Çantacı!
Değerli okur “çantacı” kavramı ihale literatüründe çok sık kullanılır.
İlana çıkılmayan davetiye usulü ihalelerde “rekabet” görüntüsü vermek için en az üç istekli davet edilir.
Davetliler kamu idareleri tarafından belirlenir.
Bu davetlilerden birisinin işi alması beklenir.
Bu nedenle belirlenen davetlinin dışındakiler ihalede çakma teklif sunarlar.
Bu çakma teklif sahiplerine çantacı denilmektedir.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun (EPDK) ihdasından sonra çantacı kavramı enerji sektörüne de girmiş oldu.
Nasıl mı?
Gelin bir bakalım.
ELEKTRİK ÜRETİM LİSANSI
2001 yılında elektrik enerjisi sektöründe önemli bir reform yapıldı.
O vakte kadar elektrik üretimi, iletimi ve dağıtımı kamu kurumlarının yetkisindeydi.
2001 yılında çıkartılan 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile rekabetçi bir piyasanın oluşturulması amaçlandı.
Piyasanın mali açıdan güçlü, istikrarlı ve saydam olması bekleniyordu.
Artık piyasada özel sektör kuruluşları da üretim yapabilecekti.
Elektrik piyasasında bağımsız bir düzenleme ve denetimin yapılmasının sağlanması için Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu ihdas edildi.
Kurumun karar organı ise Elektrik Piyasası Düzenleme Kuruluydu.
Özel sektör kuruluşları elektrik üretim faaliyetinde bulunabilmek için EPDK’dan lisans alacaklardı.
İşte film tamda burada koptu.
Prof. Dr. Ziya Öniş’in bir benzetmesini sıklıkla kullanırım.
Benzetmeyi Prof Dr. Ayşe Buğra’nın Devlet ve İşadamları kitabından öğrendim.
Ziya hoca “gelişmiş ülkelerde uygulanan bir iktisat politikası, iyi ya da kötü iktisadi bir sonuç doğurur. Türkiye’de ise bir tane sonuç üretir. O da yolsuzluk” diyor.
Mali açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf olmasını beklediğimiz elektrik piyasasında da benzer bir sonuç üretildi.
Nasıl mı?
Devam edelim.
LİSANS TİCARETİ
2000’li yıllarda elektrik piyasasında beklenmedik bir pazar oluştu.
O zamanlar çok sık olmasa da EPDK’ya giderdim.
Bir gittiğimde Kurumda kısa bir süre çalıştıktan sonra ayrılan birisiyle tanıştım.
“Özellikle de hidroelektrik üretim tesisleri için EPDK’dan lisans aldığını ve bunu da piyasada sattığını” söyledi.
Sonrasında lisans ticaretini sektörden çok sık duymaya başladım.
Bu arkadaşlar Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüyle “Su Kullanım Hakkı Anlaşması” yapıyorlar sonrasında EPDK’da hidroelektrik santrali lisansı alıyorlardı.
Sonra da bu lisansları gerçek yatırımcılara satıyorlardı.
İşte bu arkadaşlar sektörde çantacı olarak nitelendiriliyorlar.
Devam edelim.
ÇANTACI AVI
Değerli okur bu tarihi arka planı verdikten sonra geri kalanı sizler de yapabilirsiniz.
Ama hazır bilgisayarın başındayken ben yapayım ve bu pazar günü sizleri yormayayım.
Google hazretlerine elektrik ve çantacı terimlerini girince, konuyla ilgili çok sayıda haberin linki geliyor.
Konu hakkında ilk resmi açıklamayı dönemin EPDK Başkanı Hasan Köktaş yapmış. (16/11/2009)
Sayın Köktaş “enerji çantacılarının piyasadan silineceğini” muştulamış.
Haberde “EPDK’nın 142 elektrik projesi hakkında inceleme başlattığı” belirtiliyor. Taahhüt ettiği yatırımı yapmayan ve kamuoyunda çantacı (lisans simsarı) olarak bilinen şirketlerden 15 gün içinde yazılı savunmaları alınacakmış ve gerekçesi uygun görülmeyenlerin lisansları iptal edilecekmiş.
