Odaklanma tercihimiz “tilkilik” mi, “kirpilik” mi?

Tilki ve kirpi metaforu

“Tilki ve kirpi” metaforunu Tolstoy için kullanan ünlü düşünür Isaiah Berlin, Tolstoy’un tabiatı itibariyle “tilki”, inancı itibariyle bir “kirpi” olduğunu ifade etmişti.

Berlin’e atıfta bulunan Jim Collins, “İyiden Mükemmele (Good to Greate)” adlı kitabında (1) bu metaforu işletme stratejileri için kullandı.

Berlin bu metafordan hareketle insanları iki temel gruba ayırmıştı: Tilkiler ve kirpiler.

Tilkiler aynı anda, eşzamanlı olarak, birçok amacın peşinde koşar ve dünyayı tüm karmaşıklığıyla yaşarlar. Dağınık ya da dağılmış durumda çok yönlü hareket ederler, tek bir genel konsepte ya da birleştirici bir vizyona entegre olmazlar.

Kirpiler ise karmaşık bir dünyayı tek bir düzenleyici fikir, her şeyi birleştiren ve yönlendiren temel bir ilke veya kavram halinde basitleştirirler. Dünya ne kadar karmaşık olursa olsun, bir kirpi tüm zorlukları ve ikilemleri basit kirpi fikirlerine indirger. Bir kirpi için, kirpi fikriyle bir şekilde ilgisi olmayan herhangi bir şeyin önemi yoktur.

Collins iyiden daha iyiye (mükemmele) ulaşan şirketlerin kirpi stratejisi uyguladıklarını tespit ettiğini söylüyor.

Antik Yunan kültüründe “Tilki pek çok şey bilir ama kirpi en önemli olan şeyi bilir” deyimi kullanılır.

Kurnaz tilki, kirpiye gizlice saldırmak için sayısız karmaşık stratejiler geliştirir, her gün kirpiye saldırmak için en uygun anı bekler.

Kirpi sessiz, sakin işine odaklanır. Kendi işini yaparken, tehditlere karşı bildiği tek bir savunma modeli vardır. Her yöne doğru dışarıyı dönük keskin sivri uçlardan oluşan bir küreye dönüşmek…

İlk bakışta; hızlı, gösterişli, güzel, çevik ve kurnaz tilki bu mücadelenin galibi olarak görülür. Kirpi ise tilkiye göre yavaş, gösterişsiz, mütevazı, sakin, kendi halinde küçük bir hayvandır.

Ancak, tilki her saldırıdan sonra dikenli küreye dönüşen kirpi karşısında geri çekilmek, yeni bir saldırı planı yapmak zorunda kalır. Kirpi ise kendini korurken odaklandığı işlerini tamamlar.

Pozitif bilimlerde ve felsefede çığır açan bütün bilim insanları kirpilerdir. Tilki konsepti ile nihai başarıya ulaşmış bilim insanı göremezsiniz.

İyiden mükemmele dönüşen şirketler ilerlemek için kirpi doğalarını kullandılar. Mükemmele ulaşamayan, yerinde sayan veya gerileyen şirketler ise kirpi konseptinin avantajını kullanamadıkları gibi, tilki konseptinin dağınıklığı ve tutarsızlığı içinde kaldılar.

Strateji ama nasıl bir strateji?

Aslında iyi olan veya mükemmele ulaşan şirket gruplarının her ikisinin de stratejik planları vardır. Collins, mükemmele dönüşen şirketlerin strateji geliştirmeye ve uzun vadeli planlamaya daha fazla zaman ve enerji yatırdığına dair bir kanıta rastlamadıklarını söylüyor.

İki grup şirket arasındaki fark iki temel ayrıma dayanıyor: Mükemmele dönüşenler stratejilerini üç boyut (çember) üzerine kurdular. İkincisi bu yaklaşımı faaliyetlere rehberlik eden basit, kristalize eden kavramlara dönüştürdüler.

Stratejinin oturtulduğu üç temel boyut:

1.Hangi konuda “en iyi” olabileceğinizi veya olamayacağınızı bulun. Şu anda bir yeteneğe sahip olmanız bu konuda en iyi olabileceğiniz anlamına gelmeyebilir. Tersine, en iyi olabileceğiniz şey şu andaki meşguliyetleriniz arasında da olmayabilir.

2.Finansal motorunuzu hareket geçiren şeyin ne olduğunu bulun. Karmaşık formüllere dalmadan bu konudaki analizi de basitleştirmek lazım. Örneğin kişi başı karlılık, hisse başı karlılık gibi.

3. Derinden tutkulu olduğunuz şeyi bulun. İyiden mükemmele dönüşen şirketler tutkularını ateşleyen faaliyetlere odaklandılar. Buradaki ana fikir tutkuyu teşvik etmek değil, sizi tutkulu yapan şeyin ne olduğunu keşfetmektir.

