Ya henüz Nobel alamayanlar?
Ve nihayet, İnsan Hakları Günü’ne denk gelen hapiste geçirdiği 770’inci günde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Osman Kavala ile ilgili kararını açıkladı, Anayasa Mahkemesi’nin veremediği hak ihlali kararını verdi ve derhal serbest bırakılmasını talep etti.
AİHM, Osman Kavala’nın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin özgürlük ve güvenlik (5/1), hızlı yargılanma (5/4) maddelerinde düzenlenen haklarının ihlal edildiğine oy birliğiyle, sözleşmenin 18’inci (“Anılan hak ve özgürlüklere bu Sözleşme hükümleri ile izin verilen kısıtlamalar, öngörüldükleri amaç dışında uygulanamaz”) maddesinden hak ihlaline ise AİHM’deki yeni Türk yargıç Saadet Yüksel’in karşı oyuna rağmen oy çokluğuyla karar verdi.
Bu maddeden hak ihlali kararı verilmesi, mahkemenin tutuklamayı hukuki değil, siyasi gördüğü anlamına geliyor.
İlk iki maddeden ihlale mahkeme oy birliğiyle karar vermesi yani Türk yargıcı Saadet Yüksel’in de bu kararlara katılması ise tutukluluğun Türkiye açısından da artık savunulamazlığını gösteriyor.
“Başvurucunun uzun tutukluluk halinin hak savunucusunu sessizleştirmek art niyeti taşıdığı’ söylenen gerekçeli kararda Türkiye’de iktidar-hukuk ilişkileri hakkında da şu tespit kayıtlara geçirilmiş:
“Başvurucu hakkındaki hukuki suçlamaların, Cumhurbaşkanı’nın Kasım ve Aralık 2018 tarihlerinde başvurucunun adını vererek yaptığı iki konuşmadan sonra yapıldığını da önemle not etmek gerekir. Mahkeme’nin görüşüne göre, kamuya açık bu iki konuşmada başvurucu aleyhine yapılan açık suçlamalarla, konuşmalardan üç ay sonra iddianamedeki suçlamaların ifade ediliş şekli arasındaki benzerlik not edilmelidir.”
Tarihe bırakılmış kötü notlar bunlar. Bu açık ve net ihlal kararı ve acil tahliye çağrısından sonra mahkemelerin ne yapacağını göreceğiz.
Ama Osman Kavala soruşturması ve iddianamesindeki bir başka bölüm, bugünkü güncel bir tartışma açısından da tarihe düşülmüş kötü bir nottu.
Kavala’ya yönelik soruşturmayı eski bir TKP’li emekli ulusalcı askerin komplo teorilerini sıraladığı deli saçması ifadesi başlatmıştı. Daha sonra “benim ifademi neden ciddiye aldılar ki” bile diyen emekli asker ifadesinde “Sırbistan’da başlayan dalganın bir şekilde önce Arap ülkelerine ulaştırıldığı sonra Türkiye’ye getirildiğini” iddia etmişti.
Daha sonra iddianamede bu komplo teorisi savcının ana iddiası olarak karşımıza çıktı. Savcı’ya göre Osman Kavala, Gezi’yi organize etmesi için OTPOR tarafından eğitilmiş, Soros tarafından finanse edilmişti.
İddianameye göre OTPOR, “Halklar, özgürlük mücadelesi adı altında hükümetleri resmen devirmiş, “ülkemiz dışında benzer biçimde sahneye konulan ‘renkli devrimler’ ve ‘Arap baharı’ olarak anılan akımlar” a ilham kaynağı olmuştu.
İddianamede savcı OTPOR’a bayağı öfkeli görünüyordu:
“Buradan da OTPOR veya türevlerinin arkasında yer alan küresel sermayeye hükmeden odakların, kendileri gibi düşünmeyen, kendilerinin emellerine hizmet etmeyen veya kendilerinin dünya ülkelerine dayatmaya çalıştıkları Ortadoğu coğrafyası gibi bölgelerin siyasi haritalarını kabul etmeyen yönetimlere yönelik kalkışmalara giriştikleri, bu odakların amacının demokratik yönetimler oluşturmak olmadığı anlaşılmaktadır.”
Savcı iddiasını ispatlamak için internetten adlarını bulduğu OTPOR üyelerinden son beş yılda Türkiye’ye giriş yapmış olanları tespit etmiş, çocukları ve eşleriyle Türkiye’ye gümrükten giriş yaparken çekilmiş fotolarını bile iddianamesine koymuş, o ziyaretlerin çoğunda turist Sırpların Antalya’da otellerde kalmasından bile işkillenmemişti.
