Yeşil paket Türkiye’yi vurabilir

Yeşil paket Türkiye’yi vurabilir

Ekonomi sıkıntılı süreçten geçerken alarm zillerini yeniden çaldıran uyarılar... Uzmanlar AB’nin gıdadan enerji ve sulamaya kadar birçok başlıkta yeşil enerjiyi referans alan yeni standartlar oluşturduğunu belirtti. “Hemen adım atmazsak tarımsal ürün ihracatımızın en büyük pazarını kaybederiz” uyarısı yaptı: Tarımı dönüştürmemiz şart. Avrupa ‘Gıdayı istediğim gibi üretmezsen almam’ diyecek. Acil önlem için dönüm noktasındayız.

Üzerinde hassasiyetle durulması gereken konuya dikkat çeken BM Tarım Örgütü Danışmanı Doç. Dr. Barış Karapınar, Kovid nedeniyle 100 milyon kişinin gıda krizi yaşadığını söyledi.

AB’nin 1.8 trilyon euro bütçeli ‘yeşil paket’ oluşturduğunu kaydeden Karapınar, Türkiye’nin tarımsal dönüşüme ihtiyacı olduğunu belirtti.

“İklim kırılganlığımız yüksek. Gübrede, ilaçlamada düzenleme şart. Çiftçiyi ekolojik koşullara uygun ürüne yönlendirmeliyiz” dedi. 

‘GÜBRENİN KARBON SALINIMINA BİLE BAKACAKLAR’ 

Boğaziçi Üniversitesi İklim Politikaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. Mehmet Levent Kurnaz da Avrupa’nın, iklimdeki değişikliği baz alarak ürünlere yeni standartlar getireceğini söyledi.

Türkiye’nin üretiminin yüzde 50’sini AB’ye ihraç ettiğini hatırlatan Kurnaz “Kullandığımız ilaçtan, gübrenin karbon salınımına kadar her kritere bakılacak” dedi.

Kurnaz “Bu standartları sağlamazsak AB bizden ürün almayacak. Kritik bir noktadayız” ifadesini kullandı.

karar-mansetr.jpg

Antalya Ticaret Borsası’nın düzenlediği toplantıda konuşan BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Danışmanı Doç. Dr. Barış Karapınar, KOVID nedeniyle 100 milyondan fazla insanın gıda krizi yaşamaya başladığını, çözümün ise AB’nin 1,8 trilyon avro bütçe ayırdığı ‘yeşil pakette’ olduğunu açıkladı.

İklim Değişikliği ve Politikaları Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Mehmet Levent Kurnaz ise, AB artık ‘ya benim dediğim gibi üretirsin ya da bu ürünü AB’ye sokamayız’ diyecek. Kurnaz, yakında Avrupa Birliği’nin ürettiğimiz ürünleri kabul etmeyebileceği uyarısında bulundu.

Antalya Ticaret Borsası’nın başkanlığını yürüttüğü Antalya Tarım Konseyi, “Antalya Tarımında İklim Değişikliği ve Tarımsal Ticarete Etkileri” başlıklı Tarım Sohbeti düzenledi. FAO Ekonomi ve Yatırım Danışmanı Doç. Dr. Barış Karapınar, salgın hastalıkların çoğunun kaynağının hayvanlar olduğunu bildirirken, doğa tahribatını azaltmazsak daha tehlikeli bulaşıcı hastalıklarla karşı karşıya olduğumuzu söyledi.

Birleşmiş Milletler’in çölleşme ile mücadele çerçevesinde yaptığı bir çalışmada KOVID sonrasında tarım sektörünün sosyoekonomik değişiminin ele alındığını belirten Karapınar, KOVID’in temel nedenlerinden birinin insan doğa ilişkisi olduğuna dikkat çekti. 1940’lardan 2004’lere kadar 335 yeni hastalığın ortaya çıktığını, bunun yüzde 60’dan fazlasının hayvandan insana bulaştığını belirten Karapınar, “İnsan doğayı tahrip ederek kendi amaçları için dönüştürmüş.

İnsan doğaya girdikçe yaban hayatıyla etkileşimi artıyor. Bu da salgın hastalıkların bulaşma riskini artırıyor. Son dönemde ortaya çıkan SARS, MERS, HIV, KOVID gibi hastalıklar hayvandan insana bulaşan hastalıklardır.

Doğayı tahrip ettikçe daha büyük hastalık ve felaketlerle karşı karşıyayız. 2050’lerde insan eli değmemiş toprağın oranı yüzde 10’a kadar inecek. Demek ki KOVID gibi hastalıklara daha fazla maruz kalacağız. Bir sonraki hastalık bundan daha yoğun ve riskli bir hastalık olarak karşımıza çıkabilir” diye konuştu.

