15 Temmuz Gölbaşı davasında sanıktan FETÖ itirafı

15 Temmuz Gölbaşı davasında sanıktan FETÖ itirafı

15 Temmuz darbe girişimi sırasında Ankara Gölbaşı'ndaki Özel Kuvvetler Komutanlığı'nın ele geçirilme teşebbüsüne yönelik 69 sanığın yargılanmasına devam edildi. Sanıklardan Astsubay Bekir Kurt FETÖ ile bağlantısını itiraf etti.

Bugün ifade veren Astsubay Bekir Kurt, FETÖ ile irtibatlı olduğunu itiraf ederek, "İki ayda bir görüştüğüm Nesimi adlı cemaat abisi beni arayıp görüşmek istedi. 12 Temmuz'da görüştük. Bana, 'Bu yakınlarda bir subay senden yardım isterse, yardım eder misin?' diye sordu. Ben kim olduğunu sordum. 'O seni tanıyor' dedi. 'Ben onu nasıl tanıyacağım' diye sorduğumda, 'Ya Allah rızası için isterse anlarsın' dedi" diye konuştu. Ancak darbe girişimi süresince böyle bir subayın kendini aramadığını anlatan Kurt, darbe girişiminden haberi olmadığını ve kalkışma içinde yer almadığını da söyledi.  

Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya, tutuklu sanıklar, müştekiler şehit Ömer Halisdemir'in eşi ve kardeşleri ile taraf avukatları katıldı.

CEMAATİN DERSHANELERİNE GİTTİM

İfadesinde Özel Kuvvetler Komutanlığı Destek Bakım Bölümü'nde başçavuş olarak bir yıldır görev yaptığını, darbe girişimi gecesi nöbetçi olduğunu belirten Bekir Kurt, "15 Temmuz öncesi Fetullah Gülen cemaati ya da hizmet harekatı olarak bilinen, 15 temmuz sonrası FETÖ terör örgütü olarak bilinen yapılanma ile irtibatlıydım. Ekonomik nedenlerden dolayı Amasya'da bunların dershanesine gittim. Dershane sonrası da irtibatımız devam etti. Astsubay olduktan sonra görev aldığım yerlerde cemaat ağabeyleri ile ayda bir görüşüyordum. Toplantılarda Fetullah Gülen'in kasetlerini izliyor, kitaplarını okuyorduk. Ağabeyler genelde öğretmenlerden oluşuyordu. Dini sohbetler yapıyorduk" dedi.

GİZLİ TOPLANTILARIN DETAYLARI

Mahkeme başkanının, "Görev yaptığınız yerdeki arkadaşlarınız bu sohbetlere gittiğini biliyorlar mıydı?" şeklindeki sorusuna Kurt, "Bu sohbetlere gittiğimizi arkadaşlarımıza söylemememizi istiyorlardı. Gizlilik vardı. Bağlı bulunduğum birliklerde bu sohbetlere giden arkadaşlarım da vardı. Ancak şu an onların ismini söylemek istemiyorum. Basına çıkıp ifşa olmalarını istemem. Mahkeme sunduğum dilekçede isimleri mevcut" dedi.

"18 TEMMUZ'DA İZNE AYRILACAKTIM"

Kurt, darbe girişimi gecesi nöbetçi olduğunu belirterek, "Nöbetler her kışlada personelin izin, mazeret ve görev durumlarına göre her ayın 20'si ile 25'i arasında belirlenir. Ben de 18 temmuzda izne ayrılacaktım. Nöbet ona göre belirlendi. Grup komutanımız albayın imzasıyla listeler 20 gün öncesinden yayınlandı. Nöbet listesinde bir değişiklik yapılmadı. Ben bu yapı tarafından nöbet almadım" diye konuştu. İddianamede tam teçhizatlı olduğunun yazıldığını belirten Kurt, "Bunu kabul etmiyorum. Nöbet tutarken sadece üzerimde kamuflaj, bot, palaska, kep ve beylik tabancam vardı. Saat 22.00 sıralarında televizyondan Boğaz köprülerinin askerler tarafından kapatıldığını gördüm. Tatbikat dahi olsa farklı bir durumdu. Yani ülkede bir ayaklanma olduğunu ben hissettim. Ama bu terör örgütü tarafından düzenlendiğini düşünemedim. Nöbet tuttuğum yerde yaklaşık 300 tane araç var. Bütün peronların ışığını söndürdük. Bir saldırı olabilir diye sadece televizyon ışığı açık kaldı. Helikopterlerin ateş ettiğini, Gölbaşı'na atılan bombanın dehşetin görüntüsünü bile gördük" diye ifade verdi.

