Kürt Kemalizmi de yenilecek
İşte doksan senelik Kemalist rejimle Anadolu halkının hikayesi. Tek parti rejimi ve onun son yıllara kadar hükümferma olan zihniyeti bu millete ait ne kadar değer varsa hepsini adeta ortadan biçti, bazen hatta çoğu zaman bir ucunu da onlara tutturarak. Beri tarafta gelenek de zaferini o andan itibaren ilmek ilmek örmeye devam etti. Ninemin yırtık fesi dikmesi gibi.
Bu millet, son haçlı seferi birinci dünya savaşının ardından kurulan rejim itibariyle ağır hezimetini idrak ettiği andan itibaren sabırlı bir şekilde zaferini örmeye başladı. Bugün eşiğinde bulunduğumuz dönem bu zaferin son noktasının konulması anını temsil eder.
Bugünlere kolay gelinmedi. Hatta “nereden nereye?” sorusu en çok bu süreç açısından doğrudur desek abartmış olmayız. Birinci dünya savaşıyla birlikte kaybedilen bütün kaleleri Anadolu halkı birer birer geri aldı. Denebilir ki mahalle muhtarlıklarından, nahiye müdürlüklerine, belediye başkanlıklarından parlamentoya kadar derinden gelen bir devrimle bütün sistemi içeriden fethetti. Şu anda başkanlık sistemiyle somutlaşan son noktayı koymanın eşiğindedir.
Genel olarak bütün Anadolu halkı açısından geçerli olan bu zulüm çokça söylendiği gibi Kürtler açısından en az iki kere geçerliydi. Anadolu’nun gerisiyle bütünleştiği dini, kültürel, tarihsel değerlere yönelik baskılarda ortaklaşmanın yanı sıra, Kürt kimliğine yönelik baskılara ayrıca ve özellikle maruz kalıyordu. Köyden şehre giderken yol boyunca Kürtçe kaset dinleyip şehrin kıyısında Türkçe kaset dinleme olayı son yıllarda filmlere konu olacak kadar bilinen trajikomik bir olaydır. Ama Kürtçe kasetlerden çok önce çocukluk yıllarımda sık sık tanık olduğum bir olay vardır ki tek parti rejiminin halkın değerlerine, Kürt kimliğine yönelik baskısını çok daha açık bir şekilde ortaya koyan cinstendir. Altmışlı yıllardı. Bizim köylüler genellikle bugünlerde televizyonlar sayesinde artık aşina olduğumuz Irak Kürt bölgesindekine benzer bir kıyafet giyerlerdi. Başlarında da poşu olurdu. Şehre giderlerken şehrin girişinde poşuları çıkarır heybelerinden çıkardıkları şapkayı giyerlerdi. Fakat polis veya jandarma görünce bu sefer şaluşapık (kıyafetin Kürtçedeki ismi) giydikleri için dayak yemeseler bile en azından onca insanın içinde hakarete uğrarlardı. Birinin kıyafetinin üst kısmını çekiştirip yırttıklarını bir keresinde tanık olmuştum. Rejimin maddi ve manevi değerleri ortadan biçme hoyratlığı devam ediyordu. Bu yüzden zaman içinde Şaluşapık terk edildi. Poşu ise uzun süre direndi. Bu tür psikolojik baskılar hem Kürtlerin hem de genel olarak Anadolu halkının hezimeti içselleştirmelerine yönelikti. Ama çok şükür görünürde boyun eğmiş gibi görünen Anadolu halkı evine çekildiğinde yırtılan, parçalanan değerlerini tamir etmesini bildi. Anadolu’nun bugünlerde tanık olduğumuz rövanşı kuşku yoktur ki bu sabrın eseridir.
Kürt siyaseti cenahında işler o kadar da iyi gitmiyor maalesef. Genel olarak Kürtlerden bahsetmiyorum tabi. Kürtler, ayaklar altına alınan dini ve milli değerlerini tamir edip koruma noktasında tıpkı Anadolu’nun geri kalanı gibi üzerine düşeni yaptı. Dilini korudu en önemlisi de. Öyle ki Kürtlük adına siyaset yapanların çoktan unuttukları Kürtçeyi Kemalist rejimin onca baskısına rağmen bugüne kadar koruyabildiler. Bu, Kürt analarının tek parti zihniyetine karşı kazandıkları kesin bir zaferdir. Bugünlerde Kemalist eylemlilik içindeki Kürt siyasal hareketinin pek farkında olmadığı bir zafer.
Dediğim gibi Kürt siyasal hareketi cenahında maalesef durum pek iç açıcı değil. Kamuoyu siyasal Kürtlüğün temsilciliği anlamına gelen söylemleriyle tanıdığı için Kemalist rejimin reflekslerini nasıl içselleştirdiklerini pek fark etmiyor doğal olarak. İlk gördüğümde irkilmiştim. Diyarbekir’de elleri zincirli çarşaflı kadınlar bir müsamere salonunda sahneye çıkartılıyor ve sonra birileri tarafından zincirlerinden ve çarşaftan kurtarılıyorlardı.
Size tanıdık geldi değil mi? 19 Mayıs gösterilerinde Kemalist zihniyetin zincire vurulmuş çarşaflı bir kadını sahnenin ortasına çıkartıp sonra da zincirinden ve çarşafından kurtarması gibi.
Şimdi anladınız mı Kürt siyasal hareketinin bazı mensupları, “Kürtlerin lahmacunlarını, kebaplarını yemeyin. Marketlerinden alışveriş yapmayın, çekip gitsinler” diye Kürtlere karşı ırkçılığın alasını yapan ulusalcı Kemalistlerle neden kol kola giriyorlar? Kafalarının çalışma biçimi aynı da ondan.
Şükür ki bizim de evlerde ninelerimiz bekliyor.