TEOG yerleştirme puanları açıklandı

TEOG 2017 yerleştirmeye esas puanlar açıklandı. 1’inci TEOG, 2’nci TEOG ve okul başarı puanları kullanılarak (12 sınav ve 3 yıl sonu başarı puanı toplam 15 değişken) hesaplanan puanlara göre 500 öğrenci 15 değişkenin tamamında tam puan alarak birinci oldu. Bu istatistiki açıdan mümkün mü, bence çok olası bir durum değil. Ama bugün bu konuya girmeyelim. 1 milyon 192 bin adayın yerleştirme puanı hesaplanmış durumda. Bu durumda adaylar tercihlerini 14-24 Temmuz’da yapacak. Ben gençlere bir sürü istatistik verebilirim, tercihinizi şöyle böyle yapın da diyebilirim. Ama eminim bunu çok söyleyen yazan olacaktır. Gazetelerde ekler yayınlanacak, tercih uzmanları türeyecek. Bazı okullara “kötü” bazılarına “iyi” diyecekler. Ama onların ne “iyileri” ne “kötüleri” hiçbir veriye dayanmadan sadece taban puan veya hislerle olacak. Gelin bugün sizinle lise seçimi konusunu enine boyuna konuşalım.

***

Şuna eminim ki bütün veliler ve öğrenciler TEOG’u çocukları için sanki hayatlarının en önemli aşamasıymış gibi görüyorlar. Ama bunun ne kadar büyük yanılgı olduğunu bu yazıyı okuduğunuzda anlayacaksınız diye umuyorum. Bu yazıyı okuduktan sonra çocuklarınızın lise hayatında biraz daha test çözmesi yerine biraz daha beceri kazanması konusunda çalışacağınızı umuyorum. Ama eminim veliler, öğrenciler lise seçimi için ellerinde bir tane taban puan rehberi ‘puan kaç gelirse nereyi kazanırım’ diye sanal bir kandırmaca yaşıyordur. Oysa lise eğitimi bunun çok ötesinde bir anlam taşıyor; lise çocuğunuzun kişiliğini, gelecekte ilgileneceği alanı, nasıl bir sosyal çevreye sahip olacağını, düya vatandaşı olup olmayacağı, sıradan bir insan mı yoksa seçkin bir birey mi olacağını belirleyecek önemli bir eğitim kademesidir.

Ülkemizde lise eğitiminin bu konularda başarısız olduğunu söylememiz abartı olmayacaktır. Şimdi bir daha düşünün ülkemizde lise mezunları üniversite sınavları için test çözmekten başka ne yapıyor ya da sizin çocuğunuz lisede bundan farklı ne yapacak? Türkiye’de her yıl ilköğretim birinci sınıfa yaklaşık 1.3 milyon öğrenci başlıyor ama bunların zorunlu eğitim kararından sonra 1 milyona yakını liseye devam ediyor. Geriye kalan 300 bin öğrencinin akıbetini bilen yok. Liseye devam eden 1 milyon öğrencinin ise yüzde 20 gibi bir kısmı lise birinci sınıfta okulu terk ediyor. Bu öğrencilerin ancak 800 bini liseyi bitirebiliyor. Yani okula başlayan çocuğun ve ailesinin eğitimden beklediği ile okulun verdiği arasında büyük uyumsuzluk var. Bir düşünün anadolu liselerini kazanmak için üç yıl uğraşan çocuk bu okulları kazandığında ne değişiyor? İstanbul’un en önemli! liselerinde 11 ve 12’nci sınıfta okul değiştirme oranı yüzde 40’ları geçti bile. Düşünün çok büyük umutlarla gidilen bir anadolu lisesinden öğrenci neden ayrılıp başka okula geçiyor. Maalesef liselerimiz çok iyi durumda değil; öğretmen eksikliği, laboratuvar yokluğu, sosyal ve sportif yönden eksiklikler, dünya ve yeni gelişmelerden kopukluğu görünce umudunu kaybediyor. Ama en önemlisi öğrenciyi yok sayan bir okul anlayışı maalesef hâkim durumda. Eğitimin asıl öğesi olan ve ‘her şey onun için’ denilen öğrenciler okullarda birey yerine konmuyor, geleceği için hiçbir şey yapılmıyor, hatta geriletiliyor.

***

Hemen sormak lazım; bu kadar emek, bu kadar zaman kaybı, gençlerin hayatından çalınan zaman... Peki tersten düşünelim bu çocuklar fen lisesi kazansa ne olacak anadolu lisesi kazansa ne olacak? Bu soruya ben yanıt vereyim. Fen liseleri ile başlayalım; yabancı dil bilmiyorlar, güya bilim adamı yetiştirecektik ama laboratuvar ve bu laboratuvarı kullanacak öğretmen yok, uluslararası arenada herhangi bir buluşumuz veya patentimiz lise seviyesinde (fen ve teknoloji lisesi hariç) maalesef yok. Kısacası Türkiye’nin en zeki 10 bin öğrencisini üniversite sınavlarına hazırlayan en iyi dershane oldu fen liseleri. İkincisi anadolu liseleri; yukarıda saydığım hiçbir şey burada da yok, hatta bazılarında durum o kadar vahim ki çocuklar için hiçbir sosyal ortam da yok. Şimdi her mahallede hiçbir özelliği olmayan, yabancı dil öğretmeyen, öğretmeni diğer okullardan farksız, öğrenciye yeni bir şey katamayan liseler. Son olarak sayıları hızla artan, söylemleri ve iddialarını duyduğumuz özel liseler... Benim önerim her zaman lise seçiminde soru sorarak seçim yapmaktır. Şunu hiç unutmayın; çocuğunuz 4 yıl lise, 5 yıl üniversite okuyacak. 2017 yılında okula başlayacak ve 2026 yılında mezun olacak yani 2026 dünyasına hazırlanacak. İşte bu nedenle iyi lise seçeceksiniz. Nasıl seçeceksiniz size bir sistem önereyim; öncelikle bugünden başlayın, aşağıdaki soruları bir kâğıda yazın. İlginizi çeken okullara gidip bu soruları sorun ve aldığınız cevaba göre okula puan verin. Sonra verdiğiniz puanlara göre seçiminizi yapın. Gelin şunları sorun;

Bu lisede çocuğuma sağlayacağınız yurtdışı olanakları nelerdir? (özel lise olması şart değil devlet okulları da global sisteme dahil olabilir)

Bu lisede İngilizce eğitim var mı?

Bu lisede müfredat dışında hangi dersleri alabiliyoruz? (Yeni beceri dersleri neler)

Lisede çocuğumun proje yapması için veya fikirlerini hayata geçirmesi için ne tür imkanlar sağlıyorsunuz?

Mezun olduğunda dünyanın hangi ülkelerinde üniversite eğitimine devam edebiliyor?

Sözün özü, gençlerimizi o sınav senin bu sınav benim diye oyalarken üstelik bundan hiçbir kazancımız yokken, dünyanın gelişmiş ülkelerinde genç inovasyonu ve girişimciliği ülkelere katkı sunmaya devam ediyor. Yazıktır günahtır bu çocuklara ve de bu ülkenin geleceğine. Şimdi velilere söyleyeyim TEOG, puan falan bunları boşverin çocuğunuzu geleceğin insanı yapacak, özelliklede yabancı dil öğretecek liseleri bulun yoksa geçen zamanın ve yanlışların bedelini siz ödersiniz.

YORUMLAR (6)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
6 Yorum