Peki kimdi bu OTPOR ya da “Direniş” hareketi?
2000 yılında Bosna katili, savaş suçlusu Sırbistan Devlet Başkanı Miloseviç’i deviren protesto hareketine öncülük eden gençlik hareketiydi Otpor!
Bugün Nobel Edebiyat ödülü verilecek Avusturyalı yazar Peter Handke’nin bayıldığı Miloseviç’i deviren ve böylece onun Lahay’deki Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi’nde yargılanmasını sağlayan hareket.
Avusturyalı Handke de aslında iddianamede savcının dillendirdiği fikirlere sahip biri.
Annesi Yugoslavya vatandaşı bir Sloven olan Handke, Tito’nun Yugoslavya’sını örnek bir sosyalist model olarak gören bir sosyalist.
Yugoslavya’nın emperyalistler tarafından parçalandığını düşünüyor. Sırbistan Sosyalist Partisi’nin başındaki Miloseviç’in de Tito’nun mirasını devam ettirdiğine inanıyor.
Bu ideolojik bakışıyla 1995’de savaşın sonunda gittiği Bosna’da gördüklerini “Sırbistan için Adalet” adıyla Alman Süddeutsche Zeitung gazetesinde yayınlanınca büyük tepki çekmiş. Özet olarak Sırplara haksızlık yapıldığını, savaşta herkesin birbirini öldürdüğünü, bunun katliam değil, “kardeş cinayeti” olduğunu Batı medyasındaki “katil”, “kasap” Miloseviç algısının haksızlık olduğunu iddia ediyor.
1999’da NATO’nun Kosova’ya askeri müdahalesine karşı da yüksek sesle karşı çıkmış. Bu müdahaleye destek veren Gunter Grass gibi yazarları, Yeşiller Partisi’ni sert biçimde eleştirmiş, Nazi, Auschwitz benzetmeleri yapmış.
2000’de OTPOR’un başını çektiği Miloseviç karşıtı gösterilere de yine “Soros, renkli devrimler, emparyalistlerin müdahalesi” diyerek karşı çıkmış.
Miloseviç devrilip, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılanmaya başlayınca “O seçilmiş bir devlet başkanı, sadece ülkesini savundu, onun yerinde kim olsa aynısını yapardı” diyerek desteğini sürdürmüş.
Miloseviç hapiste ölünce de Belgrad’daki cenazesine katılıp bir konuşma yapmış ve şöyle demiş:
“Gerçeği bilmiyorum. Ama görüyorum. Duyuyorum. Hissediyorum. Hatırlıyorum. O yüzden bugün buradayım. Yugoslavya’nın, Sırbistan’ın, Slobodan Miloseviç’in yanındayım”
Böyle bir yazara Nobel edebiyat ödülü verilmesi haklı olarak bütün insan hakları örgütlerini ayağa kaldırdı. Haftalardır İsveç ve Norveç’te medya bu kararı eleştiriyor.
Türkiye’de de en yüksekten Cumhurbaşkanı’nın ve sözcüsünün bu ödülü sert biçimde eleştirmesi, Türkiye’nin töreni protesto etmesi tabii ki takdir edilesi tavırlar.
Fakat bir dakika, Miloseviç için söylediği “O sadece ülkesini savundu” savunması size de bir yerden tanıdık gelmiyor mu?
Miloseviç ceza mahkemesinde yargılanırken Türkiye’de bu sözle onu kim savunmuştu?
Tabii ki Doğu Perinçek ve partisi.
Hatta epey hararetle savundukları için Miloseviç hapisten Perinçek’e mektup bile yazmıştı:
‘‘Sizler, dost kurumlar ve dost insanlar, yapmış olduğumuz onur mücadelesinin adının sosyalizm olduğunu en iyi bilenler, Yugoslavya gerçeğini savunmaya devam ediniz. Çünkü Yugoslavya'nın Batı tarafından parçalanması sadece bir başlangıç. Kirli elleri dünyanın bütün devrim ülkelerini yıkmak için sürekli çalışıyor. Sayın Perinçek, siz ve ben aynı davayı savunuyoruz, yani ülkelerimizi. Zaten sosyalizm de bu demek değil midir? Sosyalistler önce ülkelerini savunmak zorunda değil midir? Durmayın Sayın Perinçek, siz öyle bir ülkede bulunuyorsunuz ki, dünya o ülke sayesinde kurtulur veya yıkılır.’’
Ama neyse ki Perinçek’e henüz Nobel ödülü verilmedi. O halde Peter Handke’ye ödül verilmesine haklı olarak öfkelenen Ankara’nın onu resepsiyonlarda, iktidara yakın kanallarda ağırlamasında sakınca yok.
