Kriketçi playboy nasıl antiemperyalist mücahide döndü?
Pakistan Başbakanı İmran Han, muhalefete karşı Meclis ve Anayasa Mahkemesi’nde verdiği mücadeleyi kaybetti ve dört yıldır oturduğu Başbakanlık koltuğundan oldu.
Muhalefetin güvensizlik oylamasıyla yani rutin bir süreçle başbakanlığı düştü ama bunu “Amerikan komplosu” ve “darbe” olarak sundu ve taraftarlarını sokağa çağırdı.
İmran Han’a taraftarları dışında en büyük destek ise Türkiye’deki iktidar çevrelerinden geldi.
Olan bitene “darbe” diyen oldu, 15 Temmuz benzetmeleri yapıldı, İmran Han’ın Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’la yakın ilişkileri yüzünden devrildiği dahi ileri sürüldü, darbeye karşı “direnişe bin selam” gönderildi.
Ta ki önceki akşam Cumhurbaşkanı Erdoğan, İmran Han’ı deviren muhalefetin lideri, yeni Başbakan Şahbaz Şerif’i tebrik eden ilk dünya lideri olana kadar...
Ceza sahasında yeni bir toplu ofsayt vakasıyla karşı karşıyayız.
Halbuki sadece Google’a Erdoğan ve Şahbaz Şerif yazanlar ikisinin ne kadar yakın olduklarını görebilirdi.
Ama bu tedbiri akıl edemeyerek hızını alamayanlar Erdoğan’ın geç saatlerde gelen tebriğinden önce çoktan kınından çıkarılan kalemlerle Amerikan darbeli, Türkiye benzetmeli yazılar yazmışlar, çoşkulu tweetler atmışlardı.
Günün sonunda olan “Batılı dış güçlerin darbesine karşı direnen yerli ve milli” İmran Han’ı savunacağım diye İmran Han’ı eleştiren gazetesiyle ters düşüp köşesini kaybeden köşe yazarına oldu.
Halbuki İmran Han’ın tuhaf hidayet hikayesini ve süper pragmatik popülizmini biraz bilenlerin bu “dış güçler beni devirmek istiyor” oltasına düşmemesi beklenirdi.
İmran Han, 70’li yıllarda siyaset, felsefe ve ekonomi okumak olarak Oxford’a gönderilmiş Lahorlu varlıklı bir aileden geliyor.
Pakistan’da başladığı krikete, sporun anavatanı İngiltere’de de devam etmiş, mezun olduktan sonra profesyonel bir kriket oyuncusu olmayı tercih edip 1982’de Pakistan milli kriket takımının kaptanı olmuştu.
1992 yılındaki Dünya Kriket Şampiyonası’nda artık 40 yaşında olan İmran Han’ın kaptanlığındaki Pakistan, finalde İngiltere’yi yenip dünya şampiyonu oldu.
Tabii bu aynı zamanda kolonyalizme atılmış milli bir goldü ve İmran Han, Pakistan’da milli kahraman ilan edildi, yaşayan efsaneye döndü.
Şöhretinin zirvesine çıktığı İngiltere’de ise kısa sürede yeni bir sıfatla anılmaya başlandı: Playboy.
Lady ünvanlı aristokrat kızlarla yaşadığı aşklarla İngiliz tabloid gazetelerinin sayfalarından düşmüyor, spor arabalardan inmiyor, lüks gece kulüplerinin ve partilerin aranan ismi haline geliyor, dünyanın magazin dergilerine “özgürleştirici erkeklik” başlıklarıyla kapak oluyordu.
Fakat İngiltere’nin gözde playboyu, röportajlarında içki içmediğini, İslam’a aykırı bir hayat yaşamadığını ve kültürüne sıkı sıkıya bağlı bir Pakistanlı olduğunu iddia ediyor, hayatını tam bir İngiliz centilmen gibi yaşarken, Doğu medeniyetinin saflığını ve üstünlüğünü övüyordu.
1995 yılında 43 yaşındayken dünyanın en zengin insanlarından finans imparatoru James Goldsmith'in ve bir Fransız markizinin kızı olan 21 yaşındaki kızı Jemima Goldsmith ile evlendi.
Jemima, Lady Diana’nın en yakın arkadaşı olan sosyetenin en gözde kadınlarından biriydi.
İmran Han, Jemima’yı alıp Lahor’a yerleşti. Batılı kıyafetlerini çıkarıp, şalvar kamizlerini giydi ve 1996’da Pakistan Adalet Partisi’ni (PTI) kurarak siyasete girdi.
Eski playboy günlerini artık geri bıraktığını, Muhammed İkbal okuyarak dine yöneldiğini söyledi, Jemima da Müslüman oldu, Urduca öğrendi, başörtüsü taktı ama dünyanın en zengin Musevi finans titanlarından birinin kızıyla evlenip siyasete girmiş İmran Han, Yahudilerin adamı olduğu suçlamasından kurtulamadı.
Bugünlerde darbeden şikayet eden İmran Han, 1999’da Başbakan Navaz Şerif iktidarına karşı Pervez Müşerref darbesini destekleyen neredeyse tek muhalefet lideriydi.
Buna rağmen 2002 yılındaki seçimlerde partisi sadece onu Meclis’e sokabildi.
Bu arada siyasette kaybetti ama aşkta da kazanamadı.
2004’de iki çocukları olan Jemima’dan boşandı.
Sonra da Müşerref’le ters düştü, ev hapsine alındı, muhalefet cephesine geçti, büyük mitingler düzenledi.
Bu heyecanla gidilen 2013’deki seçimlerde Meclis’e üçüncü parti olarak girdi.
2015’de BBC’nin hava durumu spikeri Reham Han ile evlendi.
Fakat bu evlilik de bir yıl sürdü, olaylı bir şekilde bitti, Reham Han kısa evliliğiyle ilgili çok satan bir kitap yazdı, bu arada bir başka kadın İmran Han’dan şiddet gördüğünü iddia etti, İmran Han yeniden İngiliz tabloidlerinin birinci sayfalarına çıktı.
Pakistan’da ise artık daha dindar, daha fazla İslami popülist bir dil kullanan, ordunun desteğini arkasına aldığı söylenen, Taliban’la diyalog yanlısı olduğu için adı “Taliban Han”a çıkan bir İslamcı İmran Han vardı.
Peki bu nasıl olmuştu?
İmran Han’ın bu hidayet hikayesi 2015 yılında sık sık Pencap’taki Çişti tarikatının önderlerinden 12. yüzyılda yaşamış Baba Ferid olarak bilinen Feriüddin Genc-i Şeker’in türbesini ziyaret etmesiyle başladı.
Bu ziyaretler sadece türbeye dua etmek için değildi.
İmran Han, bölgenin en güçlü ve bu tarikatın postnişinde oturan ailesi olan Maneka ailesinden Büşra Maneka adlı 40’lı yaşlarda bir kadınla tanışmış ve onu kendisine mürşid olarak kabul etmişti.
Pembe çarşaf giydiği için Pinky Peerni takma adıyla tanınan, tarikatın önde gelenlerinden bir sufi pir ile evli ve beş çocuklu Büşra Maneka, İmran Han’ın artık akıl hocası, manevi önderiydi.
Ona gelecekten haber veren iki cini olduğuna inanılıyordu.
Yine iddialara göre İmran Han, ziyaretlerinde cinlerin beslenmesi için Büşra Maneka’ya galonlarca et hediye ediyordu.
Maneka sık sık istiareye yatıyor, cinleriyle temas kuruyordu.
Bunlardan birinde Han’ın başbakan olacağını görmüştü.
Bu yüzden bekar başbakan namzedinin, tarikat mensubu doğru bir kadınla evlendirilmesi gerekiyordu.
Vanity Fair’de çıkan geniş bir İmran Han biyografisine göre Büşra Maneka, İmran Han’a önce kız kardeşini, daha sonra kızını eş adayı olarak önermiş, İmran Han ise bu tekliflere sıcak bakmamıştı.
https://www.vanityfair.com/news/2019/09/the-once-and-future-imran-khan
Sonra Büşra Maneka bir kere daha istiareye yattı ve bu kez ona İmran Han için ideal eş adayı olarak bizzat kendisi işaret edildi.
Bu manevi işaret üzerine eşi, İmran Han ile evlenebilmesi için ondan boşandı. 300 günlük iddet müddedini bekledi ve 2018 yılında İmran Han ile evlendi.
Meşhur bir playboy olan İmran Han, boşandıktan sonraki adıyla Büşra Bibi’nin o kadar etkisi altındaydı ki evlendikleri güne kadar yıllarca sadece burkasının arkasında konuştuğu Büşra Maneka’nın yüzünü dahi görmemişti.
Büşra Bibi, Pakistan tarihinin ilk peçeli first ladysi oldu.
Evliliklerinden altı ay sonraki seçimlerde İmran Han’ın sandıktan birinci parti çıkıp, kehanetine uygun olarak Başbakan olması Büşra Bibi’nin kerameti olarak görüldü.
Vanity Fair’de çıkan Imran Han biyografisinde Büşra Bibi ile Han’ın ilişkisi Game of Thrones’taki gizli güçleri olan Kırmızılı Kadın’la, onu kendisine rehber edinen ve bu uğurda kızını bile feda etmekten çekinmeyen Stanis Barethon’un ilişkisine benzetiliyor.
İmran Han, bu manevi rehberlik altında başbakanlığı da kutsal bir görevi olan bir kurtarıcı edasıyla yaptı.
Ordunun da arkasında olduğuna inanarak kapıldığı güç sarhoşluğuyla hareket etti.
Bölge uzmanı olan akademisyen Ömer Aslan, Perspektif’te yayınlanan yazısında İmran Han’ın 3.5 yıldaki performansının bir fotoğrafını çekiyor:
“İmran Han, iktidarda kaldığı 3,5 senede bu güç vehmine aşırı kapıldı; bir anda ordunun da desteğiyle mevcut siyasi liderlerin tamamını yargılayarak tarihten silebileceğini, sil baştan bir Pakistan yaratacağını, uygun gördüğü ‘ulvi’ politikaları Cumhurbaşkanı kararnameleriyle Meclis’e uğramadan hayata geçirebileceğini, dış politikada istediği şekilde davranabileceğini düşündü. Bu uğurda muhalif gazetecilerin sindirildiği ve muhalif haberlerin ‘yalan haber’ başlığı altında sansüre uğradığı bir siyasal ortama izin verdi. Bu nedenle, güven oylaması senaryosuna maruz kalmak ve iktidardan bu şekilde hızla düşmek; kendini kurtarıcı, seçilmiş gören bir popülist siyasetçi için idrak ve kabul etmesi zor bir durum olmalı.”
https://www.perspektif.online/pakistanda-imran-han-doneminin-sonu/
Kötü yönetimin halkı en çok etkileyen sonucu ise ekonominin kötü yönetimi oldu. Hızla artan enflasyon, işsizlik İmran Han’ın popülaritesini düşürdü.
Buna karşı İmran Han ise popülist bir siyasetçi olarak ilk akla gelen savunma refleksine başvurdu.
Din, iman, vatan, millet hamasetinin dibini gördü.
Türkiye’de de tekbirlerle karşılanan meşhur bol ümmetli, ayetli, hadisli, anti-emperyalist vurgulu hamasi konuşmalar yaptı.
Ülkenin esas patronu orduyla karşılaştığı atama krizlerinde bile dine başvurdu, Hz. Ömer’in Halid Bin Velid’i bile görevden aldığını hatırlattı.
Fakat bir taraftan vatan, ümmet, din referanslı hamasi konuşmalar yaparken, bir taraftan da ülkeye para bulmak için Çin’le yakınlaşırken Uygurlara yönelik baskıları inkar eden açıklamalar yapmaktan da çekinmedi.
Yine yerli ve milli popülizmle girdiği Amerika ve Batı karşıtı yolda o kadar ileri gitti ki en son Rusya’nın Ukrayna’yı işgale başladığı güne denk gelen Moskova ziyaretini iptal dahi etmedi, Ukrayna meselesinde Rusya’nın yanında durdu.
Herhalde bu tercihleriyle geleneksel olarak ABD ile iyi ilişkiler yanlısı olan Pakistan ordusunun desteğini tamamen kaybetti.
Ülkedeki ekonomik krizle çatlayan koalisyon hükümetini devirmek için İmran Han’a karşı hep rekabet halinde olmuş ülkenin iki geleneksel büyük siyasi partisi Butto ailesinin partisi Pakistan Halk Partisi (PPP) ile Navaz Şerif’in partisi Pakistan Müslüman Ligi-Navaz Pakistan Demokratik Hareketi’nde birleşti.
Meclis’te güvensizlik oylamasıyla hükümeti düşürmeye çalıştılar. Ve bilinenler yaşandı.
Buna İmran Han’ın tepkisi ise dış güçler kartını açmak oldu.
Han, 2 Nisan'da, ilgili güvensizlik oylamasına yönelik yaptığı açıklamada, "(Muhalefetin) Beni görevden alma girişimi, ABD’nin iç politikamıza açık müdahalesidir” dedi. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Güney ve Merkez Asya Dairesinden sorumlu Bakan Yardımcısı Donald Lu’nun Pakistan’ın Washington Büyükelçisi’yle görüşmesinde söylediği İmran Han hükümeti- ABD ilişkilerindeki sorunlarla ilgili görüşlerini ABD’den kendisine tehdit mektubu gelmiş gibi lanse etti.
Muhalefeti ABD ile işbirliğiyle suçlayarak “"Parlamento üyelerinden birkaçı birkaç ay önce ABD'nin İslamabad Büyükelçiliğine gitti ve orada kendilerine Başbakan Han'a karşı güvensizlik oylamasının gerçekleştirileceği söylendi” gibi ağır iddialarda bulundu. Pakistan'da "ithal edilmiş" bir hükümeti asla kabul etmeyeceğini belirterek, 10 Nisan akşamı tüm ülkeyi sokaklara çağırdı.
Fakat bu iddialar Türkiye’de çok yankı uyandırsa da Pakistan’da İmran Han taraftarları dışında pek de kimsenin umurunda olmadı.
Çünkü Pakistan’da “Amerika komplosu” kriket kadar popüler bir spor.
Amerika, Pakistan üzerinde nüfuz sahibi bir ülke, siyasetçiler, generaller karar alırken Amerika ne der diye düşünüp hareket ediyordur.
Ama son 50 yılda Pakistan’da meydana gelmiş olayların neredeyse tamamıyla ilgili Pakistanlı siyasetçiler kolayını bulmuş görünüyor; kendilerini kurban olarak görüp, sırayla Amerika’yı suçluyorlar.
1977’de Ziya Ül Hak’ın milliyetçi laik Başbakan Zülfikar Ali Butto’yu devirdiği darbenin arkasında Butto’nun partisine göre Amerika vardı.
Hatta daha sonra başbakan olan kızı Benazir Butto da babasının nükleer çalışmalar yüzünden ABD tarafından devrildiğini iddia etmişti.
Ama 1988’de Ziya Ül Hak’ın öldüğü uçak kazasının arkasında da eski darbeci generali sevenler Amerika ve İsrail’in olduğuna inanıyor. Üstelik kazada Pakistan’ın ABD Büyükelçisi ve askeri ataşesi de ölmüş olmasına rağmen...
Amerika’nın yaptırdığı iddia edilen uçak kazasından sonra Benazir Butto’nun ABD’nin desteğiyle iktidara geldiği, 1996’da da eşinin ayyuka çıkan yolsuzlukları yüzünden Cumhurbaşkanı tarafından yine ABD istediği için görevden alındığı düşünülüyor.
Hatta 2008’de öldüğü canlı bombalı patlamayla ilgili de ABD suçlandı, hatta ABD bunu yalanlayan açıklama yapmak zorunda kaldı.
1999’da İslamcı Başbakan Navaz Şerif’i deviren Pervez Müşerref’in darbesinin arkasında da Amerika olduğu iddia edildi. Aynı Pervez Müşerref’in 2008’de istifa etmesine neden olan yargı sürecinin de Amerikan destekli bir yargı darbesi olduğu düşünülüyor.
2017’de Başbakan Navaz Şerif’in bir yargı süreciyle görevden alınıp, tutuklanmasını da Şerif taraftarları “Amerikanın komplosu” olarak açıklamıştı.
Tabii ki bu tez Türkiye’de iktidara yakın medyada da çok tutmuş, Şerif’in görevden azli Türkiye ile olan yakın ilişkilerine bile bağlanmıştı.
O günlerde çıkan haberlerden ikisini okuyalım:
“Stratejik konumu ve 200 milyonluk nüfusuyla İslam dünyasında önemli bir yere sahip olan Pakistan, terör örgütü FETÖ'nün yöntemleriyle gerçekleştirilen bir yargı darbesiyle sarsıldı. Anayasa Mahkemesi, seçilmiş Başbakan Navaz Şerif'i görevden aldı. Anayasa Mahkemesi Hakimi Ejaz Afzal Han "Pakistan Başbakanı'nın parlamento ve mahkemeye karşı dürüst davranmadığını" belirterek Şerif'in ömür boyu siyasetten men edildiğini duyurdu. Yapılan yorumlara göre ise Şerif'in görevinden azledilmesinin arkasında Pakistan'ın FETO'su olarak bilinen ve hakkında daha önce birçok kez 'sahte alim' haberleri yapılan Tahir-ül Kadri isimli cemaat lideri var.”
“Amerika’nın emrindeki ezoterik terör örgütleri yargı/polis ya da askeri darbelerle Amerika adına hükümetleri devirmeye devam ediyor. Son olarak Pakistan Başbakanı Navaz Şerif, FETÖ benzeri Tahir-ul Kadri örgütü mensubu hâkimler tarafından yargı darbesiyle görevinden alındı. Başbakan Navaz Şerif başbakanlık görevi sırasında Türkiye lehine yaptığı açıklamalarla ve FETÖ ile mücadele konusunda verdiği desteklerle küresel güçleri rahatsız eden hedefteki bir siyasi liderdi. “Her koşulda Türkiye’nin yanındayız”, “Türkiye’nin düşmanları Pakistan’ın da düşmanıdır”, “Gerekiyorsa Katar’a asker göndererek Türkiye’yi destekleriz” gibi açıklamalarıyla küresel güçleri rahatsız eden Navaz Şerif bir süredir küresel güçlerin operasyonlarına hedef olmaktaydı.”
Peki, İslamcı Navaz Şerif niye görevden azledilmişti?
Çünkü Panama belgelerinde üç çocuğunun offshore şirketlerle bağlantılı olduğu, bu şirketlerin Londra'nın en kıymetli yerlerinde lüks apartmanlara sahip olduğu ve milyonlarca pound değerinde kredi sağlamak amacıyla bu gayrimenkulleri teminat olarak kullandıkları ortaya çıkmıştı.
Peki bu süreçte yaptığı mitinglerle Şerif’in görevden alınmasında en etkili olan siyasetçi kimdi?
İmran Han.
Bu “Amerikan darbesi”yle Navaz Şerif tutuklandıktan sonra Pakistan’da 2018’de kim Başbakan olmuştu?
İmran Han.
O günlerde Türkiye’deki medyada İmran Han’ın zengin bir Yahudi ailenin damadı kriketçi bir playboy olduğunu hatırlatan yazılar çıkmıştı
Şimdi de gelin aynı iktidara yakın medyada İmran Han’ın başbakanlıktan azledilmesi sürecinde çıkan bazı haberleri okuyalım:
“ABD'nin Türkiye dahil birçok ülkede devreye soktuğu darbe ve kaos senaryosunun sonuncusu bu kez Pakistan'da ortaya çıktı. Başbakan İmran Han'a yönelik kaos planının arkasında Pakistan'ın FETÖ'sü olarak bilinen Tahirül Kadri'nin cemaati ön plana çıkıyor.”
“Pakistan'da parlamentonun feshedilmesinin ardından Başbakanı İmran Han'ın görevi resmi olarak sona erdi. Han, güvensizlik oylaması için 'Komplonun arkasında ABD var' iddiasında bulundu. Pakistan'ın, Türkiye ile sıcak ilişkiler geliştirdiği, Karabağ'da Azerbaycan'ı desteklediği, ABD'ye üs vermediği ve Rusya yaptırımlarına katılmadığı için ABD'nin hedefi olduğu değerlendiriliyor.”
Peki İmran Han’ı deviren muhalefetin lideri ve İmran Han sahiden bir Amerikan darbesiyle devrildiyse darbenin başbakanı olan Pakistan Müslüman Birliği-Navaz (PML-N) partisi başkanı Şahbaz Şerif kim?
Navaz Şerif’in kardeşi.
Google’a Şahbaz Şerif yazdığınızda karşınızda Erdoğan’la onlarca fotoğrafı ve görüşmesi çıkan bir Türkiye ve AK Parti aşığı çıkıyor.
O kadar ki 2018 seçimlerinden önce AA’ya röportaj verip Erdoğan’ın yeniden seçilmesi için dua ettiklerini bile söylemiş.
Herhalde böyle bir siyasetçi Amerika’nın adamı olamaz.
Ve son olarak da normal şartlarda böyle bir olay karşısında “Amerika Türkiye’nin dostu İmran Han’a darbe yapıyor” haberlerini en hararetle vermesi beklenen Yeni Şafak gazetesinin neden bir anda parlamenter demokrasi aşığı kesilip “Pakistan Başbakanı İmran Han, demokratik siyasetin önemli araçlarından olan güven oylamasından kaçmak için 220 milyonluk ülkeyi belirsizliğe sürüklüyor. Meclis’teki çoğunluğu kaybeden İmran Han’ın, istifa etmesi ya da görevi çoğunluğun belirlediği hükümete devretmesi gerekirken Meclis’i feshettirmesi, anayasayı ihlal olarak görülüyor” diye başlayan o “Pakistan’da İmran Han kaosu” başlıklı haberi yaptığına bakalım.
Bunun için de tek yapmanız gereken Google’a doğru kelimeleri girip arama tuşuna basmak.
Sonuç:
Pakistan’da son 50 yılda hiçbir başbakan görev süresini bitiremedi.
Seçime kadar ülkeyi yönetecek Şahbaz Şerif’’in de başına da muhtemelen bir aşamada benzer bir akıbet gelecek.
O da görevden alındığında Amerika darbesi deneceğini, Türkiye ile yakın ilişkileri yüzünden görevden alındığı gibi narsist yorumlar yapılacağını tahmin etmek için Büşra Bibi’nin cinlerine ihtiyacımız yok.
Belki de bu hamaset açısından bize çok benzeyen Pakistan’da bize benzemeyen birşeyler vardır.
Mesela İngilizlerden kalma bir parlamento kültürü ve güçlü Anayasa Mahkemesi gibi...
Bize her seferinde yargı darbesi gibi gelen olaylar belki de böyle bir parlamenter demokrasinin ve hukuk devletinin işleridir?
Yok artık.
Dost ve kardeş Pakistan’dan demokrasi ve hukuk dersi alacak kadar da herhalde düşmedik.















Adam İngiliz kültürüyle yetişmiş İngiliz yanlısı olmuş... öteki Amerikan kültürüyle yetişir Amerikan yanlısı olur... yüzyıldır ya bizim içimizdeki İngiliz kültürlü...Amerikan kültürler ne olacak?...Allah Erdoğan'a uzun uzun ömürler versin... Türk kültürüne döndüğü için....
Yanıtla (7) (14)Kültür derken; millete asgari ücrete sabır dilerken, 3-5 maaşı hüpletmek, işe girişlerde adam kayırmak, hırsızlık, rüşvet vb. daha niceleri.. Hemşerim senin o kültür dediğin şeyin içine tükürürüm.
Yanıtla (4) (2)O söylediklerin kültür değil...içinde herşey var ... ahlâk da var...bizim ahlâkımızda sabretmek de var...sabr çok güzel bir şeydir...mesela asr süresi var oku...sabrın önemini öğrenirsin...o söylediklerin senin ilgilendiğin haberler...benim kasteddiğim şeylerle uzaktan yakından alakalı olmadığı gibi..yalan haber var... algı var...ne yok ki...size biri haber getirdiği zaman...1- o haberi kimin getirdiğine bakın...2- doğruluğunu araştırın...karambole her saçmalığa inanmayın....
Yanıtla (0) (0)İmran Han ' ı bir ingilizci diye epey tokatladiktan sonra ...İngilizlerden kalma parlamento kültürünü ve güçlü Anayasa Mahkemesi gibi...İngilizden kalmaları da övmeyi ihmal etmemek abesle iştigal olmuş...
Yanıtla (1) (4)Aynı ülkemizin geçmişi gibi; 1945 e kadar İngiliz 1945 sonrası Amerikan ve 2015 ten sonra kendi kararlarını alabilen Türkiye gibi
Yanıtla (1) (11)Son günlerde keyif alarak okuduğum ender yazılardan. Dolu dolu, anlayana çok şey anlatan bir yazı. Kaleminize sağlık Yıldıray Bey.
Yanıtla (2) (1)Ben de bu İmran khan dan şüpheleniyordum. Gariplik vardı konuşmalarında. Tam merak ettiğim bilgileri öğrenmiş oldum. Teşekkürler
Yanıtla (2) (0)Erdoğan'ı bir kez daha takdir ettik... öngörü sahibi kişiler doğru insanlarla daima dost olur... Türkiye'nin çıkarları daima öndedir...
Yanıtla (5) (7)Harika bir Yazı olmuş teşekkür ederim.
Yanıtla (3) (2)Teşeklürler. Kaleminize sağlık. Yorum yapabilmek için temel tarihi gerçekleride aktarmanız çok güzel.
Yanıtla (1) (1)İmran Han ingilizce yakınmış... şerif de Amerika'ya...bu kadar basit...bizim için ikisinde bize yakın olması önemli...horozun altından yumurta aramışsınız ama nafile...
Yanıtla (2) (2)Din, iman, vatan ve milletin hamaseti olmaz...bizzat kendisi olur...bu ülkede bunca savaşlar bu değerlerle kazanıldı... yüz yıl önce de vardı...hep var olacak...
Yanıtla (2) (0)Çok güzel bir yazı olmuş elinize sağlık. İşin acı tarafı müslüman toplumların zeka seviyesinin ve anlayış kıtlığının hangi sevide olduğu.açıkça görülüyor. Neden müslüman olduğunu iddia eden toplumlar defalarca aldatılmalarına rağmen dinimizin hakikatinden bu kadar uzaklar. Özellikle din uleması geçinen menfaatperestlerin ve zeka fukarası kişilerin peşinden gitmekteler. Kendilerini gerçek müslüman ilan edenlerin tezgahından bir türlü kurtulamıyorlar. Maalesef öyle bir virüs bizi kuşatmış ki ..
Yanıtla (6) (1)At gözlügü ile dünyaya bakan ve kayitsiz sartsiz tabii olduklari siyasi parti ve lideri destekleyen kursun askerler, liderden önce ahkam kesince böyle gülünc dururma düsüyor. Sonra da ugrassinlar... Tabii bu cevir kazi vizyonsuzluk sadece iktidar medyasi icin degil. Muhalefet icin de gecerli... yanmasin...
Yanıtla (0) (0)Yıldıray Oğur'un yazılarından 80'lerde Çetin Altan'in, 2000'lerde Yıldırım Türker'in yazılarından aldığım tadı alıyorum.
Yanıtla (17) (1)Ben daha çok Ahmet Altan ın kalemine çok benzetiyorum. Yazıyı okurken her zaman insanı içine çekip vay be dedirten yazılar. Bence bu toplum aydınlanmak istiyorsa Yıldıray Oğur un yazıları liselerde zorunlu olarak okutulmalı. Analizler yapılıp sonuçlar çıkartılmalı.
Yanıtla (14) (5)Yaşanan olaylar hakkında teknik bilgi vermiş yazar. Bilmiyorum ben öyle zihin açıcı düşünmeye sevk eden vay dedirten felsefi alt yapısı olan bir cümle görmedim. Kamu oyunun tanıdığı birkaç kişiyi işaretleyip altını çizmiş o kadar. Zorunlu ders olsun yazmışsınız hakikaten kurtarıcı aramaktan sıkılmıyor ve vazgeçmiyoruz.
Yanıtla (5) (2)Fikri veya felsefi yazılar yazmıyor ama konusunu çok iyi araştırıyor. vakit ve emek harcıyor. 15 dk.da köşe yazısı yazan yazarlar var.
Yanıtla (13) (0)Haklısınız.
Yanıtla (1) (0)Hiç ilgisi yok Oğur bilgi dolu ve somut yazıyor, Çetin Altan kerameti kendinden menkul bir bilgelik tavrıyla kısa ve göndermelerle dolu yazılar yazardı. Ahmet Altan tamamen duygusal yazılarında zorlama bağlantılar kuran kafası karışık bir cumhuriyet ve Atatürk düşmanı, Yıldırım Türker Türklüğünden nefret eden Türk..
Yanıtla (1) (1)"Din, iman, vatan, millet hamasetinin dibini gördü." tanıdık geldi.
Yanıtla (5) (0)Çok emek vermişsiniz. Elinize, beyninize sağlık. Tebrik ediyorum.Çoğu yazılarınla düşünce ve idrak ufkum genişliyor.
Yanıtla (13) (1)Kardeşim Bu ne ya kitap yazmissin bu kadar uzun yazıyı kim sonuna kadar okur
Yanıtla (1) (12)Ben okudum. Her yazıyı da okumaktayım
Yanıtla (13) (0)Artık söz buraya geldiyse 27 Mayıs,12 Mart, 12Eylül ve 15 Temmuzun içeriye ait ve münferit vakalar olarak görülmesi gerektiğine, geri kalanın komplo ve evham olduğuna ilişkin bol malumatlı ve 'hümanist ' bir yazı da bekliyoruz...gidenin kamil gelenin aynı oranda hain olması gerekmiyor batılılar açısından yapılan müdahaleyi görmek için, evet adamların özellikle müslüman coğrafyada bu kadar kolay tasarrufta bulunabilmesi acınası bir durum ve bunu görmemek için kör olmak lazım..
Yanıtla (6) (2)her şeyi amerikaya bağlama zihniyetinin Türkiye ve diğer gelişmemiş ülkelerde temel sebebi zeka azlığı ve okuma yorumlama kabiliyetinin olmamasıdır. dünyanın karmaşıklığını ve kaotik durumunu anlamlandıramadıkları için ezber cümlelere sığınılıyor.
Yanıtla (10) (2)Havuz yazarlari yine ofsayta dusmus. Bu kacinci ofsayt?
Yanıtla (8) (1)Onlar düşmüyor. Onlar atlıyor. Onlar çamur güreşini seviyorlar.
Yanıtla (4) (1)Bu kadar ayrıntılı ve emek dolu makale için teşekkürler. Genelde ele alınan konu o kadar derinlemesine ki takdir etmemek mümkün değil. Artık iyi hafıza mı iyi arşiv mı? Teşekkürler
Yanıtla (8) (1)İyi hazırlanmış bir açık istihbarat yazısı. Teşekkürler.
Yanıtla (3) (0)araştırmacı gazetecilik böyle bir uzmanlık işte. google parmakları ile dokunup araştırma yapmak zahmetine bile giremeyenler bu ülke iktidarının uçağında devamlı yer buluyorlar. ters köşe olmaların rağmen. bu iktidarın neden bu ülkenin dertlerine çare olamayacağı hata bu dertleri iktidarda kaldığı müddetçe daha da arttıracağı apaçık görülüyor.
Yanıtla (16) (0)Doğru tespit bu yazı bir Google araştırması. Bunda bir şey yok. Sorun Google'dan alınan bilginin zayıf bir edebiyatla okura sunulması.
Yanıtla (0) (5)Muhterem, yazılarınızı çok uzun oluyor,ama değiyor. 10 kitabı oluşan bu kadar malumat alamazsın,sağolun Yıldıray Bey sizden çok istifade ediyoruz ...
Yanıtla (17) (1)Evet işte bu durum tespiti ve malumat çok haklı bir yorum.
Yanıtla (2) (0)"Hiç bir şey olmasa bile bir şeyler oldu" demekten kendini alamıyor insan. Bu kadar dil dökmenize rağmen kimseyi İmran Han'ın "indirilmesinde" ABD parmağının olmadığına inandıramazsınız. Tıpkı diğerlerin indirilip, çıkarılmasında, yaşamasında, öldürülmesinde ABD parmağının olmadığına inandıramayacağınız gibi. (bu konuda da bir yazı beklerim sizden. içinde aziz nesin geçmeyeceği için keyifle okurum.)
Yanıtla (6) (8)Bilinir; bir komplocunun fikri sabittir, onu hiçbir şekilde ikna edemezsiniz…
Yanıtla (4) (1)Sayın Yazar, Elinize sağlık, yine öğretici, bilgilendirici çok güzel bir yazı olmuş.
Yanıtla (4) (0)Yıldıray bey yazılarınızı amerikadan takip edip okuyorum. Kelimenin tam anlamıyla geniş arastirma temelli batı standartlarında yazılar yazıyorsunuz. Keyifli okuma sunuyorsunuz.
Yanıtla (5) (0)Düşmüş olabilir miyiz, olabiliriz. Hamaset bizde de var, liyakatsizlik bizde de var, uyduruk dış güçler masalının dibine vuruluyor. Velhasıl beterin beteri vardır derler...
Yanıtla (2) (0)Hamaset fedailerimiz az değil ki! https://divinedreams.co/video/the-3-castle-of-islam-dajjal-will-destroy-2-of-them-turkey-saudi-arabia-and-pakistan/
Yanıtla (0) (0)Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin önemi bir kez daha anlaşılmıştır umarım.
Yanıtla (5) (32)Anlaşılamadı?? Neymiş cumhurbaşkanlığı hükümeti sisteminin kerameti?? Damat, öbür damat, Kavakçı ailesi, Betül Sayan Kaya ve akrabaları, makaracı büyükelçiler, yandaş/candaş müteahhitler, zamlar, otoyol ücretleri, köprü ücretleri, yolcusuz havaalanları, ... pi sayısı gibi... say say bitmiyor...
Yanıtla (26) (4)"Dost ve kardeş Pakistan'dan demokrasi ve hukuk dersi alacak kadar herhalde düşmedik" mi acaba!..
Yanıtla (0) (0)Hz Muhammed (ASM)in ashabı bir başarısızlık durumunda hatayı kendilerinde arayıp "acaba hangi kusur ve günahlarımız yüzünden Cenabı Mevla'mız bizden yardımını kesti de bu başarısızlık başımıza geldi" diye düşünürler hata ve günahları kendilerinde ararlardı. Şimdi iş kolaylaştı, teknoloji gelişti !!! suçu başkalarına atmak kolaylaştı. Atarsın suçu başkalarına, yüzlerce tv kanalı da seni destekler, bu şekilde bütün suçlardan, günahlardan, başarısızlıklardan sorumlu olmazsın. Oh be, Ne Alaaa
Yanıtla (9) (0)Yıldıray Bey yazılarınız o kadar güzel ki. Bütün yazılarınızı watsap gruplarında paylaşıyorum. Cahil kafalara öğretene kadar mücadeleye devam.
Yanıtla (4) (3)Galiba bir doğulu olarak İngiliz Centilmeni gibi yaşamak kabahat. Yoksa Karar Gazetesi yazarları her fırsatta Batılı gibi düşünüp yaşanmayı kutsuyor...
Yanıtla (2) (1)Kardeş tespit tam yerinde, bir ara bizde de piknik tüpü patlasa İsrail yaptı mosat yaptı deniliyordu.
Yanıtla (10) (0)Üçüncü dünya ülkelerinde bu hadiselere sık rastlanıyor. Bizim yandaş yazarlarımızda lider işareti beklemeden Sisi benzetmesi ile gerekli pozisyonu almışlar. Şimdi çevir kazı yanmasın demine geçmek zamanı. Bu ülkelerin ortak özelliği Amerika olmadan yapamamaları. Karşıtlığı ise suçlunun ABD olması. Bilim yok, akıl yok; sadece klan, boy, tarikat yapılanması var. Lider kültü üzerine şekillenmiş üçüncü dünya ülkesi olmak size tanıdık geliyor mu?
Yanıtla (4) (1)genelde olduğu gibi uzun ve detaylıca araştırılmış bir Yıldıray Oğur yazısı; ancak kimse sonuna kadar okuyamamış olacak ki hiç yorum yok.
Yanıtla (3) (1)Okuduk sonuna kadar.Ama film aynı film heyecanlanmadik.Yoksa Yildiray beyin yazısında değil sorun
Yanıtla (5) (1)Yazı harika. Çoğu yazarın on gününü dolduracak mevzuları bir güne sığdırınca yazı biraz uzun olmuş ama zaten hep böyle oluyor. Keyifle okuyorum. Teşekkürler.
Yanıtla (3) (1)Alınacak çok ders vardır almayı bilene. Dünya farklı bir yöne evrilirken bütün hukuksuzluklara rağmen ülkemiz adına umut hala var.
Yanıtla (3) (0)Demekki öyle sözlere bakıp, çağdışı zihniyetler ile kolkola girmemek gerekmiş.
Yanıtla (0) (2)Meselenin tamamen duygusal oldugu anlaşılıyor. kuzum Zafer Şahin. ha. biraz bekle ne var.
Yanıtla (4) (0)Harika bir yazi olmus.
Yanıtla (6) (0)Bu beyaz gibi görünse de aslında siyahtır. Bu siyah gibi görünse de aslında beyazdır. Şak, şak, şak, şaaaaak...
Yanıtla (1) (0)