Demirtaş keman çalabilecek mi?

1998 yılının mayıs ayı. 44 yaşındaki İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında Yargıtay kararı verilmiş ve belediye başkanlığından alınmış.

28 Şubat’ın kurdurduğu hükümet Erdoğan’ı hızlıca protokol listelerinden çıkarmış.

Kırmızı Kitap’ta irtica, PKK’dan daha tehlikeli. Refah Partisi kapatılmış bir parti. İslamcı gruplara yönelik operasyonlar yapılıyor. Sokaklardaki İmam Hatip ve başörtüsü eylemlerine polis sert biçimde müdahale ediyor.

Yani bugünlerden anlaşılmayacak bir baskı ortamı var.

İşte bu şartlarda görevden alınmış eski başkan Erdoğan, Galatasaray’ın Avrupa maçlarından birini izlemek için başkan Faruk Süren’in davetiyle Ali Sami Yen stadına gider

Ama kapıda bir sorun çıkar. Artık protokol listesinde değildir ve kapıdaki İl Spor Müdürlüğü’ne bağlı protokol müdürü onu içeri almak istemez.

Ankara’dan özel talimat gelmiştir.

Davet eden Faruk Süren aranır, kapıya gelir. Başkanlığı sırasında çok iyi ilişkiler kurduğu Erdoğan’ı alır, birlikte protokol tribününün yanındaki VIP tribününe giderler ve maçı oradan izlerler.

Stada Erdoğan girince bir hareketlenme olur, sonra da tribünlerden tezahürat başlar:

Recep-Tayyip-Erdoğan…

O günler için cesur bir tezahürattır bu.

Tıpkı geçen gün Diyarbakır stadını dolduran taraftarların attığı tezahürat gibi…

Birinci Lig’e ( yani eskinin ikinci ligine) yükselen Amedspor’un kupa törenine ev sahipliği yaptı Diyarbakır stadı.

Kulüp başkanı Aziz Elaldı; şampiyonluk yolunda kendilerine destek verenlere sırayla teşekkür etmeye başladı.

Diyarbakır Ticaret Odası başkanı Mehmet Kaya, CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Ekrem İmamoğlu, Tuncer Bakırhan, Özgür Özel…

Bütün isimler alkış aldı ama sonra tribünlerden bir anda desibel sesi artan bir tezahürat yükselmeye başladı.

O kadar yüksek sesli bir tezahürattı ki başkan ne dendiğini önce anlayamadı.

Tribünler; “Selo Başkan” diye bağırıyordu.

Yani, Selo Başkan’ı unutma, ona da teşekkür et.

Amedspor Başkanı, tribünlerden cesaret alarak “Kalbiyle, yüreğiyle yanımızda bulunan ve bize tebrik mesajı gönderen Selo Başkan'a da teşekkür ediyoruz" dedi.

Bu sahne aslında uzun süredir Diyarbakır’da tekrarlanıyor.

En son Newroz mitinginde yine kürsüden adı anons edilince bütün meydan “Selo Başkan” diye tezahürat etmeye başlamıştı.

Demirtaş değil, Selahattin bile değil; Selo.

Tıpkı Erdoğan değil, “Tayyip”, sonra da “Reis” gibi.

Turgut, Tansu, Mesut, Deniz, Bülent’e nasip olmamış, Sülo’ya biraz nasip olmuş bir samimiyet bu.

Doğal bir liderlik tezahürü.

Erdoğan 3 ay yatmıştı ve efsanesi büyümüştü. Demirtaş’ın 8 yıldır hapishanede olması da o samimi bağları köreltmedi hatta bitmeyen mağduriyet daha önce de olduğu gibi efsaneyi ve duygudaşlığı büyütüyor.

31 Mart seçimlerinde eşi Başak Demirtaş’ın adaylığının seçim sonucu üzerinde doğrudan etki yapabilecek, en kritik meselelerden biri haline gelmesi de bu bağın ve politik gücün sonucuydu.

İşte nihayet bu üzerinde pek konuşulmayan bu siyasi güç geçen hafta İstanbul’da Rawest Araştırma’nın “Kürt Meselesi, Kürt Siyaseti ve Demirtaş” başlıklı araştırmasının sunulduğu toplantıda masanın üzerine kondu.

Taksim’deki bir oteldeki toplantı uzun süredir gördüğüm en renkli ve en kalabalık kapalı toplantıydı.

Salondaki isimleri muhtemelen en son 1995’de Siyaset Meydanı’nda bir araya gelmişti.