KOVID nedeniyle 100 milyondan fazla insanın gıda krizi yaşamaya başladığını bildiren Karapınar, “Bunun nedeni, gıdanın olmaması değil, işsizlik, yoksulluk ve gıda fiyatlarının artmasından kaynaklı erişimdeki sıkıntı” dedi. Tarım sektörünün iklim değişikliği ve KOVID sonrasında ciddi bir dönüşüme ihtiyacı olduğunu vurgulayan Barış Karapınar, krizin çözümünün yeşil paketlerde olduğunu bildirdi.

AB’nin krizin çözümü için yeşil kalkınma paketine 1.8 trilyon avroluk bütçe ayırdığını, gelişmekte olan ülkelerin de kendi yeşil paketlerini açıkladığını belirten Karapınar, “Bu krizden çıkışın yolunu yeşile yatırım, sürdürülebilirliğe yatırım olarak ele alınıp, buna yönelik yatırım paketlerini açıklayan ülkeler var. Paris Anlaşmasını onaylamayan 6 ülkeden biriyiz. İklim değişikliği kırılganlıkları yüksek olan bir ülke olarak iklim değişikliğiyle mücadele etmeliyiz” dedi.

Yenilenebilir enerjiden, sulamaya, ürün deseninden, dönemsel olarak üretilecek ürünlere, gübre stratejisinden ilaçlamaya kadar pek alanda önlem alınabileceğini belirten Karapınar, “Uyum sağlayan çiftçi, sağlamayanlara göre yüzde 20-25 verim artışı yaşayacak. Çiftçiyi eğitip, altyapısına destek olmalıyız. 

Çiftçiyi uzun vadede talebi artacak ürünlere yönlendirmeliyiz. Ekolojik koşullara en uygun ürünler için yatırıma yönlendirilmeliyiz” diye konuştu. Krizden sonra yerelde üretim, yerelde tüketimin öneminin ortaya çıktığını belirten Barış Karapınar, “Ürünün üreticiden tüketiciye ulaştırıldığı zincirler oluşturulmalı. Zincirlerin kısalması üretici ve tüketiciyi korur. Tüketim alışkanlıklarını da değiştirilmeliyiz. İnsanların büyük çoğunluğu ihtiyaçtan fazlasını tüketiyor” diye konuştu.

KULLANILAN GÜBRE, İLAÇ, TALEBİ ETKİLEYECEK  

Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Mehmet Levent Kurnaz ise dünyanın küresel ısınma gerçeğiyle karşı karşıya olduğunu belirtti. Türkiye’yi ciddi bir kuraklığın beklediğini kaydeden Kurnaz, “Antalya’nın kuzey batı kesimlerinde hafif kuraklık yaşanması söz konusu. Güneydoğu Anadolu, Orta Anadolu’ya kıyasla Antalya bu işten o kadar zararlı çıkacak gibi görünmüyor” dedi.

Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin tarımsal ticareti de önemli ölçüde etkileyeceğini belirten Kurnaz, yakında Avrupa Birliği’nin ürettiğimiz ürünleri kabul etmeyebileceği uyarısında bulundu. Prof. Dr. Mehmet Levent Kurnaz, “Avrupa Birliği artık ‘ya benim dediğim gibi üretirsin ya da bu ürünü AB’ye sokamayız’ diyecek. Hem ürünümüze test yapacak, hem de ‘nasıl yetiştirdiğin önemli’ diyecek. Sadece son ürününüze değil, son ürünü üretirken kullandığınız bütün ilaçlara, gübrelere, ne kadar karbondioksit saldığına bakarak ürünü talep edecek. Bu sene olmazsa gelecek sene bunu uygulayacak” diye konuştu.

Türkiye’nin ürünlerinin yüzde 50’sini AB ülkelerine ihraç ettiğini, bu rakamın Antalya’da daha yüksek olduğunu belirten Kurnaz, “AB bizden ürün almayacak ya da sattığımız zaman o derece büyük bir gümrük vergisi vermeye bırakılacağız ki bizim AB’ye yakın olmamız, işçilik gibi avantajlarımız sıfırlanacak. Kritik noktadayız. Uluslararası ticaretimizin devam etmesi için geç kalmadan önlem almak zorundayız. Mecburuz” diye konuştu.

Sulama politikalarının gözden geçirilmesi gerektiğini kaydeden Kurnaz, “Kişi başına düşen su miktarı yılda 1360 metreküp. Bu rakam cumhuriyetin kurulduğunda 8 bin metreküptü. 20 sene içinde bin metreküpe düşecek. Bu su fakiri olmamız demek. Suyun yüzde 75’i tarımda kullanılıyor. Tarımsal sulamada ciddi adım atmazsak ürünlerimizi üretecek su bulamayacağız” dedi.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR (2)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
2 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN