Gelir garantilerinin geleceği
Bu hafta başında TEPAV yayını olarak Coşkun Cangöz ve Nurhan Uyduranoğlu Karaca ile ortak kaleme aldığımız bir e-kitabımız çıktı.
Kitabın adı “Türkiye’de Kamu-Özel-İşbirliği Uygulaması: Etkin Risk Paylaşımına Yönelik bir Model Önerisi.”
https://www.tepav.org.tr/tr/haberler/s/10410 Malumunuz akademiye gelmeden önce Devlet Planlama Teşkilatında (DPT) çalışıyordum. Ortak yazarlarımız ise Hazine Müsteşarlığında çalıştılar.
Kitap aynı zamanda Yap-İşlet-Devret (YİD) projeleri konusunda DPT ve Hazine’deki 25 yıllık tecrübelerimizi yansıtıyor.
Değerli okur bugün sizlerle kitaptan gelir garantilerinin geleceğine ilişkin bilgiler paylaşacağım.
Gelin bir bakalım.
GELİR GARANTİLERİ
Daha önce de yazdım. Gelir garantilerini 3 farklı alanda derliyorum. Bunlar şehir hastaneleri, ulaştırma projeleri ve Akkuyu Nükleer Santrali’dir.
Şehir hastanelerinde kullanım ve hizmet bedeli ödemesi yapılmaktadır. Kullanım bedeli Türk Lirası üzerinden belirleniyor. Kamuoyunda kira olarak da belirlenen bu bedel TÜFE ve ÜFE endekslerinin ortalaması oranında her üç ayda bir artırılmaktadır. Ayrıca döviz kurlarındaki artışlar da dikkate alınmaktadır. Kur artışı enflasyon endeksinden yüksekse kurlara göre de bir düzeltme yapılmaktadır.
(Değerli okur Sayıştay raporlarından öğreniyoruz ki şehir hastanelerinin sözleşmeleri mevzuata aykırı bir biçimde değiştirilmiş. Hatırlayın 2016 yılında asgari ücret % 30 oranında artmıştı. Bu artış yurtiçi fiyat endekslerinde ölçülen artışından daha yüksek idi. Yetkililer sözleşme değişikliğiyle; biricik şirketlerinin kullanım bedellerini, asgari ücretin de fiyat farkı hesabına etkisinin olduğu bir yöntem kullanarak artırmışlar.)
Bu burada dursun.
Ulaştırma projelerinde gelir garantileri dolar üzerinde veriliyordu. Yakın dönem projelerde gelir garantisi avro üzerinden verilmeye başlandı. Bu garantiler döviz biriminin ait olduğu ülkedeki enflasyona göre her sene başında güncellenmektedir/zamlanmaktadır.
(Değerli okur yetkililer son zamanlarda gelir garantisinin neden avro üzerinden verildiğine ilişkin bir bilgi paylaşmıyorlar. Hazine ve Maliye Bakanlığı kamu Borç yönetim Raporlarından öğreniyoruz ki, işletmeler bu projelerde kredileri avro cinsinden kullanmışlar. Gelir dolar, borç ödemesi avro olursa ulaştırma yetkililerinin biricik şirketleri çapraz döviz kuru riski almış olacaklar. Anladığım kadarıyla ulaştırmanın memurları işletmelerine kıyamamışlar ve bu riski işletmeler lehine elimine etmişler.)
https://ms.hmb.gov.tr/uploads/2022/01/Web_Kamu_Borc_Yonetimi_Raporu_Ocak_2022_v1.pdf Bu da burada dursun.
Üçüncü grup gelir garantisi ise Akkuyu Nükleer Enerji Santrali’dir. Bu proje Türkiye ve Rusya arasında yapılan ikili anlaşmaya göre YİD yöntemiyle yapılmaktadır.
TETAŞ, Proje Şirketinden, santralde üretilmesi planlanan elektriğin -Ünite 1 ve Ünite 2 için % 70’ine (yüzde yetmiş) ve Ünite 3 ve Ünite 4 için % 30’una (yüzde otuz)- tekabül eden sabit miktarlarını her bir güç ünitesinin ticari işletmeye alınma tarihinden itibaren 15 (on beş) yıl boyunca satın almayı taahhüt etmiştir. Elektrik bedeli ABD doları üzerinden belirlenmiştir.
Havalimanı projelerinde 2021-2042 döneminde kümülatif olarak 7,3 milyar ABD doları,
Otoyol ve köprü projelerinde 2021-2042 döneminde kümülatif olarak 32,1 milyar ABD doları,
Şehir hastanesi projelerinde 2021-2045 yılları arasında kümülatif olarak 78,2 milyar ABD doları,
Akkuyu Nükleer Santrali projesinde 2021-2035 döneminde kümülatif olarak 35,2 milyar ABD doları garanti bulunmaktadır.