Kimler yoktu ki: Cengiz Çandar, Sezgin Tanrıkulu, Hanefi Avcı, Gülay Göktürk, Ali Bayramoğlu, Akif Beki, Ruşen Çakır, Bekir Ağırdır, eski AK Parti milletvekili Nurettin Yaşar, Vahap Çoşkun, Mehmet Kaya, Nahit Eren, Neşet Girasun, Tarık Çelenk, Mesut Yeğen, Murat Sabuncu…

Araştırma üzerine Karar’da Akif Beki zaten yazdı. Epey de konuşuldu.

Araştırmacılar kendi çalışmalarından iyi manşetler ve iyi özet cümleler çıkarmışlar:

“Kürtlerin ilk sivil lideri.”

“DEM Parti’den ayrı bir ‘hayatiyeti’ var.”

“Bölge ve metropol Kürtleri ayrışıyor, Demirtaş birleştiriyor.”

“Kürtler için herkesin başkanı, Türkiye için ise sağ-sol, seküler-muhafazakâr ayrımını aşan lider.”

“Kürtleri birleştiriyor, Türkleri uzaklaştırmıyor.”

“Kürtlere çok yakın, Türklere uzak değil…”

“Çözüm olabilir hissiyatının güçlü temsilcisi.”

Zaten hem salonda hem de sonrasındaki tartışmalar bu önemli tespitler üzerinden gitti ve gidiyor.

Esas hararetli itirazlar Demirtaş’a karşı öfkeli, önyargılı olan kesimlerden, Türklerden, AK Partililerden, milliyetçilerden gelmiyor.

Esas itirazlar Demirtaş’ın DEM Parti’den daha popüler olması, kendi başına bir varlığı olmasına yönelik yükseliyor.

Salonda da öyle oldu.

Hatta bazı gazeteciler kendilerini siyasi angajmanlarıyla bir hayli kaptırıp “Nasıl olur da ankette Demirtaş mı DEM mi sorusu sorarsınız, amacınız ne?” gibi soru sormayı sorgulayan sorular bile sordular.

Utanmasalar “fitne mi çıkarmak istiyorsunuz” diyeceklerdi.

Halbuki partisinden uzun süredir uzakta, aralarında bir gerilim ve iktidar paylaşma sorunu olduğu 31 Mart seçimleri öncesinde net biçimde görülmüş aktörler arasındaki ilişkinin sahadaki karşılığını öğrenmekten bir gazeteci ve bir siyasetçi ancak memnun olabilir.

Galiba rahatsızlığın sebebi soru değil, verilen cevap.

Demirtaş mı DEM mi sorusuna DEM seçmeninin yüzde 60’ı Demirtaş demiş.

20 yıldır sürekli yükselen bir trendle Kürt siyasetinde liderlik, Cumhurbaşkanı adaylığı yapmış, ankete göre Türkler arasında da en popüler Kürt siyasetçi olan Demirtaş’ın; sekiz Diyarbakır milletvekilinin en ünlüsü son 7 yıldır kaldığı İsveç’ten Türkiye’ye gelmiş Cengiz Çandar olan, 40 kişilik bir sol partinin liderinin eşbaşkanlık yaptığı, sürekli kadrolarını tasfiyelerle daraltan, adına tabela yetişmeyen DEM Parti’den daha popüler olduğunu bilmek için ankete bile gerek yoktu.

Ankette başka sorulara verilen cevaplar da DEM Parti siyasetinin yetersizliğini, Kürtleri temsil etme, Türkiyelileşme talebini karşılayamadığını da gösteriyor.

Partinin oy oranındaki düşüş, bölgedeki katılım oranlarındaki düşüş de bu sonuçları teyit ediyor.

Ankete göre Türkiye’nin en politik kesimi olan Kürtlerde siyasete ilgi düşüyor. Kürtlerin sadece üçte biri siyasi tartışmalarla ilgileniyor.

Ama çıplak gözle bile görülebilecek bu tespitler yüksek sesle ve bir araştırmanın sonucu olarak söylendiğinde artık bir kamusal bilgi haline geliyor.

Aslında araştırmada devam sorulardan DEM seçmeninin “Demirtaş’a HDP/DEM’den daha yakın olsalar da HDP/DEM’de siyaset yapmasını isteyenlerin çoğunluk” olduğu da ortaya çıkıyor.

Yine araştırmada şöyle tespitler var: “HDP’lilerde mutlaka HDP’de devam etmeli ama başına geçmeli başka parti doğru olmaz düşüncesi net. Demirtaş’a yeterince alan açılmadığı ve ‘’engellendiği ‘’ yönündeki düşüncelere kısmen hak verseler de kendi havzasında akması gereken bir yol araması gerektiği kanaatindeler.”

Ama bütün bunların kapalı kapılar ardında, kol kırılır yen içinde kalır mantığıyla konuşulmasını isteyenler için İstanbul’da bir toplantıda, televizyonlarda, gazetelerde konuşulması rahatsızlığa neden olacaktır.

Ama hayatın dinamiğinden kaçmak zor.

Nasıl hayat, sosyal değişim Erdoğan’ı Erbakan’ın ve Milli Görüş’ün karşısına çıkardı, yine sosyal değişim, zaman, değişen ihtiyaçlar da Demirtaş’ı mevcut Kürt siyasetinin, PKK çizgisinin karşısına çıkarabilir.

Ama bu kendiliğinden olmuyor.

Erdoğan’ın en büyük cesareti ve siyasi başarısı, zamanı geldiğinde hocasına ve davasına karşı çıkmaya cüret edebilmesiydi.

Bu sayede yüklerinden kurtuldu, önündeki baraj yıkıldı.

Buna cesaret edemeyebilir, siyasi ömrünü eski bir belediye başkanı olarak da tamamlayabilirdi.

Demirtaş’ın işi daha zor.

Ortada 100 yıllık bir sorun, 100 binden fazla insanın son 40 yılda öldüğü bir çatışma, trajedi, hatıralar ve en önemlisi iktidarını kimseyle paylaşmak istemeyen aktif silahlı bir örgüt var.

PKK için Türkiye’deki siyaset hayati değil. Onlar için hala mesele silahlı mücadele ve siyaseti de bu silahlı mücadeleye yardım eden bir yan unsur olarak görüyorlar. O yüzden HDP ve DEM Partisi’nden Rojava ile ilgilenmesini, operasyonlara karşı mücadele etmesini, Öcalan’ın tecridine karşı kampanya yapmasını istiyorlar.

Kendi doğrularından memnunlar, zamanının geçtiğini düşünmüyorlar, yeni aktörlerin, özellikle de sivil ve genç bir aktörün onların kazanımlarının üzerinden güç sahibi olmasına karşı da tahammülsüzler.

O yüzden Kürt siyasetinde 90’lardan beri parlayan bir siyasetçi olmadı.

En parlayanı Leyla Zana’ydı, o da 10 yıldır köyünde yaşıyor.

Demirtaş da bir ara fazla parlamış, yine fazla dikkat çekmiş, siyaseti bırakıp eşofmanlarıyla dağ bayır dolaşırken röportajlar vermişti.

Ama sonra tekrar parladı ve bu kez o parlaklığın etkisi sürüyor. Planlı değil, doğal bir parlama süreci bu.

Hapiste olmak da bunu değiştirmiyor.

Peki Demirtaş tarihin kendisini taşıdığı o karşılaşma anına hazır mı?

Tabii ki değil.

Karşılaşmadan meseleyi çözmek istiyor, çatışma istemiyor, o yüzden sık sık bağlılığını gösteriyor, bildiriyor ve geri çekiliyor.

Haklı da çünkü o karşılaşmaya Kürt kamuoyunda kimse hazır değil.

Ama liderlik de bu ilgiyi hak etmekle, onun gereğini yapmakla yani biraz cesaretle oluyor.

Hapishanede tecrid edilmiş bir genç siyasetçiden beklenmesi haksızlık olan yükler bunlar.

O yüzden Demirtaş, şimdilik müzikle ve edebiyatla ilgileniyor. Avukatlarının söylediğine göre 12. müzik aletine başlamış.

Ona bir keman almışlar.

Keman çalmak çok zordur, çalmayı bırakın pek çok kişi ses bile çıkaramadan bırakır.

Pınarhisar’a birkaç kilometre mesafedeki Edirne’deki hapishanede sekiz yıldır yatan Demirtaş’ın keman öğrenmeye vakti olup olmayacağını bu hafta mahkemenin vereceği karar belirleyecek.

Zaman hapishanede aleyhine, dışarıda ise lehine işliyor.

Diğer aktörler yaşlanıyor, dışarıdakiler için vakit daralıyor ama Demirtaş’ın ise bekleyecek kadar vakti var.

YORUMLAR (38)
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
38 Yorum
  • Hüdavendigar / 14 Mayıs 2024 09:49

    Demirtaş gerçekten Kürtler ve Kürt sorunu için iyi bir lider olsaydı ve sağlam bir öngörüsü olsaydı şu anda elinde keman değil mikrofon olurdu ve binlere hitap eden bir siyasi olarak yoluna devam edecekti.Aynı zamanda çözüm süreci de akamete uğramazdı.

    Yanıtla (0) (3)
  • Hüdavendigar / 14 Mayıs 2024 09:34

    Demirtaşın içeride tutulmasının Türk demokrasisi(bu arada kürtlerin demokrasisinin bu alandaki payı nedir,içinde midir karşısında mıdır yoksa eşlilik mi var?Eğer eşlilik varsa bu kavga gürültü niye ve bu kavgayı kim devam ettiriyor?)açısından doğru olmayabileceği kanaatini taşıyorum!Her ne kadar bölgemiz Selo ve ekibinin tutuklanmasından bu yana bir tane şehir içi eylem olmamış olsa da olsun yani o sokakta linç edilen insanların adını bilen mi var?!!Aldıkları tazminatı avukatları yemiş olsa da?

    Yanıtla (0) (0)
  • Kaya / 13 Mayıs 2024 23:26

    Demirtaş Kürtler için bir şans olduğu kadar, Türkler içinde bir şans olabilir. Tabi ki ABD faktörünü ve bir iki Avrupa devleti ikna edilebilinirse. Ve de bizim siyasilerin de kendi kendilerini ikna etmesi kaydı ile.

    Yanıtla (2) (1)
  • Gerçek / 13 Mayıs 2024 13:23

    Demirtaş’in tek SUÇU:
    Seni( Recep Erdoğan) BAŞKAN yaptırmayacağız cümlesi dir.
    Gerisi fasa fiso!!!

    Yanıtla (11) (6)
  • Matrakçı... / 13 Mayıs 2024 22:22

    Pekaka gölgesi altından çıkarsa sorun kalmaz..!..Ağzıyla kuş tutsa biri pekaka gölgesi varsa...Turk Milleti geçit VERMEZ..!....imkan ve ihtimalide YOK..

    Yanıtla (2) (2)
  • Necati Demir / 13 Mayıs 2024 05:14

    Evet, Selahattin Demirtaş Kürtlerin gelecekteki lideri olabilir. Ancak hem kendisi, hem onu seven Kürtler hem de bizim entel liberal kesimin şunu anlaması gerekiyor; "pkk terör örgütüdür, ben onunla yolumu ayırıyorum, Türkiye Cumhuriyeti'nden herhangi bir toprak talebi olmadan ve bölünme hedefi gütmeden, Kürtlerin haklarını önceleyen ayrı bir Türkiye partisi lideri olarak varım " demeden olmaz. Diyebilir mi?

    Yanıtla (11) (1)
  • Sade vatandaş / 13 Mayıs 2024 13:49

    Kardeş ne kadar iyi niyetli bir soru sormuşsun. Demirtaş bunu diyebilir mi? Sen de çok iyi biliyorsun ki bunu asla diyemez. Demirtaş dem PKK bunları destekleyen gaza getiren Abd ve Avrupa dış güçler yani. Dış güçlerin izin vermediği bir faaliyeti bunlar yapabilir mi? İcazet almadan hareket edemez bunlar. Amaçları özerklik elde etmek. Bu amaçlarından vazgeçmedikleri sürece durum değişmez. Bu kadar şehidi boş yere mi verdik? Bu vatanı böldürmeyeceğiz. Bir karış toprak bile kimseye vermeyiz.

    Yanıtla (4) (4)
  • Karar okuru / 13 Mayıs 2024 20:49

    Sinan ateşi hatırla dik durmak için canını ortaya koyacaksın demirtaş içinde kural değişmez katiller eli tetikte bekler.Ülkemiz devlet gibi devlet olsa çözülmeyecek sorunu yok.

    Yanıtla (0) (0)
  • Alp Demir / 13 Mayıs 2024 16:26

    Türklere uzak olmaması ne iyi !!!!!!!!!!! Şu cümleye bakarsanız, aslında biz Kürdistan'da yaşıyoruz da, Türkler azınlık durumunda, ve bu şahış da Türklere uzak olmadığı için övgü alacak. Kafaya bak !! Türkiye Cumhuriyeti bir Türk Devletidir. İçinde kimin yaşadığına bakılmaksızın böyledir ve böyle kalacaktır. Böyle kalmadığı gün, Türkler yeni bir devlet kuracaktır. Biraz tarih okuyun !!

