruf yapan ülkeleri de dikkat çekiyor.
Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası verileri incelendiğinde en çok tasarruf yapan ülkelerin başında tasarruflarının milli gelire oranı yüzde 57.63 olan Katar geliyor.
Listenin geri kalanı ise şöyle: Yüzde 55.05 ile Kuveyt, yüzde 54.31 ile Cezayir, yüzde 52.02 ile Ekvator Ginesi, yüzde 50.35 ile Çin, yüzde 49.61 ile İran, yüzde 48.74 ile Singapur, yüzde 45.63 ile Suudi Arabistan, yüzde 43.39 ile Azerbaycan.
Bu ülkelerin en büyük ortak özelliği, enerji ihracatçısı olmalarıyken listenin başını bu ülkelerin almasıyla tasarrufun dışa bağımlılıktan kopmakla ilişkisi de güç kazanmış oluyor.