Peki adalet ile ilgili ayetleri ne zaman hatırlayacaksınız?

Ne kadar farkına varıldı bilinmez ama geçen hafta sonu Türkiye yargısı bir eşik daha aştı. 

Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun Meclis’ten lavabo çıkışı terlikleri ve pijamaları apar topar gözaltına alınma gerekçesi savcılığın hakkında açtığı yeni bir terör propagandası soruşturmasıydı. 

Soruşturmaya göre Gergerlioğlu, milletvekilliğinin düşürülmesinden sonra yanındaki bir grupla birlikte Meclis koridorunda yürürken “Biji Serok Apo” diye sloganlar atılmıştı. Bu yüzden acilen ifadesi alınmak üzere gözaltı talimatı verilmişti.

Savcılık bu iddiasını 18 Mart tarihli Meclis tutanaklarına ve haber-videolara dayandırmıştı. Ama ne ilginçtir ki Gergerlioğlu’nun bu sloganı atanlardan olduğuyla ilgili bir tespite yer verilmeyen soruşturmada, Gergerlioğlu dışında kimse de gözaltına alınmadı. 

Bu gözaltı gerekçesini ilk görenlerin aklına bunun eski bir olay olduğu geldi. 

Neyse ki gerçek karakolda ortaya çıktı. 

Gergerlioğlu’nun avukatları o günün bütün görüntülerini delil olarak sundu ve savcının hakkında terör propagandasından gözaltı kararı çıkardığı olayın da bundan beş yıl önce 2016’da HDPlilerin milletvekilliğinin düşürülmesinin ardından yaşandığı ortaya çıktı. 2016’da Gergerlioğlu henüz milletvekili bile değildi.

Bu görüntüler bazı troll hesaplar tarafından sosyal medyada yeniymiş gibi dolaşıma sokulmuş, bazı milliyetçi sitelerde de yeniymiş gibi haber yapılmıştı.

Gerçeğin ortaya çıkması üzerine karga tulumba gözaltına alınmış Gergerlioğlu serbest bırakıldı. 

Ama sorular ortada kaldı. 

Yani birileri Savcılık ve Meclis’i trolledi mi? Yoksa küçük bir Google taramasıyla ortaya çıkarılabilecek eski bir video kullanılarak sahte bir gözaltı gerekçesi mi yaratıldı?

Bu sahte delili kim üretti?

Ama dün Meclis Başkanı bu sorulara cevap vermek, belki bir pardon demek yerine, “Namaz ve abdest üzerinden bu tartışmanın yürütülmesini, FETÖ'cü bir yöntem olarak görüyorum" dedi. 

Gergerlioğlu eski bir Mazlumder başkanı olduğu için beş vakit namaz kılmasında şaşılacak bir durum yok. Televoleci eski bir futbolcu olsaydı belki şüphelenilebilirdi.

Burada FETÖ’cü yöntem denebilecek tek şey de birini gözaltına almak için sahte delil üretilmesi gibi duruyor.

Sahte delil üretmek FETÖ’cülere özgü yöntemlerden biriydi.

Günümüz yargısı ise bu yöntemi bir adım daha ileriye taşıdı: Olmayan delili varmış gibi göstermek.

Yani artık öyle zahmetlere girip sahte delil üretmeye bile gerek kalmadı.

Çok uzun süredir siyasi soruşturmaların çoğunda suçlamalara konu olan deliller aslında yoklar. 

Bunun son örneği Anayasa Mahkemesi’nden dün sessiz sedasız aldığı bir hak ihlali kararında görülüyor.

Sessiz sedasız diyorum çünkü şimdi kimsenin dönüp bakmadığı bu kararda bahsedilen iddialar, dört yıl önce günlerce gazetelerin manşetlerinden ve televizyon haberlerinden düşmemişti.

Bu köşeyi de uzun süre meşgul etmiş Büyükada soruşturmasından bahsediyorum.

Üzerinden dört yıl geçmiş, hafızaları o günlerin bir manşetiyle tazeleyelim:

“Uçurumdan döndük, al sana belge: Büyükada’daki kaos toplantısıyla ilgili korkunç belgelere ulaşıldı. Gözü dönmüş ajanların Türkiye’deki piyonlarını kullanarak yaptıkları alçak planlar deşifre oldu. Terör örgütlerinin CHP ve HDP tabanlarını kullanarak sokak darbesi yapmayı amaçladıkları ortaya çıktı.”

Dün Anayasa Mahkemesi, bu haberde “gözü dönmüş ajanların Türkiye’deki piyonu” olarak geçen isimlerden birinin, Büyükada’daki semineri organize eden Yurttaşlık Derneği’nden Özlem Dalkıran’ın bireysel başvurusu hakkında kararını verdi.

Kararda günlerce manşetlerden düşmeyen, daha sonra da karşımıza iddianame olarak çıkan, aylarca o seminere katılanların tutuklu kalmasına neden olan ve Türkiye’yi dünyaya rezil eden Büyükada soruşturmasındaki iddialar ve deliller değerlendirildi.

Mesela mahkeme günlerce kaos planları tasarlanan gizli bir toplantı olduğu yazılıp çizilmiş Büyükada’daki seminer için şu sonuca vardı:

“Soruşturma makamlarınca Büyükada’da yapılan toplantının gizli bir toplantı olduğu iddia edilmiş ancak toplantının gizli olmadığına ilişkin başvurucunun açıklamalarının aksi ortaya konulamamıştır. Öte yandan söz konusu toplantının terör örgütlerine yardım etme veya casusluk amacıyla yapıldığına, toplantıda konuşulan konuların suç teşkil ettiğine ilişkin bir iddia ileri sürülmediği gibi bu yönde herhangi bir delil de gösterilmemiştir.”

Özlem Dalkıran’la ilgili o günlerde gazetelerde çıkan haberlerden biri şöyleydi: 

“Büyükada’daki kaos toplantısına katılan şüphelilerin üzerinden çıkan dijital verilerin deşifre edilmesinden sonra uluslararası karanlık toplantının hükümeti devirmek için yaptığı planların detayları ortaya çıkıyor. Büyükada toplantısına ilişkin yürütülen soruşturmada incelenen dijital veriler arasından Yurttaşlık Derneği’nden Özlem Dalkıran’a ait olduğu belirtilen ‘İstanbul Hayır Meclisi’nin 18 Haziran’daki toplantı notları tek tek deşifre edildi.”

Anayasa Mahkemesi, bu iddiaları tek tek şöyle deşifre etti:

“Başvurucudan ele geçirilen belgenin İstanbul Hayır Meclisleri adlı oluşumun 18 Haziran'da düzenlediği toplantıya ilişkin tutanak olduğu anlaşılmaktadır. Başvurucu bu belgenin kendisine mail yoluyla geldiğini, bu belgeyi kendisinin hazırlamadığını, belgede adı geçen toplantıya katılmadığını ileri sürmüştür. Soruşturma makamlarınca başvurucunun savunmasının aksi gösterilememiştir.”

Yine dört yıl önce manşetlerden verilmiş bir başka haber ve iddianameye girmiş bir başka iddia:

“Büyükada'da gözaltına alınan 10 kişiden 6'sı silahlı örgüt üyeliğinden tutuklandı. Şüphelilerin toplumsal kaos planları yaptığı ve bazılarının da ByLock'çularla irtibatlı olduğu saptandı. Korku ve tedbirleri ise konuşmalarına yansıdı”

https://www.sabah.com.tr/gundem/2017/07/19/buyukadadaki-kaos-toplantisinda-konusulanlar

Ve bu iddiayla ilgili Anayasa Mahkemesi’nin tespiti: 

“Soruşturma mercilerince başvurucunun FETÖ/PDY'ye yönelik operasyon kapsamında yakalanarak tutuklanan şahısla telefon görüşmesinin -söz konusu telefon görüşmelerinin örgütsel bir ilişki çerçevesinde yapıldığı yönünde bir tespit ya da iddiada bulunmadığından- örgütsel bir ilişki bakımından kuvvetli suç belirtisi olarak kabulü mümkün görülmemiştir.”

Ve nihayet sonuç. 

Türkiye ile Almanya arasında büyük bir krize sebep olup, Türkiye’de Wolkswagen fabrikası açılma kararının iptaline giden yolu açan, Uluslararası Af Örgütü’nün Türkiye temsilcilerini aylarca hapiste tutulmasına ve Türkiye’nin bütün dünyada aylarca protesto edilmesine neden olan davayla ilgili dört yıl sonra mahkeme şu sonuca vardı:

“Bu itibarla başvurucunun savunması ve dosya kapsamına göre somut olayda tutuklama için gerekli olan suç işlendiğine dair kuvvetli belirtinin yeterince ortaya konulamadığı kanaatine ulaşılmıştır. Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.”

Bu önyargılı, komplocu, hukuksuz soruşturma yüzünden Türkiye, Özlem Dalkıran’a 40 bin TL ceza ödeyecek.

Ama maalesef kör testereyle kesilmiş bu hukuksuzluklar artık Anayasa Mahkemesi’nden de dönemeyebiliyor. 

Önceki gün gece yarısı yine Cumhurbaşkanı hangi kararları almış diye merakla beklenen Resmi Gazete’den çıkan 78 sayfalık karar gibi...

Osman Kavala’nın bu kez “casusluk”tan tutuklanması hakkında ikinci kez yaptığı bireysel başvuru ile ilgili Anayasa Mahkemesi’nin 29 Aralık 2020’de verdiği ikinci “hak ihlali yoktur” kararının gerekçesi Resmi Gazete’de yayınlandı. 

Karar aralarında mahkeme başkanı Zühtü Arslan’ın da olduğu 7 üyeye karşı 8 oyla alınmıştı. 

Gerekçede 36 sayfalık karara 42 sayfa karşı oy yazısı yazılmış.

Karar, Türkiye’de hukukta aynı anda kaç iklim yaşandığıyla ilgili ibretlik bir vesika.

Osman Kavala’nın casusluktan tutuklanmasını hukuka uygun bulan mahkeme üyelerinin gerekçelerini okurken insan irkiliyor.

Önreğin iddianamede Kavala’nın casusluk yaptığıyla ilgili herhangi bir delil, iddia, karine gösterilememesini şöyle açıklamışlar:

“Doğası gereği gizlilik içinde işlenen casusluk türü suçların ortaya çıkarılmasında, bunlara dair delil ve olguların belirlenmesinde soruşturma mercilerinin diğer suçlara göre oldukça zor bir konumda oldukları hatırda tutulmalıdır. Dahası bu  tür suçların konusunu oluşturan eylemlerin çoğu kez diğer ülkelerin istihbarat örgütleriyle işbirliği içinde icra edilmesi ve suçların faillerinin eylemlerini gizleme konusunda diğer şüphelilere göre daha fazla kabiliyet sahibi olması gibi olgular, bunlarla ilgili en azından soruşturmanın başlangıcında veya tutuklama gibi koruma tedbirlerinin uygulandığı aşamada aranan delil türü ve düzeyiyle ilgili kısmen farklı ölçütler benimsenmesini zorunlu kılabilir.”

Yani mahkeme üyeleri diyor ki, bir savcı sizi casusluktan tutuklayıp, herhangi bir delil göstermeyebilir çünkü siz casus olduğunuz için delilleri saklama kabiliyetiniz var.
Ve yine aynı AYM üyelerine göre iki kişinin telefonlarının birbirine yakın baz istasyonlarından sinyal vermesi o iki kişiyi irtibatlı göstermeye yetebilir:

“Teşebbüsten hemen sonra bir lokantada görüşme, birçok farklı tarihte aynı mahalde bulunmaya işaret eden telefon bilgilerinin kesişmesi” irtibat için yeterlidir.

Bu karara göre örneğin Üsküdar Meydanı’ndan geçerken aynı baz istasyonundan telefonlarınızın sinyal verdiği, yine o meydandan geçen bir CIA ajanıyla isterse bir savcı sizi irtibatlı gösterip, sizi herhangi bir delil göstermeden CIA’ye casusluk yapmaktan hapse atabilir. Bu haksızlık karşısında AYM’ye bile başvursanız, ortada olmayan casusluk delilleri, yetenekli bir casus olmanıza yorulabilir. 

Peki, sekiz AYM üyesini ikna eden bu casusluk ve irtibat delilleri için AYM Başkanı Zühtü Arslan karşı oy yazısında ne demiş. 

Bir karşı oy yazısından çok, “böyle hukuk mu olur” isyanına benziyor: 

“HTS ve baz istasyonu kayıtlarından hareketle başvurucunun muhtelif tarihlerde Henri Barkey ile görüşmeler yaptığı ileri sürülmüştür. Aynı şekilde bir an için tüm bu görüşmelerin gerçekleştiği varsayılsa bile bunların içeriklerine dair hiçbir bilgi, dahası iddia bulunmamaktadır. İstanbul’da doğup büyüyen ve Türkiye üzerine akademik çalışmaları bulunan Henri Barkey ile telefon görüşmesi yapıldığı yolundaki kayıtlar, devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal ve askeri casusluk amacıyla temin etme suçu bakımından kuvvetli belirti kabul edildiği takdirde, yıllar içinde bu kişiyle bir şekilde telefonla görüşmüş olan herkesin casusluk suçu bakımından kuvvetli şüphe altında olduğu ve dolayısıyla tutuklanabileceği gibi hukuken hiçbir şekilde izah edilemeyecek bir durum ortaya çıkacaktır. Dolayısıyla, yabancı istihbarat servislerine çalıştığı ileri sürülen bir akademisyenin görüştüğü kişilerin, görüşmenin içeriğinde dair herhangi bir tespit olmadan, salt bu görüşmeler nedeniyle casusluk suçunu işlediklerinin ileri sürülmesi ancak varsayıma dayanan ve soyut değerlendirmelerle mümkün olabilir.”

“Başvurucu devletin gizli kalması gereken hangi bilgilerimi temin etmiştir? Bu sorunun cevabı ne tutuklama kararında ne de iddianamede bulunmamaktadır. Daha da önemlisi başvurucunun hangi gizli bilgileri kimden, nasıl ve nerede temin ettiğine dair herhangi bir açıklama olmadığı gibi, kendisiyle “yoğun irtibatı” olduğu varsayılan Henri Barkey’in hangi gizli bilgilere sahip olduğu ve bunları nasıl temin ettiği de soruşturma belgelerinden anlaşılmamaktadır.”

“Başvurucunun kurduğu ve desteklediği STK’lar vasıtasıyla devletin güvenliği ve siyasi yararları bakımından niteliği gereği gizli kalması gereken bilgileri elde ettiği, bunları Türkiye aleyhine ve yabancı devletlerin lehine kullandığı ileri sürülmüştür. Belirtmek gerekir ki sivil toplum örgütlerinin en önemli görevi ülkenin sosyo-ekonomik ve politik meseleleri üzerine araştırmalarda bulunmak, analizler yapmak, raporlar hazırlamak ve öneriler üretmektir. Kuşkusuz STK’lar da casusluk amacıyla kullanılabilir. Ancak bir STK’nın casusluk olarak nitelendirilebilecek faaliyetler yürüttüğünün veya bu tür faaliyetleri örtülmesi amacıyla kullanıldığının soyut ve genel suçlamalarla değil, somut bilgi, belge ve olgulara göre dayanılarak gösterilmesi gerekir. Aksi takdirde her STK, benzer suçlamalarla etkisiz ve işlevsiz hale getirilebilir. Somut başvuruya konu soruşturma belgelerinde başvurucunun ilişkili olduğu STK’ların hangi gizli bilgileri elde ettikleri Türkiye’nin aleyhine olacak şekilde bunları nasıl kullandıkları ve hangi ülkede verdikleri açıklamış değildir.”

Diğer 7 üye de neredeyse arka fonda “Olur mu böyle saçmalık” diyen bir sesle benzer karşı oylar yazmışlar. 

Hukuk izah için yetmeyince Anayasa Mahkemesi üyesi Engin Yıldırım’a edebiyata başvurmak zorunda kalmış:  

“Kafka’nı Dava romanında Josef K. Kendisini aniden bir hukuk sarmalının ve labirentinin içinde bulmuştu. : “Josef bir hukuk devletinde yaşıyordu...bütün kanunla sapasağlam yürürlükteydi.” Somut olayımızda başvurucunun neredeyse aynı olguya dayalı suçlamalarla ve kuvvetli şüphe uyandıracak önemli yeni deliller ortaya konulmadan iki kez tahliye edilip üç kez tutuklanması da Kafkaesk bir hukuk sarmalına benzemektedir.” 

İşte her gün Türkiye’de adını duyduğumuz duymadığımız, haber olan, olmayan, solcu, dindar, Kemalist, selefi, hilafetçi hiç fark etmeden onlarca kişi bu Kafkaesk hukuk sarmalının içine giriyor ve hakkını aramaya çalışıyor.

Yalanlar, evhamlar, önyargılar, komplo teorileri üzerine kurulu davalar, ekonomideki başarısızlığı bile Kuran ayetleriyle savunulan muhafazakar bir iktidarın yönetimi altında yaşanıyor, onun desteklediği medya üzerinden propagandası yürütülüyor, onun elinin altındaki yargı marifetiyle karara bağlanıyor.

Ama bütün bu yaşananlar dini bütün insanların çoğunu eşcinsellik tehlikesi kadar korkutmuyor ve seferber etmiyor.

Mısır’da Sisi rejiminin, Rusya’da Putin’in, İran’da molla rejiminin muhaliflerine uygun bulduğu bu hukuki standartlarla sevmedikleri muhaliflerin haksızlığa uğraması herhalde onlara hakkın zaferi gibi görünüyor.

Yoksa Ayasofya Camisi’ne kavuşmanın heyecanına İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının sevinci eklenince yıllardır hayallerini kurdukları bu kutlu günlere hiç bir şeyin gölge düşürmesini istemiyor da olabilirler.

İktidarı eleştirmenin önüne Kuran’dan Hz. Musa’ya nankörlük eden İsrailoğullarının kıssalarını çıkarıp,  ekonomik zorlukları Mekkeli müşriklerin Müslümanlara uyguladığı ambargo yüzünden yaşanan yokluk üzerine Allah’ın sabır için gönderdiği ayetlerle tevil etmeye çalışanlar bakalım Kuran’ın adalet ile ilgili ayetlerini ne zaman hatırlayacak?
 

YORUMLAR (86)
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
86 Yorum
  • Karar Okuru / 26 Mart 2021 02:03

    Tarihe vicdani bir not düşen yazınızı tebrik ediyorum. Sadece tek 1 (bir) kişinin etkili vicdani muhalefeti bile iktidarı nasıl da korkutuyor. Muhalefetin aymazlığına selam olsun!

    Yanıtla (1) (0)
  • Mustafa Yigit / 25 Mart 2021 06:59

    Yildiray bey f..to den yargilanan cocuklarimizin hangisinin dosyasinda somut bir delil varki?bylock denen saçma bir iddia icerik yok herhangi bir mesaj yok nasil elde edildigi belli degil,dijiturk iptali delil olarak dosyada,bank asyadan arac kredisi cekmek dosya da.ben bunlarin Etö nun intikaminin bizim çocuklarimizdan alindigini dusunuyorum.

    Yanıtla (1) (0)
  • dost aci soyle / 25 Mart 2021 12:10

    bravo.. cok haklisiniz. ama zaten yazida da bu hukuksuzluk gozler onune serilmis. alllah sabir versin...

    Yanıtla (0) (0)
  • Umursamaz / 24 Mart 2021 22:51

    Adaleti bitirenler yarın Adalet istiyoruz, derse hiç ama hiç şaşırmam.

    Yanıtla (5) (0)
  • Okur / 24 Mart 2021 09:54

    Islâm ne kadar siyasallasirsa adalet o kadar hayal olur

    Yanıtla (17) (1)
  • Jj / 24 Mart 2021 22:45

    Ve... islamin siyasallasmamasi mümkün değildir.

    Yanıtla (0) (0)
  • iyildiz / 24 Mart 2021 13:58

    Suçlu mu, değil mi bilmem ama neymiş bu Osman Kavala denen adam yahu... KAVALını duyan peşinde, sağdan sola herkes destekçisi....

    Yanıtla (1) (20)
  • Jj / 24 Mart 2021 22:34

    Yani bilgin yok ama fikrin var. Cehalet ne güzel bir şey. Şalteri indir her konuda konuş.

    Yanıtla (13) (0)
  • karar okuru / 24 Mart 2021 11:09

    Merak etme Yıldıray OĞUR ADELET ile ilğili ayetlerde söylenir , yeter ki Siz ve Gazeteniz ve Tüm medya Alimlierin Söz söylmesinden rahatsız olup ortalığı yaygara kopartmayın, böyle inceden mesaj göndereceğine İlim sahibi bir kişinin her konuda İlmi bir dirayet ile söz söylemesini memnuniyet ile karşılamanması gerektiğini belirmeniz lazım değil mi ? Ha buarada Mustafa Öztürk'e çok bonker Boynukalın Hocaya çok cimri davranıyorsunuz , Tüm karar ekibi

    Yanıtla (0) (24)
  • Yorumcu / 24 Mart 2021 14:53

    Merak ediyoruz Adaletle ilgili ayetleri ne zaman söyleyeceksiniz. Zira geç gelen adalet adalet değildir.

    Yanıtla (10) (0)
  • Jj / 24 Mart 2021 22:31

    Hangi alimlermis onlar? Yolsuzluk hırsızlık değil diyen mi? İslami bir partiyo zor duruma sokacaksa bir gerçeğin açıklanmamasi fetvasını veren mi (ikiside aynı kişi). Sözüm ona en akıbeti bu. Hem hırsızlığı ozendiriyor hem de iki yüzlülüğü (sen münafık olarak oku). Hükmü değiştirin kafanıza göre. Demek sizin islaminoz, alımını bu. Evlerden uzak olsun.

    Yanıtla (5) (0)
  • musto / 24 Mart 2021 17:58

    Rapbim'e çok şükür bu günleri de gördük.(!) AKP,kongrelerinin finalini yaptık. Karakış virüs demeden bila bedel ,Allah rızası için kendilerini bizlere hizmet etmek uğruna paralayan o muhteşem insanları,izledik.Ayaklarına taş değmesin, tuttukları döviz ve altın olsun.

    Yanıtla (9) (0)
  • Mehmet narin / 24 Mart 2021 21:20

    Yetmedimi yuttuklariniz.daha sozu bitmedi 128 milyar dolarnereye ucurdular bilemedik daha.1

    Yanıtla (0) (0)
  • Çakırcalı / 24 Mart 2021 16:56

    Osman Kavala, Ahmet Altan, Selahattin Demirtaş ve Ömer Faruk Gergerlioğlu bu dönemin simge isimleri olarak tarihe geçtiler.

    Yanıtla (11) (1)
  • Karar okuru / 24 Mart 2021 18:07

    Onlardan bazıları yetmez ama evet diyerek ya da göz kırparak geçmişte de bu iktidar gölgesinde tarihe geçeceklerini sanıyorlardı. Gergerlioğlu istisna o samimi bir mücadele adamı ama ötekilere bak bakalım esas kırılma noktalarında mesela 2010 anayasa referandumunda ne yapıyorlarmış!!!

    Yanıtla (2) (2)
  • Başka bir Karar Okuru / 24 Mart 2021 20:04

    2010 Referandumunda hangi madde desteklenmemeliydi? (Anti demokratikti) Söyleyebilir misiniz.

    Yanıtla (5) (2)
  • Karar okuru / 24 Mart 2021 21:13

    Sayın yorumcu anayasa referandumunda destek verdiğiniz adamlar dönüp de anayasa mahkemesi başkanını tehdit etti ise sizi aldatmışlar demektir. Örnekliyelim; okyanusta bir besin gören balığın gözleri parlar, diğer balık ise o görünen yem, yutarsan bitersin der. İlk balık dinlemez yutar. Şimdi soralım yediniz ve karnınız doyup uykuya mı geçtiniz, yoksa boğazınız yırtılarak yukarı mı çekiliyorsunuz. Biz diyoruz dolandırıldınız siz diyorsunuzki 5 lira verin 10 lira vereceğiz dediler. Komik!!

    Yanıtla (0) (1)
  • Kararlı / 24 Mart 2021 21:19

    İyi ya........yetmez ama evet dediler, demokratikleştik şimdi de hapisteler! iyi yaptılarsa kendileri yaptı ağlamak niye!! Onları içeri koyan kuvvet bu desteği onlardan aldı. Bize de eden bulur demek düşüyor.

    Yanıtla (0) (1)
  • Başka bir Karar Okuru / 26 Mart 2021 22:15

    Sorum hala geçerli; 2010 Referandumunda desteklenmemesi gereken, antidemokratik olan hangi maddeydi. O maddelerden biri mi bugünkü duruma neden oldu?

    Yanıtla (0) (0)
  • Karar Okuru / 27 Mart 2021 09:26

    HSYK ile ilgili düzenleme idi,ama şunu unutma "En iyi yasa kötü uygulayıcı elinde berbat, en kötü yasa iyi uygulayıcı elinde mükemmel olur" Bu tarihte hep böyle olmuştur.Ülkemizde tutuklama nedenleri ile tahliye nedenleri ne hikmetse aynıdır.”suçun vasıf mahiyeti mevcut delil durumu tutukla-tahliye” selam ve dua ile

    Yanıtla (0) (0)
  • Çakırcalı / 24 Mart 2021 19:43

    "Yargı kemalist generallerin emrinden çıksın mı?" sorusuna "hayır" diyenlerin hukuktan ve demokrasiden bahsetmesi arsızca ve utanmazca. Laik faşizmin islamcı faşizmden daha iyi olduğunu sananlar/savunanlar da dangalak. Bu dangalakların bazıları da fanatik. Fanatik olanların beyni kilitlenmiş durumda. Ne dersen de duymuyorlar. Konu ne olursa olsun 50 kelimelik dağarcıklarından oluşan cümlelerle aynı hezeyanı tekrarlıyorlar. Psikiyatrinin öznesi olmuşlar artık.

    Yanıtla (4) (5)
  • Karar okuru / 24 Mart 2021 20:48

    çakırcalı, hem bilmiyor hem de bilmediğini bilmiyorsun 1972 de, 1980 de de muhtıra ve darbe döneminde de ama özellikle 1972 de askeri ve sivil yargıçların dönemin sıkıyönetim komutanlarının baskılarını buruşturup attıklarını bir araştır bakalım. 80 sonrasının sonradan olma soldan dönme liberallerinin saçma sloganlarına saplanmış kalmışsın. Fikri hür, vicdanı hür, ilmi hür olmadan hiç bir şey olmuyor, bir demagog çıkar ineceği durağa kadar safları tramvaya doldurur. Şimdi o tramvay da şaşkınsınız

    Yanıtla (3) (2)
  • Çakırcalı / 24 Mart 2021 21:07

    Senin fikrin hür, vicdanın hür, ilmin hür mü? Fanatiklik kötü bir ruh hali. İnsan hayatını esir alır. Görüntüyü bozar. Kalan aklını, becerbiliyorsan kendin kullan, başkalarına sonra verirsin.

    Yanıtla (0) (0)
  • Azrail / 24 Mart 2021 13:59

    Olmayacak duaya
    amin denmez.

    Artık dünya için çok geç.

    Bence Ayasofya imamı MAHŞERİ araştırıp
    saraya rapor yazmalı.

    1.Mahşerde AYM varmı?

    2.Kaç tanesi eski üye?

    3.Kaç tanesi yeni üye?

    4.KHK lar olacak mı?

    5.Medya kimin elinde?

    6.Personel alımı
    liyakla mı
    mülakatlar mı
    yapılıyor?

    Bizde bilelim.

    Dünyada kaybettik !
    ahireti kurtaralım.

    Yanıtla (12) (0)
  • Soru / 24 Mart 2021 17:57

    Mahşer ,Ayasofya,
    saray ilişki kuramadım.

    Yanıtla (1) (3)
  • Bir İnsan / 24 Mart 2021 20:37

    Tatlı uykular sana kardeş. O mevzu çok can sıkıcı. Sen sakın uyanma :))

    Yanıtla (5) (0)
  • dava yok / 24 Mart 2021 17:47

    36 seneme yanarım.ama olsun.geç değil.inanmıyorum neye inanıyorlarsa..hiç bir şeye.inanılmaz çünkü..tarihçiyim.belgelerle...kemalist ve milliyetçi de değilim.aynılar zaten.sosyalist yok zaten neredeyse.olan da ayda yaşıyor.böyle o kadar güzel ki...

    Yanıtla (1) (1)
  • Karar okuru / 24 Mart 2021 18:09

    Hakikaten yan ömrünün yarısından fazlası garabet ortamında geçmiş. Darbe dönemleri bile bu kadar yaygın ve fütursuz adamına göre hukuk dönemi olmadı!

    Yanıtla (6) (1)
  • karar oku / 24 Mart 2021 17:21

    o zaman bu milleti enayi yerine koyuyorlar hiç suçsuz yere yatırıyorlar bu milletin oyunu alıp bizi süründüyorlar ben hiç vermedim adam diyorki filan kişiakpartili zengin oldu ama ginede oyumu akp vereceğim bu nasıl bilemiyorum.

    Yanıtla (5) (0)
  • Karar okuru / 24 Mart 2021 11:11

    Geçmişte destek verirken sizleri uyaranlara kibirli havalar ile ileri demokrasi dersi veriyordunuz. Şimdi ne oldu, güzel eleştiriyorsunuz. Şimdi adım adım demokrasinin sonuna gelirken kendi katkılarınızı da hatırlayacak ve hatırlatacak mısınız? Muhtemelen bu yorumu da yayınlamazsınız! Ama tarih bu ülkeye yapılmış olan kötülüğe katkınızı kaydetti. Demokrasi abidesi değildik ama kırık dökük olan da sayenizde.ortadan kalktı. Kendinizi tartmanız gerekir, akıllı biri olduğunuz ortada yüzleşin.

    Yanıtla (11) (7)
  • Okumaz / 24 Mart 2021 15:40

    Türkiye'deki taraflar aşağı yukarı aynı kalibrede, kalitede. Sol da jakoben, sağ da. Az sayıda özgürlükçü insan (sağ ve soldan) hep azınlıkta kalıyor. Hep de suçlu. CHP'de güçlenseydi, şu an AKP benzeri olurdu. Hamur aşağı yukarı aynı hamur. İkisinde de ideoloji baskın. İkisi de zorla güzellikçi. İkisi de işini biliyor. Halk değişmeden, yeni nesiller özgürlükçü, demokrat yetiştirilmeden denklem hep aynı sonucu üretiyor.

    Yanıtla (8) (2)
  • Karar okuru / 24 Mart 2021 17:05

    Solcu, etnikçi, liberal, muhafazakar ne kadar güya demokrat varsa önemlice bir kısmı bu günün hazırlanmasına katkı sağladı. Tek parti bile seçimle gitti. Bakalım seçim olur mu? Öyle ya gece yarısı kararı ile seçimi bile gölgelerler. Hiç zorlama kendini CHP bile her ileri aşamaya riayet etmiştir. 80 sonrasının sonradan olma liberallerinin saplantılı yaklaşımına itibar etmemek gerek.

    Yanıtla (3) (1)
  • İlke / 24 Mart 2021 16:41

    Bu adalet sözcüğünü icat edenin
    Adalet Yoksulluk mutluluk
    vb kelimesi olmasaydı bu ülke ne güzel yonetilirdi.
    Beka milli yerli hamaset iç dış düşmanlar enguzel yönetim sozcukleri

    Yanıtla (3) (0)
  • rafet / 24 Mart 2021 16:12

    "Efradını cami ağyarını mani" mükemmel bir değerlendirme.
    Tebrikler

    Yanıtla (0) (0)
  • karar okuru / 24 Mart 2021 16:05

    Yıldıray bey, elinize sağlık çok güzel bir yazı olmuş. Tüm vurgulamalarınız ve verdiğiniz örnekler çok uyumlu. Sizler gibi adaletten yana yazarların, bu sağduyulu, hakka inanan ve bunu savunan yazıları, bizler gibi, sadece sadece ülkemizin iyiliğini düşünen insanlar için gerçekten çok kıymetli. O.Kavala'yı şahsen tanımam ama ona haksızlık yapıldığına yürekten inanıyorum.

    Yanıtla (4) (0)
  • Hasan / 24 Mart 2021 16:00

    Saddam gitti reenkarnasyonda yoktur ama bir "ortak, paylaşımlı, ölmeyen Saddam zihniyeti" sanki metafizik bir olgu gibi gözlerimizin önünde. İster hristiyanlığı, ister müslümanlığı, ister Rusçuluğu, ister Çinciliği, ister Arapçılığı, ister Farsçılığı ister Türkçülüğü kullanarak kendi saltanatının peşinde olanların göreceği bir ibret var: keser döner sap döner gün gelir hesap döner

    Yanıtla (3) (0)
  • Kararlı / 24 Mart 2021 14:59

    Hakikati yazmak için sağa sola selam çalmaya gerek yok azizim.. gergerlioğlu milyonların gönlünde duruşuyla fikirleriyle hayatı pahasına diyet ödemekten geri durmayarak taht kurdu tarih onu hayırla yadedecek ve ahirette milyonlar onun lehine şahitlik edecek ona zulmedenler lanetle anılacak.Sahte delil uydurma Perinçek ve avanelerinin taktiği Ergenekoncular buharlaşmadı daha güçlenerek yerlerinde duruyorlar ve davudoğlunun deyimiyle geri dönüş fırsatı bekliyorlar...

    Yanıtla (5) (0)
  • KÖYÜN DELİSİ / 24 Mart 2021 14:53

    GÖRÜRSÜN SEN MAHKEME İ KÜBRADA
    Bakma sen. yer yüzünün fitne ile dolduğuna
    Cehalettin bu kadar cesaret bulduğuna.
    Bakma sen zalimlerin hüküm sürdüğüne.
    Firavunlar Karunlar Berzahta beklemede.
    Hepsi hesap verecek o büyük mahkemede
    Bakma sen. delaletin itibar gördüğüne,
    Zilletin zirvelerde saltanat sürdüğüne
    Bakma sen adalettin yerlerde süründüğüne.
    Bilki bütün deliller ukbada beklemede.
    Terazi çok hasastır, o büyük mahkemede

    Yanıtla (6) (0)
  • yavuz / 24 Mart 2021 14:51

    Onların Kuran ayetlerini değilde,Akp dininin referanslarını gerçek kabul ettiklerini ne zaman anlayacaksınız?

    Yanıtla (4) (0)
  • Spartacus / 24 Mart 2021 11:51

    Benim çevrem komple AKP'lidir. Değişik bir ruh hali içindeler. Yapılanın yanlış olduğunu en sağlam delillerle aksi iddia edilemez şekilde ortaya koyduğum bazı meselelerde yok o öyle değil sen yanlış biliyorsun deyip burun kıvırıyorlar. Doğrusu ne peki diyorsun ona da bir cevapları yok. Bir kısmı ise yapılan haksızlıkların farkında ve eğer karşı taraf iktidara gelirse başlarının belaya gireceğinden korkup daha çok AKP'ye sarılıyor.

    Yanıtla (17) (0)
  • Sabahattin / 24 Mart 2021 12:22

    DEVA var?

    Yanıtla (5) (0)
  • Spartacus / 24 Mart 2021 13:10

    En çok da Deva ve Gelecek Partisine kızıyorlar. Niye parti içinde kalıp yanlışları düzeltmemişler. Savları bu. Her şeye bir kulpları var. Mesela bugün Pandemide yaptıkları kongre ne iş diye sor: Ne mübarek bir liderimiz var tam kongre günü kar yağdı mikropları öldürdü diyeceklerdir.

    Yanıtla (12) (0)
  • karar okunur / 24 Mart 2021 14:37

    Kibar bir dille, üzmeden, incitmeden yanlışları söyledim. Kusurlu ve hatalı bulundum. AKP´li yakınlarım gücendi selamı kesti. Yine de gülen gözlerle bakıp, inadına yaşama tutunan, güzel sözlerle her zaman bayramlarını kutluyorum.

    Yanıtla (7) (0)
  • kafaoğlu / 24 Mart 2021 14:28

    Yıldıray Bey kardeşim,sadece adaletle ilgili ayetleri değil,mushafın içinde ne var bakmıyoruz,ilgilenmiyoruz,elimize almışız sağa sola sallayarak insanları korkutuyoruz. Affedersiniz bazı "büyücüler"in Kur'an-ı Kerimin üstüne oturarak büyü yaptıkları iddia edilirdi,şimdi kuranı etrafı ikna için kullananlar aynı pis işlerine alet ettiklerini söyleyebiliriz,dincisi,dinsizi bütün insanımız ÇILDIRMIŞ olmalı işine nasıl yarıyorsa Kur'anı öyle kullanıyor,Rabbim (cc) şerlerinden muhafaza etsin. Amiiin

    Yanıtla (1) (0)
  • Bilal / 24 Mart 2021 14:13

    Finans ve para piyasaları konularında bile ayetlerin öne sürülmesi nedense aklıma Sıffin savaşında Muaviye'nin yaptığı harb hilesini aklıma getirdi.

    Yanıtla (11) (0)
  • Ali / 24 Mart 2021 13:46

    Eyyy Erdogan yapilanlar yaziliyor bir yere hak bir gün hepsini toplu bir sekilde hakkindan gelecektir.

    Yanıtla (6) (0)
  • ANTÎ KOLPACI / 24 Mart 2021 13:44

    Kurandaki adaletle ilgili ayetlerin hepsi, sonuç olarak, bir bütün'ü temsil ettiğinden, bir islam sistemi/devleti kurulmasına teşvik eder ve şuanki sömürücü sistemlerle zıt olduğundan hiçbir zaman bu kuran ayetleri tc tarafından istenilmez ! Basit örnek, Kurandaki zekat uygulansa tc'de fakir/evsiz kalmaz ! Kurandaki kısas/uygulansa %90 suç oranı düşer ve hapisaneler/suç üretme merkezlerinin %90 kapanır ve şimdiye kadar tc'de yönetenlerin hepsinin en az hırsızlıktan elleri kesilmişti !

    Yanıtla (5) (0)
  • karar okunur / 24 Mart 2021 13:29

    „Kuran’ın adalet ile ilgili ayetlerini ne zaman hatırlayacak?“(lar)
    Emeğinize sağlık. Ancak bu güzel yazı böyle bitmemeydi. Çünkü din anlayışları korku, sevgi anlayışları korku, korku fıtratlarına yerleşmiş, adelet anlayışları da korku ile özdeşleşmiş. Korkuyu halka dönük olarak yaşıyor ve yaşatıyorlar. Yoksa Iftira atmanın zulümlerin en büyüğü, apaçık bir günah olduğunu bilmeyen mi var. Kuran ayeti çiğnenmiş, din de iman da umurlarında değil.

    Yanıtla (7) (0)
  • Demokrat hukukçu / 24 Mart 2021 13:22

    TR'de özgür bir tartışma ortamı yok.Medya ve kamuoyu şartlı ve olay, olgu ve kavramlar başkalaştırılmış ve önkabullerle yanlışlara sabitlenmiş durumda.Her türlü önkabulden azade olarak kavramlar tekrar yerliyerine konmadan ve özgür bir konuşma imkanı,bağımsız yargı ve tam demokrasi olmadan ne konuşulursa boş veya eksiktir.Fikirlerin cezalandırıldığı ve bir fikir grubununun kolaylıkla terör örgütü;grup fikirdaşının ise otomatikman örgüt üyesi sayıldığı bir ülkede objektif tartışmalar yapılamaz.

    Yanıtla (3) (0)
  • karar okuru / 24 Mart 2021 12:43

    İslamcıların adaletten anladıkları kendi aralarındaki adalettir. öteki dediklerine farklı bir adaletleri vardır. yurdum insanıda kendini cennet vaadi, cehennem korkusuna göre kurnazca tavır alır. içki,faiz,oruç konusunda acayip titizlenirken, mesela yalan konusunda,insan hakkı gibi ahlaki konularda hiç oralı olmaz. onun için islamcı kesimin Tanrı ile ilişkileri iyi olsa da insanlarla ilişkileri hep arızalıdır.

    Yanıtla (9) (0)
  • Anlamadığım / 24 Mart 2021 12:00

    Bazı okurların yazarı suçlayan yorumları. Destek verdiniz demeleri. Arkadaşım doğru görmüş destek vermiş. Yanlış görmüş karşısında duruyor. İlke olmalı önce. Buraya kadar geleceğini bildiğini iddia eden müneccimlerin o tarihlerde ne yaptığı belli değil ya, atın tutun. Siz ne yaptınız peki? 28 cilere mi destek oldunuz? Durdursaydınız madem elinizi kim tutuyordu? Yazar adalet demiş. Vay demiş ya ona giydirin. Karar yazarları dışında kimler masumların hukukunu savunuyor?!

    Yanıtla (7) (3)
  • Karar okuru / 24 Mart 2021 12:41

    Yanlış adamlar ile doğru iş yapılmaz. Demokrasinin eksiklikler vesaire vardı ama şimdi çok daha geriye düştü. Bir şeyi daha kötü yaptı iseniz geçmişteki kötüler mazeret değildir. İran da devrime destek veren solcular, liberaller bugün aynı aldatmanın nasıl sonuç vereceğini gösteriyor. Şöyle söylediler destekledik ama şimdi desteklemiyoruz demek ben çiftlik bank dolandıcısına inanıp parayı kaptırdım ama şimdi inanmıyorum demekle aynı, para gitti ama. Kusura bakmayın ama mazeret rezaleti kapatmıyo

    Yanıtla (4) (2)
  • yavuz / 24 Mart 2021 15:04

    Sözü eğri olanın yolu doğru olmaz.

    Yanıtla (4) (0)
  • Jj / 24 Mart 2021 22:41

    Peki hangi parti doğru, onu da söyleseydin de ona göre tavır alsaydık. Etliye sütlüye karışma, elini taşın altına koyma ilelebet muhalif ol, sonra da steril bir şekilde ahkam kes. Zamanında ben de destekledim, geri dönsem yine desteklerim, ama bu 2011den sonraki keskin dönüşü legalize etmez. Ne zamandan beri doğru yapılani desteklemek suç oldu. Sanki demokrasiden ve adaletten dönen AKP değil de bizleriz.

    Yanıtla (1) (1)
  • Karar okuru / 24 Mart 2021 12:42

    O zaman dolandırıcılara kızmayalım!! Öyle dedik inandılar parayı kaptırdık şimdi inanmıyoruz! E parayı kaptırdık.

    Yanıtla (3) (1)
  • Aristo / 24 Mart 2021 12:13

    Z parti
    Ayetlerle ilgili konuşmak sadece zparti mensuplarina özgün
    Z partisi
    Allah
    Peygamber
    Meleklerle ilgili konuşur
    Hatta sizin dualarınızın sonuçlarında önceden size söylerler
    Bazen namazını da kabul etmezler.
    Bu arada zpartinin ağzıyla konuşmak sizinde samimi yapmıyor sn yazar.

    Yanıtla (1) (1)
  • Son vatansever / 24 Mart 2021 11:44

    Fetö den çok şey öğrenenler oldu. Fetö mensupları devleti ele geçirme entrikalarının bedelini ödüyorlar. Devlet ele geçirilmez. Evrensel normlara göre yönetilir. Ele geçirmeye çalışanların elleri hep yandı. Arada bir hatırlamakta yarar var.

    Yanıtla (5) (0)
  • Abdullah birisi / 24 Mart 2021 11:36

    Bunlarin dini,imani para.Adalet dillerinde.Allah(cc) bunlarin kötülüklerinden ülkeyi kurtarsin.

    Yanıtla (8) (0)
  • Misafir / 24 Mart 2021 11:27

    Hiçbir şey olmasa dahi mutlaka bir şeyler olmuştur darbı meselini hatırlattı yazı

    Yanıtla (13) (1)
  • Faruk Erdinç / 24 Mart 2021 11:22

    Bugün iktidara yakın haber siteleri yalan haber yapıyor çoğu kişide bu haberleri araştırmadan inanıyor gelen haberlerin doğruluğunu araştırmamızı istiyen kuranda Allah ın emri olduğu halde suçsuz insanların hakkına giriyor devlet yaptığı haksızlığı tazminat ödemeye mahkum olurken peki siz yalan haberlere inanlar tövbe edecekmisiniz mazlumun ırkı dini sorulmazken onun yanında ne zaman olacaksınız zalim bizdense biz bizden değiliz ne zaman diyeceksiniz şu an yüzbinlerce insan cezaevinde adaletmi

    Yanıtla (3) (0)
  • İsmin ne önemi var / 24 Mart 2021 10:44

    Müslüman ve adalet öyle mi? Müslüman azıcık dünyalık için:" Hacca ı Zalimlerle kelleler alır, peygamber torunları olsalar bile...Camiye sıgınan müslümanları kılıçtan geçirir Emevi oldukları için. Din ögretmeni, ögrencisinin kazandıgı belediye başkanlıgını elinden alıp oturur, başka partili diye, Silah eline almamış, fakat terörist yaftası yemiş kimileri, gününü doldurdugu halde denetimli serbestlik hakkı dahi verilmez Fetöcü diye...Müslüman ve Müslümanlık öyle mi?

    Yanıtla (8) (0)
  • Karar okuru / 24 Mart 2021 11:19

    Destek verirken düşünmeyenlerin şimdiki şikayetinin anlamı var mı?

    Yanıtla (6) (7)
  • Okur / 24 Mart 2021 11:16

    Ülke, demokrasi bilinci olmayan insanların eline geçti . Bu zihniyet karşısında sizin haklı olmanızın bir önemi yoktur. Büyük bir kaos yaşamadan, bu zihniyetten kurtulabilirsek büyük başarı.

    Yanıtla (5) (0)
  • Mirza Arabacı / 24 Mart 2021 11:09

    Bunlar bu hale nasıl geldiler?
    Biz nasıl bu hale geldik?
    Cehaletimiz mi bizi bu hale getirdi? Yoksa kaybettiğimiz vicdanımız, yitirdiğimiz merhametimiz ve kiraya verdiğimiz aklımız mı? Nasıl? Nasıl bu kadar kör, sağır ve kötü olduk?
    Bencil, korkak ve suskun olduğumuz için olabilir mi?

    Yanıtla (7) (0)
  • trigger / 24 Mart 2021 10:55

    Tek dilegim var: Yasattiklarinin tek tek hesabini verdiklerini gormek!

    Yanıtla (13) (0)
  • Karar okuru / 24 Mart 2021 10:36

    Adaletle ilgili ayetler mi? O da ne demek? Bunların inandığı dinde kitapta adaletin a'sı bile yok. Bu iktidarın tek faydası, bunların ne olduğunu bir kısım vatandaşa göstermeleridir. Kalanı fasarya.

    Yanıtla (12) (0)
  • Vanlı65 / 24 Mart 2021 10:00

    Çok güzel bir yazı olmuş.Emeğinize sağlık.

    Yanıtla (12) (0)
  • Üfürükten profesör / 24 Mart 2021 09:45

    Saygıdeğer insanların, pek de öyle saygıdeğer olmadıkları kanaati hâsıl olmaktadır ve artık o malum kesimle alakalarimi ikinci katip seviyesine tenzil ettigimi dosta düşmana duyururum

    Yanıtla (5) (0)
  • Sönmez / 24 Mart 2021 09:38

    İnsanların haklarını açık bir şekilde çiğneyenler nasıl bu hale geldiler? Makam, mevki, koltuk, para, güç, hırs ne hale getirdi bunları? Hiç ölmeyeceklerini, Yaradana hesap vermeyecelerini mi düşünüyorlar acaba?
    Sayın Oğur hukuksuzluğu yine açık bir şekilde ortaya koymuş. Sağolsun.

    Yanıtla (7) (0)
  • Cemil / 24 Mart 2021 09:24

    Adaletiniz yoksa hiçsiniz...
    Ne yaparlarsa yapsınlar düzelmez...

    Yanıtla (13) (0)
  • Tayyar / 24 Mart 2021 09:20

    Adaletin işleyişini çok güzel özetlemişsiniz Yıldıray Bey. Adalete ulaşamayan o kadar çok insan varki. Teşekkürler.

    Yanıtla (14) (0)
  • Adil / 24 Mart 2021 09:19

    Hic bir zaman,Onlar buraya kadar lazimdi!
    Ancaaak Unuttuklari bir sey var. Artik hic kimse
    Koyunun kaval dinledigi gibi dinlemiyor Kurani.
    Okuyor,hazm ediyor hatim etmiyor.
    Okudukca ne Melun olduklari Kabak gibi ortaya cikiyor
    Din Tacirlerinin.....

    Yanıtla (17) (0)