DARBECİLERLE BAĞLANTIM OLMADI

Bir grup askerle karargahta bulundukları yerin çatışmaların yaşandığı Nizamiye bölgesine yaklaşık 2, karargah binasına da bir kilometre uzaklıkta olduğunu belirten Kurt, "O gece hiçbir olaya karışmadık. Kimseden kanunsuz bir emir almadık. Sadece yanımdaki askerlerin ve kendimin can güvenliğini korumam yönünde yaptığım telefon görüşmelerinde komutanlarımdan emir aldım. Sabah olduğunda bizi yatırıp üzerlerimizi aradılar. Ancak daha sonra bizim darbeciler tarafında olmadığımız anlaşılınca nöbetimize devam ettik. Saat 11.30 gibi nöbeti devir edip istirahata çekildim. Daha sonraki gün de nöbetçiydim. Darbecilerle kesinlikle bağlantım yoktu" dedi.

LİSTEDE İSMİ BULUNUYOR

Darbe girişiminden sonra 12 gün boyunca göreve devam ettiğini, Albay Ümit Bak'ın listesinde ismi yer aldığı için gözaltına alınıp tutuklandığını belirten Kurt şöyle konuştu: "Ümit Bak albayı tanımıyorum. Kendisini adliye dışında hiç görmemiştim. Adımın neden orada yazdığını bilmiyorum. Belki Nesimi tarafından bu liste oluşturulmuş olabilir diye düşünüyorum. Yalnız bu listede 33 kişi var ama 22 kişi darbeye katılmamış, Dışarıda olanlar ve rütbe alanlar var. Bu listenin sonradan hazırlanmış olduğunu da düşünüyorum. Çünkü benim nöbet süresince bir suça karışmadığım idari tahkikat raporunda yer aldı.

PİŞMAN OLDUĞUNU SÖYLEDİ

İfadesinin sonunda mahkeme başkanının FETÖ ile ilgili sorularını yanıtlayan Kurt, "Maaşımın yüzde 5'ni himmet olarak veriyordum. En son görüştüğüm Nesimi adlı kişi tahminime göre ağabeylerin de üstü biriydi. Daha önce bunlardan hiç bir kötülük görmedim. Terör örgütü olduğunu sonra anladık. Bizi kullanmışlar. Bunların ne kadar sinsi olduğunu göremediğim için çok pişmanın. Bu yapıyla daha önce görüştüğüm ve onların iç yüzlerini görmediğim için pişmanın. Etkin pişmanlıktan yararlanmak istiyorum. 16 Temmuz sabahı bu darbenin cemaat tarafından yapıldığını anladım. Gözaltına alındıktan sonra bildiklerimi anlatmazsam onların tarafında olacağımı düşündüm. O yüzden her şeyi başından beri samimiyetle anlattım" dedi.

"HAİN OLDUĞUNU ANLAMADIM"

Kurt eklemek istediği bir husus daha olduğunu söyleyerek, mahkeme başkanına şöyle seslendi: "2013 yılına kadar bu yapı el üstende tutulurken, devletin bütün imkanları elinde bulunan yöneticiler, bu örgütün hain olduğunu bilmezlerken, benim bu örgütün hain olduğunu bilmem mümkün mü? Yanlış anlaşılmasını istemiyorum ama bazıları 'kandırıldık' deyip işin içinden sıyrılırken, ben hiç bir suça karışmama rağmen meslekten atıldım, itibarımı kaybettim. Hain ilan edildim ve 7 aydır eşimden, çocuklarımdan ayrıyım. Üzerime atılı suçun kaldırılmasını ve tahliyemi talep ediyorum."

MEZUNİYET TARİHİ ERKENE ALIN

Sanık Engin Kaya ise ÖKK'da kursiyer subay olarak görev yaptığını, 15 Ağustos’ta mezun olacakken bu tarihin bilmediği bir nedenle önce 15 Temmuz'a, ardından 14 Temmuz'a çekildiğini söyledi.