    Yanıtla (4) (6)
  • Muson / 13 Mayıs 2024 15:22

    Kendisi 3 kere AİHM'ye başvurmuş olan zat ,Başbakan ve Cumhurbaşkanı olunca , AİHM kararları bizim için yok hükmündedir demiş ya ben de bu rakkaseliği yazacaksınız sandım. Neyse Cumhurbaşkanlığı bitince baş vurur o zaman yazarsınız !

    Yanıtla (2) (0)
  • Matrakçı... / 13 Mayıs 2024 14:29

    Musiki ile her kim samimi ve içten uğraşıyorsa güzel insandır.. Çünkü Musiki insanı oze götürür..İnsanin özü de temizdir..

    Yanıtla (3) (4)
  • Karar okuru / 13 Mayıs 2024 13:05

    Hani vesayet kalkmıştı!!! Din anlayışlı siyaset, kürtçü, cemaatçi, liberal, 2. Cumhuriyetçiler, tarikatlar elele demokrasi yolundaydınız, ne oldu?

    Yanıtla (2) (0)
  • Seda / 13 Mayıs 2024 12:54

    İlginç bir yazı

    Yanıtla (0) (0)
  • Pirireis / 13 Mayıs 2024 12:35

    %12 civarında oy kapasitesi olan Kürt halkının lideri olan ya da olmaya aday olandan (Demirtaş) koskoca Türk devletinin çekinmesinden bir Türk olarak esef duyarım. Aynı şekilde kavala içinde geçerli bu düşüncem. Avrupa nimetlerinin halkımıza ulaşmasında , bu kişilerin tutukluluğu engel ise, salıverin gitsinler derim, bu 2 kişi ancak cürmü kadar yer yakarlar. Bence tepe yönetime bu iki kişi hakkında kasıtlı bir takım hak edilmemiş payeler fısıldayıp, korku iklimi yaratıyor statükocu kişiler.

    Yanıtla (1) (1)
  • Samil has / 13 Mayıs 2024 11:48

    Eğer küllerinizden tekrar doğacaksanız siyasete girin yoksa hiç bulaş mayın . Size canlı bir örnek Süleyman DEMİREL. 1971 darbesi ile uzaklaşıp sonraMC hükümeti lideri 1980 darbesi ile siyaset yasağı sonra 1990 ile dönüs başbakan sonra cumhurbaşkanı ve ERDOĞAN Z hapiş hakaret ve başbakan sonra cumhurbaşkanı ve Selahattin XEMİRTAŞ 8 yıld8r içeride ama dışarıda büyüdükce büyüdü evet ayaklara pranga vuruşun ama gönüllere asla

    Yanıtla (1) (0)
  • karar okuru / 13 Mayıs 2024 11:43

    A. Hakan Demirtaş'ı kanala çıkarıp saz çaldırdı. kadere bak ki, Demirtaş cezaevine gitti, A. Hakan Tüpçünün kanalına genel müdür oldu. bence bu sorunu Devlet beyim çözer. zıt kutuplar birbirlerini çeker.

    Yanıtla (1) (0)
  • Necati Demir / 13 Mayıs 2024 11:39

    Şu anda bir haber kanalında Yunanistan ile ilişkiler konu ediniliyor ve şu alt yazı başlığı geçiyor: "Türklere Vize Kolaylığı Sağlanır mı?" Hani Türk ismi rahatsızlık veriyor ya bazı kesimlerde, "Türk" yerine "Türkiyeli" öneriliyor. Türk milli takımı denmesin, Türk bayrağı denmesin; Türk mutfağı, Türk şiiri, Türk kültürü olmasın, hepsinin yerine Türkiyeli kondurulsun. Bahse konu haber başlığı da "Türkiyelilere Vize Kolaylığı Sağlanır mı?" olsun!..

    Yanıtla (3) (3)
  • HAYRETI MUCIP / 13 Mayıs 2024 11:33

    Demirtas'in dürüst , samimi , iyiniyetli ve gerçekçi bir siyasetçi olduğunu zannediyorum.
    Ama tam 224 yıldan beri devam edegelen bu sorunun üstesinden gelip gelmeyeceğini veya nasıl gelebilecegini bilemiyorum ?

    Yanıtla (3) (3)
  • Pınar Atabey / 13 Mayıs 2024 11:07

    Gerçekçi olalım Selo Cumhurbaşkanı adayı olduğunda seçimden sonra PKK dan korktuğu için batıdaki seçmenlerine uygun bir tavır sergileyememiştir.Buradan bir kahramanlık hikayesi çıkmaz.Bunu zorlamak kendimizi kandırmaktır.

