Akıllar pazara çıkmış

"Akıllar pazara çıkmış, herkes kendi aklını beğenmiş" derler

Yüzyıllardan süzülmüş bir gözlemin kısacık bir cümle ile ifadesidir bu cümle

Tahlil etsen doğrulanır da

Bir de "akıl akıldan üstündür" derler

Bu cümle de yüzyıllardan süzülmüş bir gözlemin kısacık bir cümle ile ifadesidir

Tahlil etsen o da doğrulanır

"E bu geçmiş nesillerin de bi dediği bi dediğini tutmuyo ya" diyenlere selam, pazarda kendi aklınızı beğendiniz :)

"Hımmm, hep benden daha iyi bilen biri var demek ki" diyenlere de selam, pazarda kendi aklınızı beğendiniz :)

Umarım birileri de "ya bunlar hayatın farklı farklı levellerinde" demiştir " çünkü ikisi bir arada zor ama biri bir zaman diliminde veya bir yerde, diğeri başka olursa olur"

Katılıyorum, nasıl mı, şöyle

En basitinden olsun örnek, kendi geçmişinizi düşünün

Anne babanız sert ve kuralcıysa genellikle "annem babam daha iyi bilir" mantığını (yani akıl akıldan üstündür mantığını) içselleştirmiş olmalısınız, istisnalar kaideyi bozmaz zaten

Anne babanız relax tiplerse genellikle "bunu ben anlarım, yapabilirim, bu şöyle olmalı" mantığını (yani benim aklım iyi mantığını) içselleştirmiş olmalısınız, tabi yine istisnalar kaideyi bozmaz

İyi hoş da hayat boyu bu mantıklardan birine fikslenmeye ne gerek var

Bebekken hep biberon ile süt içiyorsunuz diye çocukken "bardakla içmem" dediniz mi hiçbiriniz

Demediniz çünkü hayatınızın o dönemlerinde fıtratınız sağlamdı yani doğal yapınız bozulmamıştı bir anlamda

E şimdi hayat içinde karşılaştığınız çeşit çeşit durum ve olay karşısında tek bir mantığa fikslenmeye ne gerek var, "bazen öyle gerekir, bazen böyle" demek bu kadar mı zor

Bu cümleyle ilkesiz olmayı kast etmiyorum asla, elbette huzurlu yaşamak için gerekli olan temel ilkeler çok önemli, "bu temel ilkeler dahilinde hareket ederken esnek olmak gerekmez mi" anlamında 'bu kadar mı zor' demem

Dedim ya insan, aslında doğal yapısı gereği, yeri ve zamanı geldiğinde "bazen öyle, bazen böyle"lere kolay adapte olur ama takılıp kalırsa Allah'ın hayatı sürekli yeniden yaratan olmasıyla bağı olan gelişme, değişme vb süreçlere ayak uydurmakta zorlanır ya da uyduramaz

Tarih bile böyle örneklerle dolu değil mi mesela hepimiz matbaanın Osmanlı topraklarına geç gelmesi meselesini biliyoruz

Meseleye yüzyıllar sonradan bakınca niyetin doğru olduğu görülüyor çünkü bir hattat sınıfı var, geçimlerini yazarak, yazılı nüshaları çoğaltarak kazanıyorlar, matbaa makineleri işlerini kötü etkileyebilir, e ne oluyor peki, direnebiliyorlar mı, hayır, çünkü hayat onların direnmesinden bağımsız bir şekilde kendi seyrinde akıyor, biraz geç olsa da ülkeye matbaa makineleri geliyor ve hattat sınıfı zayıflıyor, içlerinde "ya bu iş makineyle de oluyorsa biz de bir öğrenelim hele şu makineler neymiş, nasıl çalışırmış" diyen çıkmış mıdır bilemem tabi ama çıktıysa mesleği ile ilgili gelişmelere ayak uydurduğu için kâra geçmiştir, ayak uyduramayan ise suçu günahı dehre atıp kendini avutmaya çalışmıştır muhtemelen

Dikkat ederseniz bir problem karşısında alınan farklı iki tutumdan biri başarıya, diğeri ise en azından duraklamaya götürüyor

Başarıya giden tutum, iyi bildiği şey ile ilgili olsa bile yeniliklere açık olanın tutumu

Yeniliklere ayak uyduramayanların, duraklama veya geri kalmaları ile ilgili olarak, suçu hep öteki şeylerde bulmaları ise maalesef kendilerini avutmaktan başka bir işe yaramıyor reelde

Kısaca hayat; bazen yavaş, bazen insan ile uyumlu akar, bazen de hızlanır, bu akış insanın dışındadır

İnsan ise hayatın bu akışına kapılıp savrulmamak için kâh kendi aklına güvenip hareket etmeli kâh akıl akıldan üstündür mantığı ile bilmediğini öğrenmeye çalışarak faydalı yeniliklere açık olmalıdır çünkü dünya hiç durmadan dönüyor ve geride kalmamak için de neredeyse koşmak lazım

YORUMLAR (7)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
7 Yorum