Dijital ağlarla ördük tüm küreyi dört baştan
Eğer web'in 30. yaş günü için bir marşın güftesini yazmam istenseydi, yukarıdaki dize ile başlardım.
Neyse ki ne kimse istedi, ne de ben böyle bir işe kolları sıvamış oldum.
11 Mart 1989'da dünyanın en büyük fizik laboratuvarı olan Cern'de Tim Berners Lee adındaki bir bilim insanı sonraları kısaca web adını alacak ve dünyayı global bir köye çevirecek bilgi paylaşım protokolünü duyurdu.
Bu protokol sayesinde başlangıçta Cern'de bilim insanları fakat giderek tüm dünya bütün bir bilgi alışverişini bu platform üzerinde yapacaktı.
"Düşünün dünyanın her yerinden bilgisayarlarda bulunan bilgi birbiri ile bağlantılı olacak. "
Bir hayalim var diyen Lee çok geçmeden tüm dünya insanlarının teveccühüne mazhar oldu.
Önceleri statik olan içerik 1.0 olarak adlandırıldı. Sonra giderek okurların da etkileşimi ile 2.0 olarak anılmaya devam etti. Şimdi ise bambaşka bir biçemi, 3.0 olarak kurgulanan semantik web adında yeni bir konsepti konuşuyoruz. Web 4.0 ise artık tüm cihazların ve insanların birbirine bağlı olduğu evlere şenlik başka bir dünya.
Web yani ağ diyoruz ama Tim Berners Lee'nin imgeleminde bu ağ World Wide Web, yani dünyayı saran bir ağ. Web site adreslerinin başında gördüğümüz www alt alan adı da buradan ilham ile kullanılıyor.
30. yılında Tim Berners Lee başta olmak üzere bilim insanları, internet kullanıcıları epey kaygılı. Tim'e göre World Wide Web'in World Wide'ı sizlere ömür. Geriye sadece web kaldı.
Başlangıçtaki umut ve kaygılarını geliştirdiği web'in 30. yıldönümü dolayısıyla yayınladığı mektupta dile getiren Lee özetle bugünkü web, bizim hayal ettiğimiz web değildi, diyor.
Web sessiz çoğunluğun sesi oldu. Çok küçük maliyetlerle işinizi webe taşıyabiliyor; tıpkı bugünün Türkiye'sinde olduğu gibi web sayesinde kendi medyanızı kurabiliyor, öğrenim olanaklarını her noktaya ulaştırabiliyorsunuz.
Fakat devler, yani mahşerin üç atlısı web'in tabiatında olan bu dengeyi giderek bozuyorlar.
Mahşer'in bu üç atlısı yani Facebook, Google ve Amazon giderek webi kendi tekellerine almaya başladılar.
Yakında ağların ağı internetten değil, bu üç devin belki de sadece kendi servis kullanımlarının tekelinde olan Trinet adında bir ucubeden bahsediyor olacağız.
İnternet trafiğinin yüzde 70'inde Google ve Facebook'un dominant bir etkisi var.
Facebook ve Google'da yoksanız, neredeyse internette olmamaya eşdeğer bir tehlike ile karşı karşıyasınız.
Haberciliğin başına bela olan, gazeteciliğe rahmet okutan yaklaşımların çoğu da Google'ın gözüne girme derdinin bir sonucu.
Korkunç tabloyu en berrak şekilde Andre Saltz isimli yazar Web 2014'de Ölmeye Başladı başlıklı yazısı ile resmetti.[1] Bu yazının Türkçe çevirisini Türkiye'nin ilk basılı hacker dergisi Arka Kapı Dergi'nin ilk sayısından yayımlamakla, bendeniz de bu yazıyı tercüme etmekle yaklaşan tehlikeyi ilk elden etim kıstırılmışcasına sahici bir acı ile hissettim.
Şu an web siteleri yavaş yavaş Facebook sayfaları olarak biçim değiştiriyor. Herhangi bir otoriteden izin almaksızın alan adı ve barındırma hizmeti alıp açabileceğiniz web sayfanız, iş Facebook'un insafına kaldığında, sayfa kurmak için izin almak, Facebook'un yayın politikları doğrultusunda paylaşımlar yapmak zorunda kalacaksınız. Elin oğlu yarın bir gün kafasına esip, sayfanızı kapattığında kırılmaca gücenmece yok.
Web bugün işinden kovulan gazetecilerin, sesini duyuramayan hak savunucularının, dezavantajlı grupların tek umudu. Bu yaşam alanını, şu köhnemiş dünyada ciğerlerimize oksijen doldurduğumuz şu yegane soluk borusunu tekellerin kâr hırslarına kurban etmeyelim.
Dokundunuz zülfü yare, dert adamı söyletiyor.
Çıktık alınla 30 yılda her savaştan, lakin bu kavga büyük kavga, bu kavga hürriyet kavgası.
Bu görkemli teknolojinin 30. yılında istedim ki bu yazı bir imdat çığlığı olsun.
[1] https://staltz.com/the-web-began-dying-in-2014-heres-how.html