Eski Üsteğmen Sezgin Güney'in 14 Temmuz'da tatbikat olacağını belirterek, birliğe beraber gitmek için kendisini evine çağırdığını anlatan Kaya, kendisi gibi kursiyer Bilal Tosun ile evine gittiği Güney'in, gelen emirler doğrultusunda hareket edeceklerini söylediğini aktardı.

Alarm haberi gelince Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayına geçtiklerini, nizamiyede nöbetçi uzman çavuşun "Tatbikat için mi geldiniz" diyerek, kimliklerini tek tek okutup kendilerini içeri aldığını belirten Kaya, içeride bir başka nöbetçinin kendilerini toplanma alanına yönlendirdiğini söyledi.

Burada kendilerine tatbikat için gerekli silah ve mühimmat verildiğini ifade eden Kaya, bu sırada ülke çapında güvenliği tehdit edecek saldırı girişimi olduğu, buraya gelenlerin ÖKK'yı korumakla görevlendirildiği şeklinde bir söylenti yayıldığını kaydetti.

TELEFONUNA NİYE BAKMADIN?

Mahkeme Başkanı İsmail Ademoğlu'nun, "Akıllı telefon kullanıyor musun? Neler olduğuna bakmadın mı?" sorusu üzerine Kaya, telefonunun bulunduğunu ancak bakmadığını ileri sürdü.

Daha sonra hareket ettikleri ÖKK nizamiyesine girmek için kapı önünde bekledikleri sırada, kobra helikopterinin üzerilerine ateş etmeye başladığını anlatan Kaya, yaşadıklarının terör saldırısı söylentisiyle örtüştüğünü söyledi.

PKK'NIN BÖYLE BİR HELİKOPTERİ VAR MI?

Bunun üzerine Mahkeme Başkanı İsmail Ademoğlu, "PKK'nın veya terörist bir grubun böyle bir helikoptere sahip olduğuna ilişkin bilginiz mi var? Ben mi bilmiyorum?" sorusunu yöneltti. Kaya ise "Öyle bir şeyi ben de görmedim. Bize söylenen bu, birebir anlatıyorum efendim." dedi.

Yukarı nizamiyede Yüzbaşı Volkan Vural Bal'ın kendilerini tek tek kontrol ederek içeri aldığını aktaran Kaya, karargahtayken nizamiye bölgesinde görevlendirildiklerinin söylenmesi üzerine oraya geçtiklerini belirtti.

Nizamiyedeyken giriş çıkışlara izin verilmemesi yönünde telsizden emir geldiğini dile getiren Kaya, 35-40 sivilin içeri girmeye çalıştığı belirtilerek, bunlara izin verilmemesi talimatı aldıklarını öne sürdü.

Kaya, herhangi bir atış emri verilmediğini ancak eğer çok yaklaşan olursa kendilerini korumak için havaya uyarı atışı yapabileceklerinin söylendiğini kaydetti.

3 SAAT BOYUNCA TELEFONUNA NİYE BAKMADIN?

Nizamiyede yaklaşık 3 saat kaldığını, ardından karargaha geri çekildiklerini ifade eden Kaya, Mahkeme Başkanı Ademoğlu'nun "3 saat oradasınız, halen sen merak edip telefonuna bakmadın değil mi?" sorusuna "Efendim bakmaya çalıştım ama telefon tam çekmiyordu." karşılığını verdi.

Kaya, "İnternete giriş çıkışlarım bellidir. Ülke çapında böyle bir olay olabilir diye haberleri okumaya çalıştım ama okuyamadım. Okusam dahi, ben kendi birliğimi koruduğum için darbe yaptığım gibi bir şey gelmezdi aklıma çünkü ben kendi birliğimi koruyorum. Bana bu emir verilmiş" görüşünü savundu.

FETÖ'NÜN KÖPEKLERİ, SATILMIŞ HAİNLER

Karargaha döndüğünde "FETÖ'nün köpekleri, satılmış hainler" denilerek derdest edildiğini dile getiren Kaya, bu sözleri duyunca şok geçirdiğini ileri sürdü.

Kaya'nın, Sincan Cezaevi'ne gelene kadar neyle suçlandığını bilmediğini söylemesi üzerine Başkan Ademoğlu, "16 Temmuz'da savcıya ifade vermişsin. Orada bilgi verilmiş olması gerekir" dedi. Kaya ise "Orasını karıştırdım. Savcının karşısına çıkıncaya kadar herhangi bir bilgi verilmedi" diye konuştu.