Başkan “son birkaç ayda 17 adet şirketin hidroelektrik ve rüzgâr lisansını iptal ettiklerini” belirtmiş.
Dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız 2013 yılında konu hakkında tekraren bir açıklama yapmış ve demiş ki: “ ‘’Herhangi bir gerekçeyle yatırım gerçekleştiremeyecekse veya çantacı diye tabir ettiğimiz biraz spekülatif davranışlarda bulunan yatırımcılar varsa onlara bu kömür 6 aylığına verilir, 6 ay sonra tekrar geri alınır. Ciddi yatırımcının 30 yıl yanındayız, ama manipule etmek isteyenlerin en fazla 6 ay süresi var, bu süreyi geçirmeyiz. Çünkü hem Türkiye’nin kaybedecek vakti yok hem de ciddi yatırımcıları oyalamamamız lazım.’’
Sonrasında yetkililer çantacılarla mücadele konusunda defalarca açıklama yapmışlar.
Özel sektör işletmeleri de konu hakkında açıklama yapmış.
Örneğin rüzgâr enerjisinde aktif olan bir şirketin genel müdürü “Çantacıları ben yaratmadım, yaratan sistem. Sistemin bazı açıklarından faydalanmak isteyenler oldu ama bunu sistem yarattı” demiş. (17.12.2010)
Devam edelim.
DEPOLAMALI ELEKTRİK
Değerli Gazeteci Fatih Altaylı 24 Eylül 2024 tarihinde bir yazı kaleme aldı.
Yazıda 19 Kasım, 2022 Cuma günü bir gece yarısı operasyonuyla “Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliğinde” yapılan değişikliği kaleme aldı.
Altaylı yazısında bu lisanslarının çoğunu çantacıların aldığını söylemiş.
Yazıdan anlıyoruz ki çantacılar önceden başvuru hazırlıklarını yapmışlar.
Yönetmelik değişikliğinin 19 Kasım, 2022 tarihinde yayımlanacağı da öğrenmişler.
Değişiklik yayımlanır yayımlanmaz internetten başvurularını yapmışlar.
30 bin megavat kapasiteli bir depolamalı elektrik lisansı dağıtımı yapılmış.
Çantacılar ikinci el piyasada bu lisansların megavatını 200 bin dolara satıyorlarmış.
Altaylı rantın büyüklüğünün 6 milyar dolar olduğunu belirtiyor.
Bu habere istinaden ben de bir hesap yaptım.
Bu kapasiteden 30 yıllık üretim miktarını buldum.
Depolamalı elektriğin fiyatı 1 Mayıs 2023 tarihli Cumhurbaşkanlığı Kararıyla ortalamada 6 sent olarak belirlendi.
(Değerli okur 19 Kasım günü internetten başvuruları yapanlar depolamalı elektrik için mevcut bir fiyat bulunmuyordu. Yani başvurucular karanlığa kurşun sıkmışlar.)
Bu tarifeden 30 yıllık geliri hesapladım ve 129 milyar doları buldum.
4 Kasım, 2024 tarihinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı rüzgâr ve güneş enerjisi lisansı için ihaleye çıktı.
İhaledeki ortalama fiyat 3,38’dir.
Artık şu meşru soruyu sormak mümkün hale geldi:
“Madem ortalama fiyat 3,38 sent olabiliyordu, 1 Mayıs 2024 tarihli Cumhurbaşkanı Kararında neden 6 sent olarak belirlendi.”
Eğer düşük tarife uygulansaydı, şirketlerin cebine 56,7 milyar dolar daha az para girecekti.
Buna vurgun dedik.
Bunun üzerine EPDK 9 Aralık, 2024 tarihinde bir basın açıklaması yaptı ve Altaylı ve benim hakkımda suç duyurusunda bulunacaklarını ifade etti.
Devam edelim.
VURGUN
Yukarıda bahsettim.
Yetkililer defalarca çantacılarla mücadele edeceklerini ifade ettiler.
Anlaşılan mevcut EPDK başkanı bu mücadeleden vazgeçmiş.
Başkan, Türkiye Enerji Sanayi Birliği TESAB tarafından düzenlenen Enerji Stratejileri Konferansında yaptığı açıklamada “girişimcileri çantacı ve yatırımcı diye ayırmadıklarını” söylemiş ve eklemiş “sosyal medya mecralarına bakarak karar almadık, almıyoruz, almayacağız. Hatta biz onlara da kulak tıkıyoruz.” (2.10.2024)
Ancak bize kulak tıkamamışlar.
Yönetmelikte yapılan değişiklikle geçici bir madde eklenmiş.
Depolamaları elektrik lisansı başvurularının değerlendirilmesinde “teminat mektubu” ve “asgari sermaye şartı” aranmayacakmış.
Yani çantacılara bir tür teşvik sağlanmış ve işleri kolaylaştırılmış.
İyi pazarlar.















uğur beyin çantacılık dediği şey dünyanın her yerinde proje geliştirme kavramı ile açıklanır. okulu yeni bitirmiş bir mühendis bir proje üzerinden bir lisans alıp parası olan ancak proje geliştirmeye zamanı olmayan ya da proje ekibi istihdam etmek istemeyen bir yatırımcıyla ortak çalışabilir ve/veya projesini satabilir. uğur bey kafasında bir dünya kurmuş nasılsa ben profesörüm ne diyorsam okuyucuya yutturuyorum havasında. asgari sermaye şartının kalkması sermayeyi tabana yayar
Yanıtla (2) (3)Uğur Bey’in bahsettiğinde proje geliştirme diye bi kavram yok.
Yanıtla (0) (0)Dünyanın hiçbir yerinde de böyle bir uygulama yok. Olamazda.
Buradaki olay online başvuru sisteminin açılış zamanı önceden bilenlerin hazırlık yapması ve cuma gecesi!!! açılan sisteme bunu bilenlerin başvurarak önlisans edinmesi.
Bunun neresi girişimcilik neresi proje geliştirme.. Bu gizli (sır) bilgi edinimi ve rekabete hassas bilgi edinimi suçu.
Bu çantacılar kimin adamı onu bulursak paranın kimin cebine girdiğini görebiliriz bütün kanun ve yönetmelikleri ülkeyi yağmalayacağın şekilde çıkar sonra herşey kanunlar çerçevesinde de iymi.
Yanıtla (0) (0)asgari sermaye şartının kalkması beden kötü olsun hocam . hep zenginler mi iş yapsın bu ülkede ?
Yanıtla (0) (1)amerikayı yeniden keşfe gerek yok. uygar milletler bu meseleleri nasıl çözüyorlarsa oradan al, içeriğini bozmadan uyarla yürürlüğe koy. ama yok. bu akçalı işlerde ısrarla türk tipi çalışmayı seviyorlar. çünkü bu sayede rahat rahat vurgunlarını vurabiliyorlar. türk tipi ihale, türk tipi teftiş, türk tipi yargı, türk tipi cumhurbaşkanlığı sistemi...vurgun paralarını yatırdıkları yer ise londra gayrimenkulleri.
Yanıtla (4) (0)Akçeli işlerin bakanları özellikle aranıp bulunuyor. maksat işleri kolaylaştırmak. bu kadar sürede hiç bir bakanın olmaz deyip gittiğini görmedim, duymadım, okumadım. bilen varsa yazsın lütfen.
Yanıtla (14) (0)Var, 2020 yılında kolalisyon ortağı SHP’den Bayındırlık Bakanı Mustafa Yılmaz bir kaç ay içinde istifa etti. Gerekçesi; bakanlıkta kirli işlere bulaşmadan durmanın mümkün olamayacağını anlaması.
Yanıtla (1) (1)Verdiğiniz değerli bilgiler için teşekkür ediyorum.
Yanıtla (1) (0)Çantacı karanlık ilişkilerin ikna aracını ve kablolarını taşıyana verilen isim gibi geliyor.
Yanıtla (1) (0)Elinize sağlık, teşekkürler, saygılar.
