MHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Genel Başkan Devlet Bahçeli'nin başkanlığında toplandı.
Toplantının ardından açıklama yapan Bahçeli "İzmir'de 1989 yılından bugüne, bir dönem haricinde, yerel yönetim sorumluluğu üstlenmiş CHP'nin adeta sütten çıkmış ak kaşık gibi davranıp kusur ve suçlu araması küstah bir siyaset kifayetsizliğidir. Siyasetleri enkaza dönenlerin, zillete gömülenlerin, milli birlik ve kardeşlik ruhunu yaralamaları mümkün değildir" dedi.
MYK toplantısında iç ve dış gelişmelerin ele alındığını aktaran Bahçeli "Bundan sonraki siyasi çalışmalarımız gözden geçirilerek bilhassa Cumhur İttifakı’nın ruhuna ve duruşuna uygun politikalarımızın devamlılığına önemle vurgu yapılmıştır." dedi.
Bahçeli'nin açıklamaları şöyle:
"Üzüntümüzün tanımı ve tarifi yoktur. Depremde kaybettiğimiz vatandaşlarımıza Cenab-ı Allah'tan rahmet, tedavi altında bulunan vatandaşlarımıza ise acil şifa dileklerimi hassaten ve tekraren paylaşıyorum. Bu zor günlerin mutlaka elbirliğiyle aşılacağına inanıyorum.
Elbette vicdanları kanatmış, yürekleri burkmuştur. Aziz milletimiz, asil bir dayanışma örneği göstermiştir, soylu bir yardımlaşma seferberliği sergilemiştir. Dahası imrenilecek bir empati ve duygudaşlık hissiyatıyla afet bölgesine müşfik elini uzatmıştır. Devlet tüm imkanlarıyla depremden zarar gören vatandaşlarımızın yanında olmuş, yaraları sarmaya başlamıştır. Hakikaten insanüstü bir çalışmayla, bütün ihtimalleri hesaplayan görüş derinliğiyle, sahnelenen fedakar çalışmalarla enkazın kaldırılma süreci takdir toplamıştır.
"ELİF KIZIMIZ UMUTLARIMIZI DİRİ TUTMUŞTUR"
Annesinin hayata tutunamayarak vefatı ise bizleri çok üzmüştür. Onlarca beton yığınının altından bir güneş gibi doğan Elif kızımız umutlarımızı diri tutmuştur. Hayranlık ve hürmetle karşıladığımız devlet-millet kenetlenmesi depreme karşı en büyük silahımız, en güçlü mücadele vasıtamız olarak sivrilmiş, öne çıkmıştır. Ne var ki depremi siyasete alet eden savruk ve sorumsuz zihniyetlerin bu felaket günlerinden de istifade gayretkeşlikleri vahim bir çarpıklık olarak tezahür etmiştir.
"KALDİ Kİ TÜRK MİLLETİ HER ŞEYİN FARKINDADIR"
CHP'nin adeta sütten çıkmış ak kaşık gibi davranıp, kusur ve suçlu araması küstah bir siyaset kifayetsizliğidir. Seferihisar'ın bir önceki dönem belediye başkanı olan şahsın, depremde yıkılan Emrah Apartmanı'nın ne kadar dayanıksız olduğunu, beton parçaların kürekle bile nasıl kırılabildiğini, bununla ilgili de geçmişte hangi denetimleri yaptığını açıklaması ertelenemez görevidir. C
HP Genel Başkanıyla parti yöneticilerinin aynı anda girdikleri hezeyan nöbetinden bir türlü kurtulamamaları, sürekli yalana, dolana ve iftiraya müracaatları telafisi olmayan siyasi ahlak noksanlığının ileri düzeyde ifşa ve ilamıdır. Bunların kalpleri kararmıştır, vicdani refleksleri laçkalaşmıştır. Bu irade ve insanlık fukaralarının her sözü, her çıkışı, her beyanatı deprem enkazından daha tehlikeli boyutlar içermiştir. Kaldı ki Türk milleti her şeyin farkındadır.
