Dijital göçebeye zeval olmaz
Geçtiğimiz günlerde Malta hükümetinin duyurduğu vize programı beni bir hayli düşündürdü.
Yeni açıklanan programa göre uzaktan çalışma imkânına sahip kişiler Malta'da 6 ay süreyle oturma izni alabilecek. Bu vizeyi bir yıla kadar uzatmak ve aile üyelerinin de bundan faydalanması mümkün. 300 Euro başvuru ücreti, sağlık sigortası ve uzaktan çalışma yeterliliğine sahip olduğuna dair belgeleri sunmak yeterli. Ayrıntıları Malta Haber isimli sitemizde yazdık. Meraklıları oradan okuyabilir. Şimdi gelelim Malta'nın bu kararının bendenize düşündürdüklerine.
Identity Malta'nın hazırladığı yeni vize programının tanıtım filminde çok çekici, hatta eğlenceli argümanlar var.
5G internet erişim olanağından, adanın 300 gün güneş aldığına dair hiçbir ayrıntı ihmal edilmemiş. Tarihi mekanlardaki çekimler, scooterlar ile gezen Z kuşağı mensupları bir an önce bavulu toplayıp Malta'ya gitme hissi uyandırıyor.
Tanıtım filminde değil ama basına yapılan beyanattaki bir ayrıntı esas olarak bana çekici geldi.
Malta, malumunuz, küçük bir ülke. En önemli gelir kaynağı turizm. Hatta birkaç gün önce Turizm ve Ekonomi Bakanlıklığı yetkilileri dil eğitimi için adaya gelecek olan öğrencilere 300 Euro'luk kupon vereceklerini duyurdukları toplantıda ekonominin yüzde 30'unu dil turizminin oluşturduğunu belirtti.
Malta, Türkiye gibi değil. En önemli gelir kalemi turizm. Hatta aşı programının büyük bir hızla devam ettirilip, Avrupa Birliği'ndeki ilk sürü bağışıklığını kazanan ülke olması da hep bu yüzden. Laf aramızda bendeniz dahi fırsattan istifade aşı olabildim.
En önemli gelir kalemi turizm ama Malta yöneticileri halklarını incitmek yerine çok daha akıllıca yöntemlere başvurup adayı çekici kılmaya ve ekonomiyi diri tutmaya gayret ediyorlar.
Turizm önemli ama akıllıca bir hesapla Malta hükümet yetkilileri şöyle bir sonuca varmışlar.
"Deniz, kum, güneş diye adaya sökün ediyorlar; evet para da bırakıyorlar ama eğer biz daha doğru argümanlar kullanıp, yasal düzenlemeleri de doğru bir şekilde yaparsak Avrupa Birliği dışındaki kaliteli nufusu adaya geçer, daha fazla gelir elde ederiz."
Bu varsayımda haklı olduklarını bir dijital göçebenin 260 turiste eşdeğer harcama yaptığı bilgisi doğruluyor.
Düşünsenize dijital göçebe dediğiniz beyaz yakalı prens (haydi cinsiyetçilik olmasın, prenses de olabilir.) adaya geldiğinde ev kiralayacak, market alışverişi yapacak, aile üyeleri geldiyse bu masraflar daha da artacak, hatta çoluk cocuğu varsa belki çocuğunu özel okula gönderecek, araba satın alacak, yakıt alacak, eğlenecek, gezecek tozacak. Bir taşla 260 kuşu vurmuş olacaklar.
Keşke güzel ülkemizde de yöneticiler vizyon sahibi olsalardı da dünyanın her yerinden dijital göçebeleri dört mevsim iklimimizle, çağdaş dünyanın ihtiyaçlarıyla at başı giden düzenlemelerimizle cezbedebilseydik.
Bizim nazımız geçmiyor, belki ülkemizi tercih eden göçebeler Paypal, Booking, Uber gibi konularda yöneticilerimizi daha kolay ikna ederlerdi.
Hasılı, Money talks :=)