Bu üç boyutun üçünü birden sağlayarak kendi alanlarına odaklanan şirketler mükemmele ulaşırlar. En iyisi olamayacağınız şeyleri yaparak çok para kazanabilirsiniz ancak harika bir şirketiniz olmaz. Bir şeyin en iyisini yapsanız da tutkunuz yoksa asla zirvede olmazsınız. Tutkulu olduğunuz işi yaparsınız fakat bu alanda en iyisi olmaz veya finansal sonuçlarınız tatmin edici olmazsa da şirketiniz mükemmele ulaşamaz.

“En İyi Yönetilen Şirket” ödülünü getiren bir “odaklanma” hikayesi (2)

Deloitte tarafından “En İyi Yönetilen Şirket” ödülünü alan Arzum’un CEO’su S. Mete Zadil ödüle giden yolculuğu şöyle özetliyor:

“O zamanlar Felix ve Arzum olarak iki markamız vardı ancak iki markada beraber yol almak mümkün değildi. Yatırımımızı ikiye bölmek yerine tek bir markaya odaklanmak için Felix yatırımlarını durdurduk. Odaklanmak iş hayatında en önemli konulardan biri ve biz gerçekten çok iyi odaklandık. Nitekim strateji bir şeyleri yapmamaya karar vermekten başlıyor. Biz de ilk önce neyi yapmayacağımıza karar verdiğimizde stratejimiz ortaya çıktı. O gün karar verdiğimiz stratejiyi bugün hâlâ devam ettiriyoruz.”

“Stratejik farklarımızda önemli bir nokta da operasyonel modelimizde mevcut. Bir üretim yerimiz bulunmuyor, üçüncü parti tedarikçiler ve üreticilerle çalışıyoruz. Aslında bu Arzum’a özgü değil, birçok şirketin kullandığı ve fayda gördüğü bir model. Ancak bizim rekabetimiz tasarım ve mühendislikte bitiyor.”

“Bizim bir fabrikamız ya da mağazamız yok; 146 kişilik bir kadromuz var, o 146 kişinin sahip olduğu yetkinlikler ve uzmanlıklarla ilerliyoruz. Mümkün olan en iyi kadroyu oluşturduk, en iyi şirketlerden en iyi insanları aramıza kattık.”

“Hedefimizin net olması, herkesin bu hedefin bilincinde olması ve o hedefe gitmek için elinden gelen her şeyi yapmasıyla markayı hep beraber yukarıya çıkarmak ve ileriye götürmek vizyonuyla ilerleriz.”

Anlatılan hikâyeden, Arzum’un çok sayıda hedefe yönelen tilki stratejisi yerine tek bir ana hedefe odaklanmayı esas alan kirpi stratejisini tercih ettiğini anlıyoruz.

Mete Bey’in açıklamalarına göre Arzum en küçüğü kendilerinin 20 kat büyüklüğündeki firmalarla yaptığı yarışta; inovasyon, satış sonrası hizmetler, müşteri memnuniyeti ve tasarım alanlarında birçok ödül aldı. Deloitte’un ödülü bu ödüllerin taçlanması olarak da görülebilir.

“Maymun iştahlı” sıkça kullandığımız bir deyim. Kararsızlık içinde çekirge gibi daldan dala sürekli zıplama halini ifade ediyor. Ne yapacağına henüz karar vermemiş, hevesi ve tercihleri sık sık değişen kararsızlık hali... İyimser yaklaşırsak, sadece anı ve günü kurtarma gayreti… Maymun iştahlılık tilki konseptinin bir açıklaması gibi…

Jim Collins mükemmeliyet yolculuğunda başarılı olmuş şirketlerin önemli özelliklerinden biri olarak tilki konseptinden uzaklaşmayı, odaklanmayı ve kararlılığı simgeleyen kirpi konseptini uygulamayı işaret ediyor.

Başarılı olmakla yetinmeyip başarısını sürekli kılmak isteyenler için güzel bir öneri.

Bu araştırmaların ve başarı hikayelerinin bize verdiği öğüt: Enerjimizi ve kaynaklarımızı dağıtarak israf etmeyelim. En iyisi olabileceğimiz, tutkuyla sarılacağımız, finansal dinamizmimizi güçlendirecek alanlara basitleştirilmiş yöntemlerle odaklanalım.

(1)Jim Collins. Good to Greate, Harper Business Publication. 2001.

(2)S. Mete Zadil. Yalın Bir Operasyon ve İş Modeli Kurgulamak Üzerine. HBR Türkiye. Aralık 2020.

YORUMLAR (3)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
3 Yorum