    Yanıtla (3) (2)
  • Karar okuru / 13 Mayıs 2024 09:47

    “ Cengiz Çandar, Hanefi Avcı, Gülay Göktürk, Ali Bayramoğlu, Akif Beki, Ruşen Çakır, Bekir Ağırdır, eski AK Parti milletvekili Nurettin Yaşar, Vahap Çoşkun, Mehmet Kaya, Mesut Yeğen, Murat Sabuncu…”. Hangisinin doğru dürüst bir öngörüsü olmuş ki? Türkiye’ nin sorunlarına Kürt penceresinden bakmak yetiyor mu yani. Oysa o pencere esas sorunun yanın da iğne deliği bile değil. Dönem sorunu herkesin kendi dünyası açısından çözmeyi gerektiriyor o da medeniyet sana gelmiyorsa sen ona git.

    Yanıtla (2) (1)
  • Fikret Tütüncü / 13 Mayıs 2024 09:43

    Türküm, T.C. Vatandaşıyım. Oyumu genelinde CHP den yana kullanan sol görüşlü biriyim. Ama Selahattin Demirtaş’ın içerde tutulmasını Demokrasi açısından, Ülkemin dış İtibarı açısından doğru bulmuyorum.

    Yanıtla (14) (4)
  • Karar okuru / 13 Mayıs 2024 09:41

    Bu ülkenin Kürd’ ü, Türk’ü, şimdi Arabı, okumuşu, okumamışı, aydını, vasatı Ortadoğu markalıdır. Seyitler le, şeyhler ile, tarikat, cemaatle gelecek arayanların yolu anca Ortadoğu’da dolanır durur. Yazan çizende bu doğululuktan azade değildir.

    Yanıtla (6) (2)
  • KOCA YUSUF / 13 Mayıs 2024 09:27

    Eskiden kabul etmezdim, simdi cesaretine mücadelesine saygi duyuyorum.
    Cocuklarina kavussun esirligi bitsin isterim, Türkiye kazanir.

    Yanıtla (11) (1)
  • La havle / 13 Mayıs 2024 06:16

    Insanlar fani Hak bakidir. Insanlar tek başına hiçtir, illa kollektif akıl, özelikle günümuzde, baki hakikatler fani şahislar üstune bina edilmez, çünķü çürütülebilen şahislar çürütüldüğunde varsa hak ve hakikatta çürütülür, dolayısı ile hak ve hakikat etrafında toplanılır,şahıslar ise varsa kabiliyet ve eğitimler, bir şoför, sekreter, katip müstamdem bir teknik eleman gibi işine odaklanacak kamuoyuna efkara ahaliye sahip çıkmaya kalkişmayacak kapicıliktan kendini padisah gòrmeyecek görmemelidi

    Yanıtla (1) (0)
  • insan haklari savunucusu / 13 Mayıs 2024 02:22

    Turkiye'de Demirtas gibi parlak bir siyasetci yok. Cok iyi bir hatip, karizmatik, mizah yetenegi kuvvetli, turku soyler ve yuzu hep gulumser. Zaten onun icin hapiste.

    Yanıtla (23) (11)
  • Karar Okuru / 13 Mayıs 2024 01:57

    Yaziyi okurken dagdaki seflerin suratlarinin nasil asilmis olabilecegini dusundum. Onlarin bu durumdan cok memnun olmadigini tahmin etmek zor degil. Cunku Selo baskan ile dagdaki seflerin arasinin limoni oldugunu Erdogan yuksek sesle dile getirmisti. Bakalim bu filmin sonu nasil bitecek.

    Yanıtla (8) (2)
  • Okur / 13 Mayıs 2024 01:00

    Bu topraklar ezileni zirveye çıkarız, tek şartlar toplumuna saygılı, dürüst ve namuslu ise. Bir süre sonra toplumuna ihanet edersede siyaset sahnesinden siler.. Selo başkan da sahneye çıkacaktır. Bunu hak ediyor

    Yanıtla (10) (4)
  • Okur / 13 Mayıs 2024 00:51

    Türkiye nin siyasi atmosferinde tüm muhalifler sussun isteniyor. Demirtaş siyasi bir lider takipçisi çok, diğer siyasi kişilikler yazar çizerler konu edinirse gündeme geliyor. Yeni tasarıda etki ajanı suçlaması ile gündeme bile gelemeyecekler. Kabus başlıyor.

    Yanıtla (3) (3)