Bir zamanlar Miloseviç’in dostu olması da şimdi hararetle iktidarı destekleyip, Gül, Davutoğlu ve Babacan’a her gün gazetelerinde düşmanlık etmesinin yüzü suyu hürmetine unutulabilir.
Aynı şekilde, ayda bir görüşülen “Batı emperyalizmi karşısındaki müttefikimiz Rusya”nın da Bosna’da katliamlar olurken Sırp milliyetçilerin en büyük destekçisi olduğunu, Miloseviçlerin iktidardan düştükten sonra Rusya’ya sığındıklarını, Putin’in Miloseviç’in ceza mahkemesinde sanık sandalyesine oturtulmasına köpürdüğünü, Srebrenica Katliamı’nı tanımayı öngören BM kararlarını Rusya’nın veto ettiğini de unutabiliriz.
Yine emperyalist Batı’ya karşı ülkemizin yanında duran, her ay bir televizyonda, gazetede ağırlanan Rus düşünür Dugin’in de kitaplarında Miloseviç’ten, Karadziç’den övgüyle bahsetmiş olmasını da hatırlatıp can sıkmaya gerek yok. Zaten onun da henüz bir Nobel’i yok.
Ne de olsa Türkiye de önde gelen bir sivil toplumcu işadamını, elde hiç delil yokken, komplo teorileriyle Miloseviç’i devirmiş bir Sırp gençlik örgütünden talimat alıp ülkeyi karıştırmakla suçlayıp 770 gündür tutuklu yargılayan bir ülke.
Vatan savunmasında bu kadarlık hukuksuzluk yapılmış çok mu?
Akif Beki ve Yıldıray Oğur ile 'Reşitpaşa Yokuşu'nu izlemek için:















Vatan derken kastettikleri de kendi kafalarina gore kendilerini tatmin eden yer, o yerde baskalari da parya.. yani aslinda "soz konusu benim tatminlerimse gerisi teferruattir" olmus oluyor..
Yanıtla (0) (0)O kadar geriye gitmeye bile aslinda gerek yok, Rusyanin Kirimi ilhaki, Cinin Uygur zulmu cok gozumuze soka soka yaptiklari seylerken, ustelik Suriyede Libyada bu kadar karsi karsiyayken! bu blokla yakinlasmak bana gore "caresizlikle suruklenme" diye aciklanir.. bunca baski da aslinda caresiz bir suruklenmeden bence.. cehenneme dogru ve yokus asagi!.. son donemdeki yanlislar da galiba sadece disa vurum, anladigim kadariyla bastan beri kisilik, kalp ve kararlar zemini yanlismis ve yanlis yanlisi dogura dogura son donem artik caresizlestirecek noktaya gelmis.. Allah hepimizi kurtarsin insallah..
Yanıtla (0) (0)Rusya'yı olumsuz bir cümle içinde anarken Çeçenistan'da katledilen 42 bini çocuk 250 bin sivilden artık bahsedilmiyor, hatırlanmıyor oluşu çok üzücü.
Yanıtla (0) (0)Sendeki sivri zeka yokmuş demekki handkede bütün dünyanın görsel medyanın gözleri önünde oldu soykırım neyin tarihçisi aklı sıra ülkemizin tezine atıfta bulunmaya çalışmış
Yanıtla (0) (0)Bu yaziyi okuyunca kendi kendime yarin bunlar milosevicede aynisini yapti deyü bir cark gelebilir diye düsünmeden edemedim
Yanıtla (0) (0)Ahmet Bey...8 bin Bosnali'nin katledilmesi soykirimsa, yuzbinlerce Osmanli Ermenisinin ittihatci hukumetin emriyle katledilmesi de soykirimdir. Arsivleri acmayi rededen bizim devletimiz. Arsivler acik dediklerine bakmayin; kendi istedikleri arsivler acik sadece. Devletin inkar tezini tekrarlamadan once konuyu cesitli kaynaklardan okuyun. Cemal Pasa'nin oglu Hasan Cemal bile soykirimdir diyor. Hic olmazsa O'nun yazdiklarini okuyun.
Yanıtla (0) (0)Sayın okur, Nobel Ödülü yazarların herhangi bir kitabına değil, şahsına verilir. Bilginize.
Yanıtla (0) (0)Unuttuğun birşey var: ödül esere verilmiyor, yazara veriliyor. Eleştirilen konu da bu yazarın soykırımcılara destekten vazgeçmemiş olması.
Yanıtla (0) (0)Yavaş kur
Yanıtla (0) (0)Sayın Yazar (veya diğer ukurlar ) Peter Hankle nin nobel ödülünü aldığı eserinin adı ne?
Yanıtla (0) (0)Konda nın yaptığı ankede göre akp yine mhp ile birlikte 50 bandının üzerine çıkmış.termik santral bacaları gibi kendi imzası ile meclisten geçirdiği kanunu ,dönüp yine kendi imzası ile lağvedip kahraman yapılmasının payı olsa gerek, ki Osmanlıda oyun bitmez misali bu sefer de ortağı postacı perinceğin övdüğü katili kendi yerer,yine alır puanı,sonra yine el ele tutar giderler.kısacası perincek miş,haksızlık,hırsızlık,hukuksuzlukmuş,din miş, doğruluk imiş hak getire.la diyip lo demekte ayak direnenlerle işler bayağı zor.yine de mücadele.
Yanıtla (0) (0)Hakim olgulardan yani somut gerçeklerden hareket ederek adalet ilkesine uyar. Neden desteklemesin sorusu sizin kendi düşüncenizi yansıtıyor. Hakim ve hukuk ise somut delile, delillere bakar. Böyle bir delil var mı? Yok. E o halde keyfime göre adalet, bana göre hukuk olur mu? Unutmayın adalet herkese lazım olur ve adalet eğer herkes için adilse bir anlam ifade eder...
Yanıtla (0) (0)Cumhurbaşkanı’na İsrail’de Yahudi Cesaret Ödülü verildiğinde de aynı şekilde mi düşündünüz?
Yanıtla (0) (0)şahsım cumhuryeti nin gariban bir vatandaşı olarak bu yapılanların ilerde şahsım cumhuryetinin çocukları derslerde nası okuyacak
Yanıtla (0) (0)Türkiyeli seçmenlerin, mazoşist değillerse, ilk seçimde Erdoğan-Bahçeli-Perinçek-Ağar koalisyonunu değiştirmeleri lazım. Herhangi bir alternatif, bugünkünden daha iyi olacaktır.
Yanıtla (0) (0)Acaba Handke "Srebrenica olaylarını tarihçilere bırakalım" deseydi ne olurdu?
Yanıtla (0) (0)Osman Kavalaya güzelleme yapmadan da yapabilirdin bu işi. Yazını beğenmekle birlikte saçmaladığın noktalar yok değil
Yanıtla (0) (0)Egemen oligarşinin 'söz konusu vatansa gerisi teferruattır' zihniyeti kadar bu topluma zarar veren başka bir zihniyet yok.
Yanıtla (0) (0)Sayın Kavalanın suçu nedir bilmiyorum. Otpor Bosna direnişimiz zamanında Nato müdahalesine kadar meydanda yoktu. Otpor Sırbistanın iç meselesidir. Orada iktidar savaşı vardır. Aynen Afganistanda olduğu gibi uluslararası olmuş olabilir. Soros kimi zaman antiemperyal tavırlar sergiler ve iktidar karşıtı hareketlere destek vermiştir. Neden ülkemizde iktidar karşıtı küçükde olsa örgütlenebilmiş bir yapıyı desteklemesin? Çok yakında HDP ile seçilmiş TİP'li artist Barış Atay size geziyi aratacağız açıklamasını yaptı. Dış desteği yoktur diye bilirmiyiz? Masummudur acaba
Yanıtla (0) (0)O günlere, Avrupanın bir ülkesinde yaşarken, acı çekerek şahit olmuştum. Aynen bahsettiğiniz gibi, bu günkü iktidar çelişkiler iktidarı, halkı aldatmak en büyük maharetleri. Dün eli-kanlı APO'ya gül veren adam, eli kanlı Miloşeviç'in-Karadziç'in dostu olan adam iktidarın en büyük dostu. Bu adam için "elin ne kadar kanlıysa" sana o kadar dost oluyor. Bu iktidarın elini kanlı tutmaya, çok sayıda ve masum olduğu halde kendi vatandaşlarını adeta canlı canlı yiyen vahşi hayvanlar misali bir devlet algısına hizmet etmekte. Belki de ülkeyi esas iç savaşa götürmek isteyen bunlar.
Yanıtla (0) (0)Biz önce kurulmuş mahkemeleri bir işletelim, hukuk adalet diye ağlaşanların hakkını verelim, içimizi bir düzeltelim. Her gelen benim mahkemem demesin, devletin adil yargı organı olsun.
Yanıtla (0) (0)Azıcık çıkanı da bir şeyleri bahane edip dibe çekme konusunda elimize kimse su dökemez. Ödülü verenler Miloseviç sevene de ödül verdiyse bu onların sorunu.
Yanıtla (0) (0)Ermeni soykırımı ne demek Karar Okuru? Böyle bir soykırım mı oldu? Eğer olduysa başta Ermenistan olmak üzere bunu savunanlar niçin arşivleri açmayı ısrarla reddediyorlar?
Yanıtla (0) (0)Nobel alan Türk terörist kimdir? Pamuk mu? Aldığında kutlanmıştı. Daha ne manevralar göreceğiz. Müstehakız, layık olduğumuz gibi yönetiliyoruz.
Yanıtla (0) (0)Siyaseti ülke adına yapanları anlıyorum. Kalemini ülke adına kullananları anlıyorum. Hatta inandığı partiyi Fenerbahçe’yi tutanlar gibi tutmasını da anlıyorum. Ama siyaseti kendi menfaatleri için yapan siyaset ve kalem erbabı çapsızları(daha uygun bir kelime bulamadım) hiç anlamıyorum. Onlar adına yapabildiğim tek şey; onlar için utanç duymak. Kaleminize, aklınıza sağlık kardeşim.
Yanıtla (0) (0)Denize düşen yılana sarılır deyimi cukkadanak oturuyor burada yılların sosyalisti bu gün hükümet e akıl veriyor tüm müslümanların düşmanı olan komünistler bunun içinde pkk da var bu adamın ilgi alanında bunlar ile poz bile verdi gelin görün ki iktidar medyasında boy boy poz veriyorlar samimiler şimdi de müslüman düşmanı olan yazarı kotuleyeceksin ne enteresan değil mi
Yanıtla (0) (0)Yildiray bey, emeginize tesekkurler, cok iyi
Yanıtla (0) (0)Nobellli Orhan Pamuk Tayyip'e mi yakın Kavala'ya mı? Nobel Erdoğan sevenlere seğil Milesoviç sevenlete veriliyor....
Yanıtla (0) (0)Kimler kimlerle kolkola, nerelere yürümüşler böyle? Tutarsızlıklar komedyası denir buna ancak.
Yanıtla (0) (0)Adamsın abi ya, vallahi helâl olsun. Zekâ, hakkaniyet Rabbim vermiş maşallah
Yanıtla (0) (0)Tebrikler Sayın Oğur, çok yerinde tespitler. Ama bazı şeyleri fark etmek için, ideolojik bakış hastalığından kurtulmak lazım. Maalesef ekseriyetle her şeye önyargılarla yaklaşma hastalığı ile malülüz. İşimiz zor yani...
Yanıtla (0) (0)Hesabı sorulacak daha neler var. Var da.... Hele bir müslümanlar birbirimizi yemeyi bırakalım. Şu aklımızı fikrimizi kullanalım. Zor. Çok zor. Bu hesap da mahşere kalacak sanırım. Diğer pek çokları gibi.
Yanıtla (0) (0)Barolar Birligi baskaninin "soz konusu vatansa gerisi teferruattir" diyebildigi bir ulkede yasiyoruz. Halbuki bir hukukcu icin SOZ KONUSU GERCEKSE GERiSi TEFERRUATTIR...Bu arada bu yazara Nobel Odulu verilmesi siyasetcilerimizi ofkelendirdi. Gerek iktidarin, gerekse muhalefetin soykirim konusunda cok duyarli oldugunu bu vesileyle ogrenmis olduk. Ermeni Soykirimi haric tabii. Eh o kadarcik kusur kadi kizinda da bulunur.
Yanıtla (0) (0)Yarına kalmadan bağımsız yargımız taraf olduğu AİHM kararları doğrultusunda hemen Kavala’yı serbest bıraktığında bakalım yargımıza ne laf edeceksiniz. Ancak Kavala’nın Gezicilerin çamaşırlarını yıkamasına yardım ederek teröre verdiği yeni bir desteği eminim ortaya çıkarsa umarım tekrar hapiste tutulmasına bir itirazınız olmaz. Bizim bağımsız yargı hiç politik amaçlı adaletsizlik yapmaz.
Yanıtla (0) (0)Perinçek karabatak gibi her yerden çıkıyor...
Yanıtla (0) (0)o insan hakki mahkemesini bir gun biz kuracagiz! Bosna da korumakla gorevli oldugu Muslumanlari katledenlerden, soykirim yapanlardan, Bosnali Musluman kizalri kadinlari kopeklere tecavuz ettiren pisliklerden hesap soracagiz. teroristin hakki olmaz iblisin hakki nardir
Yanıtla (0) (0)