Sanık Kaya, "Meclisimizi, hükümetimizi ve anayasal düzenimizi ortadan kaldırmaya yönelik herhangi bir niyet ve kastım olmamıştır. Kimseye şiddet uygulamadım. Bu suçları gerçekleştirdiğime dair en ufak delil yoktur. Katıldığım görevde herhangi bir amirimden suç teşkil edecek emir almadım. Bu göreve emir komuta zinciri içinde katıldım." iddiasında bulundu.

BENİ MİHRALI ATMACA DERDEST ETTİ

Kaya'nın, Mihrali Atmaca'dan örnek vermesi üzerine Mahkeme Başkanı Ademoğlu, "İddianameyi kendi açından kabul etmiyorsun ama onun açısından kabul ediyorsun. Onu farklı dosyada yargılıyoruz" dedi. Kaya da "Beni derdest eden o olduğu için öyle söylüyorum." karşılığını verdi.

Başkan Ademoğlu'nun "Onun tarafı neresi, senin tarafın neresi?" sorusu üzerine Kaya, "Bilsek, bunlar yaşanmayacak" diye konuştu.

Kaya, Başkan Ademoğlu'nun sorusu üzerine nizamiye dışından yapılan uyarıları duymadığını ileri sürdü.

Bunun üzerine o gece nizamiyeye girmek isterken vurularak yaralanan ve bu dosyada müşteki olarak yer alan Astsubay İsmail Oğuz söz alarak, kendisinin vurulana kadar 3 saat 40 dakika orada bulunduğunu, bu nedenle sanıkların en az 5 saat orada kaldıklarını söyledi.

Oğuz, "Nizamiye bölgesinde konuşlanmış darbeciler mutlaka bizi duymuştur. Nizamiye o kadar geniş bir alan değil. Ben darbecilerin telefon kullandığını, bize yaklaştığını, mevzi aldığını, 'Gebereceksin, git.' dediğini duyuyorum. Bunlar nasıl duymuyorlar?" dedi. İsmail Oğuz, uyarıda bulunurken kendilerini tanıttıklarını da vurguladı.

EŞİMLE KOMİK VİDEO ÇEKİYORDUK

Sanık Engin Sevinç ise ÖKK Destek Grubu Bakım Bölüğü'nde teknisyen olarak görev yaptığını belirterek, hazırlık safhasındaki ifadelerini kabul etmediğini kaydetti.

Darbe girişiminin olduğu 15 Temmuz'da mesaiden çıktıktan sonra lojmanlardaki evine gittiğini anlatan Sevinç, eşiyle karşılıklı komik videolar çektiği sırada kardeşinin kendisini aradığını ve İstanbul'da köprülerin tutulduğunu söylediğini aktardı. Bunun üzerine televizyonu açtığını dile getiren Sevinç, telefonla ulaştığı amirinin beklemesini istediğini, sabah yeniden görüştüklerinde bir sıkıntı olmadığını, her şeyin kontrol altına alındığını söylediğini öne sürdü. Sevinç, eşiyle çektiği videoları mahkemeye kanıt olarak sunmak istediğini iletti.

Yıllık izin planlamasının henüz değişmediğinin belirtilmesi üzerine 18 Temmuz'da Malatya'ya baba evine hareket ettiğini bildiren Sevinç, Malatya'ya vardığı sırada komutanının kendisini geri çağırdığını, döndükten sonra 10 gün aralıksız mesai yaptığını söyledi.

Albay Ümit Bak'ın üzerinde çıkan listede isminin bulunduğunun belirtilmesi karşısında Sevinç, "Albay Bak'ı tanımıyorum. Listeyi, listede varsa adımı kim vermiş bilmiyorum. Kendisine sorulmasını istiyorum." dedi.

Sevinç, FETÖ'cü olmadığını, örgütün hiçbir eylemine katılmadığını savundu.

PASİF GÖREVDEYDİM

Sanık Ertuğrul Bozçal da 15 Temmuz'da ÖKK emrinde Kurmay Albay olduğunu, 2 yıl boyunca icra ettiği alay komutanlığı görevini 14 Haziran 2016'da Silopi'de devrederek ÖKK emrine alındığını anlattı.