Garanti ödemelerinin sözleşmelere göre toplamı yaklaşık 157,8 milyar dolardır. 2020 yılı sonu itibariyle yapılan ödemeler düşüldüğünde gelir garantisinin toplamı 152,8 milyar doları bulmaktadır.
GELİR GARANTİLERİNİN RİSKLERE DUYARLILIĞI
Çalışmada gelir garantilerinin risklere duyarlılığına bakalım dedik. Yazının bundan sonraki kısmını ortak yazar arkadaşlarımın da izniyle çalışmadan ödünç alacağım.
KÖİ sözleşmelerinin dayandığı varsayımlar esas alınarak idareler tarafından verilen gelir garantileri, bu varsayımlardan sapmalar ölçüsünde farklılaşarak kamu finansmanı üzerinde öngörülenin ötesinde mali yüke neden olabilmektedir.
Bu bağlamda gelir garantilerinin farklı senaryolar altında değerlendirilmesi, KÖİ modeli ile gerçekleştirilen kamu yatırım ve hizmetlerinin olası ilave maliyetlerinin tespit edilebilmesi bakımından önemlidir. Bu çerçevede gelir garantilerinin makroekonomik ve finansal risklere duyarlılığını ve bütçeye olası yükünü değerlendirebilmek amacıyla üç farklı senaryo oluşturduk.
Farklı sözleşmelerde enflasyon ve para cinsi açısından farklı yöntemlerle belirlenen gelir garantilerini ortak bir payda da belirleyebilmek için dolara çevirdik. Ayrıca garantilerdeki ve milli gelirdeki artışları ABD’deki TÜFE’ye endeksledik.
Bunun yanı sıra projelerin tamamının 2020 sonu itibariyle işletmeye alındığını varsaydık. (Biliyoruz ki başta nükleer santral olmak üzere henüz işletmeye alınmayan şehir hastaneleri ve ulaştırma projeleri bulunmaktadır.)
152,8 milyar dolarlık gelir garantilerinin yıllık ham ödemeleri şekilde gösterilmektedir.
Baz senaryo: Gelir garantileri KÖİ sözleşmelerindeki yaklaşıma paralel olarak (i) ABD’deki Kentsel Tüketici Fiyatlarının 2005-2020 yılları arasındaki ortalaması (%1,98) ve (ii) Türkiye’nin ABD doları cinsinden GSYH’nin 2005-2020 dönemindeki ortalama büyüme hızı kadar (%2,9) artırılmıştır.
İyimser senaryo: ABD’de Kentsel Tüketici Fiyatlarının son 10 yıllık ortalamanın altında (%1) gerçekleşeceği ve Türkiye’de ABD doları cinsiden GSYH’nin son 15 yıl ortalamasından fazla olarak %4 büyüyeceği varsayılmıştır.
Kötümser senaryo: ABD’de Kentsel Tüketici Fiyatlarının yükseleceği ve son 10 yıllık ortalamanın üzerinde gerçekleşeceği (%3) ve Türkiye’de ABD doları cinsinden GSYH’nin son 15 yıllık büyüme ortalamasının altında (%1,5) olacağı varsayılmıştır.
(Değerli okur ABD’deki % 7’lik enflasyona bakıldığında, bizim kötümser senaryo bile iyimser kalmaktadır.)
Baz senaryoda 2021-2045 yılları arasında yıllık ortalamada GSYİH’nın % 0,76’sı kadar asgari gelir garantisi bulunmaktadır. 2021-2031 yılları arasında bu oran % 1’in üzerindedir. Sözleşmelerin süresi son a erdiğinden zamanla bu oran % 0,30’lara kadar düşmektedir.
İyimser senaryoda inceleme dönemindeki asgari gelir garantileri ortalamada GSYİH’nın % 0,064’ü düzeyindedir. Bu senaryoda asgari gelir garantisinin GSYİH’ya oranı 2027 yılından itibaren % 1’in altına düşmektedir.
Kötümser senaryodaki asgari gelir garantisinin GSYİH’ya oranı ortalamada % 1 civarındadır. 2029 yılında asgari gelir garantilerinin oranı % 1,36’ya kadar çıkmaktadır. 2036 yılından itibaren süresi sona eren sözleşmeler sayesinde % 1’in altında seyretmektedir.
Değerli okur şunu asla unutmayın: “Geleceğin en büyük özelliği gelmesidir.”
İyi pazarlar.