"CHP YABANCILARIN KONTORLÜNE GEÇTİ"
Türkiye'nin karşısında sipere girenlerin figüranı oldukları kirli senaryonun mesafe alması, sonuç vermesi hiç kuşkusuz muhal bir hayal, münhal bir hevestir. Siyasetleri enkaza dönenlerin, zillete gömülenlerin milli birlik ve kardeşlik ruhunu yaralamaları mümkün değildir. Bu itibarla CHP’nin tahrikleri, taciz ve tahrip çabaları nafile bir gayrettir. Türkiye düşmanlarıyla devamlı ilişki ve irtibat halinde bulunan, siyaset kabloları ve karar organları yabancıların denetim ve kontrolüne geçen CHP’nin ve diğer zillet yedeklerinin husumet taktiklerine, hayasız provokasyonlarına ne aldanacak ne de kanacak vardır.
"DEDİKODU YAPMAK SUÇLULUK TELAŞINDANDIR"
Devletle vatandaş arasında güvensizlik uçurumu oluşturmaya çalışan omurgasız CHP'nin melanet oyunu temelinden bozulmuştur. Aslında İzmir’de enkaz altında kalan CHP zihniyetinin belediyecilik anlayışı olduğu belgelenmiştir. Hiç kimse bu yalın gerçeği inkar etmeye kalkışmamalıdır. Çünkü her şey ortadadır.
Küresel ve bölgesel sorunların yaygınlık kazandığı, felaketlerin birbirine eklemlenip yoğunlaştığı bugünkü insanlık döneminde nifak çıkarmak art niyetliliktir. Dedikodu yapmak suçluluk telaşındandır. Siyasi dolandırıcılıktan nemalanmayı amaçlamak da ülkemiz aleyhine son derece mahsurlu gelişmelere davetiye çıkarma gayesidir.
"TRUMP'TAN DAHA ÇOK TRUMP'ÇI OLMAK YANLIŞTIR"
ABD Başkanlık seçimini analiz ve yorumu da bize göre isimler bazında değil, Türkiye'nin hak ve çıkarları ekseninde yapılmalıdır. Ülkemiz açısından ABD'nin yeni başkanının kim olacağı sorusuna cevap aramaktan daha çok, seçilen kişinin uygulayacağı politikaların çerçevesi, bunun bölgemize yansımaları, milli varlığımıza yönelik etkileri değerlendirilmeli, öncelikle ele alınmalıdır. ABD'nin başkanlık seçimleri elbette hem ülkemizi hem de bütün dünyayı yakından etkileme kapasitesi taşımaktadır. Ancak Biden'den daha çok Biden'cı, Trump'tan daha çok Trump'çı olmak yanlıştır, marazidir, icazetli ve ipotekli bir kafanın çelişkisidir.
KILIÇDAROĞLU'NDAN İZMİR DEPREMİ TEPKİSİ
Meclis Grup Toplantısı'nda konuşan CHP lideri Kılıçdaroğlu, İzmir depremi üzerinden iktidarı sert sözlerle eleştirmişti, "Yasalar çıkardık ama yasaların kendi içinde tutarlılığı yok. Riskli alanı kim belirleyecek? Bugüne kadar ne kadar riskli alan belirlendi? Belediyenin yıkma yetkisi yok, yetki merkezi hükümetin" demişti.
Sert sözlerini sürdüren Kılıçdaroğlu "Suriyelilere gelince para çok. 50 milyar dolar para harcandı. Bizim insanımız ise kendi evinde, tabutlukta depremi bekliyor, deprem olacak biz de öleceğiz. İktidar bunu duymuyor. Şu soruyu sormamız lazım: İnsan hayatı değerli midir? Devleti yönetenlerin bilmesi lazım. İnsan hayatı değerliyse insanı yaşatmak için alınması gereken önlemleri siyasi iktidar alıyor mu almıyor mu? İnsanı yaşat ki devlet yaşasın diyoruz. Siz insan nasıl ölür... Görüyorsunuz, biliyorsunuz, anlıyorsunuz, yaşıyorsunuz ama önlem almıyorsunuz. Çöken bir yanlış anlayıştan söz ediyorum" diye konuşmuştu.