Emre alınma tarihinin TSK'da bir sonraki atama dönemine kadar geçici süreyi kapsadığını ve pasif bir görev olduğunu savunan Bozçal, 11 Temmuz'a kadar yıllık iznini kullandığını, aynı gün ÖKK'da mesaiye başladığını bildirdi.

15 Temmuz'da mesaisini tamamlayıp, üzerinde silah olmadan lojmandaki evine gittiğini aktaran Bozçal, televizyonda darbe haberlerini gördükten, Başbakan Binali Yıldırım'ın sözlerini dinledikten sonra ailesini düşünerek saat 23.30 sıralarında Uşak'a hareket ettiğini, yolda yaptığı benzin alışverişinden bunun görülebileceğini söyledi.

Eşini kayınvalidesine bıraktığını ve ertesi gün Ankara'ya döndüğünü belirten Bozçal, ÖKK emir astsubayını arayarak mesaiye hazır olduğunu bildirdiğini ancak "Gerek yok." karşılığını aldığını kaydetti. Bozçal, 18 Temmuz'da mesaiye gittiğinde istihbarat şubeye götürüldüğünü ve Gölbaşı Adliyesi'nde tutuklandığını anlattı.

Eski Üsteğmen Sezgin Güney'in listesinde isminin olduğunun belirtilmesi üzerine Bozçal, "Bu şekilde liste olduğunu iddianameyi okuyunca öğrendim. İradem ve bilgim dışında hazırlanan listeye ismimin neden yazıldığını bilmiyorum. Listenin bulunduğu Sezgin Güney'i hiç tanımıyorum. 15 Temmuz'a yönelik hiçbir toplantıya, faaliyete katılmadım. 29 yıllık askeri hayatım boyunca böyle bir liste görmedim. Bunu liste olarak kabul etsek dahi. Bir üsteğmenin hazırladığı darbeye katılacaklar listesine bir kurmay albayın yazılması askeri hiyerarşide mümkün değildir. Eğer üstüm yazsaydı anlamı olabilirdi ama bana göre bu şekilde bir anlamı yok" ifadelerini kullandı.

Başkan Ademoğlu'nun "Öyle ama yapının hiyerarşisi farklı. Askeri hiyerarşi eğer FETÖ'de de geçerli olsa, bu söylediğiniz doğru ama bakıyorsun, öğretmenler komuta ediyor neredeyse." sözleri üzerine sanık Bozçal, "Hakkımda hiçbir delil olmadığı halde suçsuz olduğumu ispat etmeye çalışıyorum" dedi.

Bozçal, "Olay gecesi ÖKK'da değildim. Hiçbir şekilde beni çağıran olmadı. Benim de gitme girişimim olmadı. Kamera kayıtlarında da orada olmadığım görülecektir" görüşünü savundu.

Sanık Bozçal, Tugay Komutanı'nın emir astsubayı Ahmet Kara'nın 15 Temmuz'da saat 15.16'da kendisini cep telefonundan aradığını ancak görüşmenin olaylardan önce gerçekleştiğini, darbeyle ilgili bir konuşma olmadığını ileri sürdü.

Albay Ümit Bak'ı ise kendisinin aradığını, neler olduğunu sorduğunu anlatan Bozçal, "Canı sıkkın şekilde, 'Ben de anlayamadım. Helikopter geldi, sağa sola ateş ediyor.' diye cevap verdi. Ben de isteksiz şekilde konuşunca 'İyi akşamlar.' diyerek kapattım. Darbeyle ilgili olsa bir kez görüşme olmaz, defalarca görüşülmesi gerekir." diye konuştu.

Darbe girişimi gecesi Yurtta Sulh Konseyince yayınlanan sıkıyönetim komutanlıkları terfi listesinde isminin olmadığını dile getiren Bozçal, bunun darbeyle bağlantısının olmadığını gösterdiğini söyledi.

Bozçal, "Darbenin önlenmesinde Türk halkının büyük etkisi oldu ama bana göre girişimin başarısız olmasının en büyük sebebi TSK'nın büyük çoğunluğunun buna destek vermemesi. Ben de destek vermedim. Sayın Cumhurbaşkanımızın açıklaması vardı, darbe girişimine katılmayanlara teşekkür etmişti. Ben teşekkür beklemiyorum ama mağduriyetimin giderilmesini bekliyorum." ifadelerini kullandı.

ANKARA/DHA

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN