Hüzünlü Mekke

Şehirlerin anası Mekke

Mekke, Kur’an’da “ümmülkurâ (şehirlerin anası)” olarak nitelendiriliyor (En‘am 92, Şura 7).

Mekke’nin asıl önemi, Allah’a kulluk maksadıyla yapılmış ilk mabet olan Kâbe’nin burada bulunmasından kaynaklanmaktadır.

Kur’an’ın ifadesiyle, “insanlar için yapılmış olan ilk ev, alemlere bir hidayet ve bir bereket kaynağı olan Mekke’deki evdir. Orada apaçık deliller, İbrahim’in makamı vardır. Oraya giren emniyette olur. Gitmeye gücü yetenin o evi ziyaret etmesi, Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır (Al-i İmran 96-97).”

Kâbe’nin inşası

“İbrahim İsmail’le birlikte o evin (Kâbe’nin) temellerini yükseltiyordu: “Ey rabbimiz! Bizden bunu kabul buyur; şüphesiz sen işitensin, bilensin (Bakara 127).”

Müfessirler, “... temellerini yükseltiyordu” ifadesine dayanarak, Kâbe’nin yerinde daha önce bir yapı bulunduğunu, bunun zamanla (Nuh tufanında) harap olup üstünü kum örtüsünün kapattığını, Hz. İbrâhim’in bu eski temelleri açığa çıkararak bunların üzerine Kâbe’nin binasını yükselttiğini belirtirler. Ayrıca Kâbe’nin ilk defa melekler veya Hz. Âdem tarafından yapıldığına dair bazı rivayetler de aktarılır.

Hac ve umre daveti

“İnsanlara hac ibadetini duyur, gerek yaya olarak gerekse yorgun argın develer üzerinde uzak yollardan gelerek sana ulaşsınlar (Hac 27).”

Allah, Hz. İbrahim’e insanları hacca çağırmasını emredince O, “Ey Rabbim, sesimi nasıl duyuracağım?” diye sordu. Allah Teala, “Sen seslen, duyurmak bana aittir” buyurdu. Hz. İbrahim, “Ey insanlar! Allah size Beyt-i Atik’i ziyaret etmenizi farz kıldı. Rabbinizin davetine icabet edin” diyerek seslendi. Allah, Hz. İbrahim’in sesini bütün cihana duyurdu. Doğu’dan Batı’dan yeryüzü kıtalarından ona cevap geldi. “Lebbeyk, Allahümme lebbeyk.”

O gün bugündür milyonlarca insan bu davete icabet ederek Mekke’yi ve Kâbe’yi ziyaret ediyor.

İlk gözlem, ilk izlenim

Allah nasip etti, Mart ayında biz de bu davete icabet eden milyonlara katıldık.

Cidde’den Mekke’ye yol alırken rehberimiz “Kule gözüktü, Kabe’ye yaklaştık!..” diye anons etti. Umreciler “Lebbeyk, Allahümme lebbeyk …” diyerek telbiye getirmeye başladılar. Ancak, Kâbe’yi değil, devasa saat kulesini gördük karşımızda. Kâbe’nin binası gözükmediği gibi, minareler de gözükmüyordu. Rehberimiz Kâbe’nin saat kulesinin arkasında olduğunu açıklayınca hayalimizde canlandırdık Kâbe’yi.

Otele yerleştikten sonra, tabii ki yine saat kulesinin ve gökdelen plazaların önünden, arasından geçerek Kâbe’ye ulaştık çok şükür.

Kâbe’de karşılaştığımız görüntüyü aşağıda sizlerle paylaşıyorum.

iii.jpg

Bu fotoğrafa bakın ve Kâbe’yi çevreleyen binalar hakkındaki duygularınıza yoğunlaşın. Ne hissediyorsunuz?

1990’lı yıllarda Almanya’da ilk defa seyahat ediyordum. Yanımda Avrupa’yı tanıyan bir arkadaş vardı. Kasabaların ve köylerin önünden geçerken yerleşim yerlerinde yeşilin hâkim olduğu ve binaların pek görünmediği dikkatimi çekmişti. Avrupa’yı tanıyan arkadaşın açıkladığına göre, binaların yüksekliği yöresel ağaçların yüksekliğini geçemezmiş!.. O gün, ülkemizdeki yapılaşma kültürünü dikkate alınca, ülkem adına derin bir üzüntü duymuştum.

Bu kez, Kâbe’de gördüğüm manzara, Almanya’da hissettiklerimle kıyaslanmayacak derecede tarifsiz bir üzüntü duymama sebep oldu.

Alman’ın ağaca ve yeşile duyduğu ilgi ve saygıyı bile biz Kâbe’den esirgiyoruz!..

Daha sonra Nur Dağı’na çıktık. Hz. Peygamber’in Kâbe’ye bakarak tefekküre daldığı Hira Mağarası’ndan Kâbe’ye baktığımda saat kulesini ve plazaları görüyor, Kâbe’nin minarelerini güçlükle seçebiliyordum.

Sevr tepesindeki manzara da Nur Dağı’ndan farklı değildi.

Biraz sohbet edince, umrecilerin hemen hemen hepsinin bu görüntüden rahatsız olduğunu gözlemledim.

Osmanlı yönetiminde Mekke’de yapılaşma

Sultan II. Selim tarafından dönemin Harem Şeyhi Kadı Hüseyin’e 30 Eylül 1574’te gönderilen fermanla Kâbe’nin çevresindeki ortalama 5 metreden yüksek binalar ile bitişiğindeki evlerin yıkılması emredildiği söyleniyor. Konuyla ilgili makalesi yer alan tarihçi-yazar Selman Soydemir, Osmanlı Arşivleri’nden çıkan belgenin, özellikle Mekke ve Medine söz konusu olduğunda Osmanlı padişahlarının ne kadar hassas davrandığını gösterdiğini ifade ediyor.

Bu görüş doğrulanmakla birlikte, Osmanlı’nın son döneminde de Kâbe’nin etrafına yüksek binalar yapıldığını gösteren fotoğraflar da var maalesef. Ancak, bazı araştırmacılar bu görüntüleri Osmanlı hakimiyetinin ve kontrolünün zayıflamasına bağlıyorlar.

ii-001.jpg

Osmanlı ile ilgili hüsnü zannımızı muhafaza etsek de günümüz Müslümanlarının icraatlarına bakınca pek de iyimser olamadığımızı itiraf etmeliyiz. İstanbul’a ihanet edenlerin Mekke’ye de ihanet etmeyeceğine inanmak için çok fazla iyimser olmak gerekiyor.

Sosyal sorumluluğumuz

Bütün umrecilerin ve hacıların memnuniyetsizliğine rağmen, Kâbe’deki (en hafif ifadesiyle) görgüsüz ve saygısız yapılaşmayla ilgili sosyal sorumluluklarımızı yerine getirmediğimiz ve memnuniyetsizlikle ilgili kamuoyu oluşturmadığımız çok açık.

Merak ettim ve “Mekke etrafındaki yüksek binalar” yazarak Google arama motorunu çalıştırdım. Sadece 26 adet çıktıya ulaşabildim. Bunların çoğu da birbirinin tekrarı niteliğindeki haberlerden oluşuyor.

Murat Bardakçı ve İlber Ortaylı haricinde entelektüel bir eleştiriye de rastlamadım.

Sonuç

Mekke Müslümanların aynasıdır. Mekke ne zaman ruhaniyetine ve taşıdığı tarihi mirasa uygun bir görünüme kavuşursa, o zaman yeni bir medeniyet inşası için ümitvar olabiliriz.

Dr. Mukadder Arif YÜKSEL. Diyanet Aylık Dergi 15.08.2017 Sayı:320.

https://www.yeniasya.com.tr/gundem/kabe-deki-yuksek-binalari-yikin_171892

https://www.gzt.com/mecra/osmanli-mekkede-kbeden-yuksek-bina-yapmazdi-3344975

YORUMLAR (17)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
17 Yorum