Yanıtla (1) (0)Bu hükümetin duyarsızlığı mi düşündükçe insanın yüreği daralıyor. Sizin gibi araştırmacı ekonomistlerin belgeli, bilgili yazıları, yapılan yolsuzluklarin yine belgelerle ortaya dökülmesi gibi binbir rezaletin hiç biri hükümeti, hükümetin bir tek üyesinin bile yüzünü kizartmiyor, geri adım attırmıyor. Ve bu tutum halkın arasındaki birçok kişiyi de cesaretlendirdigi icin kaos içinde yasiyoruz. Böylece Ruh sağlığı bozuk bir toplum olup çıktık...
Yanıtla (3) (1)Hırsız içeriden olunca , kapı kilit tutmazmış.Hırsızlar imparatorluğu.....
Yanıtla (6) (1)Mevcut din ve ahlak anlayışı ile Türk toplumu varlığını sürdüremez. bütün sorunların kök sebebi bu yanlış din ve ahlak anlayışıdır. tez zamanda bireyi öne alan iş ve meslek ahlakına dayalı bir anlayışa geçmek şarttır yoksa ortalık besmele çeken hırsızlardan geçilmez.
Yanıtla (15) (0)Herşey ortada. Kurumlar çürüyünce (çürütülünce) devletin kasasından, daha doğrusu halkın sırtından milyar dolarları iç etmek böyle kolaylaştı. AB, yolsuzlukların önlenebilmesi için aday ülkelere, Siyasi Etik Yasasını çıkarın demişti. 2016 da Chp liler, Meclise kanun tasarısı sundu. Meclis 8 yıldır bu kanunu çıkaramadı! Yolsuzluğu, Yoksulluğu, Yasakları kaldıracaklardı! Ama "çalıyorlar ama çalışıyorlar" a geldik. Akp siyasetcisi ise neyse o! Böyle saça böyle tarak. Hemen Parlamenter Demokrasi!
Yanıtla (13) (0)Değerli hocam yazılarınızı okudukça benim moralim bozuluyor, sizi ise düşünemiyorum. Allah aşkına söyleyin bunları bilip ve üstelik düzelemiyeceğini de bilip beyin sağlığınızı nasıl koruyabiliyorsunuz?
Yanıtla (13) (0)Tesekkurler hocam, F.Altayli ile yaptiginiz soylesiyi de izledim. Ne basin camiasinda ,nede sorumlulardan bir ses yok...???
Yanıtla (7) (0)EPDK olmuş EPYK. Y'si malum 3 Y den birisi.
Yanıtla (4) (0)Sayın hocam, iyi hoş yazıyorsun bizi aydınlatıyorsun ancak kendi kendimizi kemiriyoruz bu koral dışı uygulamalara kim ve kimler durdura bilecek? Haksızlıklar arşı aştı sağır sultan duydu ama duyması gerekenler duymuyor gürmüyor...
Yanıtla (3) (1)Son Kaynak Tedarik Tarifesi (SKTT) İe vatandaş sübvansiyon (nerede yazıyorsa hangi yönetmelikte) bahanesi ile ulusal tarife yerine piyasadan belirlenecek fiyatlara ve görevli tedarik şirketinin insafına kalmış anlaşma şartlarına mahkum ediliyor. Not: yazınızda bazı dizgiden kaynaklandığını düşündüğüm tarih ve yanlışlar var gibi. Saygılar
Yanıtla (1) (0)Degerli hocam, öncelikle bir akademisyen titizligi ile kalene aldığınız topluma bilgi veren yazılarınız icin teşekkür ederiz. EPDK uzun zamandır özellikle başkanının döneminde düzenleyici kurum olarak işlevini yitirmiş piyasada icracı bir kurum olmuştur. Kendi tabirleri ile piyasa taraflarına eşit mesafede olması gerektiğini de unutmuştur. Bunun son örneği de sonkaynak tüketici sınırlarında bir gecede yaptığı değişikliktir. Milyonlarca konut ve kobi kurtiara yem oacak
Yanıtla (4) (1)Çantası Necmi abi vardı müthiş imanlı espirtüeldi. İmanı çok kuvvetli gencler arasında çok sevilirdi, Allah rahmet eylesin. Başlıkta "çantası" görünce onu derhatır etti.
Yanıtla (2) (0)