Yedi Osmanlı Hanımı, Osmanlı'da kurulan ilk telefon şirketinde binbir türlü engellemeye rağmen işe girmeyi başararak Müslüman Türk kadınının çalışma hayatına katılmasının yolunu açtı. Yedi kahraman kadını, "Osmanlı Kadın Telefon Memureleri" kitabının yazarı Yard. Doç. Dr. Yavuz Selim Karakışla Karar.com'a anlattı.
Dersaadet Telefon Anonim Şirket-i Osmaniyesi, 1913 yılının bahar aylarında İstanbul’da yayınlanan günlük gazetelere ilanlar vererek şirketin santrallarında görevlendirilmek üzere kadın santral memureleri aramakta olduğunu duyuruyordu. Bu duyuru, Osmanlı İmparatorluğu’nda 1869-1923 arası yayınlanan 58 kadın dergisi arasında en radikal feminist çizgiyi izlemekle ünlenen Kadınlar Dünyası’nın okuyucularına da iletildi.
Bizde yalnız çene var!
İlk başlarda okuyuculardan ilana hiçbir tepki gelmedi. Bunun üzerine derginin yazar kadrosundan Emine Seher Ali Hanım çok sert bir yazı yazarak, “Erkeklerimizde olduğu gibi biz de yalnız söz söylemeyi biliyormuşuz. Darılmayalım ama bizde yaşam belirtisi olarak görünen yalnız çene var” diyerek Osmanlı hanımlarının iş hayatına girmeye gönüllü olmayışını eleştiriyordu. Emine Seher Ali Hanım yazısını “Bundan sonra bize cenab-ı hakk da merhamet etmez. çünkü çalışmayanı sevmemek Allah’ın emridir” diye bitiriyordu. Bu yazı feminist Müslüman Osmanlı kadınlarını birden harekete geçirdi. Dergi çevresinin aktif isimlerinden biri olan Bedra Osman Hanım öncülüğünde beş Müslüman Osmanlı kadını Dersaadet Telefon Anonim Şirket-i Osmaniyesi’nin ilanına başvurmak üzere Galata’daki binasına gitti.
İşe girmek için Fransızca ve Rumca şart
Fakat Bedra Hanımın Kadınlar Dünyası dergisine yazdığı üzere telefon şirketinde görevli Sürenyan isimli bir Ermeni, bu beş kadının başvurusuna alay ederek cevap vermiş ve santralde çalışmak için iyi derecede Fransızca ve Rumca bilmek gerektiğinin şart olduğunu söylemişti. Derginin bu olaya tepkisi sert oldu. Osmanlı İmparatorluğu’nun resmi dili olan Türkçe yerine Fransızca ve Rumca şartının aranmasının ‘acı hisler uyandıran bir mesele’ olduğunu belirten dergi şirketten özür talep etti. Olayın peşini bırakmayan derginin başyazarı Ulviye Mevlan Hanım ise Amerikan, İngiliz ve Fransız ortaklı uluslararası bir şirket olan İstanbul Telefon Şirketi’ni, söz konusu beş kadını Müslüman oldukları için işe almamakla suçluyordu.
Bedra Osman Hanım Kadınlar Dünyası dergisinin 17 Nisan 1914 tarihli kapağında...
Telefon şirketi Osmanlı hanımlarından özür diledi
Gelişen olaylar üzerine İstanbul Telefon Şirketi’nden bir yetkili dergiyi ziyaret ederek Osmanlı hanımlarından beklenen özürü diledi. Sonuç itibarıyla Müslüman Osmanlı kadınının iş hayatına girme mücadelesi başarıyla sonuçlandı ve telefon şirketi yedi Osmanlı hanımını santral memuresi olarak işe aldı. Buna karşılık şirkette 120 gayrimüslim Osmanlı kadını istihdam edilmişti. Şirketin gayrimüslim kadınları Müslüman kadınlara tercih ettiği bu rakamlardan da görülüyordu.
Yedi kadın Fransız dergisine haber oldu
Bir çok mücadelenin ardından telefon şirketinde istihdam edilen yedi Türk santral memuresinin hepsi de üst tabakadan geliyordu. Müslüman Osmanlı kadını için bir devrim niteliğinde olan bu girişimin kahramanı kızların hepsinin adı bugün unutulmasına rağmen yalnızca bir tanesini biliyoruz. Bedia Şekip Hanım. Sonraları Bedia Muvahhid adıyla tiyatro sahnesine çıkan ilk Türk kadını. Müslüman Osmanlı kadınlarının telefon şirketinde istihdam edilmesi Osmanlı basınında pek ilgi uyandırmadı ancak bu yedi öncü ünlü Fransız dergisi l’illustration’da tam sayfa haber oldu.
Telefon şirketinin İngiliz temsilcisi Ms. Mintr ve işe giren yedi Türk kadın.
Sağdan ikinci Bedia Muvahhid.
İttihadçılar'dan Müslüman kadınlara öncelik
Telefon şirketinin Müslüman Osmanlı kadınlarını işe almak konusunda gösterdiği inatçı tavra karşı eli kolu tamamen bağlı kalan Posta Telgraf ve Telefon Nezareti, kendisinin İstanbul Postahanesi’nde çalıştıracağı kadın görevlileri seçerken telefon şirketinin tam tersi bir tavır sergiledi. İddihatçılar’ın Babıali baskını ile 26 Şubat 1913 günü hükümeti devirerek iktidarı ele geçirmelerinin ardından kurulan yeni Osmanlı hükümetinde İttihadçı kadroların kesin egemenliği söz konusuydu. Kadınlar Dünyası dergisi de İttihadçılar’ın Müslüman Osmanlı kadınlarına yönelik yayını olarak görev yaptığından, derginin telefon şirketinin Müslüman kadınları işe almamasıyla ilgili şikayetleri Posta Telgraf ve Telefon Nezareti’ni hareketlendirmiş; ancak Nezaret bir yabancı sermaye kuruluşu olan şirkete pek bir yaptırım uygulayamamıştır. Sıra Nezaret’in tam denetimi altında çalışan İstanbul Postahanesi’nde kadın memureler istihdam etmeye gelince, Türk kadınlara öncelik tanımaya başladı.
Yedi Müslüman kadın ile başlayan operatör sayısı İstanbul'un işgaline kadar 48'i buldu.
İşgale kadar Müslüman kadın çalışan sayısı 48 oldu
Amerikan, İngiliz ve Fransız ortaklı uluslararası bir şirket olan İstanbul Telefon Şirketi’ne 1914 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun Birinci Dünya Savaşı’na Almanya’nın tarafında girmesinden dolayı Osmanlı hükümeti tarafından el konuldu. 1919 yılında İstanbul işgal edilince İstanbul Telefon Şirketi imtiyazını Osmanlı hükümetinin elinden geri almayı başardı. Ancak bu süreç zarfında kadroya da daha fazla Türk kadın katılmıştı. Toplam 48 Müslüman kadın şirketin çeşitli kademelerinde görev yapıyordu. Eylül 1935’de ise İstanbul Telefon Şirketi’nin bütün tesis ve işletme hakları Türkiye Cumhuriyeti tarafından satın alınarak PTT idaresine devredildi.
Alo mademoiselle
Artık telefon santralleri Türkçeden başka dil bilmeyen Müslüman Türk vatandaşlarının çalıştığı bir kurumdu. Ancak santral operatöreleri ile görüşen aboneler, İstanbul Telefon Şirketi zamanındaki bir alışkanlığı uzun yıllar sürdürerek, santrallerde çalışan bu kadınlara eskiden olduğu gibi ‘mademoiselle’ (matmazel) diye hitap etmeye devam ettiler…