14 Mayıs seçim notları

Siyasetle ilgim

Değerli okuyucu, sütunumda mümkün olduğunca siyasi konulara girmiyorum.

Sadece BBP’nin kuruluş döneminde, (kurucu üye olarak) bir süre aktif siyaset yaptım. Siyasetin meşrebime uygun olmadığını gördüğüm için siyaseti bıraktım.

14 Mayıs demokrasi tarihimizin en önemli seçimlerinden biri olduğu için bu konuda yazmasam olmazdı. Bir vatandaş olarak seçimle ilgili gözlemlerimi (iddiasız olarak) sizlerle paylaşıyorum.

Demokrasi kültürümüze dönük en önemli kazanım

Seçim takvimi başladığı andan itibaren son günlere kadar oldukça gerilimli bir kampanya süreci yaşadık. Ayrıştırıcı ve kışkırtıcı söylemler Millet İttifakı bileşenlerinde ve vatandaşlarda ciddi tedirginliklere yol açtı. Cuma günü Sayın Cumhurbaşkanı’nın yaptığı açıklamalarla bu tedirginlik kısmen giderildi.

Seçim günü, oy verme, sandıkların sayılması ve sonuçların kamuoyu ile paylaşılması sürecinde korkulan senaryolar yaşanmadı, seçim sakin bir ortamda sonuçlandı. Böylece bu seçim demokrasi tarihimizin kazanımları arasındaki yerini aldı.

Millet kendi kaderini tayin eder

Hepimizin bildiği evrensel iki gerçeğe işaret edelim: “Layık olduğumuz şekilde yönetiliriz” ve “kendimizi değiştirmedikçe Allah (cc) bulunan halimizi değiştirmez.”

Demokrasi de bu ilkelerin hayata geçmesini sağlayan en gelişmiş araçtır ve bugüne kadar toplumların yönetimi için daha iyi bir model geliştirmemiştir.

Şu hâlde mevcut hal kendi eserimizdir ve olanda hayır vardır.

Manipülasyon iddiaları ve yanıltıcı bilgilendirmeler

AA’nın seçim sonuçlarını yayınlarken, Erdoğan’ın oyunu yüzde 58’den, Kılıçdaroğlu’nun oyunu yüzde 36’dan başlatıp sabaha doğru yüzde 49 ve 45’lere çekmesini muhalefet manipülatif tutum olarak sert bir şekilde eleştirdi. Bu eleştiriler haklı mıydı? Evet haklıydı. Çünkü AA bir kamu kurumu olup iktidarı ve muhalefeti ile 85 milyona hizmet etmekle yükümlüdür. Geçici de olsa iktidara moral üstünlük sağlaması kabul edilemez.

Buna karşılık Anka Ajansının verileri daha tutarlı seyretti. Özel kurum olmasına ve siyasal olarak muhalefete destek veriyor olmasına rağmen bu tutumu sebebiyle takdiri hak ediyor.

CHP’nin kamuoyu bilgilendirme strateji nasıldı?

Bence AA kadar olmasa da CHP temsilcilerinin açıklamaları da çok güven vermedi doğrusu. Gecenin ilerleyen saatlerinde bile ısrarla Kılıçdaroğlu’nun önde olduğu hatta ilk turda seçilebileceği iddiasını sürdürdüler.

Ne zafer var ne de hezimet

Cumhurbaşkanlığı oylamasında Erdoğan’ın veya Kılıçdaroğlu’nun ilk turda seçilememiş olması birinin zaferi veya diğerinin hezimeti olarak yorumlanamaz.

Sayın Erdoğan 2018’de %52,59 oy alarak Cumhurbaşkanı seçilmişti. Bu seçimde %49,25 oy aldı. Önceki seçime göre %3 oy kaybettiği görülüyor. Ancak rakibinden %4’ün üzerinde oy aldığı dikkate alınırsa zafere ulaşmamış olsa da rakibine göre başarılı olduğunu söylemeliyiz.

Kılıçdaroğlu ise 2018’de toplamda %38,82 olan Millet İttifakı oyunu %45,05’e çıkardı. Ancak, 2018’de HDP’nin adayı olarak seçime giren Demirtaş’ın aldığı % 8,40 lık oyu dikkate alırsak muhalefet blokunun % 47,22 ye ulaşan oy oranına ulaşamadığını, %2 gerilediğini de görüyoruz.

2018’e göre, Erdoğan’ın %3, Kılıçdaroğlu’nun %2 oy kaybettiğini not etmeliyiz.

Meclis oylamasındaki sonuçlara bakalım:

Cumhur İttifakının oyları %5,61 kayıpla 53,89’dan 48,28’e düşmüş, Millet İttifakı’nın oyları ise %1,64 artışla % %33,95’ten % 35,59 a yükselmiş durumda. Millet İttifakı ile Cumhur İttifakı’nın oy oranlarındaki farkın %19,94’ten %12,69 a gerilediği görülüyor.

Gerek Cumhurbaşkanlığı seçiminde gerek meclis seçiminde muhalefet pozisyonunu güçlendirmiş olsa da seçimin galibi olduğunu söyleyemeyiz.

Özetle bu seçimde kısmi kazanımlar ve kayıplar olsa da bir zaferden veya hezimetten bahsedemeyiz.

Millet ittifakı neden umduğunu bulamadı?

Seçim sonuçları, anketlerdeki öngörüler ve Millet İttifakı bileşenlerinin beklentilerinin oldukça altında gerçekleşti.

Muhalefet umduğunu neden bulamadı? Bugün gazete yazılarına ve okuyucu yorumlarına bu bakış açısıyla baktığımda şu başlıkların öne çıktığını görüyorum:

1.Kılıçdaroğlu’nun aday gösterilmesi. Kişiliğinden bağımsız olarak Kılıçdaroğlu’nun aday olmasının, Türk seçmen davranışları açısından hatalı olduğunu söyleyen çok fazla yorum var. Bu yorumlara göre İmamoğlu veya Yavaş aday olsaydı durum çok daha farklı olabilir, seçim ilk turda bitebilirdi.

2.İyi Parti dışındaki İttifak ortaklarının oy getirisinin olmaması. Deva, Gelecek, Saadet ve Demokrat Parti’nin ittifaka beklenen oy katkısı sağlamadığı oldukça yoğun olarak seslendirilen sebeplerden biri. CHP’nin oy oranının sadece % 2,98 artmış olması bu tezi doğrular nitelikte.

3.Cumhur İttifakı’nın “terörle korkutma” stratejisinin halkta karşılık bulması. Bu stratejinin oldukça etkili olduğu anlaşılıyor.

4.Kimlik kültürüne bağlı olarak yolsuzlukların görmezden gelinmesi. Etkisi ölçülememiş olsa da "yiyor ama çalışıyor" mantığı ile mahalleyle ilgili yolsuzlukların görmezden gelindiği genel kabul gören algılardan biri. Bu konuları tali kusur olarak değerlendiren fetvaların varlığı da bu görüşü güçlendiriyor.

5.İktidarın medya avantajı. TRT dahil, iktidar destekçisi güçlü medya yapılanmasının iktidara avantaj sağladığı açık bir realite.

6.İktidarın devlet imkanlarını kullanması. Bu da aşikar bir gerçek.

7. Erdoğan’ın (şimdiye kadar gerçekleştirmediği) dar gelirlilere dönük ekonomik vaatlerini de önemli sebepler arasında saymak gerekir.

Kazananlar

CHP listelerinden seçime giren Saadet, Deva, Gelecek, Demokrat Partileri, oy katkılarının tartışıldığı bir ortamda, çok sayıda milletvekili çıkartarak seçimden kazançlı çıktılar.

Bu seçimin kazanan en önemli aktörünün Sinan Oğan olduğu herkes tarafından kabul ediliyor.

Seçimin bir diğer kazananı YRP oldu. Beklenmedik bir çıkışla %2,68 oy almayı başardı.

Kaybedenler

2018 seçiminde % 11,7 oy alan HDP, YSP adı ile bu seçimde %2,93 oy kaybıyla 8,77 ye geriledi. YSP seçimde başarılı olmadığını kabul etti. Temennimiz bu vesile ile YSP’nin Kandil gölgesinden kurtulması ve teröre karşı açık ve net bir tavır almasıdır.

Saadet, Deva, Gelecek, Demokrat Partileri milletvekili çıkarmış olsalar da oy potansiyelleri ile ilgili ciddi olarak sorgulanıyorlar. İttifaka entelektüel katkıları tartışılmaz olsa da halkta aynı karşılığın olduğu doğrulanamadı.

İyi parti

İyi Parti 2018’deki oy oranını korumuş olsa da beklenenin altında oy aldı. Bunun iki sebebi olduğu ifade edilebilir: İlk sebep Cumhur İttifakı’nın terörle ilişkili korkutmaları. İkinci sebebin altılı masadan önce kalkması ve sonra geri dönmesiyle istikrar ve güven duygularını zedelenmesi olduğu söylenebilir.

İkinci turu etkileyecek önemli faktörleri şöyle özetleyebiliriz:

1.Sinan Oğan’ın desteği. Sinan Oğan bu seçimin en önemli aktörlerinden biri haline geldi. Erdoğan’ı desteklerse Erdoğan’ın ipi göğüslemesi güçlü bir ihtimal haline gelir. Kılıçdaroğlu’nu desteklerse kazanma şansı artsa da seçimin kazanılacağı garantilenemez.

2.Parlamento aritmetiği Cumhur İttifakı’nın şansını artırıyor.

3.Birinci turda oy kullanmayan seçmenlerin ikinci turda oy kullanması Kılıçdaroğlu’nun şansını artırabilir.

İkinci turun da sükunetle tamamlanmasını ve sonucun hayırlara vesile olmasını diliyorum.

YORUMLAR (12)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
12 Yorum