Diyenler, diyenler, diyenler

Gözlerini bir hastanede açtı hayata

Ağladı

Annesinin kucağına verdiler, sakinledi hatta sustu

Bir sürü yüz gördü birkaç saat sonra

Kucaktan kucağa gezdi ve yine bir kucakta ilk kez dışarı çıktı

Arabaya binene kadarki kısacık sürede mavi göğü, yol kenarındaki azıcık yeşillikleri, yüksek yüksek binaları gördü

Benzer bir binadaki evine getirdiler, günlerce çıkarmadılar evden

Gün gün büyüyordu, annesinin kucağını çok seviyor, geceleri babasının ilgisine bayılıyordu

Sanki kısa sürdü bu durum

Yaklaşık üç dört ay sonra annesi de ancak geceleri gelmeye başladı eve

Üstelik o, ilgi istediğini ne kadar belli etse de annesi onu bir an evvel uyutmaya çalışıyordu hatta o uyumadığında bile sürekli bir şeylerle uğraşıyor, uğraşıyor, onunla ilgilenmiyordu

Gündüzler zaten beşikten tavanı izlemekle geçiyordu genellikle, karnı doyuyordu, altı temizdi ama özlüyordu annesi ile geçen gündüzleri

Aylar ayları kovaladı, yıllar yılları

Beşikten kurtuldu, yaşıtları ile oynadı, onlarla ilgilenen öğretmenlerle şarkılar söyledi, yeni şeyler öğrendi

Daha da büyüdü, okuma yazma öğrendi, ilk okul, orta okul derken liseye başladı

Hayatı bir rutinde akıyordu işte; o, okula, anne babası işe

Anne babasının, eve geldikleri zaman, yorgunluklarına rağmen, evdeki işlerinin çok olması da rutindi, işleri yoksa bile televizyon başında oturuyor, böyle dinlendiklerini söylüyorlardı

E bu durum pek de kötü sayılmazdı kendisi için çünkü kâh bilgisayarının başına geçip kâh telefonunu eline alıp bazen yalnız bazen arkadaşları ile birlikte sanal alemde geziyor, görmediği için bilmediği dünyalara dair fikirler ediniyordu

Bazen havuzlu süper lüks malikânelerde çekilmiş şeyler görüyor "vay be hayata bak" diyor, bazen bir savaş muhabirinin çektikleri düşüyor önüne "offf çok kötü ya" diyordu ve bazen kendi hayatının rutinini düşünüyordu

Mutlu muydu, böyle yaşamak istiyor muydu, her şeyden öte yaşam böyle bir şey miydi, insan dünyaya yemek, içmek, çalışmak, ölmek için mi gelmişti, böyle bir şey mantıklı mıydı, mantıksız mı

İşte böyle anlarda aklına bir yaratıcının varlığı geliyordu çoğunlukla

Anne babasından duymayanlar bile bir şekilde fark edip öğreniyor ve anlıyordu zaten insanın bir yaratıcısının olduğunu

Onun öyle anlarda istediği daha iyi anlamaktı

Daha iyi anlamak için internette bir şeyler aradığında ise kafası daha çok karışıyordu niyeyse, "yaratıcı yok" diyenler, "var ama sana niye karışsın" diyenler, "var tabi, olmaz olur mu hiç, falanı dinle, o sana öğretir" diyenler, "aman ha, sakın onları dinleme, beynini yıkarlar falan" diyenler, diyenler, diyenler, diyenler

O ise yalnızca hayatı anlamak için, hayatına dair yemek, içmek, beton binalar arasında gidip gelmekten farklı bir anlam belirlemek için arıyordu, kafası daha çok karışsın diye değil

Hele hele mutsuz olsun diye hiç değil

YORUMLAR (10)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
10 Yorum